Mezopotamya Ajansı2nın haberine göre, Urfa’nın Suruç ilçesinde, 14 Haziran 2018 tarihinde AKP Milletvekili İbrahim Halil Yıldız’ın koruma ve yakınları tarafından eşi ve iki oğlu katledilen Emine Şenyaşar ile saldırılardan yaralı kurtulan oğlu Ferit Şenyaşar'ın 9 Mart 2021’de başlattığı Adalet Nöbeti 700’üncü gününe girdi. 2018 Genel Seçim çalışması adı altında kalabalık bir grupla Şenyaşar ailesine ait işyerine giren AKP milletvekili İbrahim Halil Yıldız, koruma ve yakınları, bayram arifesi olması nedeniyle “dükkanda müşteriler var” denilerek uyarıldı. Bunun üzerine başlayan tartışmada AKP’li vekilin yanında bulunanlar Şenyaşar kardeşlere saldırdı. Adil Şenyaşar iş yerinde, yaralanan Celal ve yaşananlar üzerine hastaneye giden baba Hacı Esved Şenyaşar ise hastanede katledildi.

Soruşturmayı yürüten Urfa Cumhuriyet Başsavcısı, katliam dosyasını “işyeri” ve “hastane” dosyası olarak ikiye ayırdı. İşyeri dosyası kapsamında yapılan yargılamada kardeşlerden Fadıl Şenyaşar’a 37 yıl 9 ay, saldırganlardan Enver Yıldız’a ise 18 yıl hapis cezası verildi. 2 Nisan 2021’de Malatya 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilen karar, 9 Aralık’ta Antep Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bozuldu. Hastanedeki saldırılara dair 4 yıl 4 ay sonra iddianame hazırlanırken, açılan davanın ilk duruşması 17 Ocak’ta Malatya 5'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Duruşma 15 Mart’a ertelenirken, Emine Şenyaşar ve Ferit Şenyaşar, adil yargılanma ve Fadıl Şenyaşar’ın serbest bırakılması talebiyle yaklaşık 2 yıldır Urfa Adliyesi önünde “Adalet Nöbeti” eylemini sürdürüyor.

Riha Barosu İnsan Hakları Merkezi Genel Sekreteri Avukat Ahmet Taş, ailenin adalet mücadelesi ve yargı sürecine dair değerlendirmelerde bulundu.

'AKP’Lİ VEKİLİ KAYIRMA İDDANAMESİ'

‘Hastane katliamı”na dair yaklaşık 4 yıl 4 ay sonra zar zor bir iddianamenin hazırlandığını belirten Taş, iddianamenin ise tek taraflı, AKP’li vekili korumaya yönelik olduğunu söyledi. Taş, “Bu davanın iddianamesine baktığımız zaman daha çok karşı tarafı kayırmaya ve Şenyaşar ailesinin taleplerini görmezden gelinerek hazırlanan bir iddianame görüyoruz. İddianamede yer alması gereken ve kritik öneme sahip olan birçok delil yer almadı. Örneğin kamera kayıtlarının ne olduğuna dair tek bir husus yazılmamış. Yine hastane tutanakları, polis tutanakları ve olaya şahit olan polis ile doktorların hiçbirine yer verilmemiş” dedi.

'AİLEYE YARGI SOPASI GÖSTERİLDİ'

“İşyeri katliamı”na dair davanın 2018 yılında yaşananların ardından başladığını hatırlatan Taş, “Bu süreçten sonra belli başlı yargılamalar yapıldı. Ancak bu yargılamalarda iktidar mensubu milletvekilini korumaya yönelik adımlar atıldı. Bu gelişmelerden sonra ailede tarafsız, bağımsız ve adil bir yargılanma için ‘Adalet Nöbeti’ eylemi başlattı. Nöbet eyleminin 700’üncü gününe girdi fakat hala bir arpa boyu yol alınmış değil. Kamu kurumları, ailenin adalet talebine kulak vermek yerine, ceza tehdidi altında bu aileye tehditler savuruyor. Aile, 700 günlük bu süreçte 30’a yakın soruşturmayla karşı karşıya kaldı. ‘Hakaret’ ve “devleti aşağılama’ gibi gerekçelerle sürekli aileye yargı sopası gösterildi. Aile yıldırılmaya çalışıldı. Fakat aile güçlü bir iradeyle nöbet eylemini devam ettirdi” diye belirtti. 

MÜCADELEYİ SAHİPLENME ÇAĞRISI

Ailenin taleplerinin daha güçlü bir şekilde sahiplenilmesi gerektiğinin altını çizen Taş, sivil toplum örgütleri ve insan hakları savunucularına çağrıda bulundu. Taş, konuşmasının devamında ise şunları belirtti: “Ailenin taleplerinin yerini bulması için herkesin elini taşın altına koyması gerekiyor. Urfa Barosu olarak davaya katılma talebinde bulunduk fakat mahkeme tarafından kabul edilmedi. Şu an gözlemci olarak ailenin taleplerini dile getirmeye devam edeceğiz. Daha önce olduğu gibi bundan sonrada yanlarında olacağız ve her gün onları ziyaret edeceğiz. Aileye adalet mücadelesinde yalnız olmadığını desteğimizi sunarak göstereceğiz.”