Avrupa Birliği’nin en yüksek yargı organı olan Avrupa Birliği Adalet Divanı, sınır koruma ajansı Frontex’e karşı açılan geri itme davasında Suriyeli bir mültecinin temyiz başvurusunu haklı bularak yerel mahkemenin kararını bozdu. Divan, Suriyeli Alaa Hamoudi’nin Frontex’e karşı açtığı tazminat davasını reddeden Genel Mahkeme’nin 13 Aralık 2023 tarihli kararının hukuka aykırı olduğunu belirtti. Kararda, mültecilerin hak ihlallerini kanıtlama süreçlerinde karşılaştıkları imkanların kısıtlılığına dikkat çekilerek daha adil bir ispat yükü standardı getirilmesi gerektiği ifade edildi.
UYGULANAN DELİL YÜKÜ STANDARDININ AŞIRI YÜKSEK OLDUĞU SONUCUNA VARILDI
Genel Mahkeme’nin daha önceki süreçte Hamoudi tarafından sunulan kanıtları yetersiz bularak davayı reddettiğini hatırlatan Avrupa Birliği Adalet Divanı, söz konusu yargılamada uygulanan delil yükü standardının aşırı yüksek olduğu sonucuna varıldığını kaydetti. Bu gerekçeyle dosya, davanın yeniden görülmesi amacıyla alt mahkeme olan Genel Mahkeme’ye iade edildi. Kararda ayrıca geri itme uygulamalarının, kişilerin sığınma başvurusu yapma imkanı tanınmadan Avrupa Birliği topraklarından uzaklaştırılması anlamına geldiği vurgulandı. Bu tür eylemlerin Avrupa Birliği’nin iltica ve göç mevzuatına, özellikle de yabancıların geri kabulü ve zulümden korunma ilkesine aykırı olabileceği belirtildi.
Davanın geçmişine ilişkin detaylara yer verilen kararda, Suriyeli Alaa Hamoudi’nin Nisan 2020’de Yunanistan’ın Sisam Adası’na ulaşmasının ardından Yunan güvenlik güçleri tarafından zorla bir bota bindirilerek Türk karasularına geri gönderildiği hatırlatıldı. Hamoudi, olay yaşandığı sırada Frontex’e ait bir gözetleme uçağının bölgede uçuş gerçekleştirdiğini, bu durumun kurumun olaydan haberdar olduğunun kanıtı olduğunu ifade etti. İlk mahkeme aşamasında bu iddiayı destekleyecek delillerin yetersiz görülmesi nedeniyle dava reddedilmişti. Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın verdiği bu yeni karar, göçmenlerin hak ihlallerini kanıtlama noktasında yüksek delil standardıyla karşı karşıya bırakılmasının yargısal korumayı zayıflatabileceği gerekçesiyle emsal bir nitelik taşıyor.