Aksaray’da 14 yaşındaki bir kız çocuğu annesi ve üvey babası ile yaşarken, üvey babasının defalarca cinsel saldırı ve tacizlerine maruz kaldı. Anne ise eşi tarafından ölüm ile tehdit edildi. Anne ve cinsel istismara maruz kalan kız çocuğu ise can güvenlikleri olmaması nedeniyle Aksaray'dan kaçmak zorunda kaldılar. Tüm bunlara rağmen savcılık somut bir adım atmadı, avukatların ise tüm taleplerini reddetti. Konuyla ilgili konuşan Avukat Çağrı Ayhan Şenel, "Devletin koruması demek sadece kalacak yer vermesi değildir, uğradıkları mağduriyeti de bir an evvel gidermektir. Geç kalınan adalet, adalet değildir. Bu çocuğun ve bu annenin başına bir şey geldikten sonra bu erkeğin cezalandırılmasının bir anlamı olmayacak" dedi.

Annesine ve kendisine şiddet uygulayan, alkol kullandığı günlerde üvey kızından cinsel istismara yönelik eylemlerde bulunarak hem annesini hem de kendisini ""Ölümünüz benim elimden olacak, cezaevine girersem sizi öldürürüm" diyerek tehdit eden üvey baba C.E.S ile ilgili savcılık; annenin ve çocuğun şikayeti üzerine soruşturma başlattı. Aksaray’dan kaçmak zorunda kalarak şikayetleri neticesinde açılan soruşturma dosyası önce yetkisizlik kararıyla ile Aksaray’a gönderildi. Daha sonra Aksaray Cumhuriyet Başsavcılığı şüpheli C.E.S’nin ifadesini alıp ardından da serbest bıraktı. Hakkında; çocuğun cinsel istismarı, kasten yaralama, tehdit ve kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek, bulundurmak ve kullanmak suçlamaları olan biri hakkında savcılık adli kontrol tedbirinin uygulanmasına dahi karar vermedi. Bu süreçte anne ve kız çocuğu can güvenlikleri olmaması gerekçesiyle kaçtılar. Ardından anne ve çocuk devlet koruması altına alındı.

"BU ŞAHIS ELİNİ KOLUNU SALLAYARAK DIŞARIDA GEZİYOR"

Yaklaşık 5 ay gibi bir süre geçmesine karşın soruşturmada somut hiçbir adım atılmadığı gibi çocuğun avukatları aracılığıyla savcılığa iletilen talepler de reddedildi. Konuyla ilgili olarak mağdurun avukatı Av. Çağrı Ayhan Şenel ise; “Bu şahıs elini kolunu sallayarak dışarıda dolaşıyor ve mağdur müvekkilimiz için de annesi için de tehdit oluşturuyor. Yargı mekanizmasının bu kadar ağır işlemesi/ hiç işlememesi insanların ciddi mağduriyetlerine ve hayati tehlike yaşamalarına neden oluyor. Yargının böyle hassas ve bir çocuğun hayatı ile ilgili bir soruşturmada dahi bu kadar sessiz ve edilgen kalması, şüphelinin yeni mağduriyetler yaratmasına olanak tanımaktadır” şeklinde açıklama yaparak şüphelinin tutuklanmasını ve davanın bir an önce açılması gerektiğini belirtti.

"TÜM TALEPLERİMİZ REDDEDİLİYOR"

