Sendika yöneticisi Ömer Tunca, Ankara’daki basın açıklamasında, “Ülkemizde 9 milyon emekli, 7 bin 500 TL aylık almaktadır. Bu aylık, açlık sınırı bile değil, ölüm sınırıdır. Kalan ömrümüz hastane kapılarında, sağlık hizmeti almaya çalışarak geçiyor. Bu sorunları çözmek yerine sendikal örgütlülüğümüzü engellemeye çalışan siyasi iktidar, emeklileri sendikalarını kapatarak sessizleştirmek, örgütsüz bırakmak istemektedir” dedi. Emekli öğretmen Mustafa Meriç ise “9 Mayıs’ta bizi hukuken kapatabilirler, ama biz fiilen varız. 16 milyon olarak, insan olarak Türkiye’de taleplerimizi haykırıyoruz. Kuşkusuz bu bir siyasi dava” diye konuştu.

Tüm Emeklilerin Sendikası hakkında kapatma davasının ilk duruşması, 9 Mayıs Salı günü Ankara’da yapılacak. Tüm Emeklilerin Sendikası, hakkında açılan kapatma davasını, bugün Türkiye genelinde düzenlediği basın açıklamalarıyla protesto etti.

Ankara’daki basın açıklaması, sendikanın genel merkezinin önünde yapıldı. “İnsanca yaşamak istiyoruz”, “Sendika hakkımız engellenemez”, “Sendika hakkımız, söke söke alırız” ve “Yaşasın örgütlü mücadelemiz” sloganları attı. Sendika yöneticisi Ömer Tunca, emekliler adına yaptığı basın açıklamasında şunları söyledi:

“9 MİLYON EMEKLİ 7 BİN 500 TL AYLIK ALMAKTADIR. BU AYLIK, AÇLIK SINIRI BİLE DEĞİL, ÖLÜM SINIRIDIR”

“Ülkenin bütün değerlerinde emeği, gayreti olan emekliler, kendilerine reva görülen yaşam koşullarına karşı hak temelli örgütlenerek 1995’li yıllardan beri sendikal haklarını kullanıyor. O zamandan bu yana emeklilerin taleplerine kulak verme, haklarını verme yönünde tavır alması gereken devlet, siyasi iktidarlar, emeklilerin öz örgütü olan sendikaları kapatma, engelleme, baskı ile yok saymayı tercih etmektedir. Bütün bunlara rağmen emekliler, sendikal örgütlülüklerini sürdürmüşler, emeklilerin hak mücadelesini sendikal örgütlenme aracılığıyla yerine getirmişlerdir. 30 Kasım 2023 tarihinde Ankara Valiliği’ne yaptığımız başvuru ile sendikamız Tüm Emeklilerin Sendikası tüzel kişilik kazanmıştır. Geçmişten getirdiği örgütlenme ve mücadele birikimini, sadece adı değişen örgütlülüğümüzle bugünlere getirdik.

Açlık sınırının 10 bin TL, yoksulluk sınırının 32 bin TL, asgari ücretin ise 8 bin 500 TL olduğu ülkemizde 9 milyon emekli 7 bin 500 TL aylık almaktadır. Bu aylık, açlık sınırı bile değil, ölüm sınırıdır. Kalan ömrümüz hastane kapılarında, sağlık hizmeti almaya çalışarak geçiyor. Çalışırken misli misli ödediğimiz sağlık primleri yok sayılıyor. Sağlık hizmetleri adeta soygun yerine dönüşmüş durumdadır.

“İNSANCA BİR YAŞAM EN, TEMEL HAKKIMIZDIR”

Aylık bağlanırken uğradığımız haksızlıkların, adaletsizlikleri haddi hesabı yok. Akşam dağılmış pazarlardan çöpe atılmış sebze meyve toplayan emeklilerin görüntüleri siyasi, iktidarın ayıbı değil mi? Demokratik bir ülke, barış içinde bir ülke, kardeşlik içinde, eşitlik içinde bir ülke, en başta emeklilerin hakkıdır. İnsanca bir yaşam, en temel hakkımızdır.

