CHP Genel Başkan Yardımcısı Erhan Adem yaptığı yazılı açıklamada, "Ormanlar küllerle dolu, vicdanlar sessiz, bu yangının adı ihmal. Ağaçlar yandı, hayatlar yandı, umutlar yandı ve ne acıdır ki hala tek bir siyasi sorumlu bile istifa etmedi" dedi.
Adem, şunları kaydetti:
"Geçtiğimiz günlerde Eskişehir’in Seyitgazi ilçesinde başlayıp Afyonkarahisar’a sıçrayan orman yangınında, 5 orman çalışanı ile 5 AKUT gönüllüsünü yitirdik. Onlarca insanımız yaralı. Ağaçlar yandı, hayatlar yandı, umutlar yandı ve ne acıdır ki hala tek bir siyasi sorumlu bile istifa etmedi.
"Mesele sadece orman yangınları değil, iktidar aklının iflasıdır"
Bugün bu açıklamayı bir çevre bildirisi olarak değil, bir vicdan çağrısı olarak yapıyoruz. Çünkü artık mesele sadece orman yangınları değil, iktidar aklının iflasıdır. Sadece ağaçlar değil, insanlar da küle döndü. Bu ülkenin evlatları, en temel güvenlik önlemleri alınmadığı için göz göre göre hayatlarını kaybetti. İçlerinde henüz iki ay önce göreve başlamış genç bir arazöz operatörü vardı. Başka illerden araziyi bilmeden yangın bölgesine gönderilmiş yangın işçileri vardı. Yangın coğrafyasını tanımayan, teçhizatı yetersiz, kaçış yollarını bilmeyen emekçiler vardı. İşte bu yüzden diyoruz ki: Bu kader değil, bu afet değil. Bu düpedüz bir iktidar zaafıdır.
"Her yıl ortalama 50 orman işçisi hayatını kaybediyor"
Devlet personel almıyor, aldığı personeli korumuyor. Orman Genel Müdürlüğü’nün resmi faaliyet raporlarında dahi 29 bin 461 kadro boş. Yani devletin elinde yangınla mücadele edecek yeterli insan gücü yok. Olanlar ise ya mevsimlik, ya eğitimsiz ya da korumasız ve ne yazık ki her yıl ortalama 50 orman işçisi hayatını kaybediyor. Bu tabloyu görüp hala sessiz kalan, hala koltukta oturan bir Tarım ve Orman Bakanı varsa, bu ülkede artık hiçbir orman ve insanımız güven altında değildir.
"Bu yangının adı; liyakatsizlik, ihmalkârlık ve siyasi vurdumduymazlık"
Yangın uçağını satan devlet, koordinasyon sağlayamaz. Yangınla mücadelede kullanılan uçaklar özelleştirildi. İHA’larla yangın seyredildi ama ön saftaki personele bilgi aktarılmadı. Yangının yönü biliniyordu ama alevlerin içine sürülen personelin nerede olduğu bilinmiyordu. Bugün 500 liralık akıllı saatlerle bile insanların konumu anlık takip edilebiliyorken, ormanın ortasında ölümle mücadele eden insanlara ‘etrafın sarıldı, kaçmalısın’ diyebilecek bir sistem kurulamadı. Yatırım lüks makam araçlarına, VIP yangın karavanlarına, gösterişli koordinasyon merkezlerine yapıldı. Ama o gösterişli merkezlerin dışında, ormanın içinde insan hayatı un ufak oldu. Bu yangının adı; liyakatsizlik, ihmalkârlık ve siyasi vurdumduymazlık
"Sorumluluk sahibi bir yönetici, böylesine büyük bir felaketten sonra istifa eder"
Sayın İbrahim Yumaklı, siz bu ülkenin Tarım ve Orman Bakanısınız. Yangının merkezinde sadece ağaçlar değil, sizin sorumluluğunuzda çalışan insanlar da vardı ve bugün onlar yok. Şimdi size soruyoruz: Bu yangından sonra hala görevde kalmanız, hangi kamu vicdanıyla açıklanabilir? Sorumluluk sahibi bir yönetici, böylesine büyük bir felaketten sonra istifa eder. Sorumluluğu olanlar, 'doğa şartları çok zordu' bahanesinin arkasına saklanmaz. Ama bu ülkede ne yazık ki artık görevde kalmak erdem, istifa etmek suç gibi görülüyor.
"Canını ortaya koyan insanlarımızın ardından sessiz kalanlar; sadece ormanın değil, toplumun küle dönmesine yol açacaktır"
Bu açıklamayı sadece bir felaketin ardından yapılmış bir siyasal eleştiri olarak görmeyin. Bu bir uyarıdır. Bu bir çığlıktır… Çünkü bu ülkede doğa yanarken onu söndürmek için canını ortaya koyan insanlarımızın ardından sessiz kalanlar yarın sadece ormanın değil, toplumun tamamının küle dönmesine yol açacaktır. Bir kez daha söylüyoruz: Ormanlarımızı korumak, sadece ağaçları değil, insan onurunu da korumaktır ve bu yangınlardan sonra hala yerinden kıpırdamayan her siyasi aktör, bu ölümlerin de bu kül olmuş coğrafyanın da ortağıdır. Siz hala koltuklarınızda oturmaya devam ettikçe sadece ormanlar değil, insanlarımız da yanmaya devam edecek. Sözümüz nettir: Yangın söndürmek için sadece su değil, vicdan da gerekir.”