Haber: Fatoş Erdoğan

Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP) Çocuk Hakları Meclisi, "Depremde Kaybolan Çocukların Takipçisiyiz' depremden etkilenen tüm çocuklar için sokaktayız! Çocuklar yalnız da sahipsiz de kimsesiz de değil! Biz varız!" şiarıyla Kadıköy Süreyya Operası önünde basın açıklaması düzenledi.

photo_5766971069763271486_y

Kaç çocuk kayıp?

Kaç refakatsiz çocuk tarikat yurtlarına verildi? dövizlerinin taşındığı basın açıklamasında sık sık çocukları yalnız bırakmayacağız, tarikatı değil çocukları koruyun' sloganlarının yanı sıra"hükümet istifa" sloganı atıldı.

Basın açıklamasında konuşan

TÖP Çocuk Hakları Meclisi Sözcüsü Hatice Göz şunları söyledi:

"Göz depremin üzerinden 24 gün geçti onbinlerce insan enkazın altında ses vere vere, buradayız diye diye can verdi. Seslerini duymadı hiç kimse devlet halkı enkaz altında bıraktı. İnsanlar ölürken çadır sattılar, kan sattılar. İnşaat derdine düştüler. Bu halkın çocuklarını da enkazın altında bıraktılar. Bu iktidar, bu devlet çocukları koruma yükümlülüğünü yerine getirmedi. Binlerce çocuk hayatını kaybetti, binlerce çocuk refakatçisiz kaldı, binlerce çocuk yaralandı. Aileler  çocukların yakınları tam 24 gündür kaybolan çocuklarını arıyor. Yüzlerce aile enkaz altından çıkarılan çocuklarını arıyor 'çocuğum yaşıyordu nerede diye' soruyor

Bugün Aile Bakanı Kaybolan Çocuklar için açıklama yaptı; Kaybolan Çocukların hastanelerde olduğunu varsayıyoruz diye

Bir bakan Kaybolan Çocukların üzerinden 24 gün geçmesine rağmen varsayıyoruz diye açıklama yapabiliyor hiç utanmadan!

Çocukların Takipçisiyiz pankartının açıldığı basın açıklamasını TÖP çocuk Hakları Meclisi adına Seçil Murtazaoğlu okudu.

EN AĞIR BEDELİ ÇOCUKLARA ÖDETTİLER

6 Şubat depreminin üzerinden neredeyse bir ay geçti. Halkı enkazın altında bırakanlar, çocukları da orada bıraktılar. Bütünlüklü bir çocuk politikası olmayışının, ranta dayalı şehirleşmenin en ağır bedelini çocuklara ödettiler.

Depremden etkilenen 11 ilde bugüne kadar on binlerce çocuk hayatını kaybetti. On binlercesi yaralandı. Binlerce çocuk refakatsiz şekilde hastanelerde. Yüzlerce çocuk hakkında yakınları arama ilanı vermiş durumda. Binlerce çocuğun kimliği belirsiz şekilde defnedildiği tahmin ediliyor. En az 20 çocuğun tarikat yurtlarına verildiğini bizzat bakanlık teyit etti! Yüz binlerce çocuk başka şehirlere yerleşti. Yüzbinlerce çocuk derme çatma çadırlarda, temiz su ve elektrikten temel gıdaya pek çok şeyin olmadığı yerlerde.

Çocuklar arkadaşlarını, ailelerini, öğretmenlerini, yakınlarını kaybettiler.

 Afet bölgelerindeki alanlar çocuklar için güvensiz:

Depremler sürüyor, daha önce hasar almış binalar birer birer yıkılıyor. Depremzedeler hala çadır ve güvenli alan bulmakta zorlanıyorlar. Deprem bölgelerinde hala en temel ihtiyaçlar bile karşılanamıyor; çadır, soba, odun, su, hijyen malzemeleri ve gıda yok. Çocuklar tüm bu süreci en ağır şekilde yaşayan grup.

 Var olan toplanma alanları çocuklar için pek çok tehlikeye de açık yerler. Sınırlı sayıdaki park da çadır alanlarına çevrildiği için çocuklar tehlikeli alanlarda oyun oynamaya çalışıyor. Yıkılma tehlikesi olan binaların, çöken yolların, bozulan kanalların, tehlikeli ve kimyasal maddelerin arasında günlük yaşamı geçiriyorlar. Tuvaletten duşa kadar pek çok alanın henüz yetersiz olduğu bu alanlarda hastalıklara en açık grup çocuklar. Yetersiz ve düzensiz beslenmenin de bağışıklıklarını ve gelişimlerini olumsuz etkilediği bu koşullarda çocuklar sık sık hastalanıyorlar. Yaz aylarında artacağı düşünülen salgın hastalıklarda da en kırılgan grup çocuklar olacaktır. Bu süreçte özel gereksinimli, engelli çocuklar için yaşamı daha da zorlaştırdı.

 Bütün bu afetin ortasında çocuklar pek çok açıdan ihlal ve ihmale maruz bırakılıyorlar. En temel hak ve ihtiyaçlarına erişemezken aynı zamanda bilgi alma, güvende olma, duygularını paylaşma, oyun oynama gibi ihtiyaç duydukları durumlara da erişemiyorlar. Psikososyal destek mekanizmaları yetersiz ve dağınık; var olanlar bir kere gelip gitmek dışında bir şeye yaramıyor.

