GÜNDEM

Ayşegül Doğan: Yapılmak istenen aslında muhalefete siyaset sahnesinde yeni bir dizayn

DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, CHP İstanbul İl Başkanlığı'na mahkeme kararıyla geçici olarak Gürsel Tekin'in atanması ve CHP'ye yönelik operasyonları eleştirerek, "Hukuk dışı bir durumla karşı karşıyayız. Öyle ki halk iradesine darbe yapılarak belediyelere atanan kayyumlarla tezahür eden antidemokratik uygulamalar artık il kongrelerine kadar ulaşmış durumda. Kayyumcu zihniyet kötücül bir zihniyettir." diye konuştu.

Abone Ol

DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, Merkez Yürütme Kurulu’nda (MYK) alınan kararlara ilişkin Parti Genel Merkezinde basın toplantısı düzenledi. CHP'ye yönelik operasyonları değerlendiren Doğan, "Ne yazık ki muhalefet gün geçmiyor ki yeni bir durumla karşı karşıya kalmasın. Hukuk dışı bir durumla karşı karşıyayız. Öyle ki halk iradesine darbe yapılarak belediyelere atanan kayyumlarla tezahür eden antidemokratik uygulamalar artık il kongrelerine kadar ulaşmış durumda. Kayyumcu zihniyet kötücül bir zihniyettir. Bunu hep söyledik. 'Kayyum yıkımdır' dedik. 'Kötülüktür' dedik. Bir il kongresinin iptali istemi ile hukuk mahkemelerine dava açılamaz. Bu tartışma götürür bir konu değil. Son derece net bir konu. Bu açıdan baktığımızda da bu karar hukuk dışı ve meşru değil" dedi.

"Bir siyasi partinin il kongresinde usulsüzlük yapıldığına ilişkin iddianız varsa karara bağlama yetkisi YSK'dadır"

Doğan, hukuk devleti iddiası olan bir ülkenin hukuk mahkemelerindeki bu davaları görevsizlik sebebiyle reddetmeleri gerektiğini söyleyerek "Ancak biz burada böyle bir durumla karşı karşıya değiliz. Niye? Çünkü yapılmak istenen aslında muhalefete siyaset sahnesinde yeni bir dizayn. Bunu açıkça görüyoruz. Pek çok adım da farklı şekillerde şu ana kadar atıldı. Bir siyasi partinin il kongresinde eğer usulsüzlük yapıldığına ilişkin iddialarınız varsa bunu da kesin bir biçimde izleme ve karara bağlama yetkisi yalnızca Yüksek Seçim Kurulu'ndadır. Bu da tartışılmaz. Mevzu bu denli açık ve sarih ancak buna rağmen ne oluyor? İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesi, CHP'nin İstanbul İl Kongresi'ni 38. Olağan Kongresi'ni iptal edebiliyor. Bununla da yetinmiyor. Partinin il başkanını ve il yönetimini görevden alıyor. Yerlerine geçici bir kurul atıyor. Yani mahkeme görevli ve yetkili olmadığı bir konuda karar veriyor. Sonra da bu kararını Türkiye kamuoyuna hukuki, demokratik ve meşru bir karar olduğunu anlatmaya çalışıyorlar ya da buna inandırmaya çalışıyorlar" diye konuştu.

Hangi siyasi partiye yönelik olursa olsun DEM Parti olarak antidemokratik uygulamaların karşısında olduklarını belirten Doğan, "Mesele CHP meselesi değil. Mesele Türkiye'nin demokrasi meselesi. Olayı böyle ele alıyoruz. Bu sebeple de bunun karşısında duruyoruz. Buna karşı mücadele ediyoruz. Bu CHP'yi savunmak ya da savunmamak gibi bir yere sıkıştırılamaz. Böyle değerlendirilemez" dedi.

