Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), yaklaşık 9 yıldır cezaevinde tutulan eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş hakkında yeni bir hak ihlali kararı verdi. Yüksek Mahkeme, Türkiye'yi bir dizi insan hakları ihlali nedeniyle tazminat ödemeye mahkum ederken, Demirtaş'ın avukatları kararın ardından yaptıkları açıklamada, müvekkillerinin derhal tahliye edilmesi ve beraat kararı verilmesinin yasal bir zorunluluk olduğunu vurguladı.
AYM'nin Gecikmesi ve Makul Şüphe Yokluğu Vurgulandı
AİHM'in bugün (8 Temmuz 2025) açıkladığı kararda öne çıkan başlıklar dikkat çekti:
AYM'nin Kararsızlığı: Anayasa Mahkemesi'nin, Demirtaş'ın 7 Kasım 2019 tarihli bireysel başvurusuna ilişkin dört yılı aşkın süredir karar vermemesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) adil yargılanma hakkını düzenleyen 5/4 maddesinin ihlali olarak değerlendirildi.
Tutuklamanın Hukuksuzluğu: Demirtaş hakkında "makul bir suç şüphesinin" bulunmaması nedeniyle tutuklamanın, özgürlük ve güvenlik hakkını düzenleyen AİHS'nin 5/1 maddesini ihlal ettiği belirtildi.
Gerekçesiz Tutukluluk: Tutukluluğun dört yılı aşkın süredir ilgili ve yeterli gerekçe olmadan sürdürülmesi, 5/3 maddesi kapsamında gerekçeli karar hakkının ihlali olarak tespit edildi.
Soruşturma Dosyasına Erişim Engeli: Demirtaş ve avukatlarının soruşturma dosyasına erişimlerinin engellenmesi de yine 5/4 maddesi kapsamında ihlal olarak kaydedildi.
Siyasi Gerekçeli Mahrumiyet: Karar, Demirtaş'ın siyasi gerekçelerle özgürlüğünden mahrum bırakılmasını, 5/1 maddesiyle bağlantılı olarak AİHS'nin 18. maddesinin ihlali olarak tanımladı.
Bu ihlaller nedeniyle Türkiye, Selahattin Demirtaş'a 35 bin euro tazminat ödemeye mahkum edildi.
Avukatlardan Acil Tahliye ve Beraat Çağrısı
AİHM kararının ardından yazılı açıklama yayımlayan Demirtaş'ın avukatları Benan Molu, Mahsuni Karaman ve Ramazan Demir, kararın özellikle Kobani olayları dosyasında müvekkillerine verilen mahkumiyet kararlarının dayandığı delilleri geçersiz kıldığını vurguladı. Avukatlar, AİHM'in tutuklama için "makul suç şüphesi" dahi bulunmadığını belirttiği delillerle müvekkillerinin mahkum edildiğine dikkat çekti.
Açıklamada, AİHM kararlarının uluslararası hukuk açısından bağlayıcılığına işaret edilerek, "Geç de olsa, bu ve önceki AİHM kararları uyarınca müvekkillerimizin tahliye edilmesi ve kanun yolları aşamasında müvekkillerimizin beraatine karar verilmesi umudumuzu koruyoruz. Bu kararlara uymanın temenni, dilek veya takdiri değil, zorunlu olduğunu bir kez daha hatırlatıyoruz" ifadeleri kullanıldı.