Türk-İş’e bağlı Türk Metal Sendikası üyesi Manisa’da faaliyet gösteren İtalya merkezli Bitron Elektromekanik emekçileri, sendikal örgütlenme sürecine yönelik engellemelere, işten çıkarmalara ve iş güvenliği ihlallerine karşı Manisa’daki fabrika önünde basın açıklamasında bulundu.
Basın açıklaması öncesinde konuşan Türk-İş 3. Bölge Başkanı Hayrettin Çakmak, “Bugün burada toplanmamızın sebebi, hangi sanayi bölgesinde olursa olsun, işçi sınıfımızın ortak sorunlarını, dertlerini dile getirmek içindir. Emekçinin derdi, hepimizin derdidir. Bugün, 16 Haziran’dan bu yana mücadele veren, içerideki yiğit emekçilerimizi kutluyoruz. Bugün İtalya’da, Amerika’da, İspanya’da, Polonya’da sendikalı olup benim ülkemde hâlâ sendikal hak mücadelesini tanımayan, emek düşmanı olan, emek hırsızı olan patrona haykırmak için buradayız” dedi.
"Ülkendeki yasalara saygı duyduğun gibi benim ülkemde de saygı duymak zorundasın"
Çakmak, işverene yönelik tepkisini şöyle sürdürdü:
“Madem kendi ülkenin kanunlarına saygı gösteriyorsun da, benim ülkemdeki kanunlara neden saygı duymuyorsun? Emek sömürüsü yapıyorsun. Neden emek sömürüsü yapıyorsun? Fabrikalarda havalandırmaları kapatıp bariyerler kurarak kimden ödünç alıyorsun? Kime hesap soruyorsun? Seni buradan kınıyorum! Ülkendeki yasalara saygı duyduğun gibi benim ülkemde de saygı duymak zorundasın. Polonya’daki işçi işçiyse, Türkiye’deki işçi değil mi? Aynı haklara neden sahip değil? Sömürge için mi geldin buraya? Buradan hesap soruyoruz. Ama asla unutma ki bu direnci asla kıramayacaksın. O bariyerleri kurduğun gibi kalplerdeki bariyerleri kıramayacaksın. Çünkü bu işçi Türk Metal işçisi. Bu işçi Türk-İş üyesi, konfederasyona sahip çıkan tek işçidir.”
"Uzlaşalım, üretime devam edelim"
Çakmak, sürece ilişkin çağrısında şu ifadeleri kullandı:
“Biz üzüm yemek istiyoruz. Bağcıyı dövmek istemiyoruz. Ama görüyoruz ki üzüm yemek isteyenlerin gırtlağında, ekmeğine kan doğrayanlar var. Bu yazıktır, bu günahtır. Bugün bu sanayi bölgesinde binlerce işçi çalışıyor. En iyi şirketler içerisinde, en iyi verimlilikle çalışan Türk Metal Sendikası üyeleri var. Türk-İş üyeleri var. Türk-İş’e bağlı olan sendikalar var. Hiç olmazsa bir danışana sorun. ‘Bu sevdadan vazgeçin’ diyorum. Bir an önce masaya gelin. Uzlaşalım, üretime devam edelim. Ama gel gelelim ki eğer bundan yana değilseniz sonuna kadar mücadele, sonuna kadar mücadele.”
"İşçinin ekmeğine kan doğramayın"
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan'a da seslenen Çakmak, şunları kaydetti:
“Türkiye’nin en büyük sendikası, Türkiye’nin en büyük konfederasyonu Türk-İş. Mahkeme koridorlarında vakit geçireceğimize, üretimde vakit geçirelim. Ülkemiz kazansın, bölgemiz kazansın istiyoruz. İşçimiz kazansın istiyoruz. Biz kazandığımızı bu ülkede harcıyoruz. Ama bizi yöneten İtalya’da yaşıyor. İtalya’ya götürüyor buradaki paraları. ‘Yazıklar olsun’ diyorum. Derhal bu sevdadan vazgeç. İşçinin hakkını işçiye teslim edin. İşçinin ekmeğine kan doğramayın. Bu size bir artı getirmez. Bu size kar getirmez. Bir an önce masaya oturun. Uzlaşalım, işimize, aşımıza bakalım.”
