Şırnak'ın doğası, orman kıyımı, kömür ve maden ocaklarıyla yok ediliyor. Bazı bölgeler kesim nedeniyle tamamen çoraklaştırıldı. Cudi Dağı ve Uludere ilçesinde doğa, kömür ocaklarıyla yok ediliyor. Ocaklar nedeniyle ormanlar kesiliyor.  
 
Benzer bir başka talan Cizre, İdil, Beytüşşebap ve Silopi ilçelerinde de sürüyor. Söz konusu ilçelerin doğası, 2021 yılında verilen "Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) gerekli değildir" kararları üzerine kurulan maden ocaklarıyla tahrip ediliyor. Kömürün yanı sıra son yıllarda petrol aramaları da başladı. Birçok alanda kömür eleme ve kırma ocakları yapıldı.  
 
Cudi Dağı’nda açılan yüzlerce maden ocağı, Hezil ve Habur çayları ile Nerdüş deresinin kirlenmesine neden oluyor. Daha önce içme suyu olarak kullanılan bu çay ve dereler, kirlilik nedeniyle artık sulamada dahi kullanılamıyor.  
 
Cudi Dağı eteklerinde bulunan Silopi'ye bağlı Bespin beldesindeki termik santral de ölüm saçıyor. Santral nedeniyle Cudi Dağı'nda bulunan birçok tepe yok edildi, bölgedeki ot çeşitliliği azaldı ve çevrede kanser hastalarının sayısı ikiye katlandı. 
 
Maden sahalarından yükselen kömür tozları nedeniyle birçok yerleşim yeri zamanla yaşanmaz hale geldi.  
 
KÖYLÜLER RAHATSIZ
 
Şırnak bir köyünde yaşayan Ahmet Akıl (40), kömür tozu nedeniyle pencerelerini açamadıklarını ifade etti. Akıl, evlerinin yakınında bulunan kömür eleme sahalarına işaret ederek, "Kömür tozundan çok rahatsız oluyoruz. Bizi nefessiz bırakıyor. Bu kömür sahaları 15 yıldır burada. başka yerlerden topladıkları kömürü de buraya getiriyorlar. Hepimiz akciğer hastası olmuşuz. Kömürden dolayı köyde hiçbir şey yetişmiyor. Bütün ağaçlarımız kurudu, sularımız kirlendi. Bunun elemesinin kapalı ve yaşam alanlarından uzak bir yerde yapılması gerekirdi. Hayvanlarımız da etkileniyor. Bu kömürden dolayı gidip oturabileceğimiz, piknik yapabileceğimiz tek bir yer bırakmadılar. Ağacımızı kesiyorlar, dağımızı deliyorlar" diye konuştu. 
 
YURTTAŞLARIN TALEBİ
 
Aynı köyden Remziye Akıl (55), doğa tahribatının hastalıklara neden olduğunu belirtti. Akıl, "Çocuklarımız, hayvanlarımız ve doğamız bundan zarar görüyor. Bu yaptıkları şey hak mıdır?  Doğayı ranta kurban ediyorlar. Bu kömür sahaları çalıştığında toz çıkıyor ve bu tozun içinde boğuluyoruz. Hepimizi zehirledi. Tozdan kaynaklı hayvanlarımızı ahırdan çıkartamıyoruz. Bu yüzden hayvanlarımızı satmak zorunda kalıyoruz. Kömür sahalarını kaldırın, ocakları kapatın. Bu kadar rezillik yaşadığımız yeter” tepkisinde bulundu. 
 
EKOLOJİK DENGE BOZULDU
 
Bölgede bulunan arazisi üzerindeki ağaçları kesilen Sabri Ülger (60), "Ağaç kesiminin olduğu her yer bizim topraklarımızdır. Yapılan kıyımı sadece ağaç kesimi olarak değerlendirmemek gerekiyor. Bu ağaç kesimi kendisiyle birlikte birçok olumsuzluğu getiriyor" dedi. Küresel ısınma ve doğurduğu sonuçlara değinen Ülger, kentte geçmiş yıllarda 2 metreye yakın kar yağarken, son yıllarda kar yağışının durduğunu söyledi. Ülger, "Ağaç kesimi her canlıya zarar veriyor. Burada hayvancılık kalmadı. Birkaç kişi kişisel menfaatleri uğruna doğamızı katlediyor. Ağaç kesiminin durdurulmasını istiyoruz. Şırnak'ta istihdam alanlarının açılmasını istiyoruz. Ama bu durum ‘ağaçlarımızı keselim’ ve o şekilde geçinelim anlamına gelmiyor. Doğamızı katledeceklerine iş alanları açsınlar. Kentin yarısını delik deşik ettiler. Bir tarafı da askeri kulelerle dolu" şeklinde konuştu. 
 
