AKP'nin ilk hükümetinde Başbakan Yardımcısı, AKP Genel Sekreteri ve Anayasa Komisyonu Başkanı olarak görev yapan, 20, 21 ve 22'inci dönem milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır, Türkiye'nin kara paranın aklanmasıyla ilgili gri listeye alınmasının nedenini böyle açıkladı: “Neden şaşırıyoruz ki? Güreşçiyi bankanın yönetimine atarsan gri olursun.”

AKP’lilerin kamu bankalarının üst yönetimine atanması 18 yılda rutin haline getirilirken, eski güreşçi Hamza Yerlikaya da Vakıfbank yönetimine atanmıştı. Skandal atama büyük tepki çekmişti. 

Sözcü'den Ruhat Mengi'ye gündeme ilişkin açıklamalarda bulunan Yalçınbayır “Yozlaşma, her gün ayrı yolsuzluk haberleri, yasaklar, hiddet, şiddet ve beraberinde kabarık suç listesi. Bunlardan biz yıldıysak gri listeye girmemize neden şaşırıyoruz ki?” diye sordu.

Yalçınbayır’ın açıklamaları şöyle:

‘HER GÜN AYRI YOLSUZLUK’

 Sayın Yalçınbayır, Türkiye FATF tarafından “kara paranın aklanmasında ve terörizmin finansmanını engellemede başarılı olamadığı, yolsuzluklar, uyuşturucu olayları engellenmediği için Gri Liste'ye alındı. Ak Parti'yi ve daha 2003 yılında “TBMM Yolsuzlukları Önleme Komisyonu'nda” neler olduğunu bilen bir siyasetçi olarak bu noktaya nasıl geldiğimizi açıklar mısınız?

Türkiye'de kanunlar var, uygulamıyorsun, kendi çıkarın doğrultusunda birilerini bir yerlere atıyorsun, ehliyeti liyakati olmayan kişiyi, güreşçiyi bankanın yönetimine atıyorsun. Bunlar olacak iş mi? Siyasi etikle bağdaşır mı? Yozlaşma, her gün ayrı yolsuzluk haberleri, yasaklar, hiddet, şiddet ve beraberinde kabarık suç listesi. Bunlardan biz yıldıysak gri listeye girmemize neden şaşırıyoruz ki? Türkiye'nin uluslararası hukuktan doğan görevleri, mecburiyetleri var. Bunlara uymadığınız zaman ne oluyor? Siz Avrupa Konseyi'nin kurucu ülkesisiniz ve Konsey'den çıkarılmanız mümkün. AB'ye aday üyesiniz, onun askıya alınması mümkün, bu yönde Avrupa Parlamentosu'nun bir girişimi oldu zaten. İç hukukla uluslararası hukuk iç içe geçmiş durumda. Siz temel hak ve özgürlükleri, ekonomik hak ve özgürlükleri kendi ülkenizde düzenlemiyorsanız üyesi bulunduğunuz kuruluşlara müdahale hakkı tanımış olursunuz.

KILIÇDAROĞLU’NUN BÜROKRATLARA YAPTIĞI UYARI: DENETİM GÖREVİNİ YAPIYOR

 Kemal Kılıçdaroğlu'nun yolsuzluklar konusunda bürokratlara yaptığı “yasadışı talimatları yerine getirmeyin” çağrısı için iktidar kanadı “bürokratları tehdit” iddiasında bulundu ve bu iddia hâlâ tekrarlanıyor. Siz de böyle mi düşünüyorsunuz?

