UNICEF ve Türkiye Barolar Birliği’nin (TBB) avukatlar ve baroların çocuk hakları alanındaki bilgi birikimini arttırmak ve çocukların adalete erişimini sağlamak amacıyla başlattıkları “Çocuk Haklarının Geliştirilmesi, Korunması ve İzlenmesi Konusunda Avukatların ve Baroların Kapasitelerinin Güçlendirilmesi” (ÇABA) Projesi’nin açılış töreni bugün Bilkent Otel’de yapıldı. UNICEF Türkiye Temsilcisi Regina De Dominicis yaptığı konuşmada, “Çocukların yasal olarak güçlendirilmesinin değişimi hızlandıracağına inanıyoruz. Dolayısıyla bu projenin zamanlaması oldukça manidardır” dedi. TBB Başkanı Erinç Sağkan ise, “TBB özellikle adalete erişimde dezavantajlı gruplar için üretmeye ve mücadele etmeye devam edecektir” dedi.

UNICEF ve TBB’nin avukatlar ve baroların çocuk hakları alanındaki bilgi birikimini arttırmak ve çocukların adalete erişimini sağlamak amacıyla başlattıkları “Çocuk Haklarının Geliştirilmesi, Korunması ve İzlenmesi Konusunda Avukatların ve Baroların Kapasitelerinin Güçlendirilmesi” Projesi’nin açılış töreni bugün Ankara Bilkent Otel’de yapıldı. Avrupa Birliği’nin (AB) yaklaşık 3,2 milyon euro tutarındaki finansman desteğiyle yürütülecek proje, 3 yıl sürecek.

Proje kapsamında, adalet sistemine çocuk dostu adli yardım ve çocuk hakları konularında çalışan yaklaşık 2 bin avukata yönelik kapsamlı bir eğitim programı hazırlanacak; Baroların izleme kapasitesini güçlendirmek için de ise Adana, Aydın, Batman, Erzurum ve Trabzon’da pilot Çocuk Hakları Merkezleri kurulacak.

Çok sayıda Baro başkanı, avukat ve yabancı misyon temsilcisinin katıldığı açılış töreninde konuşan Avrupa Birliği (AB) Türkiye Delegasyonu İletişim Bölüm Başkan Birinci Müsteşarı Ramunas Januaskas, şunlara değindi:

“ULUSAL ADALET SİSTEMLERİNİN ÇOCUKLARIN HAKLARI VE İHTİYAÇLARINI GÖZETEREK GÜÇLENDİRİLMESİ GEREKİR”

“BM Çocuk Hakları Sözleşmesi tüm AB’ye üye devletler tarafından onaylanmıştır ve AB’ye yol göstermekte ve çocuk haklarının korunmasıyla ilgili süreci iyileştirmeye devam etmektedir.

AB tarafından hayata geçirilmesi gereken eylemler ve çocuk haklarının ilerletilmesine yönelik amaçlar belirlenmiştir. Bu bağlamda AB üye devletlerine ve aynı zamanda özel sektöre önemli görevler düşmektedir.

Çocuklar mağdur olabilir, sanık olabilir, suça sürüklenmiş olabilir. Her türlü durumda etkili bir şekilde çocukların duruşmalara katılması, savunma hakkının kullanılması ve bunu yaparken de rahat hissetmesi sağlanmalıdır. Genel olarak suça sürüklenen çocuk sayısının azaldığını görüyoruz. Bütün ülkelerde çocuk adaleti sistemlerinde ciddi eksiklikler bulunduğunun da farkındayız. Çocukların özgürlüğünden yoksun bırakılması çok ciddi şekilde gelişimlerini olumsuz etkilere sebebiyet vermektedir. Onların aynı zamanda eğitim haklarını engellemektedir. Göç bağlamında, idari alıkonulma merkezlerinde bulunan çocukları düşünelim. Uygunsuz koşullarda kalanları, ceza infaz kurumlarında anneleriyle kalanları ya da kadın cinayeti mağduru kadınların çocuklarını düşünelim. Adli işlemlerin çocuğun yaşına ve ihtiyaçlarına uyarlanması, tüm haklarına saygı göstermesi gerekir ve çocuğun yüksek yararının her zaman gözlenmesi gerekir. Bu bağlamda ulusal adalet sistemlerinin çocukların hakları ve ihtiyaçlarını gözeterek güçlendirilmesi gerekir.

Özellikle çocuk haklarıyla ilgili farkındalık söz konusu değil. Destek hizmetlerinde de çocuğun yaşına, cinsiyetine uygun, ulaşılabilir desteklerin eksikliğini görüyoruz. AB’de çocuk mağdur haklarıyla ilgili çeşitli iyileştirmeler getirilmiştir. Türkiye’de bu yönde çabaların olduğunu biliyoruz. Ama uzun süre tutuklu kalma, davalarının uzmanlaşmış kurumların önüne gelmemesi ve destek hizmetlerine sınırlı erişim bu eksiklikler arasında sayılabilir. Bu proje bunların iyileştirilmesine önemli katkıda bulunacaktır.”

