İstanbul 4 ve 5 Nolu Tüm Bel-Sen, DİSK Genel-iş bağlı yüzlerce İBB çalışanı Saraçhane havuzu önünde İBB'ye yönelik yapılan suçlamalarla ilgili basın açıklaması gerçekleştirdi. 

Basın açıklamasını Tüm Bel-Sen Merkez Kadın Sekreteri Nazife Bayrak Tosu okudu.

Açıklamada şu ifadelere yer verildi:

"Siyasal iktidarın yönetememesinden dolayı ekonomik kriz boyutlanarak artmaktadır. Her geçen gün işsizlik artmakta, her sabah iğneden ipliğe yeni zamlarla uyanmaktayız. Her gün biraz daha yoksullaşıyoruz. Yeni yılın sabahında yine doğalgazdan elektriğe, akaryakıta her şeye fahiş oranlarda zamlarla uyandık. 

Siyasal iktidar hem ekonomiye dönük kendi eli ile yarattığı krizin konuşulmasını tartışılmasını önlemek, hem de muhtemel bir erken seçim de propaganda malzemesi olarak kullanmak için İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve çalışanlarına asılsız itham ve karalamalarla yeni bir siyasal operasyon başlatmıştır.

31 Mart 2019 yerel seçimleri sonrasında sandık görevlilerini suçlayıp, seçim sonuçlarını ve hatta seçilmiş başkanın mazbatasını almaya kadar götürülmüş bir sürecin (aklın) sahipleri, bu gün yeni bir kurgu ve kriminal söylemlerle çalışanları ve belediye yönetimini zan altında bırakacak açıklamalarda bulunup, sosyal medyadan soruşturma başlatıldığını ilan ederek algı oluşturmaya çalışmaktadırlar."

İBB işçileri 2

"BİZ EMEKÇİLER SİZİN SİYASİ AMAÇLARINIZI GERÇEKLEŞTİRECEK ARAÇLAR DEĞİLİZ"

Nazife Bayrak Tosu, "İstanbul Büyükşehir Belediyesinde çalışan emekçileri suçlu gibi gösteren 86 bin çalışanı zan altında bırakan bu sorumsuzca açıklamalar hem çalışanları hem kurumu itibarsızlaştırma girişiminden başka bir şey değildir. Kamu kurum ve kuruluşlarında çalışanların işe alınış prosedürü hepimiz tarafından bilinmektedir. İşe başlatılmadan önce adli sicil kaydı alınır, Adalet ve İçişleri bakanlığının güvenlik soruşturmasına dair sonuçlar dikkate alınır ve personel alımı buna göre gerçekleştirilir. Biz emekçiler, sizlerin siyasal amaçlarınızı gerçekleştirecek araçlar değiliz" dedi.

"Tüm bunlar bilindiği halde siyasal iktidarın 31 Mart ve 23 Haziranda seçim yolu ile yapamadığını kamu çalışanlarına asılsız ithamlarla algı oluşturarak hile ve desise ile halkın iradesi bir kez daha gasp edilmeye çalışmaktadır. Biz emekçiler, sizlerin siyasal amaçlarınızı gerçekleştirecek araçlar değiliz" diyen Tosu, sözlerine şöyle devam etti:

"Tüm Bel-Sen olarak 86 bin kamu emekçisine dönük bu mesnetsiz/dayanaksız/hukuk dışı dedikoduya dayalı devlet ciddiyeti ile bağdaşmayan iddiaları kabul etmiyoruz. İstanbul Büyükşehir belediyesi emekçilerinin terörize edilmesini, hedef haline getirilmesi kabul etmiyoruz.

Ayrıca bilinmelidir ki, hiçbir hukuki dayanağı olmadan belediye emekçilerinin 'terörist' ilan edilmesi hem o emekçilerin çalışma ve hukuk güvenliğinin hem de ilgili belediyelerdeki halkın iradesinin gasp edilmesi girişimidir.

