"TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Çocuk Hakları Alt Komisyonu’nun, 6 yaşında sözde evlendirilen, çocukluğu boyunca cinsel istismara uğrayan mağdure H.K.G.’yi yalnız bırakmamasını, meseleye müdahil olmasını; kamuoyunda infiale yol açan sapkınlık karşısında sessiz kalmamasını talep etmekteyiz. 6 yaşında sözde evlendirme hadisesinde yerinde inceleme yapmak, yetkililerden, ilgili kurum ve şahıslardan bilgi almak, benzer hadiselerin önlenmesine ilişkin çözüm yollarının belirlenmesi maksadıyla gerekli çalışmanın yapılmasını arz ve teklif ederiz” ifadeleri kullanıldı.

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’nun CHP’li üyeleri; Mahmut Tanal, Sezgin Tanrıkulu, Enis Berberoğlu, Servet Ünsal, Ali Haydar Hakverdi ve İrfan Kaplan; Hiranur Vakfı’nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel’in kızını 6 yaşındayken “imam nikahıyla evlendirmesi” ve sonrasında yaşanan tartışmalara ilişkin Komisyon Başkanlığı’na başvurdu. Dilekçede, şu değerlendirmeler yapıldı:

“ANNE VE BABASININ TECAVÜZE GÖZ YUMDUĞUNUN ALTI ÇİZİLMİŞTİR”

“İstanbul Sancaktepe’de faaliyet gösteren bir vakfın kurucusu olduğu belirtilen sözde tarikat şeyhi Y.Z.G.’nin, kızı H.K.G’yi, 6 yaşındayken 29 yaşındaki müridi K.İ. ile imam nikahı adı altında sözde evlendirerek, kızının yıllarca cinsel istismara uğramasına yol açtığı yönünde kamuoyunun gündemine gelen olay, hepimizi dehşete düşürmüştür. Mağdure H.K.G.’nin, çocukluğu boyunca her gün cinsel istismara uğradığını belirterek savcılığa gitmesiyle skandal ortaya çıkmıştır. Mağdurenin şikâyeti sonrası İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı iddianamede, mağdure H.K.G.'nin anne ve babasının tecavüze göz yumduğunun altı çizilmiştir.

İddianamede, mürit K.İ., sözde tarikat lideri baba Y.Z.G. ve anne F.G.’nin zincirleme şekilde çocuğun cinsel istismarı suçunu işlediklerine dikkat çekilmiştir. Ayrıca mağdure H.K.G.’ye 6 yaşındayken gelinlik giydirildiğini kanıtlayan fotoğraflar da iddianamede yer bulmuştur.

“6 YAŞINDAKİ BİR KIZ ÇOCUĞUNUN İMAM NİKAHI ADI ALTINDA SÖZDE EVLENDİRİLMESİ, DÜPEDÜZ SAPKINLIKTIR, PEDOFİLİDİR, ÇOCUĞUN CİNSEL İSTİSMARIDIR”

Sosyal medyada tepki seslerinin yükselmesi üzerine Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, İstanbul Anadolu 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde ‘çocuğun nitelikli cinsel istismarı’ iddiasıyla açılan davaya müdahil olunduğunu duyurmuştur. Bakanlığın açıklamasında, sürecin yakından takip edileceği belirtilerek, şu an 22 yaşında olan mağdure H.K.G.’ye her türlü hukuksal destek verileceği belirtilmiştir. Bu dehşet verici hadise karşısında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin suskun kalmaması gerekir. 6 yaşındaki bir kız çocuğunun imam nikahı adı altında sözde evlendirilmesi, düpedüz sapkınlıktır, pedofilidir, çocuğun cinsel istismarıdır! Söz konusu olay, ülkemizde görmezden gelinen, göz yumulan, hatta teşvik edilen çürümüşlüğün, yozlaşmanın geldiği boyutu göstermesi açısından da ibret vericidir.

