Yemen'de hükümet ile İran destekli Husiler arasında 8 yıldan uzun süredir devam eden savaş, ekonominin çökmesi ve sosyal dokunun parçalanmasıyla büyük bir insani krizi de beraberinde getirdi.

Krizi çözmeye yönelik bölgesel ve uluslararası girişimler ise savaşan tarafların katı duruşları nedeniyle çoğu zaman içinden çıkılmaz bir hal aldı.

- Yerel ve bölgesel dengelerdeki değişimler

Suudi Arabistan ve İran arasındaki diplomatik ilişkilerin yeniden başlaması başta olmak üzere son iki yılda bölgesel ve uluslararası arenada meydana gelen değişimler, Yemen'deki krize siyasi çözüm bulma çabalarını yoğunlaştırdı.

Bu bağlamda Umman, Yemenliler arasında inişli çıkışlı seyreden müzakerelerin en önemli destekçisi oldu.

Tüm bu girişimler sürerken Yemen özelinde de bazı değişimler yaşandı. Nisan 2022'de Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'da Husilere karşı Yemenli tüm kesimlerin katılımıyla istişare toplantısı düzenlendi. Körfez İşbirliği Konseyi'nin (KİK) ev sahipliğinde gerçekleştirilen istişare toplantısı sonucunda Yemen Başkanlık Konseyi kuruldu.

Suudi Arabistan ve Ummanlı heyetlerin, İran destekli Husilerin kontrolündeki başkent Sana'yı ziyaret ettiği 9 Nisan'dan itibaren de artık savaşın sona ereceği ve siyasi mutabakatın gerçekleşeceği ihtimali üzerinde duruluyor.

Bu durum da uzun yıllardır iç savaşın sürdüğü Yemen'de siyasi çözümün ve senaryoların ne olabileceği sorusunu akıllara getirdi.

- Yönetimi Husiler ile Başkanlık Konseyi arasında paylaşma senaryosu

Yemenliler Araştırma Merkezi Başkanı Faysal Ali, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Yemen'in geleceğine ilişkin üç senaryonun söz konusu olduğunu savundu.

"Öne çıkan senaryolardan biri Husilerin, uluslararası bir mutabakatla Yemen Başkanlık Konseyi'ne ortak edilmesi." diyen Ali, Husi milislerin Suudi Arabistan tarafından oluşturulan Başkanlık Konseyi'ne dahil edilmesiyle yönetimin taraflar arasında paylaşılmış olacağına vurgu yaptı.

Ali, bu senaryonun Suudi Arabistan ile İran arasındaki ilişkilerin yeniden başlaması kapsamında değerlendirilebileceğini ifade ederek, şunları söyledi:

"Bu senaryoya göre, Yemen tam anlamıyla savaş tarafları arasında paylaşılmış olacak. Aslında bu senaryo aynı zamanda Yemen'deki bölünmeyi pekiştirir ve ülkedeki cumhuriyet rejimini bitirmiş olur. Nitekim Yemen, bölgenin tek cumhuriyet rejimine sahip ülkesi olarak öne çıkıyordu."

Bu senaryo ayrıca Yemen'deki savaşı da sadece bir süreliğine erteleyebilir. Ülkedeki milis güçler, hedefi ve askeri birlik inancı olmadığı için bölgesel finansörlerin talepleri doğrultusunda savaşlarını sürdüreceklerdir."

- Devletin yeniden inşası

İkinci senaryoda ise "Yemen'de savaşan tarafların ulusal çıkarlar doğrultusunda halk için tavizler verebileceğine" işaret eden Ali, bu durumda gerçek anlamda Yemen'de barışın sağlanabileceğini ve halkın beklentilerini karşılayabilecek devlet kurumlarının yeniden inşa edilebileceğini dile getirdi.

