Ankara Tabip Odası Yönetim Kurulu üyesi Dr. Ayşe Uğurlu’nun yazdığı “Kelepçeli Muayene”başlıklı yazı hem içerdiği fotoğraf ile hem de içerdiği tespitler ile yeniden gündeme geldi. Dr. Uğurlu yazısında “gözaltına alınan ve yaş tespiti nedeniyle röntgen grafisi çekilen bir çocuğa ait olduğunu” belirterek, kelepçeli bir röntgen fotoğrafı paylaşıyor.

Hekim Postası’nda yayınlanan yazıda, hiçbir yasa ve yönetmelikte bir çocuğa sağlık hizmeti sunumu esnasında ya da diğer zamanlarda kelepçe takılabileceğine dair herhangi bir hüküm bulunmadığı hatırlatılarak, olayın gerçek olduğu ve bir kamu hastanesinde yaşandığı vurgulanıyor.

ÇOK SAYIDA ŞİKAYET GELİYOR

Dr. Ayşe Uğurlu yazıda, infaz koruma memurları, jandarmalar ve polislerin muayene esnasında odada ısrarla bulunmak istediklerini ve kelepçeli olarak muayene dayatmasında bulunduklarını belirterek, şu bilgileri veriyor: “Bazen hekim arkadaşlarımız da kendi güvenliklerinin tehlikede olduğu düşüncesiyle bu muayene biçimini kabul etmektedir. Bunda ülkemizin içinde bulunduğu siyasi iklimin de büyük oranda etkili olduğunu söylemek gerekir. Ankara Tabip Odası İnsan Hakları Komisyonu’na bahsettiğimiz bu sorun üzerinden hekimlerle ilgili çok sayıda şikayet başvurusu gelmektedir. Hekimlerin kelepçeleri çıkarttırmaması nedeniyle muayene olamadıkları ve kolluk kuvvetlerinin kötü davranışlarına maruz kaldıkları iddialarıyla yazılan bu dilekçeler üzerinden yapılan soruşturmalar sonucu maalesef birçok hekim arkadaşımıza ceza vermek zorunda kalıyoruz.”

ÖNCE HASTA HAKLARI VE ETİK İLKELER”

Dr. Uğurlu yazıda, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ve Adalet, İçişleri ve Sağlık bakanlıkları arasında imzalanan Üçlü Protokol’ün muğlak ifadeler içerdiği ve mahpusların kelepçeli olarak muayene edilmesinin önünü açtığını ifade ederek, şöyle devam ediyor: “Gözaltına alınan kişi veya tutuklu-hükümlüler mahremiyetine saygı gösterilen bir ortamda muayene edilmek zorundadır. Kolluk kuvvetleri, hiç bir zaman muayene odasında bulunmamalıdır. Gözaltına alınan kişi veya tutuklu-hükümlülerin tıbbi değerlendirmeleri; güvenlik güçlerinin dayattığı, emniyet müdürlüğü, karakol gözaltı otobüsü gibi alıkonma mekanlarında yapılmamalıdır. Hangi nedenle olursa olsun, kolluk kuvvetleri muayene odasında bulunmuş ise bu durum hekimin raporunda belirtilmek zorundadır. Çünkü muayene sırasında bu görevlilerin varlığı, adli raporun geçersizliğine dair bir dayanak olabilir. Kolluk kuvvetlerinin iradesinin hasta ve hekimin iradesinin önüne geçme durumu söz konusudur. Bu konuda belirleyicilerimiz TTB ve İstanbul Protokolü’nde tanımlanmış olan hasta hakları ve insan hakları ile etik ilkeler olmalıdır. Biz hekimler önce hasta hakları ve etik ilkelerin geldiğini bilerek görevimizi yapmakla yükümlüyüz.”

kelepce 1