Aksaray'da 15 yaşındaki kız çocuğunun üvey baba C.E.S. tarafından 14 yaşından itibaren şiddet ve cinsel istismarına maruz kaldığını ifade eden Avukat Çağrı Şenel, "İstismara maruz kalan çocuğun annesi kocasına karşı boşanma davası açıyor. 2019 yılının Kasım ayında anne şiddete ve baskıya dayanamayarak kaçmak zorunda kalıyor. Ardından şikayetçi oluyor ve bir dosya açılıyor. Bu yaşananların ardından savcılık suçun olduğu yer Aksaray olduğu için yetkisizlik kararı veriyor ve Aksaray Savcılığı'na dosyayı gönderiyor. Aksaray Savcılığı'nda ise dosya açılıyor ancak şüpheli sadece karakolda ifade veriyor" dedi. C.E.S'nin savcılığa dahi çıkmadığını ve  adli kontrol bile verilmeden salıverildiğini ifade eden Şenel, "Daha sonrasında ben anne ve çocuğunun hayati tehlikeleri olması sebebiyle Savcıya bir dilekçe daha verdim bu kişinin tutuklanması için. Ama bu taleplerim reddedildi. İtiraz ettim, itirazlarımda reddedildi. Çok fazla talebim vardı arama yapılması, telefonuna el konulması gibi. Çünkü belki şahsın telefonunda  mağdura ait bir takım kayıtlar olabilir, evde bir takım şeyler olabilir. Bütün bu taleplerin hepsi reddedildi" diye konuştu.

"KIZ ÇOCUĞU VE ANNENİN HAYATİ TEHLİKESİ VAR"

Soruşturma maddelerinin sadece cinsel istismar suçundan olmadığını aynı zamanda uyuşturucu ve uyarıcı madde bulundurmak, kullanmak, tehdit, kasten yaralama suçlarının da olduğunu vurgulayan Şenel, "Bunların hepsine ilişkin taleplerim vardı. Bütün bunlar sonrasında Sulh Ceza Hakimliğine başvurduk burada da yine hepsi reddedildi. Ben neredeyse yaklaşık 2 buçuk ay önce Savcılık ile görüştüm ki dosya çok daha önce gitmişti ancak herhangi bir tedbir kararı almadığı gibi henüz iddianame düzenleyip davada açmadı. Bu hem kızcağızın hem de annesinin hayati tehlikesinin devamı anlamına geliyor. Yarın bir kadın cinayeti, aile içi şiddet ya da çocukla ilgili başka bir sıkıntı olmaması adına bu davanın bir an evvel açılması lazım. Bunu savcıya da iletmeme rağmen Ocak ayından beri henüz daha dava açılmadı" dedi.

"CİNSEL YÖNDEN MUAYENE SEVK TALEBİ BİLE REDDEDİLDİ"

C.E.S'nin yine alkol aldığı bir gün  kız çocuğu ile birlikte yatmak istediğini ve onu dudaklarından öpmeye zorladığını da söyleyen Şenel,"Öncesinde ise çocuğu alıp kucağına oturtuyor ve bu sırada cinsel istismara maruz bırakıyor. Ayrıca bu yaşananlar birkaç defa daha tekrarlanan bir husus. Ayrıca kız çocuğunun hastaneye sevk edilip tespit edilmesini istediğimiz bir olay daha var. Kız çocuğunun ateşli hasla olduğu bir gün sabah uyandığında geceliği üstünde bulunmuyor. Annesine soruyor ve annesi de bu konuda bir bilgisi olmadığını söylüyor ve o geceliği de bir daha bulamıyorlar. Ardından cinsel istismardan şüpheleniyorlar ancak hala bu doğrultuda cinsel ilişki olup olmadığını bilmiyoruz. Çünkü bu şüphenin giderilmesi ve bu iddianın açığa çıkması için hastanede tespit edilmesini talep ettik ne yazık ki bu talebimiz bile reddedildi. Savcının maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için kendisinin resen çalışması lazım. Biz burada savcılık makamı ile rolleri değiştirdik ve biz ön ayak olmaya çalışıyoruz gerçeğin ortaya çıkması için. Ama ısrarla reddediyor" diye konuştu.

