Sosyal medya kullanımına kısıtlamalar getiren ve toplum tarafından büyük tepki gören düzenleme Meclis’ten AKP ve MHP oylarıyla geçerek yasalaştı. dokuz8HABER'e konuşan hak savunucuları, akademisyen ve avukatlar, sürecin büyük bir sansür ağına dönüşeceğine işaret etti.

AKP ve MHP tarafından ısrarla gündeme getirilen ve sosyal medya kullanımına kısıtlama getiren düzenleme TBMM’de kabul edildi ve ardından Meclis tatile girdi. Sansür yasasına tepki gösteren sosyal medya kullanıcıları ise #SansürYasasınaDurDe etiketi ile tepkilerini dile getirdi ve etiket kısa sürede Twitter Türkiye Gündemi'nin ilk sırasına yükseldi. Sosyal medya kullanıcıları ise sansür teklifinin mecliste görüşüldüğü sırada, “Sosyal medyada sesimizi duyuramasaydık Rabia Naz’a ne oldu sorusunu sorabileceğimiz bir mecra olmayacaktı, İstanbul Sözleşmesi’nin ne olduğunu kimse bilmeyecekti, Kaz Dağları için kimse birlik olup mücadele etmeyecekti, Gezi direnişinde milyonlarca kişiyle buluşamayacaktık” diyerek sansür yasasına karşı tepki gösterdi. Peki sosyal medya sansürü insan hakları mücadelesine nasıl etki edecek? Konuya ilişkin dokuz8HABER'e konuşan İfade Özgürlüğü Derneği kurucusu ve Bilişim Hukuku uzmanı Prof. Dr. Yaman Akdeniz, "Sosyal medya platformları kullanılamaz hale gelecek böylelikle de insan hakları mücadelesi imkansızlaşacak" dedi. Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Kampanyalar ve İletişim Direktörü Tarık Beyhan, "Hak ihlallerinin cezalandırılması azalır ve hak ihlallerine yönelik hiçbir şey yapılmamasında artış olur. Birçok hak ihlali görünmez hale gelir" ifadelerini kullanırken, Ankara Barosu Bilişim, Teknoloji ve Hukuk Kurulu Başkan Yardımcısı Avukat Gülşah Deniz-Atalar ise "Yeni kabul edilen yasa sonucunda insan hakları için mücadele edenlerin sesleri duyulmaz hale gelecek" değerlendirmesinde bulundu.

"HERKES İÇİN ÇOK CİDDİ BİR TEHLİKE DOĞACAK"

Sosyal medya platformlarının Türkiye'ye gelmedikleri ve burada ofis açmadıkları takdirde herkes için çok ciddi bir tehlike doğacağını kaydeden Prof. Dr. Akdeniz, şöyle konuştu: "Çünkü bu platformlar yavaşlatılacak, internet bant aralığı daraltılacak böylelikle de Türkiye'de kullanılmaz hale gelecek. Bu arada şunu da unutmamak lazım: Alternatif sistemler yani VPN sistemleri de Türkiye'den erişime engelleniyor. Dolayısıyla sosyal medya platformlarına ulaşmakta zorluk yaşayacağımız için tüm bu insan hakları mücadelesi, hatta hükümet ve organlarının eleştirisi, bilgi akışı çok zorlaşacak hatta imkansızlaşacak."

"BU AĞIR ŞARTLAR ALTINDA SOSYAL MEDYA PLATFORMLARININ OFİS AÇACAĞINI DÜŞÜNMÜYORUM"

Sosyal medya platformlarının Türkiye'ye bu ağır şartlar altında gelip ofis açacaklarını beklemediğini belirten Prof. Dr. Yaman Akdeniz, "Çünkü bu kabul edilebilir bir hukuki alt yapı değil. Gelip ofis açtıkları durumda da zaten bahsettiği tipten içeriklerin engellenmesi ve kaldırılması çok kolaylaşacak. Hesap kapatma, haber silme de bu kısıtlamanın içine girdi. Bilgi akışında çok ciddi bir aksama olacak. İnsan hakları alanında çalışanlar, hak savunucuları ciddi şekilde etkilenecek" ifadelerini kullandı.

"TÜRKİYE AYM VE AİHM KARARLARINI HİÇE SAYIYOR"

Geçmişte Twitter'ın, Youtube'un hatta Wikipedia'nın tamamen erişime engellenmesi ve kullanılamaz hale gelmesine dair AYM'nin ağır ihlal kararları verdiğini hatırlatan Akdeniz, şöyle devam etti: "Şimdi bu sistemde 'Engelleyeceğiz' demiyorlar, ama 'Kullanılmaz hale getireceğiz' diyorlar. İkisinin arasında da çok büyük bir fark olmayacak. Özellikle de basın organları bundan çok daha fazla etkilenecek. Anayasa Mahkemesi (AYM) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararları bu noktada açık ve net, ancak Türkiye 'Biz bunu yapacağız' diyerek bu kararları hiçe sayıyor. Dolayısıyla biz bunları gözardı edemeyiz. Biz bu kararlar yokmuş gibi yasa teklifleri oluşturup, bunları apar topar Meclis'ten geçiremeyiz."

