Yeşil Sol Parti Milletvekili Adayı Mehmet Emin Aktar, "Seçime giderken biz Yeşil Sol Parti, diğer partilerle mücadele etmiyoruz, biz bu kentte valilerle, emniyet müdürleriyle, savcılarla, hakimlerle mücadele ediyoruz. Bizim karşımızda onlar var. Hiçbir siyasi parti temsilcisini sokakta görmüyoruz, hiçbir tartışmada bizimle karşı karşıya gelmiyorlar, bizimle karşılaşmak da istemiyorlar çekindikleri için. Bizim bu kentte siyaset yaparken karşılaştığımız yegane kurumlar, resmi devlet kurumlarıdır" dedi.

Diyarbakır merkezli 21 ilde yapılan gözaltı operasyonu, Diyarbakır Adalet Sarayı önünde protesto edildi. Açıklamaya, Yeşil Sol Parti Diyarbakır İl Örgütü ve Diyarbakır milletvekili adayları, HDP ve Demokratik Bölgeler Partisi İl Örgütü, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği, Barış Anneleri, Özgür Kadın Hareketi ve çok sayıda sivil toplum örgütü temsilcisi katıldı.

"YİNE BİR SEÇİM VE İLK YAPILAN ŞEY OLAĞAN ŞÜPHELİ OLAN KÜRTLER"

Açıklamada konuşan Yeşil Sol Parti Diyarbakır Milletvekili Adayı Mehmet Emin Aktar, şunları söyledi:

"Yine bir seçim ve ilk yapılan şey, olağan şüpheli olan Kürtler. Hiç bundan kurtulamadık, hep olağan şüpheli olduk. Bunun için bir delile de gerek yoktu. Bu kez gösteriyle, mizansenle, film çekimiyle yapıldı. Hakkında kısıtlama kararı bulunan gizli olan bir soruşturmada çarşaf çarşaf olmayan iddialar yayınlandı. Kimler mi alındı? Önce avukatlar, kimseyi savunmasınlar diye; sonra gazeteciler, gerçeği yazmasınlar diye; sonra siyasetçiler, çalışmasınlar seçimde; sonra anneler dile getirmesinler feryadı; sonra sanatçılar, tiyatro oyuncuları alındı, herkes alındı. Herkes olağan şüpheli. Neden, seçime giderken biz Yeşil Sol Parti, diğer partilerle mücadele etmiyoruz, biz bu kentte valilerle, emniyet müdürleriyle, savcılarla, hakimlerle mücadele ediyoruz. Bizim karşımızda onlar var. Hiçbir siyasi parti temsilcisini sokakta görmüyoruz, hiçbir tartışmada bizimle karşı karşıya gelmiyorlar, bizimle karşılaşmak da istemiyorlar çekindikleri için. Bizim bu kentte siyaset yaparken karşılaştığımız yegane kurumlar, resmi devlet kurumlarıdır. Oysa biz seçime giderken bunların tümünün görevi seçim güvenliğini sağlamak, bizim özgürce çalışmamızı güvencelemek, gazetecilerin haber akışını ve haber yapmasını sağlamak ve güvenceye almak. Oysa bunun tam tersi bugün oluyor.

"14 MAYIS’TA BU ESARET ZİNCİRİNİ KIRMANIN İLK ADIMINI BU KENTTEN ATACAĞIZ"

Neymiş, delili öğrendik, 23-24 yaşlarında biri, ilk defa ismini duyduğumuz birinin beyanları varmış, söylemiş de söylemiş, kim nerede ne yaptı diye söylüyor. Peki kanıt, yok. Beyan söyledi ya mübarek sanki Hadis-i Şerif söylemiş tekrar ediyor ve bu soyut beyan üzerinde kimisi duyuma dayalı, hepsi gerçek dışı olan ve kanıtlarıyla da avukatlarımızın ortaya koyduğu bunlarla bir operasyon yapıldı. Peki neydi amaç, bir algı yaratmaktı, ikincisi toplumu korkutmaktı. Şunu açıklıkla söyleyeyim, dört gün önceki operasyondan sonra çalışmalarımıza katılan insan sayısında 3’e, 5’e, 10’a katlanma oldu, halkımız buna tepki gösterdi. Korkmadık, vazgeçmedik, yine buradayız. Ne yaparsanız yapın, hepimizi içeri alırsanız alın, kaldı ki hepimizi içeri alacak bir cezaeviniz yok, ancak bu ülkenin etrafına tel örgü çevirirsiniz. Zaten bu toplumun önemli bir kısmı, kendini tel örgü içinde esir alınmış hissediyor. İşte seçimler de bu esareti kırmanın araçlarından biridir, 14 Mayıs’ta bu esaret zincirini kırmanın ilk adımını bu kentten atacağız.”