İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulunuyor.

Eski CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun adaylığına ilişkin, "Ben Kürt-Alevi birini cumhurbaşkanı seçtirir miyim?" dediği iddialarına yanıt veren Akşener, söz konusu sözleri reddetti. 

Akşener'in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

"Erzincan’ın İliç ilçesinde heyelan, Antalya’da sel felaketi yaşandı. Selde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum. İliç’te hala ulaşılamayan 9 işçimize bir an önce ulaşılmasını diliyorum.

Ayrıca yaşanan sel felaketi sonucunda vatandaşlarımızın, daha fazla mağdur olmadan Antalya’nın, bir an önce, afet bölgesi ilan edilmesi için Milletvekilimiz, Uğur Poyraz’ın attığı adımla Meclis Başkanlığı’na, bir kanun teklifi sunduk. Kimsenin şüphesi olmasın Her iki konuda da, sürecin takipçisi olacağız.

Biz, milletini dinlemeyenlerin; bizi dinlememesine, elbette şaşırmıyoruz. Milletini önemsemeyenlerin uyarılarımızı önemsememesine, elbette şaşırmıyoruz. Milletini düşünmeyenlerin; cennet doğamızı düşünmelerini de elbette beklemiyoruz. Ancak; dengesi bozulan doğamız artık, alarm veriyor. İktidarın, iflah olmaz rant telaşı göz göre göre, insanlarımızın hayatını, tehlikeye sokuyor. Bitmek bilmeyen, bu sorumsuzluğun faturasını da her defasında, milletimiz ödüyor.

29 Haziran 2022’de, bu kürsüden; Erzincan İliç’teki, altın madenindeki tehlikeye karşı iktidarı uyarmıştım. Hatta bu konuda, İYİ Parti olarak; Meclisimize soru önergeleri de verdik. Ancak iktidar bizi, aşırı duyarlı bulup kulağının üstüne yatmayı tercih etti.

Baktılar, ekonomideki çöküşü engelleyemiyorlar bu sefer de 2023 seçimlerinden sonra vitrin değiştirmeye karar verdiler… “Vitrin” diyorum çünkü ekonomide sadece, görünen yüzü değiştirdiler. Vitrin değişti ama ekonomideki büyük yıkıma sebep olan zihniyet değişmedi. Sayın Erdoğan, elini ekonomiden çekmedi. Eski Merkez Bankası Başkanı, BDDK Başkanı oldu. TÜİK’in, makyajlı rakam ustalarına, dokunulmadı. Hâl böyle olunca da iktidarın bu girişimi, yine başarısızlıkla sonuçlandı.

Diyanet İşleri Başkanlığı bu yıl; fıtır sadakasını, 130 lira olarak belirledi… Üstelik bu 130 lirayı da, asgari sınır olarak gösterdi. Biliyorsunuz fitre; bir kişinin, günlük normal gıda ihtiyacı demektir. Diyanetin belirlediği rakama göre 4 kişilik bir aile için, aylık gıda ihtiyacı 15 bin 600 lira ediyor. Bu da aslında, diyanetin, Mart ayı için belirlediği açlık sınırını gösteriyor. Yani; fitre üzerinden, hesap ettiğimizde bile açlık sınırı, en düşük emekli maaşının tam 5 bin 600 lira üzerinde… Yani bugün; Diyanet İşlerine göre bile milyonlarca emeklimiz açlık sınırının altında, yaşam mücadelesi veriyor. Yani işine geldiğinde, Nas’a sığınan AK Parti’nin devri iktidarında artık Türkiye’de, emeklinin payına, fitre bile düşmüyor. Böyle vicdansızlık olur mu? Böyle devlet yönetilir mi? Üstelik, daha bunun içinde; elektrik, su, doğal gaz, kira, giyecek, ulaşım masrafları da yok…