Öyle bir şey olabilir mi? Kılıçdaroğlu siyaset yapıyor, bir partinin genel başkanı, milletvekili. Milletvekillerinin görevi kanunları çıkarmak, yürütmeye teslim etmek ve uygulanmasını denetlemektir. Kılıçdaroğlu'nun söylediği bu söz denetim sözüdür; denetleniyorsunuz, izleniyorsunuz demektir. Yarın, öbür gün o bürokratların yaptığı işler nedeniyle Türkiye Cumhuriyeti tazminatlar ödeyecek, bu tazminatlar ona sebep olan memurlardan alınır, çoğu kez uygulanmasa da Anayasa'nın 129'uncu maddesi bunu düzenler. Sadece Kılıçdaroğlu değil, biz vatandaş olarak da bir karar için “Açıkça zararı olduğunu görüyorsanız buna uymayın, reddedin” diyemez miyiz? Vatandaş olarak itiraz ve şikayet hakkım var, mesela görevini yapmayan bir belediyeye “Sizin hakkınızda suç duyurusunda bulunacağım” desem suç mu? Kılıçdaroğlu bu konunun lideridir, en iyi bilen kişidir, söylemese ben derim ki “Ey Kılıçdaroğlu, sen kayıt dışı ekonomi ve siyasetle ilgilisin, o raporda da var, bunlar suç, niye vatandaşları uyarmıyorsun” derim.

 ‘Yasadışı talimat verme' ile ilgili bir kanun da var değil mi?

Evet, Anayasa'nın137'inci maddesi “kanunsuz emri” düzenlemiştir. Kamu hizmetinde çalışan kişi üstünden aldığı talimat yasaya, anayasaya aykırıysa ve suç teşkil ediyorsa kesinlikle uygulamaz. Bu madde herkesi bağlıyor. Anayasa hükümleri başta cumhurbaşkanı olmak üzere herkesi bağlıyor.

‘MECLİS’İN BUNU DİKKATE ALMAMASI TÜRKİYE’NİN BÜYÜK AYIBI’

 Erdoğan Bayraktar'ın “Ben talimatlara uydum” demesi de; “Kanunsuz emre uyulmaz” diyen Anayasa maddesiyle mi ilgilidir?

Bu söz bir delildir. Burada bir soruşturma komisyonunun yeniden kurulması gerekir. Şu anda bu konuşmayla ilgili Cumhuriyet Savcılığı “Takibe gerek yoktur” demiş. Böyle diyeceğine “Bu konu TBMM'de bakanların yargılanması ile ilgili konudur, bu nedenle bunu Meclis'e gönderiyorum” demesi gerekir. Meclis'in bunu dikkate almaması, Türkiye'nin büyük ayıbıdır.

‘17-25 ARALIK TÜRKİYE’NİN RÖNTGENİDİR’

Sadece bu husus bile Türkiye'nin Gri Liste'ye alınmasına yeter. 17-25 Aralık aynı zamanda Türkiye'nin bir röntgenidir, karanlık işlerin, ilişkilerin röntgenidir.

HÜKÜMETE OSMAN KAVALA ELEŞTİRİSİ: HAKSIZLIĞA UĞRAYAN KİŞİ BENDEN OLMASA DA YANINDA YER ALIRIM

 Cumhurbaşkanı Erdoğan, 4 yıldır tutuklu olan Osman Kavala'nın serbest bırakılmasını istedikleri için aralarında ABD, Almanya ve Kanada'nın da olduğu 10 ülkenin büyükelçisinin “İstenmeyen Adam” ilan edilmesi için talimat verdi. Muhalefet liderleri de, “İç işlerimize karışılmasın” dediler. Dış finansmana en bağımlı ve para değeri en çok düşen ülke olduğumuz göz önüne alınırsa bu doğru karar mıdır, bu bizim iç işimiz midir?

Bu bizim hiç iç işimiz değildir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ni tanımışız, bu kararların bağlayıcılığını kabul etmişiz. “Ben tanımam, benim iç işlerime karışılıyor” diyebilir miyiz? Haksızlığa uğrayan kişi benden de olmasa onun yanında yer alırım. Paris İklim Sözleşmesi'ni alın bütün dünya ülkeleri imzaladı, çevre kirliliği sınır mı tanıyor? Hukuksuzluk sınır mı tanıyor? Biz Suriyelileri niye kabul ettik? Özgürlükleri sınırlandırıldı diye sözüm ona. Eğer bunu kabul ediyorsak kendimiz özgürlükleri sınırlandırmayacağız. Türkiye'nin bu sözler nedeniyle düştüğü durumu düşünün.

