İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, İBB Başkanı İmamoğlu'na verilen siyasi yasak ve hapis cezası sonrası İmamoğlu'nun yanında olduklarını ve olacaklarını söyleyerek iktidara, "İstanbul'a çökmenize asla izin vermeyeceğiz" dedi.

Akşener'in konuşmalarından öne çıkanlar şöyle:

Meclis gündemine gelecek ucube bir yasadan bahsetmek istiyorum. Biliyorsunuz Ak Parti iktidarı, sendikal örgütlenmeye, yüzde 2 barajı getirerek üye kaybı yaşayan, yandaş sendikalarını, kurtarmaya çalışıyor.

AK Parti iktidarı sendikal örgütlenmeye yüzde 2 barajı getirerek üye kaybı yaşayan sendikalarını kurtarmaya çalışıyor. Bunu yaparken de diğer sendika üyelerine ikinci sınıf muamelesi yapmak istiyor. Bu düzenleme daha önce yüzde 1 olarak uygulanmak istenmiş ama Danıştay tarafından iptal edilmişti. Düzenlemeden 250 bin memurumuz etkilenecek. 188 sendika ve 9 konfederasyonun faaliyetlerine devam etmesi mümkün olmayacak. Yeni sendikaların kurulmasının önüne geçilmiş olacak.

Bugün bütün siyasetçileri katarak söylüyorum, Gazi Meclis'imizin her mensubunun içinde sizin barajları direne direne aşma iradenizi en iyi anlayan, en içselleştiren kişi benim. Barajları da engelleri de elbette direnerek yıkacağız. Ayrıca sendika üyesi olması yasaklanan yaklaşık 1,5 milyon kamu görevlimiz de 706 liralık ödemeden mahkum kalacak.

Bugün iktidar eliyle oluşturulan bir Cumhuriyet krizini hayatımızın her alanında hissediyoruz. Kirli bir distopyayla mücadele ediyoruz. Bu öyle bir distopya ki artık altı yaşında bir çocuk ile başlayan cümlelerin devamından korkar olduk. Çünkü ne yazık ki çocuklar tecavüzün, açlığın konusu olabiliyor. Bu ülkeye bunu yaşatanlara yazıklar olsun yuh olsuun.

Şimdi iktidar cenahından bazıları utanmadan her şeyde de iktidarı suçlamayın diyecekler. Bu ülkede bir çocuk öldü bir çocuk, hem de açlıktan... Daha önce de çocuklarını doyuramadığı, ısıtamadığı için kendini öldüren bir anne vardı bu ülkede. Hem de çocuk kötü bakıldığı için öldü. Çocuklara sahip çıkmak iktidarın görevi değilse kimin görevidir. İşine gelince Dicle'nin kenarında kurdun kaptığı koyun bile mesuliyetim altındadır diyenler, işine gelmeyince ölen 6 yaşındaki çocuğun sorumluluğunu üzerinden atabilir mi? Atamaz.

Kardeşim siz bostan korkuluğu musunuz? Fakirliği, açlığı biteremeyecekseniz niye o makamları işgal ediyorsunuz! Sadece kendi zenginliğiniz için mi oralardasınız? Sana göre neyin siyaset konusu olup olmadığı bizi zerre kadar ilgilendirmiyor.

Beni Eskişehir'deki Nur Elif ilgilendiriyor, onun için senden hesap soracağız. Beni Adana'daki Emine ilgilendiriyor, onun için senden hesap ilgilendiriyor. Sen bu memlekette varlık içinde yaşarken kestane ballarıyla, manda yoğurtlarıyla, medine hurmalarıyla sefa sürerken yokluktan, yoksulluktan ölen açlığa mahkum ettiğin çocuklarımız için senden hesap soracağım.

Bunlar daha iyi günlerin. Milletimizle ele ele vererek sana yaptıklarının hesabını sandıkta soracağım. Hiç merak etme çok az kaldı.

Maalesef sosyopat bir yönetim anlayışıyla karşı karşıyayız. İktidarın her hareketi ve cümlesinde görüyoruz bunu. Maaşlara yapmak üzere oldukları düzenlemede bile bunu görüyoruz.

Türkiye patolojik semptomlar gösteren tehlikeli zihniyetler tarafından yönetiliyor. Sosyopat bir yönetim anlayışıyla karşı karşıyayız. Bunu iktidar mensuplarının her hareketinde görüyoruz. Beceriksizlikleriyle fakirleştirdikleri asgari ücretlinin, emeklinin, memurun maaşlarında yaptıkları düzenlemede görüyoruz.

Bu ne cürettir, bu ne utanmazlıktır, bu ne saygısızlıktır. Hayırdır Sayın Bakan, sadaka mı dağıtıyorsunuz? Aile şirketinizde sosyal sorumluluk projesi yönetmiyorsunuz, devlet yönetiyorsunuz devlet! Şimdi de milletimizle dalga mı geçmeye başladınız? Fındık kadar aklınız, incir çekirdeği kadar vicdanınız varsa ki olduğunu zannetmiyorum, söylediklerime kulak verin; bu ülkenin sahibi aziz ve cefakar Türk milletidir. Haddinizi bilin. Cıvık cıvık açıklamalarınızla bu milletin haysiyetiyle oynamayın. Yalanın, hırsızlığın, ahlaksızlığın, yolsuzluğub, 6 yaşındaki çocuğub evlendirildiği yerde bereket olmaz. Sizin olduğunuz yerde bereket olmaz; sizin olduğunuz yerde ot bitmez ot.

