HABER MERKEZİ- 1923’te yoksul bir kasaba olan Ankara’nın nüfusu 21 bin 446 idi. Ankara, bugün yaklaşık altı milyonluk nüfusu ile Türkiye’nin siyasi yönetim merkezi. Cumhuriyetin ilanı ile başkent ilan edilen Ankara’da, çok sayıda yeni kentsel mekan kurgulanmış, tasarlanan bu mekanlarla birlikte yeni sosyal pratikler şekillenmiştir. Yeni ulusun kurgulanmasında mekansal olarak sıfırdan başlamak modernleşen Ankara yaşamında önemli sosyal merkezler de ortaya çıkarmıştır. Bürokratların gittikleri Ankara Palas bunların en bilinen örneğidir. Gazinoların yanı sıra kent yaşamını destekleyen kentsel açık alanlar da ortaya çıkmıştır. Millet, Güven, Hacattepe, Gençlik Parkları Erken Cumhuriyet döneminin önemli parklarıdır. Cebeci, Dikmen ve Bentderesi ise Ankaralının nefes aldığı doğal yeşil alanlardır. Bataklıktan kurutularak ortaya çıkartılan Gazi Çiftliği de bu alanlara eklenir ve pikniklerde sıklıkla kullanılan bir yer halini alır.

GAZİ ÇİFTLİĞİ HALKIN BULUŞMA VE DİNLENME NOKTASIYDI

Gazi Çiftliği Atatürk’ün özel mülkü olmasına rağmen halkın gelip ve kullandığı modern yaşama ait pratiklerin sahnelendiği bir kamusal mekandır. Hafta sonu burada bulunan Marmara havuzunun kenarında çay içmeye, Karadeniz havuzunda da yüzmeye gidilirdi.

HÜKÜMET MERKEZİ İÇİN ADIM ATILDI

Ankara başkent olduktan sonra, yönetim işlevini sürdüren idari yapıların bir arada bulunacağı bir hükümet merkezi oluşturma ihtiyacı gündeme geldi ve bu merkezi oluşturma görevi Avusturyalı mimar, eğitimci ve ressam Clemens Holzmeister’a verildi.

HOLZMEISTER PEK ÇOK KAMU BİNASI TASARLADI

Holzmeister, 1938 yılında Almanya’nın Avusturya’yı ilhakı ve Viyana Akademisinden uzaklaştırılması üzerine Türkiye’ye iltica ederek İstanbul’a yerleşti. Daha önceleri 1927-1938 yılları arasında Viyana’daki bürosunda tasarladığı projeleri gerçekleştirmek için Ankara’ya gelen Holzmeister, Türkiye’nin yeni biçimlenen başkentinde çok sayıda kamu yapısı tasarlayıp gerçekleştirme imkanı buldu.

MİLLİ SAVUNMA BAKANLIĞI

İÇİŞLERİ BAKANLIĞI

BAYINDIRLIK BAKANLIĞI

Holzmeister ilk olarak Milli Savunma Bakanlığı’nın (1927-30), ardından Genelkurmay Başkanlığı (1928-30) binasının tasarımını gerçekleştirdi ve uyguladı. Holzmeister, Jansen’in 1928’de yerini belirlediği Devlet Mahallesi’nde uzun bir aks üzerine İçişleri (1932-1934), Bayındırlık (1933-1934), Ekonomi ve Ticaret (1934-1935) bakanlıklarıyla Yargıtay binasını (1934) yerleştirdi. 1938’de de bu aksın güney uzantısında 15.000 metrekarelik bir alana yayılan TBMM binalarının tasarımını yaptı.

TBMM BİNASI PROJE YARIŞMASI İLE HAZIRLANDI

11 Ocak 1937’de çıkarılan bir yasa ile açılan Türkiye Büyük Millet Meclisi proje yarışmasının Birincilik Ödülü’nü kazanan Holzmeister’ın gerçekleştirdiği en önemli eseri 1963’te tamamlanan Türkiye Büyük Millet Meclisi binasıdır. Milli Eğitim Bakanlığı (1929-34), Orduevi (1930-35), Harp Okulu (1930-35), Güven Anıtı (1931-36; Anton Hanak ve Joset Thorak ile), Çankaya Cumhurbaşkanlığı Köşkü (1931-32), Ulus Merkez Bankası (1931-33), İçişleri Bakanlığı’nın arkasındaki Vilayet Meydanı (1933-35), Ulus Emlak Bankası (1933-34) Holzmeister’ın Ankara’daki diğer önemli eserleridir.

