HABER: FATOŞ ERDOĞAN

Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) ve Halkın Hukuk Bürosu (HHB) üyesi, aralarında tutuklu avukatlar Barkın Timtik ve Selçuk Kozağaçlı’nın da bulunduğu 22 avukatın 18. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandığı davanın duruşması Silivri Hapishanesi 1 No’lu Duruşma Salonu’nda görüldü. Selçuk Kozağaçlı ve Barkın Timtik’in tutukluluk halinin devamına karar verilerek duruşma 23 Mart tarihine erteledi.

"DEVRİMCİ AVUKATLAR TESLİM ALINAMAZ" SLOGANLARIYLA SALONA GİRİLDİ

Avukatlar Timtik ve Kozağaçlı, duruşma salonuna “Ebru Timtik ölümsüzdür” ve “Devrimci avukatlar teslim alınamaz” sloganlarıyla giriş yaptı. Tutuklu avukat Oya Aslan ve Özgür Yılmaz ise duruşmaya SEGBİS ile bağlandı.  Çok sayıda avukat duruşmada hazır bulunurken Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan da dahil olmak üzere İzmir, Ankara, İstanbul, Diyarbakır, Adana ve Siirt Baro Başkanları duruşmayı izleyenler arasındaydı. HDP milletvekilleri Oya Ersoy, Züleyha Gülüm ve Ömer Faruk Gergerlioğlu ile CHP milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu ve Muharrem Erkek duruşmaya katıldı.

8 YILDIR ORTAYA ÇIKARILAMAYAN BELGELER

Mahkeme Başkanı, duruşmanın ilk dakikalarında “Hollanda-Belçika belgeleri” olarak bilinen ve 8 yıldır ortaya çıkarılamayan belgelerin adli emanette bulunduğunu ve 25 Ocak 2007 tarihinden bu yana belgelere dönük herhangi bir talep olmadığını ifade etti. Heyet Başkanı, adli emanette bulunan bu belgeleri incelenmek üzere Adli Tıp Kurumu’na göndereceğini ve bu nedenle de bugünkü duruşmada esasa ilişkin yargılama yapmayacağını belirtti. Bu duyuru üzerine söz alan avukat Hasan Fehmi Demir, “Dijital materyallerin inceleme yöntemi için söyleyeceklerimiz var. Bu materyaller orijinal mi, kanunda öngörülen usullerle mi elde edildi veya bu belgelerin kopyaları alındı mı, bunlara da bakılması gerekiyor” ifadelerini kullandı. 

"HİÇBİR AŞAMADA SORU İŞARETİ KALMAMALI"

Duruşmada konuşan İlhan Cihaner, "Dijital deliller de malum çok kolay manipüle edilebilen deliller. Dolayısıyla bu delilin ilk ortaya çıktığı andan emanete gelinceye kadar hiçbir aşamasında bir soru işareti kalmamalı. Nihayetinde bu delillere dayanarak kararlar veriliyor. Bu delillerin usulüne uygun elde edilip edilmediği köküne giderek araştırılmak zorunda. Hollanda delilleri dahil, kesintisiz şekilde ortaya konmalıdır" dedi.

"BU KADAR KORUNMUŞ SANIK TOPLULUĞU YOKTUR"

Selçuk Kozağaçlı, bugünkü beyanlarını büyük ölçüde tanıklar üzerinden sürdürdü. Kozağaçlı, savcılığın dosyaya sunduğu tanıkların dinlenmesi gerektiğini ifade ederek yine çarpıcı bir savunma yaptı. Kozağaçlı’nın savunmasından öne çıkanlar şöyle: 

“Bu ülkenin tarihinde adli hatalara ve suistimallere karşı bu kadar korunmuş bir sanıklar topluluğu yoktur. Kendimizi çok güvende hissediyoruz meslektaşlarımız sayesinde. Fakat sizin de hakkınızı teslim etmemiz gerek. İçimizi ısıtan bir gelişme oldu: 8 yıldır kayıp olan bir şeyi buldunuz. İyi ki biz 8 yıldır ısrar ediyoruz. Heyecanla bu belgeler üzerinde çalışacağız."

"8 YILDIR KAYIP DELİL BULUNDU, İDDİA MAKAMININ DELİL İNCELEMEYE DAHİL OLMASI GEREKİYOR"

"8 yıldır kayıp bir delil bulunuyor, iddia makamının delil incelemeye dahil olması gerekiyor. Savcılık bir taraf olarak müdahil olmuyor ve bir güçler eşitsizliği var. Savcılık bundan aylar önce hazırladığı mütalaayı, bundan 8 buçuk yıl önce hazırlanmış iddianamenin sonuç kısmının yazım hatalarına kadar aynı. Siz bu mütalaayı 3 ay önce sunacaksınız, dosyada bu gelişmeler olacak siz de ‘mütalaanızı tekrar ettiğinizi’ söylüyorsunuz. Bu ben bu davayla ilgilenmiyorum demek. Bu tutumuna paralel olarak tanıklarını duruşmada ikame etmekten vazgeçti savcılık."

