Görevden alınan eski Kars Belediye Başkanı Ayhan Bilgen, HDP’nin açıkladığı 11 maddelik Demokratik Tutum Belgesi’ne ilişkin “HDP’nin bir kez daha demokratik muhalefet safında pozisyon alma isteğini dile getirmesi” yorumunu yaptı.

Politik Yol’dan Murat Aksoy’a konuşan Bilgen, HDP ile ilgili “Bir ittifakın içinde olmadan da yanında olma formülü aranmaktadır” dedi. Bilgen, “Peki yeni parti kurma fikri hala geçerli mi?” sorusuna ise “Bu ancak toplumsal tartışma ile olur. Bunun mevcut partilerde hak ettiği etkiyi yapmaması durumunda, toplumsal talep varsa yeni bir partiye ihtiyaç kaçınılmaz olur” yanıtını verdi.

Bilgen’in sorulara yanıtları şöyle:

*HDP, 11 maddelik tutum belgesi açıkladı. Siz gerek zamanlamasını gerek içeriğini nasıl buldunuz?

HDP’nin açıklamış olduğu tutum belgesi, Anayasa Mahkemesi’ne yapılacak hukuki savunma öncesi bir toplumsal siyaset beyanıdır. Dışlama ve yok saymaya bir tepkidir. Ortak aklın kazanımlarını öncellemeye yönelik bir irade beyanıdır.

*Bu tutum belgesi ile HDP kendini nerede konumlandırıyor?

HDP bir kez daha demokratik muhalefet safında pozisyon alma isteğini dile getirdi. Niyet beyanı açısından son derece önemli. Daha zor ama zorunlu olan da bunun pratik inşasıdır. Neden iktidardan yana olmadığı ile birlikte nasıl bir muhalefetten yana olabileceğinin mesajı verilmiştir.

“HDP MUHALEFETE CESARET VERMİŞTİR”

*Bu tutum belgesi muhalefet partilerine ve AK Parti’ye ne demiş oldu?

Muhalefete cesaret verme ve iktidara ise neden birlikte olunamadığının gerekçelerini sunma metnidir.

*HDP, var olan ittifakların dışında bir pozisyonda ama kaçınılmaz olarak bir ittifaka yakın olmak durumunda, ne dersiniz?

Yeni sistemin iki turluluğu sonuçta iki kutupluluğu kaçınılmaz kılıyor. Bir ittifakın içinde olmadan da yanında olma formülü aranmaktadır. Farklı toplum kesimlerinin yakınlaşma örnekleri siyasetin bir araya gelme potansiyelinden ileridedir. Başkanlık Sistemi’nin en önemlileri subaplarından birisi de partilerin dar katılıma karşı olmalarıdır. Esneklik ve daha geniş ittifaklara açık olma hali bir siyasi kültür değişimini gerektirmektedir.

“KILIÇDAROĞLU CHP’Yİ ÇÖZÜMÜN MUHATABI İLAN ETMİŞTİR”

*Kılıçdaroğlu’nun, Kürt sorununun çözümü için Meclis’i işaret etmesi, HDP’yi siyasi meşru bir muhatap kabul etmesi, HDP’nin kapatılma davasının sürdüğü, iktidar tarafından krimiznalize edildiği bir ortamda bir anlam ifade eder mi?

CHP lideri Kılıçdaroğlu kendini çözümün muhatabı olarak ilan etti. Bunu CHP’nin Barzani ziyareti ile birlikte değerlendirmeliyiz. Kapatma ve kriminalize etme girişimine karşı dikkatleri merkezi muhalefet konseptine çekme hamlesidir. Nitekim bu soruna dair sözü olmayan muhalefetin alternatif olma ihtimali olamaz.

*CHP’nin bölgede daha görünür olmasının, Kılıçdaroğlu’nun bu çıkışının muhalefetin seçimleri kazanmasına katkısı olur mu?

Bu durum en azından CHP’ye oy vermeye yönelik peşin hükmü kırabilir. Daha önce Ağar’ın “düz ovada siyaset” mesajı bile o dönemde dikkat çekmeyi başardı.

*Siyasi aktörlerin HDP’ye her şeye rağmen mesafeli durması ne anlam ifade ediyor?

HDP kendisinin doğru anlaşılmasını isterken, başkalarının kaygılarını da anladığını hissettirmelidir. Bu durumun tek ve büyük sorumlusu HDP değil ama göz ardı da edilemez bir anahtar konumundadır.

“BU HAMLELER İKTİDARI ADIM ATMAYA ZORLAR”

*HDP’nin tutum belgesinden sonra AK Parti ve Cumhur İttifakı’nın karşı bir hamlesi gelebilir, yeni bir çözüm süreci vs gibi?

Muhalefetin her hamlesi iktidarı da adım atmaya mecbur eder. Eski yöntemle yeniden bir süreç başlatmanın ihtimalini zayıf görüyorum ama görmezlikten gelme lüksü de yok. 300 vekili bulmaya yönelik bir ara seçim arayışı başlayabilir.

*Yeni şeyler söylemek gerekir diye HDP’den ayrıldınız. Bu aşamada öncelikleriniz ne?

Bir partide yönetimde olunmadan da üye olarak katkı sunulabileceğini düşünüyorum. Siyasette temsilden çok katılım kavramı üzerinden yeni çalışma yöntemleri geliştirebilmeliyiz. Siyasette ihtiyaç duyulan yeni tarz kadar yeni söz de önemlidir. Eski şablonları tekrarlamak yerine örgütlü toplumsal öğrenmeyi yansıtan yeni sentezler geliştirmek zorundayız. En temelde de kimliklerle ilgili fırsat eşitlikçi yaklaşımla ekonomiye dair kaynak paylaşımını buluşturan bir sosyal adalet programını öncelikle sessiz çoğunluğun dikkatine sunmalıyız.

“PARTİ DEĞİL FİKRİN OLGUNLAŞMASI ÖNEMLİ”

*Peki yeni parti kurma fikri hala geçerli mi?

Öncelikle siyasi kültür dönüşümünü sağlayacak bir fikrin olgunlaşması gerekir. Bu ancak toplumsal tartışma ile olur. Bunun mevcut partilerde hak ettiği etkiyi yapmaması durumunda, toplumsal talep varsa yeni bir partiye ihtiyaç kaçınılmaz olur.