TBMM BİNASI TÜRKİYE CUMHRUİYETİ’NİN GÜCÜNÜ VE ÖLÜMSÜZLÜĞÜNÜ SİMGELİYOR

TBMM binasının mimari özellikleri ve genel yapısı, Türkiye Cumhuriyeti’nin gücünü ve ölümsüzlüğünü simgeleyecek biçimde, ağırbaşlı, sağlam ve dayanıklı nitelikte tasarımlanmıştır. Tüm mekanlarda anıtsal, dengeli ve üç boyutlu bir düzenleme ele alınmıştır. Yapının tam ortasında ve arazinin en yüksek noktasında, büyük toplantı salonlarının olduğu merdivenli ve sütunlu girişi ile ana kütle yer almaktadır. Ön cephede birbirine paralel iki sıra halinde yanlara uzanan kanatlar ve bu kanatları birleştiren köprüler bulunmaktadır.

GÜVEN PARK ANITI, İNSAN ZEKASINI VE ÇİFTÇİNİN TARIM ÇALIŞMALARINI BETİMLİYOR

Güven Park Anıtı (Güvenlik Anıtı – Emniyet Abidesi), Ankara Kızılay Meydanı’nda Güven Park içerisinde bulunan Türk ulusunun polis ve jandarmaya olan güvenini, Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı’nda ve İnkılap hareketlerinde beraber bulunduğu arkadaşlarını temsil eden heykeller ve insan zekasını, çiftçinin tarım çalışmalarını betimleyen kabartmaların yer aldığı anıttır.

GÜVEN PARK

Kızılay’da yaya akslarının kesişim noktasında, Güven Anıtı ile birlikte simgesel bir vurguyla hazırlanan Güven Park ise, bakanlıkların yapımına başlanan 30’lu yıllarda gerçekleşmiştir. Tepe noktası Kızılay Meydanı’nda biten üçgen biçimindeki parkın yanında, Bulvar boyunca yayalar ve bisikletlilere ayrılmış gezinti yolu 50’li yıllardaki yol genişletme operasyonlarına kadar varlığını sürdürmüştür.

ANKARA MERKEZ BANKASI

1931 – 1933 yılları arasında Holzmeister tarafından gerçekleştirilen ve bodrum üzerine dört kat olarak tasarlanan yapı, merkezinde anıtsal bir girişi olan simetrik bir cepheye sahiptir. Yalın bir tasarımı olan cephenin dış çevresi ve dikey pencere sıralarının araları, ince plasterlerle çevrilidir. Bu düzenleme, enine gelişen cepheye denge kazandırır. Cepheleri tamamen taş kaplı olan yapıda, geniş bir basamak sırası ile ulaşılan giriş bölümü, yapının üst sınırına kadar yükselen, geniş, dikey bir girinti biçimindedir. İçeride, ortada, üzeri açık bir holün çevresine çalışma mekanları yerleştirilmiştir. Yapının eğimli çatısı, yükseltilmiş cephe duvarı ile gizlenmiştir.

ULUS EMLAK BİNASI

Ulus’a giden bulvar üzerinde, diğer bankaların genel müdürlük binalarının yer aldığı kesimde 1933-34 yılları arasında inşa edilen yapı, bodrum üzerine üç katlıdır. Bodrumla banka holünün bulunduğu zemin katı arkada üst iki kattan daha geniş bir alan kaplar. Üst katlar güney yönünde, yani arkada geriye çekilmiştir ve çalışma alanlarının bir koridor boyunca sıralandıkları bir plan düzeni gösterirler. Planda simetri kuzey yönündeki merdivenle bozulmuştur.

ANKARA PALAS

Cumhuriyet’in ilk yıllarında Mebusan Kulübü olarak yapılması düşünülen Ankara Palas’ın ilk tasarımı Mimar Vedat Tek tarafından hazırlanmıştır. Binanın yapımına 1924 yılında başlanmış, ancak temeli atıldıktan sonra Vedat Bey işi bırakınca yarım kalan bina, Mimar Kemalettin Bey’in yeni tasarımına göre tamamlanmıştır. Mimar Kemalettin Bey’in 13 Temmuz 1927’de yapımı tamamlanmayan inşaat şantiyesinde öldüğü dikkate alınacak olursa, binanın ancak 1927 yılı sonbaharında tamamlanarak işletmeye açılmış olabileceği düşünülmektedir.