DOKTOR RAPORUNDA CİNSEL İSTİSMAR TESPİTİ VAR

Alınan doktor raporunda cinsel istismarın ifadeler ile örtüştüğü olaya dair ilgili psikoloğun ise, “Evet bu kız çocuğu cinsel istismara uğramıştır” raporu olduğunu da kaydeden Şenel, "Buradaki asıl üzücü olan şey şu: Bir küçük kız ve bir annesi var ve onlar şu an devlet korumasına muhtaçlar. Devletin koruması demek sadece kalacak yer vermesi değildir, uğradıkları mağduriyeti de bir an evvel gidermektir. Onları topluma kazandırmaktır. Ortada bir dosya var ve bu dosyanın ivedilikle işlemleri yapılması lazım. Bu dosya da şayet bu kadar ağır davranılmaya devam edilirse yarın istenmeyen bir durum çıkması çok olası. Göz göre göre buna bir zemin hazırlanıyor. Sanki çok basit bir hakaret dosyasıymış gibi hareket ediliyor. Şahsın hem yargılandığı maddelerden dolayı alacağı ceza çok yüksek, hemde burada toplumsal bir durum var; mağdur bir kız ve o kızın üvey babası bu eylemleri gerçekleştiriyor. Aile içi bir şiddet var; hayatta kalmaya çalışan bir kadın ve bakması gereken çocukları var. Böyle bir durumda adalet mekanizmasının çok hızlı işlemesi gerekirken şüphelinin delilleri yok etmesini önlemek ve tanıklara yönelik baskıyı engellemek ve herhangi bir hayati tehlike yaşatmaması için kanunun tutuklama tedbirini uygulaması gerekmektedir" dedi.

"KANUNDA YAZMASI İLE HER ŞEY ÇÖZÜLMÜYOR, UYGULAMAK GEREK"

C.E.S.'nin  14 yaşındaki çocuğa, eve mermi getirip "Bu iki tanesi ile seni ve anneni öldüreceğim" diyerek ölümle tehdit de ettiğini belirten Şenel, "Bu tehditleri yapan bir insan eğer biz iz bulsa ve ardından kadına ya da kızına bir zarar verse ya da vermeye çalışsa bunun sorumlusu kim olacak? Bunun sorumlusunun kim olmasından daha da öte bu zarar ortaya çıktıktan sonra bu zararı nasıl gidereceğiz? Bir daha bu tarz şeylere nasıl engel olacağız? Kanun tüm bunları engellemek adına birçok tedbirler vermiş; koruma kararı verebilirsin,  tutuklayabilirsin en azından adli kontrol uygularsın. Bu kişi şu an imza atmaya bile gitmiyor. C.E.S. yurt dışına kaçabilir, bir yerlerde saklanabilir, mağdurlara zarar verebilir. Kanun o kadar çok alternatif öngörmüş ki ancak ne yazık ki kanunda yazması ile her şey çözülmüyor. Bunları uygulamak lazım" diye konuştu.

"GEÇ KALINAN ADALET, ADALET DEĞİLDİR"

Bir suçlu varsa ortaya çıkarılmasını istediklerini vurgulayan Şenel, "Gencecik bir hayat ile bir kadının hayatının burada gözümüzün önünde yok edilmemesini sağlamaya çalışıyoruz. Bunun kararını tabi ki mahkemeler verecek ama adalet mekanizmasının hızlı işlemesi lazım. Çok önemli bir söz vardır 'Geç kalınan adalet, adalet değildir' diye. Bu çocuğun başına bu annenin başına bir şey geldikten sonra bu erkeğin cezalandırılmasının bir anlamı kalmayacak zaten. Yargılansın suçsuz bulunsun ama yeter ki gerçek ortaya çıksın. Masumsa masumluğu tescil edilsin. Ama suçluysa da cezasını çekecek ki insanların adalete olan inancı zedelenmesin. Adalete olan güven kaybolduğu takdirde o zaman ülkedeki temel sorun ortaya çıkar. Dediğim gibi bu kızın geleceğe güvenle bakabilmesi için devletine ve adaletine güvenmesi lazım" diyerek konuşmasını sonlandırdı.