Anayasa Mahkemesi (AYM), 34 yıldır aydınlatılamayan "TBMM lojmanı cinayeti"ne ilişkin tarihi bir karara imza attı. Mahkeme, 1991'de TBMM lojmanında öldürülen Mustafa Güngör'ün babası, dönemin SHP İzmir Milletvekili Erol Güngör'ün bireysel başvurusunu kısmen kabul ederek, "yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine" hükmetti.
CİNAYETİN ARDINDAN 34 YIL
24 Haziran 1991'de, Kurban Bayramı'na denk gelen günde, TBMM lojmanlarında dönemin SHP İzmir Milletvekili Erol Güngör'ün oğlu Mustafa Güngör ölü bulundu. Ateşli silahla yüzünden vurulan Güngör'ün vücudunda ayrıca kesici alet yaraları tespit edildi. 24 saat polis güvenliğinin olduğu milletvekili lojmanlarında işlenen cinayet, 34 yıl boyunca aydınlatılamadı.
SUÇU ÜSTLENEN KİŞİ VE ZAMAN AŞIMI SORUNU
Sakarya'da hükümlü olan Abdullah Gökalp, 14 Mayıs 2010'da cezaevinde adalet müfettişine verdiği ifadede Mustafa Güngör'ü öldürdüğünü iddia etti. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, zaman aşımı süresinin dolmasına iki gün kala Gökalp hakkında dava açtı ve olağanüstü zamanaşımı süresi 10 yıl uzadı. Ancak mahkeme, "kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı" gerekçesiyle Gökalp'in beraatına hükmetti.
AYM'NİN DETAYLI GEREKÇESİ
Anayasa Mahkemesi, yaptığı incelemede "delillerin muhafaza edilmesinde, cinayetin fail ve nedenlerinin araştırılmasında eksiklik" bulunduğuna kanaat getirdi. Kararda, "Soruşturma ve kovuşturma sürecinin hem yeterli olmadığı hem de makul sürat ve özenle yürütülmediği sonucuna varılmıştır" ifadelerine yer verildi.
Mahkeme, başsavcılığın "Gökalp'in beyanlarının delillerle desteklenmediğini açıkça kabul ettiği ve dava aşamasında aleyhine delil sunma ihtimalinden söz edildiği" hatırlatılarak, "Yeterli delile dayanılarak açılmadığı başsavcılıkça da açıklanan davanın yaklaşık 10 yıl sürmesinin nedeni anlaşılamamıştır" değerlendirmesinde bulundu.
BABANIN TALEPLERİ VE MAHKEMENİN KARARI
Erol Güngör, başvurusunda maddi tazminat talep etmek yerine, "devletin kendisinden özür dilemesine karar verilip, bu kararın ulusal düzeydeki 5 televizyon kanalı ve 5 gazetede yayımlanmasına, ayrıca oğlu adına Millî Eğitim Bakanlığının 16 derslikli okul yaptırmasına karar verilmesini" talep etti.
Ancak AYM, "dava zamanaşımı süresinin dolması nedeniyle yeniden soruşturmaya veya yargılamaya karar verilmesi mümkün değildir" diyerek herhangi bir tazminata hükmetmedi, yalnızca harç ve vekalet ücretinin Güngör'e ödenmesine karar verdi.
"ÇOCUĞUMUN CENAZESİ ÜZERİNDEN 1 KURUŞ İSTEMİYORUM"
Erol Güngör, ANKA Haber Ajansı'na yaptığı açıklamada, "Çocuğumun cenazesi üzerinden 1 kuruş istemiyorum. Mülkiyeti devlette kalacak bir okulda oğlumun isminin yaşatılmasını istedim. Ancak AYM buna ilişkin bir karar vermedi" ifadelerini kullandı.
Güngör'ün avukatı Ahmet Hamdi Yıldırım ise, "AYM'nin kararıyla iç hukuk yollarını tükettik. Şimdi bu kararı da AİHM'ye taşıyacağız. Manevi tazminat özürle de bizim talep ettiğimiz gibi isminin yaşatılmasıyla da olabilir" dedi.
KÖTÜ MUAMELE İDDİASI REDDEDİLDİ
AYM, Güngör'ün "kötü muamele yasağının ihlal edildiği" iddiasını ise "başvuruda bu yönde inceleme yapılmasına olanak veren özel koşullar bulunmamaktadır" gerekçesiyle reddetti.
34 yıldır aydınlatılamayan cinayet davası, Anayasa Mahkemesi'nin bu kararına rağmen hukuk mücadelesinin AİHM'de sürecek olması nedeniyle Türkiye'nin en sembolik davaları arasında yer almaya devam ediyor.