YAKUP KADRİ ROMANINDA ANKARA PALAS’I ANLATIYOR

Yakup Kadri Karaosmaoğlu “Ankara” romanında Cumhuriyetin ilk on yılında yapılan yeniliklerin vazgeçilmez uygulama mekanı olan Ankara Palas’ı şöyle anlatır:

“Ankara’da bir yandan altyapı çalışmaları yapılırken, diğer yandan da elçiliklerde verilen danslı çay davetleri ve briç partileriyle sosyal hayat da canlanmaktadır. Bu davetlerin sayısı arttıkça aileler arası bir giyim kuşam yarışı başlar.

Ankara Palas’ın açıldığı yıl, yılbaşı baloları ayrı bir heyecan yaratır. Ankara Palas’ın büyük hol ve salonlarında çeşitli eğlenceler planlanmaktadır. Hazırlıklar aylar öncesinden başlar, İstanbul terzilerine siparişler verilir, Beyoğlu’nun büyük mağazalarında kalmayan mallar Avrupa’ya sipariş edilir.

Balo günü geldiğinde Ankara Palas’ın önünde heyecanlı bir hareketlilik yaşanıyordu. Şık otomobilleriyle baloya gelenler otelin kapısında birikmiş olan meraklı halk kümelerini zorlukla açarak içeri girebiliyorlardı. Bütün bu olanları bir film şeridi gibi izleyen yerli ve köylülerin oluşturduğu kalabalık için ise balo denilen şey Ankara Palas’ın önünde başlıyor ve bitiyordu. Onlar içerideki dünyada olup bitenleri merak etmekle ve kendi aralarında tahminler yürütmekle yetiniyorlardı. İçerideki dünyada ise davetliler dans ediyorlar, birbirlerinin üst baş ve davranışlarını inceliyorlar ve memleket meseleleri üzerine derin sohbetlere dalıyorlardı.”

Ulus’ta bulunan Ankara Palas, günümüzde Dışişleri Bakanlığı Devlet Konukevi olarak kullanılmaktadır.

II. TBMM BİNASI (CUMHURİYET MÜZESİ)

1923 yılında mimar Vedat Tek tarafından Cumhuriyet Halk Fırkası toplantı yeri olarak tasarlanan ve inşa edilen bina, işlevi değiştirilerek meclis olarak kullanılmıştır. Birinci Ulusal Mimari Dönem’in en seçkin örneklerinden sayılır. Bodrum üzerine iki katlı olan bu yapının iç bölümleri, iki kat boyunca yükselen ortadaki meclis salonunun üç kenarına dizilmişlerdir. Girişten sonra enine uzanan, iki ucunda merdivenlerin yer aldığı geniş geçit, Selçuklu ve Osmanlı bezeme motiflerinin yer aldığı bir tavanla örtülmüştür. Benzer biçimde ele alınmış yerlerden birisi de büyük salondur. Yer yer localarla değerlendirilen bu salonun özellikle yıldız motiflerini içeren ahşap tavanı, sonradan düzenlenen taç kapı ve bazı noktalar dışında kemerler, saçaklar, yer yer çinilerin yer aldığı bölümler ile bu dönemin mimari özelliklerini yansıtmaktadır.

TBMM BİNASI 36 YIL BOYUNCA İŞLEVİNİ SÜRDÜRDÜ

I. Türkiye Büyük Millet Meclisi binasının yetersiz olması ve gelişen meclisin ihtiyaçlarını karşılayamaması nedeni ile bina birtakım değişiklikler geçirmiş, sonra da II. Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak 18 Ekim 1924 tarihinde hizmete açılmıştır. Türk siyasi tarihinde önemli yeri olan II. Türkiye Büyük Millet Meclisi binası işlevini 27 Mayıs 1960 tarihine kadar 36 yıllık bir dönem boyunca sürdürmüştür.