‘İSTENMEYEN ADAM İLANI EN TEHLİKELİ İŞLERDEN BİRİ’

Büyükelçileri istenmeyen adam ilan etmek en tehlikeli işlerden biridir. ABD ve diğer ülkeler de aynı şeyi Türkiye büyükelçilerine yapsalar ne olacak? Tek tek de muhatap almıyor, hepsini birden alıyor. Türkiye'nin dış ticaretine ambargo koysalar ne olacak? Kendin üretmiyorsun her şeyi dışarıdan alıyorsun, birçok dış bağlantın var ve birçok konuda da örneğin ABD ile sıkıntıların var.

‘BUNU YAPAN İKTİDARA KİM OY VERİR?’

Ama bu durumlar bir müjdeyi de veriyor, artık işin sonuna gelindi. Türkiye hukuk ve demokrasi sınavlarını şu anda kaybetti, bunu yapan iktidara kim oy vermek ister?

‘HEM BÜROKRAT OLACAKSIN HEM BİRKAÇ YERDEN MAAŞ ALACAKSIN’

 Memurin Muhakemat Kanunu değişmiş olsa ve bürokratlar kanuna aykırı karar verince yargılanacaklarından çekinse yolsuzluklar önlenmez mi?

Bürokratlar önce verilen emrin kanuna uygun olup olmadığını görecek. Bürokrat kim; devletin memuru, ajanı. Kamuda görevli olan Merkez Bankası başkanı memurdur, bürokrattır. Hem bürokrat olacaksın hem de birkaç yerden maaş alacaksın, bırakın Allah aşkına. Aarhus Sözleşmesi halkın bilgi ve belge edinme hakkını koruyan uluslararası sözleşmedir ve Türkiye 1998'den beri bunu imzalamayan üç ülkeden biri; Rusya, Andorra, Türkiye. Bu şartlarda nasıl olur da Avrupa Birliği'nde yarışacağız dersiniz? İktidara gelen menfaatlerini koruma anlayışı içinde olunca sonuç da bu oluyor. Partiyi kurarken milletvekilleri mal bildirimlerini açık olarak verecek, gerekirse soruşturulacaktır dedik.

‘ERDOĞAN ŞEFFAFLIK İÇİN ‘BUNU UYGULARSAK PARTİDE İLÇE BAŞKANI BULAMAYIZ’ DEMİŞTİ’

Bu konuya daha sonra Ahmet Davutoğlu, başbakan olduğu dönemde el attı, “Bütün kamu görevlileri ile ilgili ahlak, meslek standartlarının belirlenmesi, atamaların, yükselmelerin belirlenmesi ve siyasi etik yasası” için rapor verdi ama Meclis'te görüşülmediği için kanunlaşmadı. Tayyip Bey, Davutoğlu'nun açıkladığı “Şeffaflık Paketi” için ne demişti; “Bunu uygularsak partide ilçe başkanı bulamayız.” Bakıyorsun ilçe başkanının altında Mercedes, oradan buradan maaşlar… Ne oluyor, siyasetle ticaret iç içe. İngiltere 1995'te kabul etti, tıkır tıkır işliyor, Amerika'da bir bakan atanmadan önce komisyonda dinlenir, bu nedenle atanmayan çok kişi olmuştur.

‘KANUNLA UYGULANMIYOR, YOLSUZLUKLA İLGİLİ ÖNERGELERE CEVAP VERİLMİYOR’

Türkiye de gerekeni yapsaydı bugün Gri Liste'de olmazdık. “Milletvekillerinin yapamayacağı işler” hakkında kanun var, çıktığından beri hiç uygulanmadı. Kanunlar uygulanmıyor. Hukuksuzluk ve yolsuzluklarla ilgili soru önergelerine cevap verilmiyor. Yasama Meclis'te görev yapmıyor, yargı da yapmıyor.