"BU DOSYAYA 13 TANIK BİLDİRİLMİŞ"

"İddianame savcılığı sıfatıyla İCB, bu dosyaya 13 tanık bildirmiş. Bu 13 tanıktan canları istediği gibi vazgeçebilirler mi, vazgeçemezler mi? Benim kanaatim vazgeçilemeyeceği yönünde. Burada yargılamanın taraflarından birisine delili verir misiniz? İstinabe, emanet temsilcisi. Eğer tanıktan vazgeçecekseniz tanığın göstereceği şeyden de vazgeçeceksiniz demektir. Olayın tanığı bir tanığın açıklamasından ibaretse o tanık mutlaka dinlenir, diyor yasada."

"SAVCILIK TANIKLARDAN VAZGEÇTİ"

"Savcılık tanıklardan vazgeçti. MahkemEniz ne yapacak? Yasa diyor ki tanık ölmüşse, akıl hastalığına tutulmuşsa ya da bulunduğu yer bilinmiyorsa dinlenemez. Sorar mısınız savcılığa, tanıklar öldü mü ya da akıl hastalığına mı tutuldu, bulunduğu yer bilinmiyor mu? 13 tane tanığın bu istisnaları taşıyıp taşımadığı bulunamıyor mu? Bunlardan herhangi biri geçerli değilse 13 tanıktan nasıl vazgeçebilirsiniz, bunlar artık kamu tanığı. Nerede olduklarını bilmiyorlar çünkü böyle kişiler yok. Kayda geçsin."

"YALAN SÖYLEDİLER"

"Cumhuriyet Savcılığı tanıklarını dinletemiyor, çünkü yalan söylediler. Bu kişiler gerçek kişiler değil, bir kısmı ise cumhuriyet savcısı, bir kısmı polis müdürü/amiri/müdür, bir kısmı ise cumhuriyet başsavcı vekili. Aleyhime tanık gösterilmiş, 8 senedir aleyhime delil toplatmaya çalışıyorum. Düştüğümüz duruma bakar mısınız? Emniyet ifadesini okur da ciddiye alırsınız, tanık diye sunulan insanların gerçek kişiler olduğuna inanırsınız diye tedirgin oluyorum. Siz de ulaştığınız dijital delilleri Adli Tıp’a göndermeseniz, karar verseniz savcılık mutlu olacak."

"TANIK BİR OLGUYA TANIKLIK YAPAMAZ"

"Tanık bir olguya tanıklık yapamaz. Bizim DHKP-C’li olduğumuz iddiası bir olay değil, olgudur. Tanık olguya delil olacak olaylarla ilgili konuşacak. Siz olay tanığı bulacaksınız. Bu tanıklardan vazgeçtiysen bu tanıklar aracılığıyla iddia ettiğin tüm olaylardan vazgeçtin.  “Ateş” lakaplı tanığın, Emniyet’e kendisi giderek DHKP-C ile ilgili bildiği her şeyi anlatacağını söyleyerek beyanlarda bulunduğu iddia ediliyor. Kendisi gitmiş Emniyet’e, e getirin burada da konuşsun. 2012/2 isimli tanık. Tek Ankaralı tanık."

"BUNLAR GERÇEK İSİMLİ TANIK DEĞİL, O YÜZDEN MAHKEMEYE GETİREMİYORLAR"

"Bunlar gerçek insan değil, o yüzden getiremiyorlar. O yüzden savcılık susup kulağının üstüne yatıp mütalaa veriyor. Bu tanıkları öyle mahçupça geri çekemezsiniz. Savcılık diyecek ki “Ben bu tanıkların ifadelerinin dayandığı olaylardan vazgeçtim”. Tanık susarak geri çekilmez. Bu talep değil, bu, yasanın amir hükmü. Nereye kaçıyorsunuz, ne kadar kaçabilirsiniz?"