1981 YILINDA CIMHURİYET MÜZESİ OLARAK ZİYARETE AÇILDI

1961 yılında meclisin yeni yapılan modern binasına taşınması üzerine bu bina Merkezi Antlaşma Teşkilatı’na (CENTO) tahsis edilmiştir. 1961-1979 yılları arasında CENTO Genel Merkezi olarak kullanılan bu bina CENTO’nun kaldırılması ile aynı yıl Kültür Bakanlığı’na devredilmiştir. Bu binanın ön kısmının Cumhuriyet Müzesi olarak düzenlenmesi, arka kısmının ise Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün hizmet binası olarak kullanılması kararlaştırılmıştır. Müze kısmı onarım ve restorasyonlardan sonra düzenlenerek 30 Ekim 1981 tarihinde Cumhuriyet Müzesi olarak ziyarete açılmıştır.

CUMHURİYET’İN İLK MÜZELERİNDEN BİRİ: ETNOGRAFYA MÜZESİ

Ankara Talat Paşa Bulvarı ile Atatürk Bulvarı’nın birleştiği noktada, Halkevi binasının yanında yer alan Etnografya Müzesi Türkiye’nin Cumhuriyet döneminde kurulan ilk müzelerinden birisidir. Mimar Arif Hikmet Koyunoğlu tarafından 1927’de ziyarete açılan müzede 1924 ve 1925 yıllarında Türkiye genelinde toplanan eserler sergilenmektedir. Bina dikdörtgen planlı ve tek kubbelidir. Yapının taş duvarları küfeki taşı ile kaplanmıştır. Alınlık kısmı mermer olup üzerleri oyma süslüdür.

Etnografya Müzesi’nin yapımına 1925 yılında milli müze kurma düşüncesi ile başlanmış, iki yılda inşaat tamamlanmıştır. Binaya 14 basamaklı bir merdivenle çıkılır. Kapıdan girilince kubbe altı holüne ve buradan da iç avlu denilen sütunlu kısma geçilir. Buranın ortasına mermer bir havuz yapılmış, çatı kısmı açık bırakılmıştır. Daha sonra bu iç avlu Atatürk’e geçici kabir olarak ayrıldığında, havuz bahçeye nakledilerek, çatısı kapatılmıştır. İç avlunun etrafında simetrik olarak büyüklü küçüklü salonlar yer almaktadır. İdare kısmı müzeye bitişik olup iki katlıdır. Müze önünde at üstünde duran bronz Atatürk Heykeli 1927’de Milli Eğitim Bakanlığı tarafından İtalyan sanatkar Pietro Canonica’ya yaptırılmıştır.

DEVLET RESİM VE HEYKEL MÜZESİ (ESKİ TÜRK OCAĞI VE HALKEVİ BİNASI) 



Türk Ocağı Binası (Ankara Halkevi), Fotoğraf: Doğan Hasol

Türk Ocağı Binası olarak 1927-1930 döneminde yapılmış ve Türk Ocakları’nın 1931’de kapanmasından sonra Halkevi tarafından kullanılmış olan yapı, günümüzde Devlet Resim ve Heykel Müzesi olarak kullanılmaktadır. Mimar Arif Hikmet Koyunoğlu tarafından tasarlanan projesi, zamanın tanınmış mimarlarından Vedat Tek, Kemaleddin Bey ve İtalyan Giulio Mongeri’nin de katıldıkları sınırlı bir yarışma sonucunda kazanılmıştır.

ESKİ ANKARA EVLERİNDEN ESİNLENİLEREK YAPILDI

Yapı Osmanlı mimarlığından esintiler taşır ve daha çok seçmeci bir tarzı yansıtır. Bodrumu ve iki katı olan yapının zemin katının ortasına tiyatro salonu yerleştirilmiştir. Bütün yüzey bezemeleri ön cephede toplanmış, öteki cepheler önemsenmemiştir. Türk odasının tavan boyası ve kartonpiyerlerinin kalıbı dahil bütün ayrıntıları, Atatürk’ün isteği üzerine eski Ankara evlerinden esinlenilerek, mimar Arif Hikmet Koyunoğlu tarafından tasarlanmıştır.

GAZİ ÇİFTLİĞİ İSTASYON BİNASI

Ankara Gazi Paşa İstasyon binası mimar Ahmet Burhanettin Tamcı tarafından tasarlanmıştır. 1 Şubat 1926 tarihinde hizmete giren istasyon Birinci Ulusal Mimarlık döneminin anıtsal nitelikli ilk gar yapıtlarındandır. Mustafa Kemal istasyonun açılış törenine katılmıştır.