REGINA DE DOMINICIS: SON ADLİ İSTATİSTİKLERE GÖRE, ŞU ANDA YARGILANMAKTA OLAN ÇOCUK SAYISI 163 BİN

UNICEF Türkiye Temsilcisi Regina De Dominicis şunları kaydetti:

“UNICEF için adalete erişim, adil ve hakkaniyete uygun bir çözüm elde edebilme anlamına gelmektedir. Bu, her çocuk için temel bir haktır. Adalete erişim konusuna çocukların gözünden bakmamız gerekmektedir. Birleşmiş Milletler (BM) Çocuk Hakları Komitesi'nin de belirttiği üzere, çocuklar fiziksel ve psikolojik gelişim açısından yetişkinlerden farklıdır. Ayrıca, çocuklar için etkin ve düzgün işleyen bir adalet sistemi yoksa, adalet sistemine maruz kalmanın çocuklara zarar verdiği ve sorumluluk sahibi yetişkinler olma şanslarını sınırladığı ortaya koyulmuştur. Son 20 yılda çocuk adaleti konusunda övgüye değer reformlar ve büyük ilerlemeler kaydedilmiştir; UNICEF olarak biz de bu reformlara az da olsa katkıda bulunuyoruz ve çoğu zaman AB gibi kilit bir aktörle ortaklaşa hareket ediyoruz.

Veriler, dikkate almamız gereken bazı endişe verici durumların olduğunu gösteriyor. Çocuklara yönelik cinsel istismar davaları 2022 yılında bir önceki yıla göre yüzde 33 oranında arttı. Mahkemelerdeki toplam çocuk mağdur ve tanık sayısına veya çocuk adalet sistemlerinde çocuk hakları konusunda eğitim almış profesyonellerin sayısına ilişkin bir veriye sahip değiliz. Çocuklar için çok önemli bir hizmet olan adli yardımın niceliği veya niteliği hakkında da kamuya açık verilere sahip değiliz. Dolayısıyla bunun gibi zorluklar var. Kaydedilen ilerlemeye rağmen, bu zorluklar esas olarak Türkiye'de adil bir adalet sistemine erişen çocuklarla ilgilidir. Her yıl yaklaşık 600 bin çocuk adalet sistemiyle karşı karşıya gelmektedir. Mart 2023 tarihinde yayınlanan son adli istatistiklere göre, şu anda yargılanmakta olan çocuk sayısı 163 bin. Suç isnadıyla mahkeme önüne çıkarılan çocukların sayısı çok yüksek olmasına rağmen, çocuklara yönelik 100 bini aşkın ceza soruşturması var.

Çocukların yasal olarak güçlendirilmesinin değişimi hızlandıracağına inanıyoruz. Dolayısıyla bu projenin zamanlaması oldukça manidardır. BM Çocuk Hakları Komitesi geçen hafta Türkiye'nin bu yıl sunmakta olduğu periyodik raporun bazı tavsiyelerini paylaştı. Ve bu tavsiyelerin birçoğu tam da ÇABA projesinin ele almayı hedeflediği konunun altını çiziyor.”

ERİNÇ SAĞKAN: TBB ADALETE ERİŞİMDE DEZAVANTAJLI GRUPLAR İÇİN MÜCADELE ETMEYE DEVAM EDECEKTİR

TBB Başkanı Erinç Sağkan ise şöyle konuştu:

“TBB özellikle adalete erişimde dezavantajlı gruplar için üretmeye ve mücadele etmeye devam edecektir. Bu vesileyle biz projeyi ve bu programı hazırlarken UNICEF Türkiye temsilcisi olarak görev yapmakta olan sayın Regina De Dominicis’in terfi ile ülkemizdeki görevinden ayrılmak durumunda kaldığını ve yalnızca bu etkinliğe katılmak üzere geldiğini öğrendim. Bu zarif jesti projeye verdiği değerin bir göstergesi olarak kabul ediyorum. Kendisine çok teşekkür ediyor ve yeni görevinde başarılar diliyorum.

TBB ve Barolar çok uzun yıllardır ülkemizde özellikle adalete erişimde dezavantajlı grupların haklarını savunmak için çok büyük bir mücadele içerisindeler. Ancak bu mücadeleyi yürütürken kamu kurumu niteliğindeki bir meslek örgütü olarak bizi diğer unsurlardan ayıran en önemli etken, bizim bu alanda vicdanlarıyla, gönüllülük esasıyla ancak her şeyden de öte bilgi, birikim ve deneyimle destekleyen binlerce, on binlerce meslektaşımızla birlikte bu mücadeleyi yürütmemiz. Bizi bu alanda daha etkin kılan binlerce, on binlerce avukatın yanımızda bu mücadeleyi yürütmesi hatta ve hatta bazen barolarımızı ve TBB’yi iteklemesi ve bu mücadeleyi daha etkin kılmasıdır.

