SES Eş Genel Başkanı Selma Atabey, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na ayrılan bütçenin, ihtiyaçları karşılama ajandasının olmadığına dikkat çekti.

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Merkez Yönetim Kurulu, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın 2021 bütçesine ilişkin SES Genel Merkez’inde basın toplantısı düzenledi. “Kadın + çocuk + yaşlı + engelli = toplum. Bütçede biz yokuz! Kimin için bütçe?” yazılı pankartın yer aldığı toplantıda, açıklamayı SES Eş Genel Başkanı Selma Atabey yaptı. Pandemide yaşanan ekonomik krizin daha da derinleştiğini belirten Atabey, “İktidar ise kriz karşısında sermayenin çıkarlarını korumanın yolu olarak emekçilerin sömürüsünü artırmak, gelirleri azaltmak, mevcut hakları da ortadan kaldırmak, sermayeye ise her türlü kaynağı aktarmak tercihinde ilerlemiştir” dedi.

“İHTİYAÇ KARŞILAYACAK NİYET YOK”

Bütçenin tüm emekçiler için ek zam talebinin yaygın talep haline geldiği bir zamanda yapıldığına dikkat çeken Atabey, “Bakanlığa ayrılan bütçeyi yıllara göre değerlendirdiğimizde; 2019 yılında 103 milyar 91 milyon 801 bin TL, 2020 yılında ise 125 milyar 809 milyon 131 bin TL olduğu görülmektedir. 2021 için öngörülen bütçe de 155 milyar 11 milyon 61 bin TL’dir. Sadece bu artış bile bakanlığın yukarıda ifade edilen kapsamda bir ihtiyacı karşılama gibi bir niyeti ve ajandası olmadığını açık şekilde göstermektedir” diye belirtti.

KSGM’YE AYRILAN BÜTÇE

Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü (KSGM) için ayrılan bütçenin yarısından fazlasının personel giderleri için kullanılacağını söyleyen Atabey, “Bu bütçe planı, yani yeterli ve etkili oranda bütçenin ayrılmaması KSGM’nin uzun süredir giderek daha çok etkisizleştirilmesinin bir parçası olarak görülmektedir. Kadın erkek eşitliğinin sağlanması hedefi ve buna uygun faaliyetler Genel Müdürlüğü hedeflerinden çıkartılarak revizeler yapılırken, kadınların varlıklarını ve haklarını aile içindeki ‘görevleri’ üzerinden tanımlayan muhafazakar söylem ve pratikler KSGM’nin çalışmalarını da büyük ölçüde etkilemiştir” diye konuştu. Bütçenin kalemler temel bazı koruma ve destek mekanizmalarıyla sınırlı kaldığını dile getiren Atabey, “Bu nedenle örneğin, 2018 yılında yayınlanan GREVIO raporundaki acil, orta ve uzun vadeli tavsiyelerin gerçekleştirilebilmesi için bütçe ayrılıp ayrılmadığını bütçe taslağına bakarak anlayabilmek mümkün olmamaktadır” ifadelerini kullandı.

ÇOCUKLARA AYRILAN BÜTÇE

Çocuklar için ayrılan bütçenin, çocukların korunmasında umut vaat eden bir plan olmadığının göstergesi olduğunu vurgulayan Atabey, “Pandemi dönemi çocuklar için de başta şiddet olmak üzere risklerin arttığı, salgına özgü hizmet ihtiyaçlarının ortaya çıktığı ve çok acil planlamalar yapılmasının gerekli olduğu bir tablo ortaya çıkarmıştır. Evlerde kapalı kalan çocuklar, eğitim sağlık gibi kurumlara da erişim sağlayamamakta, çocukların izlemi ve mevcut risk ve şiddetin belirlenmesinde ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Ne yazık ki bütçede çocuklara ayrılan pay da, bütçe kalemlerinin tanımlanma içerikleri de bu yönde bir hazırlık ya da hedef olmadığına işaret etmektedir” şeklinde konuştu.

SOSYAL YARDIM POLİTİKALARI

AKP iktidarının uzun süredir sosyal yardımı hak olmaktan çıkardığını kaydeden Atabey, şunları söyledi: “Yardım, lütuf ve bağımlılık ile oy ilişkisi bağlamına yerleştirdiğini vurguluyoruz. Sosyal yardımlar yoksulluğu sürdürme, yoksullaştırılan emekçileri iktidara bağımlı hale getirme politikasının bir aracı olarak kullanılmaya devam edilmektedir. Uzun yıllardır sosyal hizmetlerde ana kalemin giderek artan şekilde bu biçimde kurulan bir sosyal yardımdan oluşması da temel itirazlarımızdan birini oluşturuyor.”

ENGELLİLER İÇİN BÜTÜNLÜKLÜ BİR POLİTİKA

Atabey, engellilerin istihdama katılımı için bütünlüklü bir politikanın geliştirilmesi gerektiğinin altını çizerek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kovid-19 salgını engellilerin istihdamda karşılaştıkları sorunları ve işsizliği artırmakta, sağlık hizmetine ulaşmayı zorlaştırmakta, yoksulluk oranın artmasına neden olmaktadır. Bu riskler karşısında engellilerin destekleneceği özel tedbirler yer almadığı anlaşılmaktadır. Yaşlılarla ilgili olarak ise Aktif ve sağlıklı Yaşlanma Programı bağlığında bir bütçe teklifi bulunmaktadır. Oysa yaşlılara yönelik, çok daha bütünlüklü bir politikanın geliştirilmesi gerekmektedir.”

‘KADIN VE ÇOCUK BAKANLIĞI KURULMALI’

Atabey, taleplerini ise şöyle sıraladı: “* Bütçe halkın ve emekçilerin örgütleri aracılığı ve onların katılımı ile yapılmalıdır. Ayrı bir Kadın Bakanlığı ve Çocuk Bakanlığı kurulmalı; ayrı ve ihtiyacı karşılayacak bütçeleri olmalıdır. * Sosyal hizmet alanlarındaki politikalar sorunları önlemeye odaklı, iktidarın siyasi ihtiyaçlarından arındırılmış, kapsamlı politikalar olmalıdır. Bu alanda yapılacak planlarda ekonomik tasarruf ya da kesinti düşünülmemeli, ihtiyaç neyse gerekli bütçe ayrılmalıdır. * Pandemi nedeni ile bakanlık personelinin iş yükü çok fazla artmıştır. Bütçede personel ödemelerinde personel açığı düşünülerek kadrolu ve güvenceli istihdam için ödenek arttırılmalıdır. * Sosyal yardımlarda bir bağımlılık ilişkisi yaratma ve rant-siyasi çıkar hedefi kaldırılmalıdır. Yardım alanların yardım kesilme tehdidi ile düşük maliyetli çalıştırılmalarına neden olacak uygulamalardan vazgeçilmelidir. * Pandemi, deprem gibi olağanüstü dönemleri hesaba katan bir bütçe değildir. Oysaki pandemi süresince ve ekonomik krizin de etkileri ile çok sayıda insan işsiz kaldı. Halkın büyük kısmı yoksulluk sınırının altında bir gelirle yaşamaktadır. Tüm bunları gören yoksulluğu teşvik eden değil istihdamı önceleyen ve yoksulluğu bitirme hedefiyle bütçe planlamaları yapılmalıdır. * Bütçe görüşmelerini dikkatle takip etmeye ve sözümüzü söylemeye devam edeceğiz.”