TBMM Genel Kurulu’nda devam eden 2026 Yılı Bütçe görüşmelerinde kürsüye çıkan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, konuşmasına cezaevindeki siyasetçileri ve hayatını kaybeden polis memuru Emre Albayrak’ı anarak başladı. Bakırhan’ın konuşmasının odağında ise Kürt sorununun çözümü, tarihsel yüzleşme ve yeni anayasa tartışmaları vardı.
"1921'deki Mustafa Kemal'i Tarihten Silmemek Gerek"
Bakırhan, devletin tarih okumasına eleştiriler getirerek, 1921 Anayasası'nın yerelliği önceleyen vizyonunun bugün unutulduğunu savundu. Birinci Meclis dönemine atıf yapan Bakırhan, şu ifadeleri kullandı:
"1920, 1921, 1922'deki Mustafa Kemal tarihin tozlu raflarına gönderilirken, 1923 sonrasının Atatürk'ü resmi anlatının baş köşesinde tutuluyor. 1921 Anayasası'nı kaleme alırken yerel demokrasiyi kabul eden Mustafa Kemal'i tarihten silmemek gerek. Bu hakikati silen resmi anlatıyı artık bir tarafa bırakmalıyız."
Erzurum Kongresi’nin 106 yıl önceki sonuç bildirgesine de değinen Bakırhan, "Kuruluş aşamasında ortak vatan fikri ile hukuk fikri yan yana duruyor, sonra hukuk kısmı unutuluyor" dedi.
Bütçe Eleştirisi: "Savunmaya 10, Sağlığa 1"
2026 bütçesinde savunma ve güvenlik harcamalarının yüzde 34 artırılmasını eleştiren Bakırhan, bunun bir "tercih sorunu" olduğunu belirtti:
"Savunmaya 10 verilip sağlık, eğitim ve adalete 1 bırakılıyorsa bu denge sorunu değil, bir tercih sorunudur. Bugün riskleri ve tehditleri değil; umutları, emekçilerin ve ezilenlerin bütçesini konuşuyor olmalıydık."
İktidara ve Erdoğan'a Yanıt: "Bu Sefer Başarmak İstiyoruz"
Konuşmasında MHP lideri Devlet Bahçeli'nin 18 Kasım'daki "Cumhuriyetin mayalanma dönemi" tespitine atıf yapan Bakırhan, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Bu sefer başaracağız" sözlerine de kürsüden doğrudan yanıt verdi:
"İktidardaki güç olarak en büyük sorumluluk sizdedir. Lütfen biraz daha kararlılık, samimiyet ve cesaret gösterin. Biz de buradan açıkça ifade ediyoruz: Evet, bu sefer başarmak istiyoruz. Başaracağız."
"Kürt Meselesi Gordion Düğümüne Döndü"
Kürt sorununun "terör" veya "geri kalmışlık" parantezine sıkıştırılamayacağını vurgulayan Bakırhan, meselenin bir "statü ve hukuk" sorunu olduğunu dile getirdi. Abdullah Öcalan'ın çözüm sürecindeki rolüne de değinen Bakırhan, "Çatışmanın sona ermesi yönünde etkisi olabilecek her aktör, hukuk çerçevesinde müzakere zemininde bulunmalıdır. Öcalan'ın barış için söz kurması kadar doğal bir şey yoktur" değerlendirmesini yaptı.