“ANKARA VALİLİĞİ’NİN AÇTIĞI KAPATMA DAVASININ İLK DURUŞMASI 9 MAYIS 2023 TARİHİNDE ANKARA’DA GÖRÜLECEKTİR”

Bu sorunları çözmek yerine sendikal örgütlülüğümüzü engellemeye çalışan siyasi iktidar, emeklileri, sendikalarını kapatarak sessizleştirmek, örgütsüz bırakmak istemektedir. Bu amaçla sendikamızı da kapatmak istiyorlar. Sendikamız için Ankara Valiliği’nin açtığı kapatma davasının ilk duruşması 9 Mayıs 2023 tarihinde Ankara’da görülecektir.

Siyasi iktidara buradan sesleniyoruz. Adalete, hukuka olan inancımızı korumak istiyoruz. Demokratik bir ülke olmanın gereği olarak, emeklilerin sendikal haklarını tanıyın, bu davayı geri çekin. Çünkü ne yapsanız da sendikal haklarımızı kullanmaktan asla vazgeçmeyeceğiz. Geleceğimize sahip çıkmaktan asla vazgeçmeyeceğiz.”

“9 MAYIS’TA BİZİ HUKUKEN KAPATABİLİRLER, AMA BİZ FİİLEN VARIZ”

Emekli öğretmen Mustafa Meriç ise ANKA Haber Ajansı’na şunları söyledi:

“Emekliler, emekçiler gibi, tüm çalışanlar gibi yoksulluk sınırının altında yaşamaya zorlanan kesimdir. Dolayısıyla ‘bu neden böyledir’ diye düşündüğümüzde aklımıza, bunların örgütsüz olduğu, herhangi bir hak arama mücadele araçlarının olmadığı cevabını alıyoruz. Dolayısıyla ‘Bu bir kader değildir’ diyoruz. Kendi geleceğimize ilişkin yapılaşmayı örgütlenerek aşabileceğimizi söylüyoruz. Bütün gelişmiş modern ülkelerde herkesin örgütlenme hakkı vardır, emekliler dahil olmak üzere. Fakat iktidar, her ağzını açtığında ileri demokrasi sözünü kullanmasına rağmen emeklilerin bu talebini, örgütlenme talebini kabul etmiyor ve örgütlenme talebini kabul ettiği kesimleri de kamu çalışanları, işçileri vs. onların da örgütlenme mücadelesi ve hak arama yollarını tıkıyor. Biz, bunun, kendi güçlü kollarımız ile aşılacağını, kendi eğlememizle, etkinliğimizle aşılacağına inanan insanlar olarak, onlar kapatsalar da biz var olduğumuz sürece, Türkiye’de 16 milyona yakın emekli var, bunların haklarının bizzat örgütlenerek alınabileceği inancımız nedeni ile Tüm Emekliler Sendikası olarak sokaklara çıkıyoruz. Bugün Türkiye’nin her tarafında taleplerimizi haykırıyoruz. 9 Mayıs’ta bizi hukuken kapatabilirler, ama biz fiilen varız. 16 milyon olarak, insan olarak, Türkiye’de taleplerimizi haykırıyoruz. Ekonomik, sosyal, siyasi taleplerimizi bir bütün olarak savunuyoruz.

“KUŞKUSUZ BU BİR SİYASİ DAVA”

Kuşkusuz bu bir siyasi dava. 16 milyon emekli olduğunu, haklarını birlikte aradıklarını düşündüğümüzde bu, iktidarları rahatsız edici bir şeydir. Çünkü eğer çalışan emekçiler hakkını aldığı zaman rant kesimlerine, hortumcularına, Türkiye’yi soyan kesimlere aktaracakları bir şey kalmayacağı için çalışanları susturarak, örgütlenme hakkını alarak bu düzenin böyle devam etmesini istiyorlar.”