Ankara/Feyza ÇEBİ
Ankara Demokrasi Güçleri'nin çağrısıyla Ethem Sarısülük'ü anmak isteyen kitle, Konur Sokak'da buluşarak Güven Park'da Ethem Sarısülük'ün vurulduğu yere doğru yürüdü
Ethem'in vurulduğu yerde basın açıklaması okundu ve Ethem Sarısülük başta olmak üzere Gezi Direnişi'nde hayatını kaybedenler anıldı.
Anmaya Ethem Sarısülük’ün annesi Sayfi Sarısülük de katıldı.
İçeri Polis tarafından alınmayan bir grup, barikatları yıkarak alana girdi.
Alana girdikten sonra ileride başka kurulan barikatı bir daha yıkan yurttaşlar, Ethem Sarısülük'ü hep birlikte andılar.
Alanda, Polis 2 adet TOMA'yı hazır bekletti ancak bir müdahale olmadı.
Kitle Güven Park'ta dağılıp Yüksel Caddesi'ne yürüdüğü sırada, dışarıdan kitleyi gören iki vatandaş, eylemcileri provoke etmek adına "kurt" işareti yaparak küfürler savurdu, ardından arbede yaşandı.
Ethem Sarısülük'ün gaz fişeği ile vurulduğu yerde okunan basın açıklaması ise şöyle:
12 Yıl önce bu toprakların isyan geleneği direniş zincirine güçlü bir halka ekleyerek, bu toprakların en güçlü direnişlerinden birini yarattı. Kölece sömürülmeye, yok sayılmaya, doğasının talan edilmesin, kirli savaş politikalarına, yaşam tarzına yönelik müdahaleye “artık yeter” diyen milyonlar her yeri direniş alanına çevirdi. Düzenin bencil bir hayat aşıladığı milyonlarca genç, paylaşımı ve kolektif yaşamı deneyimledi. Milyonlar öfkesiyle alanlara aktı. Gezi’de ölümüne savunulan tek bir ağaç halk ormanına dönüştü.
Geleceği çalınan gençler, ücretli köleliğe karşı sınıf öfkesini büyüten emekçiler, iktidarın cinsiyetçi politikalarına sığmayan kadınlar ve tüm ezilenler öfke seli olup aktı sokaklara. İktidar en iyi bildiği taktiği uygulayarak polis terörüyle halkın bu onurlu direnişini engelleme çabasına girişti. Gezi Direnişinin Ankara ayağında Ethem katil polis Ahmet Şahbaz’ın hedef gözeterek açtığı ateşte ölümsüzleşti. Komünist bir işçi olan Ethem, çocuk yaşlarından beri içinde bulunduğu sömürü çarkına olan öfkesiyle yerini almıştı Gezi’de. Sömürünün, yoksulluğun, yok sayılmanın ne olduğunu bilirdi. Nedenlerini de bilirdi bunların elbet. Her gün patronların kar hırsı nedeniyle ölümle burun buruna çalışmak zorunda kalan milyonlarca işçiden biriydi. Bu bilinçle oradaydı. Gezi’nin işçi yanıydı.
Onun için emekçi halklara yoldaş oldu. “Halkın yoldaşı” dediler. Katil ise küçüldükçe küçüldü mahkeme salonlarında, insan selinin altında. Ethem’in katili de cezasızlıkla ödüllendirildi iktidar yargısı tarafından. Tıpkı Gezi’de Ali İsmail’i, Mehmet’i, Medeni’yi, Ahmet Atakan’ı, Hasan Ferit’i Berkin’i katledenler gibi.
Önemli olan halkın yargısıdır. Ethem ve gezi ölümsüzleri Halkların bilincinde yaşıyor. Biz Ethem’i sadece bugün burada anmıyoruz.
Ethem ve Gezi’de ölümsüzleşenlerimiz, işçi direnişlerinde ve gençliğin dizginsiz mücadelesinde yaşıyor. Gezi yargılanmaya çalışılsa da onlarca kişi tutsak olsa da gezi ruhu zindanlara ve sistemin kalıplarına sığmıyor.
Yağma’nın, talanın, hak gaspının olduğu her yerde kendi kıvılcımını buluyor ve ortaya çıkıyor. Dikmece‘de zeytinliklerine çökülmesine karşı direnen köylülerin öfkesinde, her an her yerde ortaya çıkan işçi direnişinde, özellikle 19 Mart sonrasında adeta yeni bir gezi yaratan gençliğin dinamizminde kendini gösteriyor.
Bugün tam da o bilinci, gezi bilincini daha da ileri taşımanın zamanı. Halkın iradesinin gasp edildiği, her gün daha da yoksullaştığımız, gençliğin geleceksizleştirildiği, rezerv alan adı altında emekçi halkın varına yoğuna çöküldüğü, çocukların okullara aç gittiği ve tarikatların pençesine itildiği, her türlü itirazın tutsaklıklar ve baskıyla susturulmaya çalışıldığı bir ortamda Gezi bilincini kuşanmaktan başka çözüm yok. Ethem ve Gezi ölümsüzleri en iyi bu bilinçle anıla bilir. Kısacası, gezinin o güzel sloganını daha güçlü seslendirme zamanı. “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiç birimiz”. Başta Gezi tutsakları olmak üzere, tüm politik tutsaklara özgürlük. Gezi’de düşene, dövüşene bin selam.