Genç, yaptığı yazılı açıklamada, tarım sektörünün kredi borçlarındaki artışa dikkati çekerek, çiftçinin borç yükü altında ezildiğini vurguladı.
Genç, “2020 yılında 130 milyar lira olan tarımsal kredi borcu, 2025 Haziran itibarıyla 1 trilyon 56 milyar liraya çıktı. Beş yılda yaşanan yüzde 710’luk artış, tarımda üretimin değil, borcun büyütüldüğünü gösteriyor” ifadesini kullandı.
Tarımsal kredi borcunun dağılımının da dikkat çekici olduğunu kaydeden Genç, açıklamasında şunlara yer verdi:
“Bugün borcun 827 milyar lirası kamu bankalarının üzerinde. Yani her dört liralık borcun üçü kamu bankalarına ait. Çiftçiyi piyasa faizlerinden koruması gereken kamu bankalarının, çiftçinin en büyük alacaklısına dönüşmesi tarım politikalarının iflasıdır.
2021’de borç yüzde 28,6 arttı. 2022’de bu oran yüzde 96’ya çıktı. Yani çiftçi tek bir yılda neredeyse iki kat daha borçlandı. 2023’te yüzde 79, 2024’te yüzde 47, 2025’in ilk yarısında ise yüzde 21,6 oranında artış yaşandı. Bu tablo, çiftçinin üretimden kazancıyla değil, borçla ayakta kalmaya çalıştığını ortaya koyuyor.”
“Zirai don felaketinde çiftçi devletten değil bankadan muhatap buldu”
Genç, nisan ayında yaşanan zirai don felaketini anımsatarak, “Binlerce üreticinin hasadı yok oldu. Sigorta ödemeleri gecikti, borçlar ertelenmedi. Afet yaşayan çiftçi devletten değil, bankadan muhatap buldu. Doğal afeti telafi etmeyen iktidar, çiftçiye ikinci afeti borçla yaşattı” ifadelerini kullandı.
“Çiftçinin borcu büyüdükçe soframız küçülüyor”
Tarımda yaşanan borç krizinin sadece üreticiyi değil, tüm toplumu ilgilendirdiğini vurgulayan Genç, “Borç baskısı altında kalan çiftçi ekim alanını daraltıyor, hayvanını satıyor, gençler tarımdan uzaklaşıyor. Çiftçinin borcu büyüdükçe soframız küçülüyor. Bu yalnızca çiftçinin değil, 85 milyon vatandaşın gıda güvencesini tehdit eden bir tablodur” dedi.