AKP/MHP siyasal iktidarı bugün olduğu gibi geçmişte de kendine muhalif olan, kendi gibi düşünmeyen herkesi terörist ilan ederek düşmanlaştırmıştır."

İBB işçileri 3

"SİYASİ İKTİDAR ÜLKEMİZİ ÇOK TEHLİKELİ BİR UÇURUMA SÜRÜKLEMEKTEDİR"

"Daha dün, Diyarbakır, Mardin, Van, Batman gibi onlarca belediyede; belediye başkanları, meclis üyeleri terörist ilan edilerek yerlerine kayyum atanmış, Boğaziçi üniversitesinde kayyum rektöre itiraz eden, yurdun dört bir yanında barınamıyoruz diyen üniversite öğrencilerinin, ekmek paraları için geceleri kağıt toplayan atık kağıt işçilerinin ve daha nicelerinin, hiçbir hukuki dayanak olmadan 'terörist' ilan edip cezaevine atılması gibi bugün de İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ndeki 557 emekçi yarın başka bir AKP'li olmayan belediyede çalışan yüzlerce emekçi hiçbir hukuki dayanak olmadan gözaltına alınabilir veya tutuklanabilir" diyen Tosu, "Ekonomik ve siyasal düzeyde her geçen gün derinleşen yönetememe krizinden çıkamadıkça; halkın iradesine ipotek koymaya, yurttaşların çalışma ve hukuk güvenliğini hiçe saymaya, demagojik söylemlerle toplumsal kutuplaşmalarla sahte düşmanlıklar yaratmaya varan hukuksuzluklarla günü kurtarmaya çalışan siyasal iktidar, ülkemizi çok tehlikeli bir uçuruma sürüklemektedir" ifadelerini kullandı.

"BELEDİYEDE ÇALIŞAN EMEKÇİLERE YÖNELİK ÖTEKİLEŞTİRİCİ UYGULAMALARA SON VERİLMELİDİR"

Tosu'nun sözleri şöyle devam etti:

"Kuruluşundan bu güne demokratik, katılımcı, halkçı ve özgürlükçü yerel yönetimlerden yana taraf olmuş sendikamız TÜM BEL-SEN, belediye emekçilerine ve belediyelere yapılan her türlü haksız ve hukuksuz yönelimlere karşı durmuş ve durmaya da devam edecektir.

Kaygımız tüm bu haksız hukuksuz yönelimlerin temel amacının; emek, demokrasi, barış ve özgürlüklerden yana tüm toplumsal kesimlerin sesini susturmayı amaçlayan yeni organize şiddet yönelimin başlangıç adımları olmasıdır.

Siyasal iktidarı bir kez daha uyarıyoruz, demokratik ve halkçı belediyelere vebBelediyede çalışan emekçilere yönelik ötekileştirici, suçlayıcı söylem ve uygulamalara derhal son verilmelidir.

Emekten, insan haklarından, adaletten yana olan tüm demokratik kamuoyunu bu haksız hukuksuz girişimlere karşı ortak tavır almaya, alanlara çıkmaya ve sesimizi hep birlikte daha güçlü daha gür çıkarmaya davet ediyoruz."

"O BOMBA SOYLU'NUN ELİNDE PATLAYACAK"

Açıklamada söz alan DİSK İstanbul Temsilcisi Genel-İş Araştırma Daire Başkanı Nevzat Karataş, "Buraya gelme sebebimiz ülke yanarken, krizler oluşurken inanılmaz zamlar gelirken, Süleyman Soylu ortaya bir bomba atmak istedi. O bomba onun elinde patlayacak. Elinde patladı bile. Yeni bir gündem oluşturmak istiyor. Ekrem İmamoğlu İstanbul halkı için çalışırken, Soylu ise bir İç İşleri Bakanı değil de, bir siyasi parti temsilcisi gibi biz diyor. Belediyede çalışan 86 bin kişi için yaşasın işçilerin birliği diyoruz. Yaşasın halkların kardeşliği diyoruz. Ülkenin iç işleri yanıyor. Ülkeden yaşayan insanların keseleri boşalmış durumdu" diye konuştu.