"SUÇ DUYURUSUNDA BULUULMASI GEREKİR"

"Polis Serdar Bayrak ve Ömer Bayraktutan bulup dinlemiş bu tanıkları. O zaman şimdiki tem şube amiri de bulsun bu tanıkları. Bu iddianame fikri mülkiyet kapsamında, çünkü bu sadece Adem’in yazabileceği bir iddianame. Oya Aslan, 2000 ölüm orucu talimatı. 1983, 17,5 yaşında. Dinlenen tek sanık Aziz Ermiş. Barkın Timtik: 2005'ten beri adli emanette olduğunu söylediğiniz materyallerin gelmiş olduğunu söylemeniz size bir sorumluluk yüklüyor. Suç duyurusunda bulunulması gerekir. Ben bugün açlık grevindeyim, açlık grevimin 5. günü. Bunun tutuklulukla doğrudan ilgisi var. Sibel Balaç ölüm orucu eylemine devam ediyor, Tekirdağ F Tipi’nde Gökhan Yıldırım süresiz açlık grevine başladı. Ben de onlara destek olmak için açlık grevindeyim. Sebeplerim, ablamın hayatını kaybetmesine neden olan taleplerle aynı. Biz mahkemelerden gerçek anlamda bir adalet beklemedik, bu kurumların siyasal olduğunun farkındayız. Bu dosyadaki kimi gelişmeler elbette ki umut verici. Ama tutukluluk halinin devamına kararları bile aynı. Yargılama makamlarının çok büyük bir baskı altında olduğu belli. İnsanların kendi bedenlerini ortaya koyarak adaleti talep ediyor olmaları size sorumluluk yüklüyor. Ebru Timtik, bu ülkenin iki sanatçısı ve gencecik bir işçi hayatını kaybetti." 

"MÜTALAAYI DEĞİŞTİRMEK ZORUNDA KALACAK BİR RAPORA DÖNECEK"

Duruşmada söz alan TBB Başkanı Erinç Sağkan ise şöyle konuştu: "Müvekkillerimin uzun süredir uğraş verdiği bir konuda sizin de çaba gösterdiğinizi görmek umut verici oldu. Adli Emanet’teki bir delile ulaşabilmiş olmanıza teşekkür ettiğimiz bir durumdayız. Bir delilden bahsediyoruz, Adli Tıp’a gönderilmesi konusunda sizin de kararlılığınızı söylediğiniz bir delil. Savcılık’ın buna ilişkin herhangi bir beyanı yok. Oysa ki bu verinin adli tıptan çıkacak sonuçları belki de o mütalaayı değiştirtmek zorunda kalacak bir rapora dönecek. Sayın Cihanrr’in ifade ettiği gibi bu dijital verilerin altında imzası bulunan kişinin adı bile (Ramazan Akyürek) bu delillere ilişkin şüphe yaratıyor. Bugüne kadar geçen süre içinde müvekkilimin tutuklu bulunması, aslında Selçuk özelinde bir kaçma şüphesinin bulunmadığını herkes biliyor. Tanıklara bir baskının yapılmayacağı da ortada. Tutukluluk tedbir değil cezalandırma amacına dönüştü. Artık bu mağduriyete son verilmesi gerektiği inancındayız."

"BU HEYET ADINI TARİHE YAZDIRABİLİR, TAHLİYELERİNİ TALEP EDİYORUM"

Mehmet Durakoğlu ise "Burada bir avukat yargılaması var. Bunun nasıl yapılması gerektiği konusunda çok net bir değerlendirme var. Daha önce heyet bütün sanıkların tahliyesini kararlaştırdı. 10 saat geçmedi, aynı insanlar, üstelik bir cumartesi günü, yeniden tutuklama yönünde yakalama kararı verdiler. Biz o gun bu davanın hukuken adil bir şekilde nasıl gerçekleştmesi gerektiğini tescil etmiştik. Bu heyet adını tarihe yazdırabilir, tahliyelerini talep ediyorum" dedi.

KOZAĞAÇLI: 

Avukat Selçuk Kozağaçlı söz aldı:

"Değerli meslektaşlarıma çok teşekkür ediyorum duruşmaya böyle etkin bir avukat katılımı olduğu için. Kendimizi çok güvende hissediyoruz sayenizde. Bu ülkenin tarihinde bu kadar kalabalık ve nitelikli bir avukat tarafından korunmuş bir sanık grubu yoktur. Avrupa'dan gelen 8 yıldır takip eden meslektaşlarıma da çok teşekkür ediyorum, bu davanın peşini hiç bırakmadılar. Toplumsal muhalefetin temsilcileri, milletvekilleri hepsine teşekkür ediyoruz. (Heyete yönelik) Size de teşekkür ediyorum, belgelerin bulunması olumlu bir gelişme oldu. Sayın başkan bununla ilgili söyleyeceklerimi erteliyorum fakat tanıkla ilgili söyleyeceklerim var."