BÖLÜNMEZ'İN TALANI!
 
Asya Akın (42), kömür nedeniyle köylerinin ikinci defa yıktırıldığını ve yaşam alanlarının hedef alındığını söyledi. Akın, “1990’lı yıllarda onlarca köy boşaltıldı. Gundikremo da bu köylerden biri. Cevizlerden tutun armutlarına kadar her şeyi vardı. Biz de çiftçilikle geçimimizi sağlıyorduk. Ama ne yazık ki 3 yıldır köyümüzü görmemişiz. Süleyman Bölünmez (maden ocaklarını işleten kişi) köye girdi ve maden arıyor. Bölünmez talan etti. Bizim köye gidişlerimiz yasak. Ağaçları, meyveleri bırakın mezarları bile kazdılar. Bu kıyımın durması için köylüler olarak dava açtık. Hukuki mücadelemiz sürüyor. Doğamızdan, toprağımızdan ellerinizi çeksinler” diye konuştu. 
 
YAKINLARI KANSERDEN YAŞAMINI YİTİRDİ  
 
Silopi'den Keskin Kaya, termik santrali sonrası kanser vakalarında artış olduğunu söyledi. Babasını ve kardeşini kanser nedeniyle kaybettiğini aktaran Kaya, "Burada termik santral kurulmadan önce kanser hasta sayısı fazla değildi. Belki de hiç görülmüyordu. Ama termik santral kurulduktan sonra sağlık örgütlerinin yaptığı araştırmalar sonucunda kanserin en fazla kentler arasında Şirnex yer alıyor. Halk çaresiz olduğu için gidip santralde çalışıyor. Bu santralin bir an önce kaldırılmasını umut ediyoruz” diye kaydetti. 
 
BARONUN GİRİŞİMLERİ
 
Yaşanan ekolojik yıkıma karşı çalışmalarını sürdüren Şırnak Barosu Çevre ve Kent Komisyonu Eşsözcüsü Fadıl Tay, doğanın katledildiğini ifade etti. Tay, "Bölgedeki ekolojik kırım sadece ağaç kesimi değildir. Kırımdan bölgenin suyu, toprağı, hayvanları ve kısacası bütün canlıları etkileniyor. Sadece ağaç kesimi 2 yıldır aralıksız sürüyor. Ağaç kesimine karşı Şırnak Barosu olarak dava açtık ve bu konuda başvurularımız oldu. Bu hukuki süreç devam ediyor" dedi. 
 
Ekolojik yıkımın mevsimleri etkilediğini ifade eden Tay, "Hayvancılığı bitirme noktasına getirdi. bir çok nokrtada ağaç kesimi var. Ağaç kesimine karşı bugüne kadar birçok yurttaş baroya başvuruda bulundu. Sadece bölge halkı ve avukatlar değil duyarlı olan herkesin bu toplumsal sorumluluğunu yerine getirip sahip çıkması gerekir. Doğa biterse dönüşü çok zor olur" uyarısında bulundu. 
 
Tay, 14 yıl önce CİNER Grubu tarafından kurulan termik santrale işaret ederek, "Termik santralin kurulmaması için birçok eylem oldu. Çünkü termik santral kalıcı hastalıkları beraberinde getiriyor. Onun için de başvurularımız oldu. Bundan önce 2 termik santral vardı. Ama bunlardan bir tanesi kapatıldı. Buradaki santral hala duruyor. Türkiye’de en büyük termik santrallerinden biri olarak görülüyor. Ama yayacağı zararları ve hastalıklar çok daha büyük” ifadelerini kullandı.  
 
250 BAŞVURU
 
Ağaç kıyımına karşı hukuki mücadelelerini de sonuna kadar sürdüreceklerini vurgulayan Tay, birçok suç duyurusunda bulunduklarını ancak tümünün reddedildiğini ifade etti. Tay, şöyle devam etti: "Bugüne kadar 250 aile ağaç kesiminin durması için baroya dilekçe verdi. Bu dilekçeleri Şırnak Valiliğine gönderdik. Orman kanununa göre tek bir ağacın bile kesilmemesi gerekiyor. Ama ne yazık ki bu kanun içeriğine göre hareket edilmiyor. Kanunlar bugün İzmir, Antalya ve Şırnak’ta aynı şekilde uygulanmıyor. Bu da kabul edilecek bir şey değildir. Ağaçları kesilen yurttaşların baromuza başvurmaları çağrısı yapıyoruz. Hukuki destek vermeye hazırız.” ifadelerini kullandı