Türkiye’nin taraf olduğu, kabul ettiği Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 19. maddesinde, ‘Taraf devletlerin, çocuğun ana–babasının ya da onlardan yalnızca birinin, yasal vasi veya vasilerinin ya da bakımını üstlenen herhangi bir kişinin yanında iken bedensel veya zihinsel saldırı, şiddet veya suistimale, ihmal ya da ihmalkâr muameleye, ırza geçme dahil her türlü istismar ve kötü muameleye karşı korunması için; yasal, idari, toplumsal, eğitsel bütün önlemleri almakla yükümlü olduğu’ vurgulanmaktadır. Yine Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 34. maddesinde, ‘Taraf devletler, çocuğu, her türlü cinsel sömürüye ve cinsel suistimale karşı koruma güvencesi verirler’ denilmektedir. Maddenin devamında, ‘Taraf devletlerin, çocuğun yasadışı bir cinsel faaliyete girişmek üzere kandırılması veya zorlanmasını; çocukların, fuhuş, ya da diğer yasadışı cinsel faaliyette bulundurularak sömürülmesini; çocukların pornografik nitelikli gösterilerde ve malzemede kullanılarak sömürülmesini, önlemek amacıyla ulusal düzeyde ve ikili ile çok taraflı ilişkilerde gerekli her türlü önlemi almayı’ taahhüt ettiğinin altı çizilmektedir. Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 39. maddesi ise ‘Taraf Devletler, her türlü ihmal, sömürü ya da suistimal, işkence ya da her türlü zalimce, insanlık dışı veya aşağılayıcı muamele ya da ceza uygulaması ya da silahlı çatışma mağduru olan bir çocuğun, bedensel ve ruhsal bakımdan sağlığına yeniden kavuşması ve yeniden toplumla bütünleşebilmesini temin için uygun olan tüm önlemleri alırlar. Bu tür sağlığa kavuşturma ve toplumla bütünleştirme, çocuğun sağlığını, özgüvenini ve saygınlığını geliştirici bir ortamda gerçekleştirilir’ şeklinde oluşturulmuştur.

“YETKİLİ KURUMLAR ÇOCUKLARIN KORUNMASINA YÖNELİK GÖREVİNİ YAPMIYOR”

Anayasamızın 17. maddesinde, çocuğun işkence ve kötü muamele yapılmaması hakkı dile getirilmektedir. Anayasamızın ‘Ailenin korunması ve çocuk hakları’ başlıklı 41. maddesinde de ‘Devlet, her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır’ vurgusu yer almaktadır. Çocuk Koruma Kanunu’nda da koruyucu ve destekleyici tedbirlerden bahsedilmektedir. Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni, Anayasayı, Çocuk Koruma Kanunu’nu dikkate aldığımızda, devletin yetkili kurumlarının, çocuklarımızın korunmasına yönelik görev ve sorumluluklarını gerektiği şekilde yerine getirmediği sonucuna varmaktayız. Çocukluğu boyunca istismara uğrayan mağdure H.K.G. ve H.K.G. ile benzer kaderi yaşayan çocukların çığlıklarının duyulup korunmaması, ülkemizin kanayan yarası olan çocuk gelinler konusunda bir arpa boyu yol alınmaması, hepimizin utancıdır.

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesinde Çocuk Hakları Alt Komisyonu kurulmuştur. Söz konusu Alt Komisyonun amacı, çocukların haklarıyla ilgili araştırmalarda ve incelemelerde bulunmak, çocukların korunması alanında öncü çalışmalara imza atmaktır. Hem ihtisas komisyonu olarak TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’nun hem de ihtisas komisyonu bünyesindeki Çocuk Hakları Alt Komisyonu’nun çocuğa karşı şiddet, çocuk istismarı ve ihmali, çocuklara kötü muamele konularında geri planda durmaması gerekmektedir. TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Çocuk Hakları Alt Komisyonu’nun, 6 yaşında sözde evlendirilen, çocukluğu boyunca cinsel istismara uğrayan mağdure H.K.G.’yi yalnız bırakmamasını, bu konuda üzerine düşen görevi yerine getirmesini, meseleye müdahil olmasını, kamuoyunda infiale yol açan sapkınlık karşısında sessiz kalmamasını talep etmekteyiz. Yukarıda bahsedilen 6 yaşında sözde evlendirme hadisesinde yerinde inceleme yapmak, yetkililerden, ilgili kurum ve şahıslardan bilgi almak, benzer hadiselerin önlenmesine ilişkin çözüm yollarının belirlenmesi maksadıyla gerekli çalışmanın yapılmasını arz ve teklif ederiz.”