OSMANLI MİMARİSİ VE BATI ŞEMALARI BİR ARADA

Yapıda, eski Osmanlı dinsel dekoratif ögelerinin cephelerde kullanılması ve planın batı şemalarına uygun olması dikkat çeker. Yapıdaki çiniler Kütahya’dan getirilmiştir. Klasik Osmanlı Mimarisi’nden gelen sivri kemerler, 16 yy. çini ve seramiklerinde görülen motifler, Türk evlerindeki gibi ahşaptan nakışlı olan geniş saçaklar, Osmanlı sanatından gelen mimari bezeme öğeleri yapıya ayrı bir görünüm verir.

ATATÜRK KONUKLARINI BURADA KARŞILARDI

Atatürk’ün çok önem verdiği Orman Çiftliği’nin arazisinde bulunması bu istasyonun sayısız tarihi olaya tanıklık etmesini de sağlamıştır. Atatürk çoğunlukla konuklarını bu istasyonda karşılar ve uğurlardı.

GÜNÜMÜZDE LOKANTA OLARAK KULLANILIYOR

2000’li yılların başında istasyon işlevine son verilmiş olan yapı günümüzde lokanta olarak kullanılmaktadır.

HARİCİYE VEKALETİ

Hariciye Vekaleti civarı

Hariciye Vekaleti, Fotoğraf: Doğan Hasol

Arif Hikmet Koyunoğlu’nun anıtsal eseri olan bu yapı sırasıyla Hariciye Vekaleti, sonra Maliye ve Gümrük Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı’nın hizmetine verilmiştir. Hafif eğimli bir araziye oturan yapı, bodrum ile iki kattan oluşur. Dikdörtgen planlı yapı, merkezde gün ışığı ile aydınlanan geniş bir salon ve bu salonun çevresindeki mekanlara açılan koridorlardan oluşmaktadır. Yapı, yüksek tutulan tavanları ve plan özellikleriyle bir kışla görünümü sergilemektedir.

ZİRAAT BANKASI

 

İlk ulusal mimarlık döneminin karakteristik yapılarından olan banka binasının yapımına 1926’da başlanmış ve 1929 tarihinde tamamlanarak dönemin Başvekili tarafından açılmıştır. Mimarı İtalyan Giulio Mongeri’dir. Bodrum ve yüksek zemin üzerindeki kat, bir asma kat ve çatıdan oluşmuştur. Katlarda mekanlar ortada banka holü çevresine yerleştirilmiştir. Mermerle döşeli dikdörtgen banka holü katlar boyunca yükselerek ışığı üstten, demir strüktürlü, vitrayla süslenmiş üst örtüsünden almaktadır. Holün çevresindeki sivri kemerli arkadlar üstte Selçuk yıldız motifli korkulukları olan galeriyi taşımaktadır. Kemer alınlıkları, altıgen yıldız desenli turkuaz renkli çini panolarla kaplanmıştır. İçte tüm ögeler Selçuklu ve Osmanlı süsleme sanatından alıntılarla zenginleştirilmeye çalışılmıştır.

MACAR, İTALYAN VE TÜRK İŞÇİLER BİRLİKTE ÇALIŞTI

Zemin kat dışarıdan rustik taş kaplamadır. Arka ve yan cepheler öne cepheye kıyasla daha yalındır. Yapıda uygulanan betonarme iskelet sistemini Holzman Firması, elektrik işlerini Zeiss Şirketi üstlenmiştir. Yapının tasarım ve yapım sürecinde Mongeri’nin yanısıra üç öğrencisi, danışman mimarlar, Macar, İtalyan ve Türk işçi ve ustalar çalışmışlardır.

ULUS İŞ BANKASI

Çembersel girişiyle Ulus Meydanı’na dönük bir köşe yapısı olan Türkiye İş Bankası binası, özgün durumunda ucu yuvarlatılmış ikizkenar bir üçgen biçiminde idi. Üçgenin üçüncü kenarı sonraki eklemeler nedeniyle bugün algılanamamaktadır. Bodrum üzerine, simetrik olarak planlanmış, ortası avlulu beş katı vardır. Yuvarlatılmış köşedeki ana girişten başka yan cephelerden de yapıya girilmektedir.