"Milli gelirinin 1.3 trilyon olduğu gerçekliğinden hareket ettiğimizde neredeyse 1.5 katı bir büyüklüğün savaşta yok edildi"

Doğan, sadece Kürt sorunun çözümsüzlüğünün ülke ekonomisine maliyetinin trilyon dolarlar olduğuna dikkati çekerek şöyle konuştu:

"Yakın zamanda Cumhurbaşkanı Erdoğan diyor ki, '2 trilyon dolar bu maliyetle ilgili. Savaş ekonomisi dediğimiz, savaş maliyeti dediğimiz şeyi 2 trilyon dolar' olarak söylüyor. Ancak bazı çalışmalar bu maliyetin 4 trilyon dolar civarında olduğunu ortaya koyuyor. Hadi diyelim ki Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dediği rakamı gerçek kabul edelim ve tek veri olarak kabul edelim. Bu ülkenin milli gelirinin 1.3 trilyon olduğu gerçekliğinden hareket ettiğimizde neredeyse 1.5 katı bir büyüklüğün savaşta yok edildiğini görüyoruz. Yazık...

"Komisyonda sorunun çözümüne dair esas muhatapla görüşüp görüşmemesi tartışılıyor"

Böylesi tarihi öneme sahip bir Komisyonun sorunun çözümüne dair üstelik esas muhatapla görüşüp görüşmemesi, önerilerini alıp almaması, bunun için nasıl bir formülasyon bulup bulamayacağı bir yandan tartışılıyor. Şimdi esas muhatapla görüşmeyeceksiniz, fikirlerini, görüşlerini, önerilerini almayacaksınız asıl söze alan açmaya çalışan, bir arada yaşamın teminatlarını oluşturmaya çalışan, liderlik gücü tartışmasız olan Öcalan'la görüşmeyeceksiniz ya da görüşülmeli ve görüşülmemeli mi, bu ülke açısından ne getirir, ne götürür gibi bir tartışmaya boğacaksınız. Odaklanmanız gereken yere dönüp bakmamış olursunuz. Bunu yapmamak gerekiyor. İçinden geçtiğimiz süreçte Komisyonu oluşturan zemine ne yazık ki eski kodlarla yaklaşılıyor. Geleneksel alışkanlıklarla yaklaşılıyor. Yeni, eski alışkanlıklarla inşa edilemez. Ezberlerin dışına çıkmak gerekiyor. Ezberlerin dışına nasıl çıkabilirsiniz. Yeni bir şey yaparak çıkabilirsiniz. Bir dönüm noktası yaratarak çıkabilirsiniz. Tarihte önemli bir iz oluşturabilecek bir girişimde bulunarak çıkabilirsiniz. Oysa hala tercih edilen ne? Tabular. Bu tabu yaratma ya da var olan eski kodlar üzerinden tabuları koruma bu iki anlayıştan vazgeçmek gerekiyor.

"Komisyon bir şekilde Sayın Öcalan ile görüşmenin formülünü bulmak zorundadır"

Niye bu Komisyonun hala bir yol haritası yok? Niye bu Komisyonun yol haritasına ilişkin kamuoyu yeteri kadar bilgiye sahip değil? Şimdi gidilsin mi gidilmesin mi meselesine tekrar dönersek mesela DEM Parti İmralı Heyeti de aktardı. Bunu bizzat Sayın Öcalan diyor ki 'Komisyona anlatacağım, aktaracağım önemli şeyler var' dedi ve bunu aracılar vasıtasıyla yapmak istemediğini söylüyor. Doğrudan bunu komisyona aktarmak istiyor. Biz buradan tekrardan DEM Parti olarak sesleniyoruz. Özellikle siyasi karar vericilere ve bugün komisyona başkanlık yapan Meclis Başkanı Sayın Kurtulmuş'a daha fazla geciktirmeden Komisyon bir şekilde Sayın Öcalan ile görüşmenin formülünü bulmak zorundadır. Bu bir gereklilik ve olması gerekendir. Sayın Öcalan bir ada mesafesinde ama burada tartışmalar farklı şekilde sürüyor. Bunu doğru bulmuyoruz ve mutlaka Sayın Öcalan'la görüşmeler yapılması gerektiğini yineliyoruz."

