SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği’nin 2022 yılında dünyada ve Türkiye’de kadınlara ve kadın mücadelesine ilham veren kadınlara teşekkür sembolü olarak verdiği “SES Yılın Kadınları” ödülleri sahiplerini buldu. İstanbul’daki Pera Müzesi’nde dün akşam düzenlenen ödül töreni, geniş katılımla yapıldı.

SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği’nin öncülüğünde, kadın hareketinin geniş katılımıyla belirlenen “SES Yılın Kadınları 2022” ödülleri, dün akşam Pera Müzesi’nde yapılan törenle sahiplerini buldu. Bu yıl ikincisi düzenlenen törene, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, Derin Yoksulluk Ağı Kurucusu ve CHP Yoksulluk Dayanışma Ofisi Koordinatörü Hacer Foggo, Türkiye İşçi Partisi (TİP) Sözcüsü Sera Kadıgil, Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Orhan Turan, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, Şişli Belediye Başkanı Muammer Keskin ile yazar Ayşe Kulin’in aralarında olduğu pek çok isim katıldı.

Geçen yıl dünyadaki kadın hakları mücadelesinde veya cinsiyet eşitliği çabasında öncü, eşitlikçi ve feminist duruşuyla örnek olan, başarılarıyla kadınlara ilham veren veya sistematik baskılara direnerek dayanışmaya katkı sunan Türkiye’den ve dünyadan 19 kadın, halka açık oylama ile seçildi.

Ödüle layık görülenler arasında, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, TİP Sözcüsü Sera Kadıgil, kadın işçi direnişçileri, Aysel Tuğluk İçin 1000 Kadın Girişimi, Göktürk Yeşil Kalsın Girişimi, Beats by Girlz, rejime karşı direnen İranlı kadınlar, Taliban’a karşı direnen Afgan kadınlar, Ukraynalı göçmen kadınlar, Gezi Davası’nın kadın tutukluları Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater ve Mine Özerden, şarkıcı Gülşen, çevre aktivisti Süheyla Doğan, LGBTİ aileleri, Sosyal Politika, Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği (SPoD), Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri, Süheyla Doğan, voleybolcu Ebrar Karakurt, savaş karşıtı Rus kadın gazeteciler ve Hazal Sipahi yer aldı. Bu yıl ilki verilen Yaşam Boyu Başarı Ödülü ise 2022’de 20’nci yılını kutlayan Kadın Koalisyonu’na verildi.

Ödül töreninde konuşan SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği Kurucu Başkanı Gülseren Onanç, yıllardır kadın hakları mücadelesi verenler için “teşekkür akşamı” olduğunu belirtti. Onanç, karanlık dünyaya kutup yıldızları aradıklarını söyledi.

FOGGO: BİZİ AYAKTA TUTAN, ONLARIN GÜLÜŞLERİ

Gezi’nin kadın tutuklularına verilen ödülü, onlar adına Cansu Yapıcı ve Yasemin Bektaş, Hacer Foggo’nun elinden aldı. Foggo, “Onlar, içeriden gülüyorlar. Bizi de ayakta tutan, onların gülüşleri. Biz de burada direnişe devam edeceğiz, gülerek. Şimdi hep beraber onlara gülerek selam söyleyelim istiyorum” dedi.

KAFTANCIOĞLU: MEMLEKETİMİZDE KADIN OLMAK ZOR, KADIN ÖLMEK KOLAY

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu kurucusu Fidan Ataselim, ödülü Canan Kaftancıoğlu’nun elinden aldı. Kaftancıoğlu, şöyle konuştu:

“Güçsüz kadın yoktur, sistemin güçsüzleştirdiği kadın vardır, demiştim. Devamında da tek adama karşı çok kadın olacağız, demiştim. ‘Korksunlar’ dediniz. Bence çok korkuyorlar zaten. Çünkü ‘tek adam’ diyoruz. Sanki bir tane tek adam var gibi durmadan dava açıyorlar. Tek adam kim bilmiyoruz ama o biliyor. Hemen dava açıyor. Korkuyorlar. Ne söylersek söyleyelim, ne yaparsak yapalım kahkahalarımızdan, mücadelemizden korkuyorlar. Hakikaten kadın olmanın zor, kadın ölmenin kolay olduğu memleketimizde Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun mücadelesini kimi zaman yan yana, omuz omuza, ama her zaman Fidan ve Gülsüm’ün mücadelesi, kadın ölmenin de artık imkansız olduğu bir geleceği hissettiriyor.”

KADIGİL: NE BU ÜLKEDE NE BU DÜNYADA BİZ BÖYLE YAŞAMAYA MAHKUM DEĞİLİZ

Sera Kadıgil de ödülünü, eski CHP Milletvekili Binnaz Toprak’ın elinden aldı. Kadıgil, şunları söyledi:

“Meclis’e girdiğimde hiçbir şey bilmiyordum. Bu salonda oturan kadınlar, dernekler, hocalar var. Onların yazdıklarını okuyarak neyin ne olduğunu anlayabildim. Şu anda sizlerden öğrendiğimi, sizlerden aldığımı oradaki o yaşlı, zengin, hetero erkek kulübünün kafasına kafasına atabiliyorsam sizin sayenizde, çok teşekkür ediyorum. Beni siz uyandırdınız, beni kadın mücadelesi uyandırdı. Biraz geç oldu ama arayı kapatıyorum. Burada 3 saattir izlediklerimize bakıyorum ve ‘Bu ne ya’ diyorum. Nerede yaşıyoruz biz? İçinde yaşadığımız ülkeye bakın, dünyaya bakın. Başımıza gelenlere bakın. Hakikaten içimde muazzam bir öfke büyüyor, çünkü biz böyle yaşamak zorunda değiliz. Ne bu ülkede ne bu dünyada biz böyle yaşamaya mahkum değiliz.

“ERKEKLİĞE, PARAYA TAPAN İKTİDARI SANDIĞIN DİBİNE GÖMECEĞİZ”

Tam buradan da içimde, işte üçüncü duygu büyüyor. O duygunun adı da aslında bu törenin özündeki duygu. O duygunun adı ‘umut’. Çünkü nerede bir zalim varsa, nerede bir zulüm varsa, nerede bir ezen varsa karşısında hiç korkmadan direnen bir kadın, bir işçi, bir lubunya, bir Kürt, bir Alevi. ama illaki bir öteki var. İyi ki varlar, iyi ki bu mücadeleyi veriyorlar, iyi ki daha iyi bir dünya için çalışıyorlar. Bizim burada oturduğumuz 3 saat içerisinde, artık 107 gün 9 saat değil, 107 gün 6 saat kaldı. 107 gün 6 saat sonra biz, bu erkekliğe, paraya tapan iktidarı sandığın dibine gömeceğiz. Asıl mücadelemiz de ondan sonra başlayacak. Direnin, direnin, direnin arkadaşlar. Tünelin ucundaki ışık çok yakın.”