SANATA VERİLEN ÖNEMİN GÖSTERGESİ: MUSİKİ MUALLİM MEKTEBİ

Türkiye Cumhuriyeti’nde müzik öğretmeni yetiştiren ilk kurum, Cumhuriyetin ilanından hemen sonra Maarif Vekaleti’nin 1924 yılı bütçesiyle kabul edilen ve 1 Eylül 1924 tarihinde orta dereceli okullara müzik öğretmeni yetiştirmek amacıyla kurulan, 1 Kasım 1924’te de öğretim hayatına giren Musiki Muallim Mektebi’dir. 1924-25 öğretim yılı bir bakıma okulun deneme yılı olmuş, 1925-26 yılı başında ise hakiki anlamda müzik öğretmeni yetiştiren bir kurum haline gelmiştir.

BATI MÜZİĞİ ALANINDA BİLİMSEL ÇALIŞMALAR

Eğitim seferberliğine hız verildiği ilk yıllarda Cumhuriyet’in güzel sanatların müzik dalında bir okul açması, sanata verdiği önemi göstermesi yönünden oldukça anlamlıdır. Mimar Ernst Egli’nin eseri olan bu yapının amacı, batı müziği alanında bilimsel çalışmaların yapılması, yurt ölçeğinde yaygınlaşıp tanınmasını sağlayacak müzik öğretmenlerinin eğitilmesi ve Cumhurbaşkanlığı Orkestrası’na sanatçı yetiştirilmesiydi.

GÜNLÜK YAŞAMIN MODERNLEŞTİRİLMESİ: KARMA OKUL FİKRİ

Egli’nin Ankara’daki modern okul binası, hızla gelişmekte olan genç Türkiye Cumhuriyeti’nin başkentindeki rasyonel-modernist akımın en önemli sembollerinden biri olmuştur. Geleceğin müzik öğretmenlerine batı müziği eğitimi verilen karma bir okul fikri aynı zamanda günlük yaşamın modernleştirilmesini amaçlayan yeni sosyalist ideallerle de ilişkili olarak ortaya çıkmıştır. Okul binası, yalnızca bir eğitim kurumu olarak değil, aynı zamanda bir konser salonu ve fuayesini, idari ofisleri, sınıfları, yemekhaneyi, yurtları, çalışma ve okuma odalarını içeren bir kompleks olarak hizmet vermiştir. Tüm bu mekanlar açık bir avlu etrafında düzenlenmiştir. Bu yaklaşım, geleneksel Türk – Osmanlı eğitim yapısı olan medrese plan tipini anımsatmaktadır. Dönemin mali kısıtlamalarına karşın, ses yalıtımı yapılmış odalar, görsel ve işitsel olarak yeterli çözümleri içeren konser salonu gibi elemanlar binanın yapımı sırasında ihmal edilmemiştir.

İNHİSARLAR (TEKEL) BAŞMÜDÜRLÜK BİNASI

1928 yılında yapılan İnhisarlar (Tekel) Başmüdürlük binasının mimarı Giulio Mongeri’dir. Ulus Meydanı yakınında bir köşeye yerleştirilen yapı ilk ulusal mimarlık üslubunda tasarlanmıştır. Kütleleri L biçiminde düzenlenen, bodrum ve zemin üzerine iki katlı yapının girişi köşedendir. Sekizgen biçimindeki bu köşe yükseltilmiş, üstüne kurşunla kaplı bir kubbe oturtularak kule görünümü verilmiştir. Bodrumda ambarlar, mahzen ve kömürlükler, zemin katta yine ambarlar ve satış büroları yer almıştır. Tonozların daire biçimine dönüştürdüğü tavanıyla zemindeki sekizgen giriş holü, çalışma alanlarının bulunduğu birinci katta başmüdür odası olarak kullanılmaktadır. Üst iki katta mekanlar bir koridor üzerine yerleştirilmiştir. En üst katın bir bölümü lojman olarak düzenlenmiştir.

İLK MODERN YAŞAMA ALANI: II. VAKIF APARTMANI

Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün kira yoluyla gelir sağlamak amacıyla yaptırdığı ve 1926-27 yılları arasında Mimar Kemalettin Bey tarafından tasarlanıp 1928-30 yıllarında inşa edilen bu görkemli apartman bodrum, dükkanların bulunduğu zemin katın üstünde dışarı taşan dört kat ve çatıdan oluşmuştur. Kısa kenarlarından biri daha dar olan, dörtgen biçimli yapıda zemin katın en önemli özelliği birinci kata da yükselen bir tiyatronun yer alışıdır. İkinci kattan başlayarak daireler ortadaki avluya bakmaktadır. Zamanla iç bölmelerinde değişikliğe uğrayan yapının tip katlarında dördü dışarıya, üçü avluya bakan yedişer hacimli sekizer daire, çatı ve ara katta da Ankara’da büyük bir konut sıkıntısının yaşandığı 1930’larda, milletvekilleri tarafından kiralanan küçük daireler bulunmaktadır.

