Çambükü köyü halkının, ekim ve mera alanlarına yapılması planlanan OSB’ye karşı başlattıkları mücadele 51. gününde devam etti. Çambükülü kadınlar, OSB yapılacak alana bugün 300 jandarma eşliğinde gelerek prefabrik yapıları yerleştirmeye başlayan şirket çalışanlarına tepki gösterdi.

Jandarma, kadınların iş makinelerinin çalıştığı mera alanına girmelerine bugün de izin vermedi. Kadınlar, jandarmaya, ellerindeki sopalarla yol kenarında bulunan bariyerlere vurarak tepki gösterdi. İş makinelerinin önünü kesen kadınlar, daha sonra ateş yakarak eylemlerine devam etti.

"YAĞMA VAR, YAĞMA. BİZ YOK OLDUK"

İş makinelerini kullanan personelden ‘Biz görevliyiz’ yanıtını aldığını söyleyen Çambükülü bir kadın, "Bu devletin vatandaşı değil miyiz biz? Neyiz? Ancak ‘Görevliyiz’ diyorlar bize. Çıkıp da söyleyin, bizim sonumuz ne olacak? Niye duymuyorsunuz, niye görmüyorsunuz? Neredesiniz, nerede? Görün bizi, toprağımızı cayır cayır elimizden alıyorlar. Ne olur yardımcı olun. ‘Ekin, biçin’ diyorlar. Bizi yok etmek mi istiyorlar? Nereye ekeceğiz, ne biçeceğiz? İneklerim doğuracak, kestireceğim, başka çarem kalmadı. Yağma var, yağma. Biz yok olduk. Bir Çambükü yok olarak mı bu iş olacak" diye konuştu.

"YOK MU BİR YETKİLİ, YOK MU BİR MÜSLÜMAN"

Bir diğer kadın ise "Bu toprağımızı kurtar, ben Allah’tan bunu istiyorum. Yeter artık. Biz bu toprakları evlat gibi sevdik, ana baba gibi bağrımıza sardık; yeter artık, yeter. Yok mu bir devlet yetkilisi, bir insan yok mu, Müslüman yok mu? Hepimiz Müslümanız, hepimiz bu toprağın insanıyız. Ne olur bunu yapmayın. Sizin de ananız, babanız, sizin de toprağınız var. Bizim yerimizde siz olsanız ne yaparsınız, ne düşünürsünüz" dedi.

Bir başka kadın da "Devlet duysun, bizi görsün. Buna böyle vicdanları götürürse biz de böyle yaparız. Bunu devlet bize layık gördü. Biz burada böyle nöbet tutuyoruz, kadınlar olarak. Bırakmak yok, ölene kadar devam edeceğiz" diye konuştu.

"TÜRKİYE’NİN TOPRAĞA İHTİYACI OLDUĞUNU ANLAMANIZ LAZIM"

Çambükülü diğer bir kadın da şunları söyledi:

"Sayın devlet bakanlarım, sayın Tarım Bakanı, Bayın Vali’miz, Türkiye’nin organize sanayisine ne kadar önem veriyorsanız bizim de bu Türkiye’de toprağa ihtiyaç olduğunu anlamanız lazım. Köyümüze bahar gelince 3 bin hayvan olduğunu kulaklarınızın duyması lazım. Bilmelisiniz ki bu köy, bu zamana kadar hayvancılıkla geçindi. Nasıl bir devlet bize bu tarlaları bize verdiyse bir devlet de gelip almasın lütfen. Biz, organize sanayi gibi çalışıyoruz, üretiyoruz, ekiyoruz, biçiyoruz. Biz, toprağımızı seviyoruz. Memleketimizde bu üretim olmazsa, toprak elimizden giderse nerede üretim olacak? Eti sütü yapay mı yiyeceğiz?

“KULAKLARINIZ DUYUYOR, VİCDANLARINIZ GÖRMÜYOR”

Organizeler büyüdükçe yapay ürünler mi büyüyecek o seraların içinde? Doğam, toprak, su, güneş varken yapay üretim mi olacak? Sayın Tarım Bakanı’m, anlatıyordunuz geçen akşam TV kanalında, biz gayet anladık sizin tarıma ne kadar önem verdiğinizi. Burayı, Amasya Taşova Çambükü’yü size sordular, neden geçiştirdiniz? Kulaklarınız duyuyor demek ki ama vicdanlarınız görmüyor, gözleriniz de görmüyor. Yapmayın, bu devletin, milletin, bayrağın altında biz de yaşıyoruz. Bu anaları isyana sürüklemeyin. Yıllardır evlatlarımızı büyütmek için bu topraklarda mücadele veriyoruz biz. Şimdi kış geldi, bu topraklarda anaları oturtarak mücadele olunmaz. OSB’ye karşı değiliz. İsteriz ki devletimiz daha çok güçlensin, daha çok büyüsün, kimseye muhtaç olmasın."

“BİR TABUR ASKER KARŞISINDA 50 ANAYI AĞLATTINIZ”

Bir başka kadın yurttaş ise şöyle konuştu:

"Sayın devlet büyükleri, sayın devletim; organize sanayi, ağlatarak kurulmuyor. Organize sanayi, davulla zurnayla kuruluyor. Çambükü’ne kurulan organize, bir tabur asker ile 50 kişi karşısında 50 anayı ağlatarak kuruluyor. Böyle bir adalet var mı? Böyle bir adalet görüldü mü? Bizim bu kadar toprağımız da olsa organizeye veririz, organizeye karşı değiliz. Biz, organizeyi duyduk, sevindik. Taşova halkı, Taşova’nın esnafı sevindi. Bir gecenin içinde Çambükü’nü kara toprağa çevirdiler. 40 yıllık ağaçları yerle bir ettiler. Biz sevindik Dörtyol’da olacak diye ama bir gecede döndü Çambükü’ne geldi. Biz gitmiyoruz. Ölsek de kalsak da toprağımız bizi bırakmıyor. Toprağımız, eve göndermiyor bizi. Kurudular ama yeniden yeşerdi. Bu nasıl adalet? Böyle bir adalet yok. Devletimiz de bizim yanımızda olsun. Devlet büyüklerimiz de bizim yanımızda olsun, yeter bu kadar ananın ağladığı."

“SAYIN VALİ, ORANTISIZ GÜÇLE ALDINIZ KÖYÜMÜZÜ”

Başka bir kadın da "Sayın Vali, dün Amasya’da toplantı yaptınız tarımla ilgili, tarıma nasıl özen gösterdiğiniz Çambükü’nden belli. Orantısız güçle aldınız bizim köyümüzü. Askeri bizim önümüze yığıp da bizim topraklarımızı bizden almayın. 150 kişiye binlerce asker gönderdiniz" dedi.