“Bu yürüyüş ne korkuyla bastırılır ne de oyalamayla durdurulur”
Basın açıklamasını Türk Metal Sendikası Manisa Şube Başkanı Emrah Yunus Saruhan okudu. Saruhan, sendikal yetki sürecine dair yaşanan gelişmeleri aktararak şu ifadeleri kullandı:
“16 Haziran 2024’te başlattığımız örgütlenme sürecinde, bakanlık yetkiyi sendikamıza vermiştir. İşveren bu karara itiraz ederek hukuki süreci uzatmıştır. Nisan 2025’te yerel mahkemede yetki davamızı kazandık; buna rağmen işveren istinafa başvurup süreci oyalarken, işçiler üzerindeki baskı, mobbing ve hak gaspları artmıştır. Bu süreçte 9 Temmuz 2024’te 17 arkadaşımız tazminatsız olmak üzere, toplam 25 işçi sendikamıza üye oldukları için işten çıkarıldı. Üyelerimize sudan sebeplerle tutanaklar tutuldu, savunmaları alındı; vardiyalar keyfi biçimde sık sık değiştirildi ve hala değiştirilmeye devam ediyor.”
"Sendikal örgütlenmeyi bastırmaya dönük bir yıldırma politikası"
Saruhan, açıklamasının devamında fabrika içindeki iş güvenliği ihlallerine ilişkin ise “Bugün burada ayrıca can güvenliği açısından kabul edilemez bir tabloyu kamuoyu ile paylaşıyoruz. İşveren, ‘Afet Toplanma Alanı’nı dört taraftan çevrelemiş, acil çıkış kapılarını kilitlemiştir. Otomotiv ve beyaz eşya sektörlerine parça üreten, yangın riski yüksek bir tesiste acil çıkışların kapatılması; yüzlerce emekçinin olası bir yangında içeride mahsur kalması riskini doğurur. Bu, sadece iş güvenliği ihlali değil; insan hayatını hiçe sayan açık bir suçtur. Diğer yandan, havalandırmaların kapatılmasıyla, 40 dereceyi bulan yaz sıcaklarında üretim alanı 35 derecenin üzerine çıkmaktadır. Bu koşullar ne çalışma hakkıyla ne de insan onuruyla bağdaşır, ayrıca sendikal örgütlenmeyi bastırmaya dönük bir yıldırma politikasıdır. Bitron’da yaklaşık 600 işçi çalışmakta; bunların 550’si kadın, çoğu orta yaş ve üzeri, çevre köylerde yaşayan emekçilerdir. Tüm baskılara rağmen kadın işçilerimiz bugün burada direnişin öncüsüdür. Bu irade sadece Manisa’ya değil, Türkiye sanayisine örnek olacaktır" ifadelerini kullandı.
"Türkiye işçisi ikinci sınıf değildir"
Saruhan, açıklamasını şu sözlerle tamamladı:
“Bitron İtalya, Almanya, Polonya, İspanya, ABD ve Çin dâhil faaliyet gösterdiği ülkelerde sendikalarla çalışmakta ve sorun yaşamamaktadır. Konu Türkiye olunca örgütsüz emek ve düşük ücret tercih edilmesi ise açık bir çifte standarttır. Türkiye işçisi ikinci sınıf değildir. Buradan Bitron işverenine bir kez daha sesleniyoruz: Acil çıkışları derhal açın, iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini eksiksiz uygulayın. Mobbinge son verin, keyfi vardiya değişikliklerini durdurun. Anayasal hakkımız olan Toplu Sözleşme masasına oturun ve işçilerin iradesine saygı gösterin. Biz, haklarımız teslim edilene kadar bu mücadeleyi kararlılıkla sürdüreceğiz. Bu yürüyüş ne korkuyla bastırılır ne de oyalamayla durdurulur. Burada olan, direnen, susmayan tüm Bitron emekçilerini selamlıyorum. Sizin onurunuz bizim mücadelemizdir.”