Martin Edenromanı Jack London'un yarı otobiyografik eseri, kısaca “hayatı sokaklarda öğrenen bir işçi”yi konu alıyor. Siz nasıl okudunuz Martin Eden karakterini?

Martin, dediğiniz gibi, bir işçi ve hayatı sokakta, yani gerçeğin ta kendisinden öğrenmiş bir karakter. Aslında kitabın giriş bölümünde detaylıca anlattım. Kısaca değinmem gerekirse, çocuk yaşta anne ve babasını kaybetmiş, çalışmak zorunda kaldığı için okulu bırakmış bir çocuk işçi. Gazete dağıtarak tanışıyor hayatın acımasız yüzüyle. Daha sonra denizcilik, define avcılığı gibi işler yapmış, mücadeleci ve pes etmek nedir bilmeyen biri. Zeki, yakışıklı, eğlenceli, gözlem yeteneği yüksek ve tüm yaşadıklarına rağmen hayat dolu Martin.

Amerikan rüyasını, klişeleşmiş zengin kız-fakir oğlan hikâyesini anlatıyor gibi görünse de özünde felsefik ve sosyolojik derinliği olan, sınıfsal farklılıkları çarpıcı bir şekilde anlatan ve bunu sizin dünyanıza yansıtan bir varoluş mücadelesi okuyorsunuz. Martin'i bunların dışında bir gözle okuyunca yalnız, sevgiye aç, güzelliğe tutkulu ve gelişime çok açık ama bir yandan da kibirli ve hırslı bir genç görüyorsunuz. Sihirli bir el ona dokunduğunda içindeki cevheri ortaya çıkaracak gibi ama bunun için gereken motivasyonu ait olduğu sınıfta bulamıyor. Jack London' da bunu bir aşk hikayesi üzerinden çok iyi başarmış.

"Konuşmak istediğim ve ondan duymak istediğim çok şey vardı. Bunun yolu da kendim olarak onun zamanına gitmekten geçiyordu. Aynı dili yakalamak ve hem onun gibi hem de kendim olarak konuşmak en zor kısmıydı. Yazarlığın “şizofren” haliyle Martin sayesinde tanışmış oldum."

Şimdiye dek yazılmamış türden bir inceleme” demişsiniz kitap için; “bir roman karakter”i ile ilişki kurmak, usta bir yazarın “roman kahramanı”nı yeniden yazmak zor olmadı mı?

Çok zor oldu tabii, ama yeniden yazma durumu yok. Jack London gibi usta bir yazarın romanına sadık kaldım. Sadece karakterin başından geçenlerin satır aralarına indim ve karakterin kendisiyle bir okuyucu olarak düşsel bir yolculuğa çıktım. Çünkü onunla konuşmak istediğim ve ondan duymak istediğim çok şey vardı. Nedenini, niçinini onunla tartışmak istiyordum. Bunun yolu da kendim olarak onun zamanına gitmekten geçiyordu. Onunla aynı dili yakalamak ve hem onun gibi hem de kendim olarak konuşmak en zor kısmıydı. Yazarlığın “şizofren” haliyle Martin sayesinde tanışmış oldum.

mardin eden

Roman Kahramanları Serisi’nden çıkan “Martin Eden Olmak!” edebi olarak incelemeye mi, yoksa yazınsal bir esere mi yakın sizce?

“Martin Eden Olmak” edebi bir eserdir diyemem. Biyografi kategorisinde yer alması gereken yazınsal bir eser demek daha doğru olur. İkinci sorunuza tam burada dönmek gerekirse, şimdiye dek yazılmamış türden bir inceleme dememdeki kasıt buydu. İlk kez bir roman incelemesinde roman kahramanının biyografisi yazılmış oldu. Üstelik yarı otobiyografik bir roman bu. Böyle yazarı ve karakteri birbiriyle buluşturma imkanı buldum. Zaten inceleme Jack London'la başlayıp Martin Eden ile devam ediyor.

"İnsan kendinden bir parça gördüğü biriyle bağ kurar. Açıkçası Martin'le kurduğum bağ sayesinde işim daha kolay oldu. Onunla yaptığım konuşmalarda işime çok yaradı geçmişimi kullanmak..."

Kitapta Martin Eden ile konuşmalarda kendi yaşantınızdan olduğu izlenimi veren kesitler de görüyoruz. Bir anlamda kendinizle ve geçmişinizle kurduğunuz bir diyalog mu bu kitap?

Çok güzel bir soru bu. Birkaç yerde üstünkörü değinmeme rağmen iyi yakalamışsınız. Biraz iç hesaplaşma vardı elbette. Hatta bir diyalogta neden üzerine gittiğimi sorgulayan Martin'e “Senin değil, kendimin üzerine gidiyorum. Sende gördüklerim aynadaki yansımalarımmış” demem de bundan. İnsan kendinden bir parça gördüğü biriyle bağ kurar. Açıkçası Martin'le kurduğum bağ sayesinde işim daha kolay oldu. Onunla yaptığım konuşmalarda işime çok yaradı geçmişimi kullanmak...

Kitabın ön ve arka kapaklarında “Haritasız pusulasız bir denizde sürüklenen gemi gibiyim. Artık yönümü bulmak istiyorum.” ve “Senin fikirlerin de tıpkı giysilerin gibi başkaları tarafından üretilmiş”. Seçimi nasıl yaptınız? Mardin Eden’i mi anlatıyor bu alıntılar?

Bu iki alıntıyı ve incelemenin içindekileri özenle seçtim. Hepsinin ayrı bir derinliği var ve sırasıyla okunduğunda karakter gelişimiyle ilgili ipuçları veriyor. Çocuk yaştan beri geçici işlerde çalıştığı için artık yönünü bulmak ve bir amaç edinmek istiyor. Bunun için yapması gereken tek şey bir yol haritası oluşturmaktır. Arka kapaktaki söz de kitabın en sevdiğim alıntıydı. Kendi fikirleri olan ve fikirleri kişiliğini oluşturan bir adam Martin Eden. Popüler diye bir şeyi beğenmek zorunda ya da o fikri savunmak zorunda değilim diye bir çıkışı var ki tam da günümüze uyan bir söz.

Roman Kahramanları Serisi için başka çalışmalarınız olacak mı? Hangi yazarın, hangi karakterini çalışmak istersiniz?

Şimdilik ufukta görünen böyle bir düşüncem yok, ama olmayacağı anlamına gelmez. Şu an bir roman projesi üzerinde çalışıyorum. Yaptığım okumalar ve çalışmalar bu yönde ilerliyor. Türü ve içeriği bende saklı, ama başarılı olabilirsem ses getireceğini, gereksiz hassasiyetleri, kutsalları ve yargıları olanların sinir uçlarına dokunacağını düşündüğüm bir eser olacak. Bu kadar ipucu şimdilik yeterli bence.

Son olarak eklemek istedikleriniz...

Son olarak eklemem gerekirse; her insan ürettiği bir şeyin yayılmasını ve hedef kitleye ulaşmasını ister ama bu karakteri seçmemdeki neden çok satılsın, para kazanayım diye değildi. Zaten bunun için daha çok uzun yolum var ama herkesin Martin Eden'i okumasını isterim. İnanın bana mutlaka hayatınızın bir yerinde kesişeceğiniz inanılmaz dersler çıkarıp ilham alacağınız bir roman. Bu keyifli söyleşi için size çok teşekkür ediyorum. Pusulanız şaşmasın.