Bir hikâyeyi sizinle paylaşmak istiyorum. 2019 yılında Ankara Barosu başkanlığı sürecini yürüttüğüm dönemde bir kadın meslektaşımız, bir meslek üstadımız yanıma geldi ve hayata geçirmek istediği bir çalışmasından bahsetti. Cezaevinde tutuklu bir çocuğu avukat olarak ziyaret ettiğini, çocukla ziyaretten ayrılırken kendisinden bir isteği olup olmadığını sorduğunu, o çocuğun da kendisine, ‘Ben ailemle sarılmalı görüşme yapmak istiyorum bir başka isteğim yok’ dediğini ifade etmiştir.

Meslektaşımız yurt dışındaki örnekleri tarıyor, pedagoglardan, sosyal hizmet uzmanlarından görüşler alıyor ve çocuğun üstün yararı ilkesi bakımından, çocuk hakları bakımından, çocuğun gelişimi bakımından ve aynı zamanda cezanın ıslah amacına hizmet edebilmesi bakımından görüşlerin açık görüş şeklinde yapılması çocuklar bakımından, bu sistemde daha uygun olacağı gerekçesiyle Kamu Başdenetçiliği’ne bir başvuru yapıyor. Bu başvuruyu takip etmek üzere Ankara Barosu’na geliyor. Biz o dakika itibariyle bu başvuruya müdahil olduk ve beraber o meslektaşımızla Kamu Başdenetçiliği’ne gittik. Bu başvurunun neden önemli olduğunu, neden haklı olduğunu, yurtdışı örnekleriyle, çocuk gelişimcilerinden aldığımız raporlarda ortaya koyarak taleplerimizi hukuki bir çerçevede ilettik. Birkaç ay sonra meslektaşımız geri geldi, ‘Ne yapıyorsunuz’ dedi. ‘Sizinle beraber gittik anlattık, bekliyoruz’ dedik. ‘Öyle olmaz’ dedi, ‘Çocuk konusu beklemeye gelmez. Kalkın bir daha gidiyoruz’ dedi. Kalktık, bir daha gittik. Bir daha randevu aldık, bir daha anlattık.

Uzun bir mücadeleden sonra, aylar, aylar sonra Kamu Başdenetçiliği, bir tavsiye niteliğinde karar yayınladı. Meslektaşımızın ve aynı zamanda ona katılan Ankara Barosu’nun talebini haklı görerek, tavsiye niteliğinde aldığı bir kararla Adalet Bakanlığı’na ve İçişleri Bakanlığı’na yazı yazarak, Türkiye’deki tutuklu ve hükümlü çocukların tamamının bütün görüşlerinin açık görüş şeklinde olması için yasal düzenleme yapılması yönündeki tavsiye kararı yayınladı.

“TÜRKİYE’DEKİ BİNLERCE ÇOCUK HER HAFTA AİLELERİYLE AÇIK GÖRÜŞ YAPMAYI BİR AVUKATIN MÜCADELESİYLE KAZANDI”

Aylar aylar sonra en sonunda Adalet Bakanlığı bu konuda bir yasal düzenleme yaptı. Ve şu anda Türkiye’deki binlerce çocuk her hafta aileleriyle açık görüşü yapmayı yani sarılmalı görüş yapmayı bir avukatın mücadelesiyle kazandı. İşte o avukat, o günden beri isminin açıklanmasını ısrarla istemez. Der ki, ‘Bu Ankara Baro’muzun başarısıdır.’ Oysa biz biliyoruz ki, bu bir meslektaşımızın başarısıdır. Avukat Dilber Kanşay ise şunları söyledi:

“Aslında bir avukatın, hukuki bilgi birikimiyle mücadele ettiği zaman, yanında da örgütlü gücü olan Baro’nun onun mücadelesini desteklediğinde nasıl bir anda her şeyin güzelleşebileceğinin bence en somut örneklerinden birisidir, sizlere burada açıkladığın bu örnek. Bu proje de ÇABA projesi de tam da az önce bahsettiğim unsurlara hizmet eden bir proje, avukatların ve Baroların çocuk hakları konusundaki kapasitelerinin geliştirilmesi. Ben bu anlamda bu projeye emek sunan tüm bileşenlere ayrı ayrı teşekkür ediyor, hem çalıştayın hem kurultayın amacına hizmet etmesini diliyorum.” (ANKA)