Oysa çocukların şu an ihtiyacı olan sürdürülebilir, devamlı yan yana gelişler ve oyun.

ÇOCUKLARIN İSTİSMARA UĞRADIĞI HABERLERİ DUYULMAYA BAŞLANDI

Bu alanlar aynı zamanda çocukların istismara da açık oldukları alanlar. Nitekim Maraş’tan Adıyaman’a kadar pek çok yerde enkazdan çıkarılan, sahra hastanelerinde olan çocukların özellikle de kolluk güçleri tarafından istismar edildiği haberi duyulmaya başlandı bile. Dağınık çadır yerleşimlerinden tutalım kapalı çadır kentlere kadar olan alanların çocuklar için tehlikesi giderek artıyor.

 Çocuk politikasından; çocuklara oyuncak ve para dağıtmayı anlayanların bu süreçte çocukları daha fazla hak ihlaline maruz bırakmalarına müsaade etmeyeceğiz. Günlerdir çocukları yalnızca birer nesne olarak gören, onlar üzerinden kirli politikalarını ve suçlarını örtmeye çalışanlara izin vermeyeceğiz. Çocukları kullanamayacaksınız.

Soruyoruz

Depremden etkilenen tüm çocukların temel ihtiyaç ve hakları ne zaman karşılanacak?

Kimliği belirsiz şekilde kaç çocuk defnedildi? Bu çocukların, aranan çocuklarla eşleştirilebilmesi adına etkin bir süreç yürütülüyor mu?

Kayıp ilanı olan, nerede ve nasıl olduğu bilinmeyen yüzlerce çocuk için bakanlığın hattını arayanlara “sabırlı olun” denmesi dışında ne yapılıyor? Bakanlık bu çocuklara dair sitesinde birkaç günde bir yayımladığı rakamlar dışında nasıl bir süreç izliyor, bu bilgileri kamuoyu ile paylaşmayı düşünüyor mu?

Kaç çocuk tarikat yurtlarına verildi? Devletin koruma yükümlülüğü olan çocuklar nasıl oluyor da başka kurumlara verilebiliyor?

Hastanelerde refakatsiz kalan ve ampütasyon gibi zorlu süreçleri tek başlarına geçirmek zorunda bırakılan çocukların yakınları ile buluşturulmaları noktasında çalışma yürütülüyor mu? Bu süreçte ailelerin masrafları karşılanıyor, düzenli bilgi akışı sağlanıyor mu? Yoksa aileler, çocukların yakınları başından beri olduğu gibi o savcılıktan bu hastaneye süründürülmeye devam mı ediliyor?

Kaç çocuk eğitimden koptu? Bakanlık ne zaman bu verileri açıklayıp çocukların hızla, güvenli, bilimsel ve anadilinde bir eğitime/rutine dönmesini sağlamayı düşünüyor? Yoksa pandemideki gibi eğitim hakkı ailelerin inisiyatifine mi bırakılacak?

Bölgedeki çocukların ihmal ve istismarının önlenmesi, bu noktada ebeveynlerin ve çocukların güçlendirilmesi ve bu gibi durumların daha başından önlenmesi noktasında neler yapılıyor? Çocukların da bizzat erişebileceği mekanizmalar var mı? Bu noktada var olan hatların güvenli, erişilebilir ve anadillerine uygun seçeneklerde olması sağlanacak mı?

Çocukların psikososyal olarak desteklenmeleri ve tek tek psikolojik desteklenme süreçlerine dahil olabilmeleri noktasında ne yapılıyor? Bu süreçte hangi uzmanlarla, nasıl çalışılıyor? Bakanlık bu noktada “manevi destek” mekanizmalarını alana yığmaktan vazgeçip çocuk hakları odaklı uzman psikolog ve sosyal hizmet uzmanlarının alana girişlerinin önünü açacak mı?

 Tüm bu soruların ardına düşeceğiz. Tek tek her çocuğun takipçisi olacağız.

Bu soruların yanıtlarını almadan, çocukların tüm haklarını korunup uygulanana ve tüm kayıp çocuklar bulunana ya da durumlarının bilgisi yakınlarına verilene kadar sormaktan vazgeçmeyeceğiz.

 Çocukları sizin adaletinize, sizin yetersiz ve çıkar odaklı sisteminizin elinize bırakmayacağız. Biz buradayız, çocuklar yalnız değil! Çocuklar için ve çocuklarla birlikte çalışmaya, hem afet bölgesinde hem de göç edilen yerlerde çocuklardan yana olmaya devam edeceğiz.

Hatırlatıyoruz!

Devlet, çocukları korumak ve haklarını hayata geçirmekle yükümlüdür. Bunu erteleyemez, zamana yayamaz, başka kurumlara devredemez!

 Bizler, depremde de çocuk hakları demeye, afetten önce söylediğimiz gibi afetten sonra da bütünlüklü çocuk politikası demeye devam edeceğiz!