Hasar tespit çalışmalarında 50 bini aşkın binanın yıkıldığı ya da acil yıkılması gerektiği belirlenirken, yıkım müteahhitleri, faturanın 12 milyar lirayı aşacağını söyledi. Müteahhitler, enkaz toplama sürecinin nasıl ilerlemesi gerektiği ile hangi kurum ve kişilerin devrede olması gerektiğini anlattı.

Kahramanmaraş merkezli deprem, 10 ili alt üst edip 35 binden fazla can kaybına sebep olurken, Türkiye'yi yasa boğan afetin maddi hasarının faturası da hesaplandı. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı verilerine göre, depremin etkilediği 11 ilde 387 bin 410 binada hasar tespit çalışması yapıldı. Tespitlerde orta hasarlı bina sayısı 11 bin 114 olarak belirlenirken 99 bin 300 binanın az hasarlı, 180 bin 355 binanın ise hasarsız olduğu ortaya çıktı. İncelenen binaların 50 bin 576’sının ise ağır hasarlı ya da yıkık olduğu hasarlıların acil yıkılması gerektiği tespit edildi.

Sektör uzmanları her bina için enkaz kaldırma maliyetini 250 bin TL olarak hesaplıyor. 50 bin 576 bina düşünüldüğünde yıkım ve enkaz kaldırma faturası ilk etapta 12,6 milyar TL olarak hesaplanıyor. Enkazın geri dönüşümü ile 5 milyar TL’lik bir değer yaratılabileceğini belirten sektör temsilcileri, geri kazanımının kamu kontrolünde gerçekleşmesi gerektiğini söylüyor.

'TÜM YIKIM FİRMALARI GÖREVLENDİRİLMELİ'

ekonomim.com'un haberine göre; Yıkım Müteahhitleri Derneği Eski Başkanı ve Yıkım Uzmanı Mehmet Ali Bulut, “Öncelikli olarak yıkılmış binaların ayıklanması, nakledilmesi sonucu alanlar temizlenecek. Daha sonrasında ağır hasarlı binaların yıkılması ve enkazının kaldırılması sağlanacak. Bu binaların yıkılması ve enkazının nakledilmesi için Türkiye’deki tüm yıkım firmalarının görevlendirilmesi gerekir” dedi.

Sektörde yıkım müteahhitliği belgesi olan veya olmayan 2 bine yakın firma bulunduğunu belirten Bulut, “Tüm firmalara görevlendirme yapılırsa her firma 25 binanın yıkım ve enkazının kaldırılması görevi üstlendirilebilir. Bir binanın yıkım ve enkaz kaldırma süresi yaklaşık 1 ay sürebilmekte olup toplamda bir yıla yakın sürede tüm enkaz temizlenerek bertaraf edilebilir” bilgisini verdi. Bulut, diğer yandan sektörde uzaktan kumandalı, mikro iş makinaları gibi daha gelişmiş makine teçhizat yatırımları yapılması gerektiğinin de altını çizdi.

'BİNA BAŞI 2 MAKİNE GEREK'

Türkiye yıkım sektöründeki firmaların oluşacak bu enkazı kaldıracak kapasiteye sahip olduğunun altını çizen Bulut, “İlk kentsel dönüşümün başlatıldığı ve 7 milyon konutun dönüşümünün gündeme geldiği 2012 yılından itibaren yıkım sektörü yüksek hızda bir ivmeyle gelişti. Günümüzde bunu gerek kurtarma çalışmaları gerekse de enkaz kaldırma çalışmalarında olumlu yönde etkilerini görmekteyiz” dedi. Deprem bölgelerinde her bina için 2 makine görevlendirilmesi ve yıkımın sıralı yapılması halinde 4 bin iş makinesine ihtiyaç duyulacağını kaydeden Bulut, “Ülkemizde bu sayıyı karşılayacak iş makinesi mevcut. Her bina için yönetici, operatör ve yıkım ustası olarak 8 personel yeterli olacak. Toplamda eş zamanlı yapılan yıkımlarda 16 bin personel görevlendirmek gerekecek” dedi.

'MOLOZLAR İÇİN DÖNÜŞÜM TESİSLERİ KURULMALI'

Deprem Güçlendirme Derneği (DEGÜDER) Başkanı Sinan Türkkan altında cansız bedenlerin bulunması ihtimali nedeniyle bu enkazların hızlı bir şekilde kaldırılmasının mümkün olmadığını vurguladı. Türkkan, “Bu molozların toplanma alanlarında dönüşüm tesisleri oluşturulması lazım. Çıkan molozlar, yol yapımında ve dolgu malzemesi olarak değerlendirilebilir. Yeni inşaatlarda kullanılabilir. Çünkü kaynaklar sınırsız değil” diye konuştu.

'ASBEST UZMANLARI DA GÖREV ALMALI'

Mehmet Ali Bulut, bu tür bölgelerde enkaz kaldırma ve yıkımlarda dikkat edilmesi gereken konular olduğunu belirterek şöyle konuştu: “Özellikle depremden etkilenen halkımızın kurtarılabilir eşyalarını ayrıştırarak gerçek sahiplerine teslim etmek ve varsa kanserojen materyallerin yayılımını azaltacak tedbirler almak. Çünkü eski yapılarda bazı materyallerde asbest kullanılmıştır. Bölgede asbest uzmanlarının da görevlendirilmesinde yarar var.”