Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği tarafından yazılan mektupta, "Boğaziçi Üniversitesi’nin demokratik teamüllerine uygun olmayan atanmanızı Boğaziçi Üniversitesi’nin bir öğretim üyesi olarak nasıl içinize sindirebiliyorsunuz? Sizden beklenen adaylıktan vazgeçmeniz olurdu. Ancak siz aday oldunuz ve atandınız. Bir noktada atayana biat ettiniz. Unutmayın ki üniversitede bilim, liyakat ve akademik özgürlük vazgeçilmez unsurlardır ve nitelikli akademisyen biat etmez" denildi.

Öğretim üyelerinin açık mektubunda şu ifadelere yer verildi:

"Boğaziçi Üniversitesi, sizin de bildiğiniz gibi yıllardan beri süregelen demokratik teamülleri gereği yöneticilerini seçim sistemi ile belirliyor ve en çok oyu alanın atanması konusunda diğer adaylar adaylıktan çekiliyorlardı. Kayyım Rektör Bulu’nun görevden alınması sonrası Temmuz ayı içinde Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri rektör adaylarını yaptıkları seçim ile belirlemişlerdi. Yüzde 82 katılımın olduğu oylamada, size, %95 güvensizlik oyu verildi ve adaylığınızın desteklenmediği de açıklanmıştı.

Boğaziçi Üniversitesi’nin demokratik teamüllerine uygun olmayan atanmanızı Boğaziçi Üniversitesi’nin bir öğretim üyesi olarak nasıl içinize sindirebiliyorsunuz? Sizden beklenen adaylıktan vazgeçmeniz olurdu. Ancak siz aday oldunuz ve atandınız. Bir noktada atayana biat ettiniz. Unutmayın ki üniversitede bilim, liyakat ve akademik özgürlük vazgeçilmez unsurlardır ve nitelikli akademisyen biat etmez.

Sayın İnci; Rektör yardımcılığı ve vekilliği yaptığınız dönemlerdeki antidemokratik uygulamalarınızı hatırlatmakta fayda görmekteyiz;

a) Öğrencilerin tepkileri ve akademisyenlerin direnişine rağmen Bulu ile çalışmayı kabul eden ilk akademisyen oldunuz ve bu süreçte Bulu’ya demokratik olarak tepki gösteren iki öğrenci tutukluyken, 51 öğrenci yerlerde sürüklenerek darp edilirken görmezden geldiniz.

b) Melih Bulu döneminde, rektör yardımcılığı görevinin yanı sıra Sosyal Bilimler Enstitüsü’ne (SBE) vekaleten müdür olarak atanmanız üniversite teamüllerine aykırı olmasına rağmen bu görevi de kabul ettiniz.

c) Vekaleten atandığınız rektörlük makamında ilk icraatınız 16 Temmuz’da oldu. 14 yıldır Batı Dilleri ve Edebiyatları Bölümü Öğretim Görevlisi Can Candan’ın üniversitedeki görevine son verdiniz. Üniversiter kriterlere aykırı bu antidemokratik uygulamayı hangi kritere dayalı olarak yapmış olduğunuzu kamuoyuna açıklama cesareti gösteremediniz.

d) Aynı dönemde ikinci icraatınız Batı Dilleri ve Edebiyatları Bölümü’nde sekiz yıldır ders veren öğretim görevlisi Feyzi Erçin‘in Yaz Okulu’nda FA 481 (Film Music) dersini vermesini engellediniz.

e) Rektörlük makamını vekaleten yürüttüğünüz dönemde Boğaziçi Üniversitesi demokratik teamüllerine hiç uymayan ve çok önemli bir görevi yürüten Cinsel Tacizi Önleme Komisyonu’nun (CİTÖK) Ofis Koordinatörü Cemre Baytok‘un da görevine 'hizmete gerek kalmadığı ve kendisine başka pozisyon bulunamadığı' gerekçesiyle son verdiğinizi bildirdiniz. Bu uygulama rektör yetkilerinin nasıl fütursuzca kullanıldığının bir göstergesi olmuştur ve tek adam yetkisinin acımasız örneğidir.

f) Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri, Atanmış rektör hakkında ve siz de dahil atanmış rektör yardımcıları ve eski YÖK başkanı hakkında görevinizi kötüye kullandığınız gerekçesi ile suç duyurusunda bulundular. Hem de belgeler ile. Bu durumu içinize nasıl sindirebiliyorsunuz?

f) Emekli ve yarı zamanlı akademisyenlerin iş akidlerini eyleme katıldıkları gerekçesiyle imzalamadığınızı açıkladınız. Oysa ki üniversitelerde demokrasi, akademik özgürlük, düşüncenin özgürce ifade edilmesi vazgeçilmez unsurlardır ve akademisyenlerin, öğrencilerin demokratik eylem yapması hukukidir, vazgeçilmez bir haktır. Bu eylemlerinden dolayı kimse cezalandırılamaz.

e) Yasalara aykırı biçimde kurulan Hukuk ve İletişim Fakültelerinin açılmasına göz yumdunuz. Siz de biliyorsunuz ki özellikle Hukuk Fakültesi Boğaziçi Üniversitesi’ni yozlaştırmak, kimliğini yok etmek amacı ile tepeden alınan karar ile açılmıştır. Hukuki dayanağı yoktur. Hukuk ve İletişim Fakültelerin akademisyenleri hepsi dışardan atanacağı açık ve nettir. Bu atamaların Boğaziçi Üniversitesi’nin nitelikli kimliğine zarar vereceği açıktır. Siz evet dediğiniz için üniversitenize en büyük zararı verdiğinizin bilincinde değilmisiniz?

Sayın İnci,

Yukarıda sıraladığımız antidemokratik ve üniversiter hiçbir kritere uymayan uygulamalarınızı henüz resmen rektör olmadığınız ülkemizin en gözde üniversitesi içinde gerçekleştirdiniz. Şimdi Atanmış bir rektörsünüz. Boğaziçi Üniversitesi akademisyenlerinden demokratik teamülleri gereği %95 red oyu almış birisiniz. Hem üniversiteniz bileşenleri hem de demokratik toplum nezdinde kabul görmediğiniz çok açıktır. Atanmış biat eden bir rektör olarak görevinize devam etmede ısrarcı olabilirsiniz. Ancak bu durum yukarıda belirtilen antidemokratik uygulamalarınız ve üniversite bileşenleri tarafından istenmeyen bir yönetici olduğunuz gerçeğini değiştirmez. Bu gerçekler ortada iken ve Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi olarak eğer içinizde biraz da olsa üniversiter değerlere saygınız kaldı ise size yakışanı yapmanızı toplum vicdanı sizden beklemektedir.

Her şeye rağmen biat etmenizden dolayı ben bu görevi bırakmam devam ederim diyebilirsiniz. Ancak hem vicdani hem üniversite içi tamiri mümkün olamayacak hasarlar hem de hukuki doğabilecek her türlü sorumluluk size ve yandaşlarınıza ait olacaktır."