Ali, bu senaryonun gerçekleşebilmesi için Husilerin "İran'a bağlılık" düşüncesinden, Islah Partisi'nin "İslam Devleti" düşüncesinden ve Güney Geçiş Konseyi'nin de "Güney Devleti" düşüncesinden vazgeçmesi gerektiğini vurguladı.

Bu senaryonun başarısının Yemenli seçkinler ve sivil güçlerin devlet kurumlarına destek sağlayacak bir yol haritası oluşturmasına bağlı olduğunu belirten Ali ancak söz konusu senaryonun elitlerin zayıflığı ve Yemenliler arasında gerçek bir yakınlaşmanın olmasını engelleyen siyasi despotluk nedeniyle başarılmasının zor olduğuna inandığını belirtti.

Ali, üçüncü senaryonun Husilerin Başkanlık Konseyi yönetimine girişinin kabul edilmemesi olduğunu, bu senaryonun ise Husileri ve ülke genelindeki diğer milis güçleri ortadan kaldıracak bir halk devrimine yol açacağını kaydetti.

- Husilerle barış konusunda ümitsizlik var

Yemenli yazar ve siyasi araştırmacı Sabit el-Ahmedi, "Yemen'de Husilerin çözümün bir parçası olmayacağını düşünüyorum. Bu bir hayaldir. Husiler ile barış hayali kuranlar, (Şiilikteki) imamet sisteminin tarihini bilmiyor." değerlendirmesinde bulundu.

Yemen'in barış ve savaşın olmadığı üçüncü bir aşamaya geçebileceğini söyleyen Ahmedi, barışla ilgili karamsarlığının ise "uzun yıllardır Husiler ile barış girişimlerinde her zaman çıkmaza giren deneyimlerden kaynaklandığını" belirtti.

Ahmedi, Husilerin gücünü yeniden toplayacağı bir ateşkesi kabul edeceği için gelecek senaryolarının geçmişten çok fazla değişiklik göstermeyeceğini anlattı.

Husilerin bazı mahkumları teslim etmek dışında ülkedeki son barış girişimine de gerekli katkıyı sağlamadığını söyleyen Ahmedi, Husilerin sadece barışçıl görünmeye çalıştığı değerlendirmesinde bulundu.

- En öne çıkan senaryo

Yemenli araştırmacı Adil Deşile ise ülkesindeki krizin geleceğiyle ilgili farklı iki ihtimal üzerinde duruyor.

Deşile'ye göre, Suudi Arabistan'ın olayları yatıştırma çabalarının başarısız olması üzerine yeniden yoğun çatışmalara dönülebilir, askeri durum olduğu gibi kalınca da siyasi çözüme yönelik bölgesel girişimler devam edebilir.

Yemenli araştırmacı, halihazırdaki duruma dair ise "Riyad yönetimi, Husileri siyasi çözümü kabul etmeye veya ateşkesi uzatmaya, ardından da geçiş sürecine ikna etmeye çalışıyor." dedi.

Ancak Yemenli araştırmacı, ayrılıkçı Güney Geçiş Konseyi'nin (GGK) isteklerine bağlılığı ve Husilerin de kendi siyasi projesine bağlılığı göz önüne alındığında, siyasi çözüm sürecinin başarılı olmayacağını savundu.

- Anlaşmanın başarısız olma riski

Deşile, ileriye dönük tehlikelere dair de "Yemen'de gelecekte kalıcı barışın sağlanması ve sürdürülmesinin önündeki en büyük engel, bölgesel çapta oluşan barış çabaları rüzgarına katılan ancak yükümlülüklerini yerine getirmeye henüz hazır olmayan yerel silahlı grupların elinde kalan silahlar." diye konuştu.

Muhtemel barış ortamının bir darbe ve isyan yoluyla engellenmesi seçeneğinin de masada olduğu uyarısında bulunan Deşile, muhtemel bir mezhep çatışması ortamının patlak vermesi ve çatışmalara dönülmesi durumunda şiddet sarmalının eskisinden de kanlı olmasından endişe duyduğunu sözlerine ekledi. (AA)