Mimar Kemalettin Bey’in apartman binası Ankara’nın ilk modern yaşama alanı ve ilk betonarme yapılarındandır. Bina tüm bir bloktan oluşmasının yanı sıra, doğu yönünde tek evlerle birlikte tasarlanmış, ancak bu yapılar daha sonra ortadan kaldırılmıştır.

SAĞLIK BAKANLIĞI

1926- 1927 yılları arasında Sıhhiye’de gerçekleştirilen yapının mimarı Theodor Jost’tur. Yapı uluslararası modern mimarlık üslubunda Türkiye’de yapılmış ilk yapı olarak kabul edilir. Üç kat ve bir bodrum katı olan yapı, üç simetrik yapı bloğundan oluşur. Basamaklarla ve sütunlarla anıtsallaştırılmış olan giriş pek çok merdiveni barındıran lobinin merkezi olan giriş holüne yönelir.

İç mekanda binanın uzun kenarı boyunca uzanan, her iki tarafında ofisler bulunan koridorlar bulunur. Koridorların sonlarında bulunan pencerelerden doğal ışıklandırma sağlanmaktadır.

SERGİ EVİ (OPERA BİNASI)

1933 – 1934 yılları arasında mimar Şevki Balmumcu tarafından ilk olarak bir sergi sarayı olarak inşa edilen yapı, daha sonra opera binasına dönüştürülmüştür.Yapının tasarımına, Milli İktisat ve Tasarruf Cemiyeti’nin, 1933 yılında açtığı yarışma sonucu karar verilmiştir. Yarışmanın duyurusunda, tasarımın modern üslupta olması gerektiği belirtilmiştir. Yurt içi ve yurt dışından toplam altmış iki adayın katıldığı yarışmada, finale kalan iki mimardan biri olan Paolo Vietti Violi’nin projesi çok pahalı bulunduğundan, diğer finalist Şevki Balmumcu’nun projesi seçilmiştir. Yeni kurulmuş olan Türkiye Cumhuriyeti’nin büyük kamu binalarının, projelerinin yabancı mimarlar tarafından üstlenildiği bir dönemde, uluslararası bir proje yarışmasında bir Türk mimarın birinci olması büyük heyecan uyandırmıştır. Fakat yapının, 1948 yılında Paul Bonatz tarafından, asıl işlevinden oldukça farklı olarak bir opera binasına dönüştürülmesi, aynı yoğunlukta tepkiye yol açmıştır. Olayların bu şekilde gelişmesi, yapının asıl mimarı olan Şevket Balmumcu’yu ciddi biçimde üzmüş ve meslek yaşamının neredeyse sona ermesine yol açmıştır.

ANKARA GARI

1935 – 1937 yılları arasında Mimar Şekip Akalın tarafından tasarlanan ve simetrik cephesinin İstasyon Meydanı’na baktığı yapı, kuzeybatı-güneydoğu yönünde uzanan enine bir gelişim gösterir. Demiryolu hattına paralel olarak kurulmuş olan istasyon, hızla gelişmekte olan başkent için yetersiz kalmaya başlayan eski istasyon binasının yerine inşa edilmiştir. Temel işlevinin yanı sıra, başkente gelen yolcuları karşılayan görkemli bir kapı olarak da düşünülen yapı, kavisli ve arşitravlı bir çift sütun dizisiyle, aynı tarihde yanına inşa edilen Gar Gazinosu’na bağlanmıştır.

Günümüzde halen TCDD’nin Ankara ana istasyonu olarak kullanılmaktadır. Gar binası içerisinde Atatürk Konutu ve Demiryolları Müzesi, Ankara Açık Hava Buharlı Lokomotif Müzesi, Demiryolu Müzesi ve Sanat Galerisi gibi unsurlar yer almaktadır.

Kaynak:
Kaynak: 
Kaynak:http://www.mimarlarodasiankara.org/dosya/bulten-31.pdf
Kaynak: https://www.milliyet.com.tr/gundem/cumhuriyet-yildizi-ankaradan-parladi-6618077