Ülkemize cumhuriyet krizi yaratanlar elbette bizi duymazlar. Onların asıl dertleri demokrasiyle.

İstanbul'u bir kere değil iki kere kaybettiler ama hala bunu kabullenmemişler. Ama hep birlikte göreceğiz Türkiye'yi kaybedecekler.

Nitekim geçtiğimiz Çarşamba günü İBB Başkanı İmamoğlu'na verilen hapis ve yasak kararıyla AK Parti'nin vesayet rejimi olduğu bir kez daha gözler önüne serildi. Seçimle alamadıkları, hatta düzelteyim seçimle alamayacakları İstanbul'u yargı ile almaya çalıştılar. Belediye Başkanı'na 'ahmak' demek meşru, 'ahmak' kelimesini iade etmek suç sayıldı.

Bu karar millet iradesine müdahaledir, Türk demokrasisine vurulmuş bir darbedir.

Yıllarca bedavadan seçim kazanmanın şımarıklığını yaşadılar. Ceketimi assam seçim kazanırımın şımarıklığını yaşadılar. Yıllarca milletimize maraba muamelesi yaptılar.

2023 seçimleri yaklaştıkça kaybedeceklerini anlamaya başladılar. Milletin verecekleri hükümden korkmaya başladılar.

Bu karar Erdoğan’ın seçim gündemidir. Muhaletin güçlenmesinde, belediye başkanlarını katkıları yok sayılamaz. O yüzden onlardan korkuyorlar. Milleltin onlara olan sevgisini kıskanıyorlar. Onların önünü kesmek için her türlü rezilliği yapıyorlar. İşte onlara uzanan elleri kırma, değişime inanan herkesin boynunun borcudur.

Ben de 14 Aralık'ta bu borcun gereğini yapmak için yola çıktım. İstanbullunun iradesine vurulmaya çalışılan darbeye karşı, tıpkı 2019'daki gibi Ekrem kardeşimizle omuz omuza durmaya gittim. Bundan 20 sene önce yaşadığı haksızlık karşısında nasıl Sayın Erdoğan'ın yanına koştuysam bu sefer de Ekrem kardeşimizin yanına koştum. Nasıl Emine Hanım'ın yanına koştuysam bu sefer Dilek kızımın yanına koştum.

Benim evim basıldığında kimse yoktu. Biz, iyiler, cesurlar, sizler ve ben; zalimin karşısında, zulme uğrayanın yanında her zaman olduk. Olmaya da devam edeceğiz. Linç edilmeye çalışıldığında nasıl Sayın Kılıçdaroğlu'nun yanına koştuysam bu defa da Ekrem İmamoğlu'nun yanına koştum. Bu güne kadar meydanı boş buldukları için her şeyi yaptılar. Ama şimdi Saraçhane'de meydanın boş olmadığını gördüler.

Bugün hedefleri Ekrem Başkan'dı. İYİ Parti olarak amasız, fakatsız İmamoğlu'nun yanındayız.

Bir saniye düşünmedik, haberi alır almaz yola çıktık. Dimdik durmak için Saraçhane'deydik. Biz dün neredeysek, bugün de oradaydık; kim ne derse desin yarın da orada olmaya devam edeceğiz. Şayet bu kafa yarın da hedefine Mansur Yavaş'a koyarsa bu sefer de bir saniye gecikmeden onun yanında dimdik dururuz.

Bugün nasıl saray sizin Saraçhane bizimdir dediysek; Gerekirse Beştepe sizinse Ankara bizimdir demeyi de çok iyi biliriz.

Eğer ki onlar seçim kazanma uğruna tehdit gördüğü herkesi bertaraf etmeye ant içtiyse biz de milletin sevgisini kazanmış herkesin yanında kaya gibi durmaya Türk milletinin huzurunda ant içtik.

Belli ki bu duruşumuz birilerinin çok zoruna gidiyor. Sanki talimatı kendileri vermemiş gibi komplo teorileri üretiyorlar. Algı operasyonları yapıyorlar.

Sayın Erdoğan'a harbiden çok acıdım. Bu kadar ahmaklar sürüsünü yanında nasıl topladı! Bakanımsı troller, milletvekilimsi troller 'Operasyonu Meral Akşener yaptı' diyorlar. Sen neymişsin be Meral Akşener? Aramışım, taramışım hakim değiştirmişim, hapis cezası vermişim!

Çok ilginç, her şeyi kendim yapayım diye Türkiye'de her şeyin içine tükürüldüğü, bütün sistemin içine tükürüldüğü geldiğimiz noktada bir kamyon dolusu ahmağın elinde oyuncak bir Erdoğan'la karşı karşıyayız. Harbiden çok acıdım.

Sayın Erdoğan korkuyorsun, sana zamanında yapılanları yapacak kadar aciz durumdasın. Sen ne kadar korkaksan biz o kadar cesaretliyiz.

Siz çökmeye alışmışsınız ama biz buradayken İstanbul'a çökmenize asla izin vermeyeceğiz.