"Savcıya sitem etmek istemiyorum ama 8 yıldır kayıp olan bir delil bulunuyor, hepimiz gayret ediyoruz. İddia makamının da bu gayrete ortak olması gerek" diyen Kozağaçlı, "Savcılık bundan aylar önce hazırladı bu mütalaayı. Bu mütalaa da bundan 8.5 yıl önce hazırlanmış iddianamenin yazım hatalarıyla birlikte kopyalanmış hali. Bundan 8.5 yıl önce Savcı Adem tarafından hazırlanmış bir mütalaayı kopyalayacaksınız hem de yazım hatalarıyla birlikte. Başka ne var, bu mütalaanın sahibi zavallı Adem şimdi tutuklu... 8 yıldır bulunmayan delil dosyaya gelmiş, delil tartışması yürüteceğiz. Yine savcılıktan devam edeceğim. Çok tehlikeli bir şey daha yapıyor savcılık. İstanbul CBS tanıklarını ikame etmekten vazgeçti. Savcılık bu dosyada taraf, siz mahkeme makamısınız, biz de öznesiyiz. Savcı isterse bir dilekçeden vazgeçebilir, bir talepte bulunur, bunu değiştirebilir, bir mütalaa verir,bunu da değiştirir. Tamam kabul fakat iddianame savcılığı bu dosyaya 13 tane tanık bildirmiş. Bu 13 tanıktan duruşma savcısı kendi isteğine göre vazgeçebilir mi? Benim kanaatimce vazgeçemez" ifadelerini kullandı. 

"Evet savcı taraf ama aynı zamanda kamuyu temsil ediyor. Biz taraflardan birine delili teslim ediyoruz olabilir mi böyle bir şey? Biz bir delili istesek güvenip verir misiniz?Ama savcılığa vereceksiniz" diyen Kozağaçlı konuşmasına şöyle devam etti:

"Savcılığın bir kamu görevi olması sebebiyle elbette verilebilir. Fakat savcılık 13 tane tanıktan bu şekilde vazgeçemez. Sayın savcıya soralım, yazılı olarak da söyletelim. Kanunda olayın delili bir tanığın ifadesiyse o tanık mutlaka dinlenir diyor. İkinci fıkra da diyor ki o tanığı getireceksiniz, yazdığı şeyle yetinilemez. Hadi savcı vazgeçti sesini çıkarmıyor, biz vazgeçebilir miyiz? Savcı bu dosyada bizim DHKPC üyesi olduğumuzu, benim yöneticisi olduğumu kanıtlamak üzere getirdiği 13 tanıktan vazgeçti. Madde 211 ne diyor? Tanık ölmüş mü? Sorar mısınız savcıya bu 13 tanık öldü mü o yüzden mı gelemiyorlar? İkinci fıkrada dedği üzere tanık akıl sağlığını mı kaybetmiş? Soralım savcıya bu tanıkların hepsi akıl sağlığını mı kaybetti? 211/1 öldü mü, akıl hastalığına mı tutuldu, hayır. Şimdi son bir hüküm daha var, 211/3. 

Sayın duruşma savcısı 13 tane tanık göstermişsin 2013'de.Bunlar öldü mü, akıl hastası mı oldu, yoksa bulamıyor musun bunları. Böyle değilse nasıl vazgeçiyorsun? Bunlar kamu tanığı. Bence en önemlisi nerede olduklarını bilmiyorlar, çünkü böyle kişiler yok. 

Savcı yalan söylüyor, bu kişiler yok, yalan sahte ve üretilmiş. Lütfen rahatsız olun onun için söylüyorum. Bu tanıkların bir kısmı savcı, bir kısmı polis amiri, emniyet müdürü, savcı vekili. Nasıl böyle söylersin derseniz söyleyeyim. Yakın zamanda savcılar, emniyet müdürleri, polis amirleri tanık çıktı. Bunlar tutuklandı ve yargılandı.

Düştüğümüz duruma bir bakar mısınız sayın başkan. Aleyhime tanık gösterilmiş, 8 senedir bu delilleri toplamaya çalışıyoruz. Bir sanık aleyhine olan tanığı dinletmek ister mi? Savcılığın bıraktığı tanıkların biz peşindeyiz 8 yıldır.

Gizli tanıklardan birinin ismi 'Kanarya' kanarya güzel sesli bir kuştur. Gizli tanık Kanarya gelsin burada ölsün. 'Dilovası', 'Yüzleşme' adlarında ki tanıklar gelsin burada yüzleşelim. Bunlar gerçek olsaydı savcı tanıklardan vazgeçip geri çekti. Bu dosyada dinlenen tek tanık Aziz o da yanlışlıkla dinlenmiş verdiği ifade saçmalıklarla dolu. O yüzden bu 13 tanık mahkemeye getirilmiyor."