"Barış ve Demokratik Toplum Grubu hayata, demokratik siyaset alanına nasıl dahil olacak?"

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin bir yıl önce "Öcalan gelsin Meclis’te konuşsun, umut hakkı tanınsın” sözlerini söylediğini hatırlatan Doğan, “Açıkçası o sözler hepinizi heyecanlandırdı. Niye heyecanlandırdı? Çözüm için heyecanlandırdı. Kalıcı barış için heyecanlandırdı. Demokratikleşme için heyecanlandırdı. Bir arada yaşam umudu için heyecanlandırdı. Bu heyecan kursağımızda kalmamalı" dedi.

Doğan, Bahçeli’nin "O gün orada silahlarını yakıp imha edenlerin dönebilmelerini isterdim" sözlerini ise "Nasıl dönecekler? Sayın Bahçeli, Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın Kurtulmuş, Barış ve Demokratik Toplum Grubu hayata, demokratik siyaset alanına nasıl dahil olacak? İktidarından muhalefetine herkes bu sorunun yanıtına ilişkin sorumluluk hissetmeli ve buna ilişkin de çalışmalar yapmalı. Bir yıl geçti geldiğimiz aşamada konuştuğumuz konu bu olmamalıydı" diye değerlendirdi.

Doğan'dan Çelik'e: "Adem-i merkeziyetçiliği bağımsızlık talebi gibi yorumlamak olsa olsa kamuoyunu yanıltmak olur"

Gündemdeki YPG-PYD SDG ile ilgili açıklamalara ilişkin Doğan şunları kaydetti:

“Artık bundan da vazgeçilmesi gerektiğini söylüyoruz. Bunu da yine diyelim. Bu dil gerginlik üretiyor. Bu dil tedirginlik yaratıyor. Bu dil güvensizliği pekiştiriyor, güveni değil. Bu dil dostluğun dili değil. Bu dil çözüm arayışının dili değil. Bu dil yeni bir kardeşliğin tarifleneceği dönemin dili değil. Bu dil artık unutulması gereken bir dil. Bu dilden vazgeçilmeli. Türkiye'yi yönetenler, Salih Müslim'in çözüm için gerekirse 'Türkiye'ye koşa koşa giderim' mesajını doğru değerlendirmeli ve doğru okumalılar. Örneğin Sayın Hakan Fidan bu tür açıklamalar yapacağına niye Sayın İlham Ahmed ile görüşmez? Beklentimiz bu yönlü ya da AKP Sözcüsü Sayın Ömer Çelik adem-i merkeziyetçiliği bambaşka bir şekilde anlatacağına -ki adem-i merkeziyetçilik, katı merkeziyetçiliğe elbette tercih edilecek bir yöntemdir- ve asla kendisinin tarif ettiği gibi bir şey olmadığını sanıyoruz kendisi de biliyor. Buna rağmen adem-i merkeziyetçilik önerisini bir bağımsızlık talebi gibi yorumlamak ya da böyle değerlendirmek olsa olsa kamuoyunu yanıltmak olur."

"Önümüzdeki hafta DEM Parti MYK üyelerinden, eş genel başkanlarımız başkanlığında oluşacak heyet Öcalan'ı ziyaret edecek"

Doğan, DEM Parti Heyeti'nin İmralı'da Öcalan'ı ziyaret için hazırlıklar yaptığını, doğrudan kendisiyle görüşmeler yapmak istediğini hatırlatarak "Önümüzdeki hafta eş genel başkanlarımızdan oluşan bir heyet, DEM Parti Merkez Yürütme Kurulu üyelerinden, eş genel başkanlarımız başkanlığında oluşacak bir heyet, İmralı Adası'nda Sayın Öcalan'ı ziyaret edecek. Bir yandan da bunun planlamasını yapmaktayız" dedi.