CHP Genel Başkanı ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu Ordu'da miting düzenledi. Mitinge, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş da katıldı.

Mitingde Gültekin Uysal şunları söyledi:  

“Türkiye ya tarihi yürüyüşüne devam edecek ya da birilerinin müsaade ettiği kadar hakka, hukuka, demokrasiye razı olacağız. Ben Ordu’da sormak isterim. Bu dayatmalara rıza gösterecek miyiz? Göstermeyeceğiz. Bu dayatmalara Mustafa Kemal rıza göstermemiş, elbette onun izinden gidenler de rıza göstermeyecektir. Onun taşıdığı iradeyi cesareti, bugünün Türkiye’sinde hep beraber Anadolu’nun her noktasına yaymak mecburiyetindeyiz, yaymalıyız. Çünkü, zamanın hızla değiştiği ve aktığı bir dönemdeyiz. Zaman kaybetmeye tahammülümüz yok, bugün maalesef Türkiye’deki demokrasi açığının bedelini, özellikle gençlerimiz ödüyor, özellikle kadınlarımız ödüyor. Ama birilerinin umurunda değil. O diyor ki; ‘Giderlerse gitsinler’, giderse gitsin diyenler Allah’ın izniyle 14 Mayıs’ta onlar gidecek. Bu memlekette kimsenin kimseyi gönderme hakkı yok. İşte bu Halil İbrahim sofrasında herkese yer var. O nedenle gönlümüzü açacağız, kollarımızı açacağız ve birilerinin Türk milletine deli gömleği giydirme teşebbüslerine karşı ördüğü duvarları yıkıp atacağız.

“KRAVATLI BİR SOYGUNLA MİLLETİN YARINLARI ÇALINMIŞ. İŞTE İTİRAZIMIZ BUNADIR”

Alışmış onlar, söyleyecek söz bitmiş. Şimdi, siyaseti kimliklere hapsetmeye çalışıyorlar. Oysa biz Türkiye’nin geldiği noktada tarihi geriye doğru akıtamayız. Bunlar istiyor ki tarihi geriye doğru akıtalım. Sırtını dayayacakları bu büyük geçmişe sırtını döndüler. Şimdi neresinden baksanız evin yolunu bulamıyorlar. Suriye’de attıkları yanlış adımın neticesinde bir PKK devleti kurulur hale gelmiş. Bu yanlışın bedelini muhalefete yüklemeye çalışıyor beyler. Siz yaptınız… Milyonlarca sığınmacıyı mazlum milletleri bağrına basmış Türk milleti, yüreğine basmak zorunda kaldı. Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir devlet, hiçbir millet bunu başarabilme imkânı yoktur. Bunu Türk milleti başardı. Bir karar anına yaklaşıyoruz. Bu karar anında yarınlarımız için 21 yıldır, adeta bir parti olmaktan çıkmış organize bir şebekeye dönüşmüş bu siyasi iktidardan kurtarmak mecburiyetindeyiz. Hani geçmişte partiler kapatılırdı, şimdi namuslu bir hukukçu olsa bu iktidarı yolsuzlukların odağı olmaktan kapatır. Yolsuzluk, o kadar sistematik bir hale gelmiş ki Türk milletinin milli güvenliğini tehdit eder hale gelmiş. Geleceğimi heba eder hale gelmiş. Kravatlı bir soygunla milletin yarınları çalınmış. İşte itirazımız bunadır.

“YETİVERSİN GAYRI”

Ordulular size de sormak isterim, dünümüzü çalanlara yarınlarımızı da çaldıracak mıyız? Asla. Ege’de güzel bir söz var, ‘Yetti gari’dir. Yetti mi yetmedi mi? Yetiversin gayrı. Türk milleti kendilerine yetki istemiş, yetki vermiş. Güç istemişler, güç vermiş. Mutlak güç istemişler, onu da vermiş. Dayanamamışlar, ‘Dilimizden dökülen kanun olsun’ demiş; adına Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi dedikleri sınırsız, sıfır denetim mantığı içerisinde, keyfi rejimle onu da elde etmişler. Şimdi, mazeret kalmadı. Milletimizi yoksulluğa mahkûm etmişler, milletin rızasını kazanamadıkları için şimdi binbir entrika peşindeler. Cumhurbaşkanı, kendisine oy verenlerin değil 85 milyonun Cumhurbaşkanı olsaydı bu dili kullanır mıydı? Ne diyor? ‘Dinsizler, bayraksızlar’ diyor muhalefete. Allah’tan kork. Bilin ki, işte bu Emevî siyasetidir.

