Şamil Tayyar, soruşturmanın temelinde yatan Hüseyin Gün’ün FETÖ ve yabancı istihbarat örgütleriyle bağlantılı olduğunu iddia etti.

Hüseyin Gün ve İstihbarat İlişkileri İddiası

Şamil Tayyar, soruşturmanın merkezindeki itirafçı Hüseyin Gün’ün kimliğine ilişkin şunları söyledi:

"Hüseyin Gün kim? Buradan soruşturmadan da anlıyoruz, bir FETÖ’cü. İki, başta CIA olmak üzere yabancı istihbarat örgütleriyle de irtibatı olan, çalışan, ilişkisi olan birisi."

Tayyar, istihbaratçıların emeklisi olmayacağı yönündeki genel kanıyı hatırlatarak, istihbarat örgütlerinin faaliyetlerini bağlı şirketler üzerinden yürütebileceğini ve Gün’ün durumunun bu çerçevede ele alınması gerektiğini belirtti.

Vahim İddia: Veri Hırsızlığı ve Özel Yazışmalara Giriş

Tayyar, soruşturmanın "İstanbul Senin" uygulaması üzerinden yapılan basit bir "vergi hırsızlığı" ile sınırlı kalmadığını öne sürdü:

"Çok önemli şahısların özel yazışmalarına, WhatsApp yazışmalarına giriyorlar. Ve bu WhatsApp yazışmaları üzerinden kendi politikalarını geliştiriyorlar veya onun üzerinden baskı oluşturuyorlar... [Bu faaliyetlerin] rakiplerinin özel yazışmalarına girerek onun üzerinde de baskı oluşturması bunlar önemli."

Casusluk İhtimali ve Kayyum Tartışması

Tayyar, soruşturmanın sonucunda sağlam bir casusluk dosyası oluşturulması halinde davanın seyrinin değişeceği uyarısında bulundu:

"Bir casusluk faaliyeti olduğuna ilişkin sağlam bir dosya oluşturur ve bunu da İmamoğlu ile ilişkilendirdiğinde, ben bu dosyanın yolsuzluk dosyasının da önüne geçeceğini, çok daha vahim bir noktaya taşınacağını düşünüyorum."

Tayyar, bu gelişmelerin ardından kayyum atanıp atanamayacağına dair hukuki durumu da değerlendirdi. Tayyar, İmamoğlu hakkındaki terör soruşturmasının henüz kapanmadığını hatırlatarak, İçişleri Bakanlığı'nın bu casusluk soruşturmasına gerek kalmaksızın o terör soruşturması nedeniyle kayyum atama yetkisinin mevcut olduğunu söyledi: "Kayyum kapısı açık."