Sayıştay’ın PTT’ye yönelik denetimleri ile açığa çıkan 2 milyon dolarlık kayıp altın dosyasında şikayetin üzerinden bir yıl geçmesine karşın halen dava açılmadığı iddia edildi. Skandalı TBMM gündemine taşıyan CHP Ankara Milletvekili Murat Emir, “Göz göre göre devletin kasasından bir şirkete aktarılan 2 milyon doların hesabını soran yok” dedi.

PTT, 9 Ağustos 2018 yılında maden ticaretiyle uğraşan AG isimli şirket ile altın alım-satımı için protokol imzaladı. Protokolle PTT’nin yurtiçi ve yurtdışında altın ticareti yapacağı taahhüt altına alındı. Herhangi bir proje ve fizibilite yapılmadan şirkete PTT’nin kasasından 1,5 milyon dolarlık ödeme yapıldı. Daha sonra da Dubai’den altın alımı için 500 bin dolar teminat verildi. Ancak 2 milyon dolarlık ödemeye rağmen hiçbir ticaret yapılmadı. Firmaya ödenen paranın da peşine düşülmedi.

Skandal, Sayıştay’ın TBMM’ye sunduğu PTT AŞ 2020 Yılı Denetim Raporu ile ortaya çıktı. 2021 yılında TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu görüşmelerinde muhalefet, şirketin kasasına karşılıksız 2 milyon dolar aktarılmasını gündeme getirdi. Ancak PTT yönetiminin savcılığa da ihbarda bulunmasına karşın bugüne kadar dosya ile ilgili kamuoyuna bir bilgi verilmedi. CHP’li Murat Emir, bir yıl geçmesine karşın halen iddialarla ilgili dava açılmadığını belirterek, “Takipsizlik kararı verildiği yönünde duyumlar alıyoruz” diye konuştu. Skandalı, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın yanıtlaması istemiyle sunduğu soru önergesiyle Meclis’e taşıyan Emir, “Teftişe verdik denilmişti, peşine neden düşülmedi, şu anda yönetimin takipsizlikten haberi var mı?” sorusunu yöneltti.

Emir, dönemin genel müdürü Kenan Bozgeyik’in kızının 2020 yılının Eylül ayında gerçekleşen nikah törenine de dikkat çekerek, şunları söyledi:

“Nikah şahitlerine bakıyoruz. Aralarında Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca da var. Bu nikahtan birkaç ay sonra kayıp altın dosyası ile ilgili iddialar gündeme geliyor. Bu genel müdür hakkında suç duyurusunda bulunuluyor ancak, bir yıldır dava açılamıyor. İddialar bu kadar netken PTT’nin kayıp 2 milyon doları ortadayken yargı neden sorumlular hakkında harekete geçmiyor? Birileri sorumluları koruyor mu? Bu kişiler dokunulmazlığını nereden alıyor?”