“DEMOKRASİ MAFİŞ, HUKUK MAFİŞ”

İçişleri Bakanı var, şahsi ikballeri için dün söylediklerinizi bugün unutabilirsiniz. Şimdi daha vahim… Ne diyor? 14 Mayıs seçimleri bir darbeymiş. Aslında bu iktidarın, sahip olduğu zihniyeti zihninin arkasındakini öne döküyor. Anadolu’da güzel bir söz var; çok sevdiğim için paylaşmak isterim. Ne deriz? Takke düştü deriz, kelle göründü deriz. Bunların zihniyeti bu. Demokrasiye zaten inanmamışlardı. Demokrasiye küfür rejimi diyenler bunlar değil mi? Onlar için demokrasi ve hukuk lehlerine işliyorsa kabuller, lehlerine işlemiyorsa kabulleri değil. Bunlar, ‘Mağduruz’ diyorlardı. Arap aleminde bir hikaye anlatılır; fırtınaya ağacın tepesinde yakalanmış, dua etmeye başlamışlar. Yarabbi demiş, sağ salim ayağımı yere basarsam beş kurban, biraz inmiş dört demiş. Biraz inmiş üç demiş. En son ayağı yere basınca ne demiş? Kurban mafiş demiş. Şimdi de bunlar devleti ele geçirdiler ya demokrasi hak getire… Demokrasi mafiş, hukuk mafiş… Böyle bir zihniyet ile mücadele diyoruz. Bizim meselemiz sadece bir iktidar değişimi değildir, bu tarihi eşikte Türkiye’yi yeni yeni güç merkezlerinin yükseldiği bu küresel iklimde yeni bölgesel ittifakların oluştuğu bu uluslararası iklimde her şey ülkenin kudret kapasitesine denk bir siyasi akılla, kadroyla, liderle, programla buluşturabilecek miyiz buluşturamayacak mıyız… Allah’ın izniyle buluşturacağız.

“BİRİNCİ TURDA BU İŞİ BİTİRECEĞİZ”

Birinci turda bu işi bitireceğiz Allah’ın izniyle. O açıdan Ordu’nun iradesi önemli. Sadece Cumhurbaşkanlığı’nda değil, Millet İttifakı olarak TBMM’de de nitelikli bir çoğunluğu elde edebilmemiz için parlamentoyu da kazanabilmemiz lazım. O açıdan mücadelemiz büyüktür.  Tek bir tane davaları var, bir kişi yargının karşısına çıkmasın diye ailesi ile beraber üç beş maaş alan yandaşları ile beraber bu düzeni devam etsin. Başka hiçbir dertleri yok.

“DEĞİŞEN ŞARTLARI GÖRECEĞİZ”

Yükümüz ağır, yükünüz ağır. Bir millet olma şuuru ile beraber Türkiye’de Millet İttifakı olarak ortaya koyduğumuz bu iradeyi hep beraber taçlandıracağız. Başaracağız ve bu aziz milleti yeni bir yüzyıla alnı ak, başı dik bir şekilde hep beraber taşıyacağız. Bunu yapacak gücümüz var. Çünkü biz, nereden geldiğimizi biliyoruz. Bu ülkeyi bu milleti nereye götüreceğimizi de biliyoruz. Eğer bunun gereğini yapmazsak önümüzdeki üç beş zaman diliminde ifade ettiğim bir programla buluşturamazsak daha büyük meydan okumalarla bölgemizde karşı karşıya kalırız. Değişen şartları göreceğiz.”