(Erdoğan'ın "Hatay garip kaldı" sözlerine) Sanki AK Parti tarafından yönetilen Kahramanmaraş garip kalmamış gibi, Gaziantep garip kalmamış gibi. Malatya garip kalmamış gibi ,Adıyaman garip kalmamış gibi! İtiraf mı tehdit mi belli olmayan insanlıktan uzak böylesine bir cümle kurdu. Aradan bir hafta geçti kendisi sanki bu cümleleri hiç kurmamış gibi çıktı ve ‘bizde oy yoksa hizmet de yok diye milleti tehdit etmek’ olmaz dedi. Aynı bu şekilde söyledi. Bir hafta önce bu bir hafta sonra bu. Biz elbette Erdoğan’ın kıvrak dönüşlerine alışığız ama bir hafta içinde ne yaşandı da böyle hızlı bir dönüş yaptı. Elbette burada konuşacağız. Biliyorsunuz deprem felaketinin birinci yıl dönümünün gecesinde Hataylı vatandaşlarımız bir anma etkinliği yaptı. O gece Hatay’da bir kırılma anı yaşandı. Hataylılar iktidarı da ana muhalefeti de dinlemek istemedi. İki tarafa da tepki gösterdi. O tepki birbirine suç atma yarışına girerken milleti duymayanlara karşı bir tepkiydi.

HATAY'DAKİ PROTESTOLAR

Hataylılar o gece birbirinizden bir farkınız yok dediler nitekim ana muhalefetten de gösterilen tepkiyi hazmedemeyenler çıkıp dediler ki ‘protestocuların kim olduğunu biliyoruz’ hatta tek tek saymış olsalar gerek ki sonra bir de ekleme yapıp 100 protesto yaşandıysa 99’u hükümete yöneliktir dediler. Sansürden sonra bunu da görmüş olduk. Hadi biz rakibiz, ama sadece bizim eleştirilerimizi değil milletin eleştirilerini de kabul edemez olmuşlar. Yok öyle yağma. Bizim için ‘çadır yok’ diyen depremzedeler tasmalı diyen meczup yandaşlar ile kendilerine oy gelmediği için yapılan yardımları haram eden vicdansız yoldaşların arasında hiçbir fark yoktur.Bizim için kendinden olmayana nefret saçan iktidar diliyle kendine laf edene öfke kusan ana muhalefet arasında hiçbir fark yoktur.

Türk siyasetinin bugün içerisinde bulunduğu ortamda biz aslında bir değil iki otokratik yapıya karşı mücadele ediyoruz. Üstelik her iki yapının da yöntemleri aynı zihniyetleri artı çıkarları aynı. Mesela iktidar güdümündeki yandaş medyaya göre ülkemizde her şey yolunda, bütün sorun ana muhalefette. Ana muhalefetin güdümündeki yoldaş medyaya göre ise ana muhalefetin kendi yerel iktidar alanında her şey yolunca bütün sorun iktidar partisinde bir taraf iktidarın günahlarını yüklemek için ana muhalefete yükleniyor, diğer taraf ise ana muhalefetin yetersizliğini gizlemek için iktidara yükleniyor. Ama bu orta oyunca millete memlekete ne olursa olsun sonuç hep aynı kalıyor. Hacivat Hacivatlığından Karagöz Karagözlüğünden fevkalade memnun. Kişinin de ortak dertleri ise bu düzene bir üçüncünün girmemesi. Çünkü el ele kurdukları bu hileli düzende yaptıkları sözde siyaset çok konforlu.

Seçimlere ayrı gireceğiz dediğimizde başımıza gelmedik iş kalmadı. Cumhur İttifakı’nın paydaşı yeniden refah partisi ayrı girmeye kalkıştığında inanamayacağım yoldaşların bazıları da o derece ki orada YRP’ne alkış tutulması riyakarlığın dibidir. Ben hayatımda böyle bir sahtekârlık görmedim. Onlar YRP’ni övüyor, öbür taraf ateş ediyor. Ters bir durum olduğunda 24 saat şahsen bana partimin mensuplarına söven ne idüğü belirsiz gazeteci kılıklı tiplerin, uzman kılıklı tiplerin ne yapacağını hakikaten merak ediyorum.

Gazeteci kılıklı bir hanım hem yazdı hem haber haline geldi Halk Tv’de benim birine yani bir bakana bir eski AKP’li milletvekiline demişim ki ‘Kemal Beyi Alevi ve Kürt olduğu için’ kaldı ki Kemal Beyin ailesi Horosan’dan geliyor ‘onu cumhurbaşkanı adayı yapmayacağım’ demişim. Orada hangi kavga vardı Kemal beyin dostlarının tasfiye olduğu kavgası vardı. Benimle perdelemeye çalıştılar."