Boğaziçi Üniversitesi Mezunları, Boğaziçi Üniversitesi’nde Fen Edebiyat Fakültesi dekanı Prof. Dr. Özlem Berk Albachten, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi dekanı Prof. Dr. R. Metin Ercan ve Eğitim Fakültesi dekanı Prof. Dr. Yasemin Bayyurt'un görevden alınmasına ilişkin basın açıklaması yayınladı.

"ÜNİVERSİTEMİZ SEÇİLMEMİŞ İSİMLERİN YÖNETİMİNE MAHKUM EDİLDİ"

Açıklamada üç dekanın da seçimle göreve geldiğinin altı çizilirken, "Üç fakültemizin seçimle iş başına gelmiş dekanları, YÖK’ün 18 Ocak tarihli kararıyla, haksız ve teamüllere aykırı bir şekilde görevlerinden alındı. Böylece üniversitemiz seçilmemiş isimlerin yönetimine mahkum edilmiş oldu" ifadelerine yer verildi.

"YASALAR ÖNÜNDE BİR GÜN MUTLAKA HESABININ SORULMASI İÇİN ELİMİZDEN GELEN TÜM GAYRETİ GÖSTERECEĞİZ"

Dekanların bir an önce görevlerine dönmeleri gerektiği belirtilen açıklamada "Türkiye’nin bugün yaşadığı yönetim krizinin bir izdüşümüne şahit olduğumuz okulumuzu bu yasa tanımaz, totaliter anlayışa bırakmayacak, karşılaştığımız her hukuksuzluğun yasalar önünde bir gün mutlaka hesabının sorulması için elimizden gelen tüm gayreti göstereceğiz" ifadeleri kullanıldı.

Boğaziçi Üniversitesi Mezunları'nın açıklamasının tamamı şu şekilde:

"Üniversitemizde kayyum zihniyetine karşı bir yıldır tüm bileşenler olarak sürdürdüğümüz mücadelenin en karanlık günlerini yaşıyoruz.

Üç fakültemizin seçimle iş başına gelmiş dekanları, YÖK’ün 18 Ocak tarihli kararıyla, haksız ve teamüllere aykırı bir şekilde görevlerinden alındı. Böylece üniversitemiz seçilmemiş isimlerin yönetimine mahkum edilmiş oldu.

Okulumuzu ele geçirmek için her yolu deneyen ancak başarılı olamayan kayyum zihniyeti, devlet kurumlarıyla iş birliği yaparak ve kamu otoritesini kötüye kullanarak hukuka ve katılımcı yönetişim ilkelerine aykırı bir müdahalede bulunmuş, ülkemizin en değerli kamu üniversitelerinden birinde, üniversitemizde, bir yıldır yaşanan tahribatı ve kıyımı derinleştirmiştir.

Boğaziçi mezunları olarak, tek amacı üniversitemizin yönetim birimlerini kontrol etmek olan bu müdahaleyi kabul etmiyor, seçilmiş dekanların en kısa sürede görevlerine iade edilmesini talep ediyoruz.

Gün, kuralsızlığı ve yasa tanımazlığı kendine şiar edinen, meşru her itiraza tehdit ve kaba kuvvetle saldıran, ülkemizin en değerli kurumlarının içini boşaltıp yöneteceğini zanneden bu anlayışa karşı, sesimizi daha da gür çıkarma, eylemliliğimizi genişletme, mücadelemizi çoğaltma günüdür.

İyiyi ve doğruyu yok etmekten başka hedefi olmayanların ve bu yıkım siyasetiyle barışık yaşayanların elinde adeta rehin tutulan üniversitelerimizi tamamen kaybetmek istemiyorsak, hiç vakit kaybetmeden bizimle aynı ideali paylaşanlarla çok daha yapıcı işbirlikleri kurmalı, doğru politikaların üretilmesi konusunda hep birlikte mücadele etmeliyiz.

Unutmamalıyız ki, siyasi amaçlara hizmet eden keyfi ve hukuksuz uygulamaların ısrarla sürdürüldüğü, hukukun baskı ve yıldırma aracı olarak kullanıldığı, özerk ve özgür üniversitelerin yok edilmek istendiği, hatta bu talebi duyuran afişlere bir gün bile tahammül edilemeyen bir ülkede, hiç kimse için güvenli bir gelecek olamaz.

Türkiye’nin bugün yaşadığı yönetim krizinin bir izdüşümüne şahit olduğumuz okulumuzu bu yasa tanımaz, totaliter anlayışa bırakmayacak, karşılaştığımız her hukuksuzluğun yasalar önünde bir gün mutlaka hesabının sorulması için elimizden gelen tüm gayreti göstereceğiz.

Boğaziçi bileşenleri olarak bir yıldır, Türkiye’nin tüm üniversiteleri özgürce bilim üretebilsin diye sürdürdüğümüz dayanışmada gücümüzü haklılığımızdan alıyor, gençlerimize değerli bir gelecek sunabileceğimiz bir ülke hayaliyle direniyoruz. İnanıyoruz ki pek çok alanda bizim gibi mücadele verenlerle buluştukça, birbirimize cesaret verdikçe çoğalacak, bu koyu karanlığı mutlaka aydınlatacağız.

Kabul etmiyoruz. Vazgeçmiyoruz"