"SANSÜRÜN GÜNCELLENMİŞ YENİ BİR SÜRÜMÜ VE DAHA AĞIR YAPTIRIMLAR İÇERİYOR"

CHP'nin yasanın iptalini mutlaka AYM'ye götüreceğini kaydeden Prof. Dr. Akdeniz, sözlerini şöyle noktaladı: "Bu konu daha tam olarak kapanmadı. Her ne kadar Türkiye'de demokratik kurumlar, buna AYM de dahil, işlemese de bu işte son söz söylenmedi. Hala bu platformların Türkiye'ye gelip gelmeyeceklerini bilmiyoruz. İfade Özgürlüğü Derneği'nin raporunda da belirttiğimiz gibi zaten 400.000'den fazla web sitesi engelli, 130 bin haber ve sosyal medya içeriğine erişim engeli var. Hepsi bunların üstüne geliyor. Bu yeni bir durum diyebiliriz. Sansürün güncellenmiş yeni bir sürümü, daha ağır yaptırımlar içeriyor. İçeriklerin kaldırılması, hesapların kapatılması hatta sosyal medya platformlarının kullanılmaz hale getirilmesi. Dolayısıyla bu en ciddi ve en ağır siyasi bir tehdit ve sansür girişimi diyebiliriz."

"SOSYAL MEDYA TAMAMEN KONTROL ALTINA ALINMAK İSTENİLİYOR"

Düzenlemeye ilişkin dokuz8HABER'e konuşan Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Kampanyalar ve İletişim Direktörü Tarık Beyhan da, "Yasanın tanımları dahilinde istenilen şey, sosyal medyayı tamamen kontrol altına almak gibi görünüyor. Bu nedenle de sosyal medyada hükümetin ya da bir takım yetkililerin işine gelmeyen herhangi bir şeyi söyleyen herhangi bir kişi hakkında sosyal medya platformları işlem yapmazsa, bu platformlara erişim neredeyse tamamen kesilecek" ifadelerini kullandı.

"İNSANLAR HAK MÜCADELESİNİ MAHKEMEDE VEREMEDİKLERİ İÇİN SOSYAL MEDYAYI KULLANDILAR"

Söz konusu yasanın hak mücadelesini de etkileyeceğini vurgulayan Beyhan, "Böyle bir süreci göz önüne aldığımız zaman hak mücadelesine, en azından sosyal medyadaki hak mücadelesine bir takım tehditler oluşturduğu kesin. Fakat bunun da çoğu şeyin önünü kesemeyeceğini düşünüyorum. İnsanlar sosyal medyaya durduk yere gelmediler.  Bu hak mücadelelerini mahkemede veremedikleri, televizyonlarda haberleştirilmedikleri, gazetelerde yayınlanmadığı için bunları yapmaya başladılar. Sosyal medyaya da çeşitli yasaklamalar geldiği zaman başka yöntemlerle hak mücadelelerini sürdürmeye devam edecekler" diye konuştu. 

"İNSANLAR FARKLI MÜCADELE YÖNTEMİ GELİŞTİRİYOR"

Kabul edilen yasa ile hükümetin komik duruma düştüğünü belirten Beyhan, "Yani siz aslında sağlayamayacağınız bir kontrolü sağlamak için uğraşıyorsunuz. İnsanlara zorluk çıkartıyorsunuz, ama insanlar onu bir şekilde aşıyorlar ve farklı mücadele yöntemleri geliştiriyor. Bu durum açıkçası hükümeti ve devleti Hababam Sınıfı'ndaki 'kül yutmaz' hocaya dönüştürüyor" ifadelerini kullandı.

"ŞABAN VATAN'DAN ŞULE ÇET'E KADAR TÜM MÜCADELELERİ SOSYAL MEDYADAN ÖĞRENDİK"

Yıllardır sosyal medyada ve internetteki hak mücadelelerini takip ettiğini bildiren Beyhan, "Bu nedenle şunu söyleyebilirim ki; sosyal medyayı gerçekten insanlar gereğinden bile fazla iyi kullanıyorlar hak mücadeleleri için. Çünkü hepimizin bildiği üzere birçok vakayı biz sosyal medyadan öğrendik. Gazete ve televizyonlarda çıksa bile bu kadar öğrenmemiz mümkün olmayacaktı. Şule Çet davası buna dahil, Mısra Öz Sel'in çocuğunun hakkını araması buna dahil, yine Şaban Vatan'ın kızının hakkını araması da buna dahil. Bunların hepsini biz sosyal medya sayesinde öğrendik" değerlendirmesinde bulundu.

"HAK İHLALLERİ GÖRÜNMEZ HALE GELİR"

Bu noktada da yeni getirilen düzenlemenin hak ihlallerinin cezalandırılıp cezalandırılmaması konusunda bir değişikliğe neden olacağını vurgulayan Beyhan, sözlerini şöyle sonlandırdı: "Hak ihlallerinin cezalandırılması azalır ve hak ihlallerine yönelik hiçbir şey yapılmamasında artış olur. Birçok hak ihlali görünmez hale gelir. Fakat ben devletlerin bu tarz yasak girişimlerinin her zaman boşa düştüğünü düşünen insanlardan birisiyim. Evet bir süre ciddi bir etki yaratacak, ancak sonunda kaybeden yasakçılar olacaktır."

"MÜCADELE EDENLERİN SESLERİ KISILACAK"

Sosyal medya kullanımına kısıtlamalar getiren yasak hakkında dokuz8HABER'e açıklamalarda bulunan Ankara Barosu Bilişim, Teknoloji ve Hukuk Kurulu Başkan Yardımcısı, Avukat Gülşah Deniz-Atalar ise, "Yeni kabul edilen yasa sonucunda insan hakları için mücadele edenlerin sesleri duyulmaz hale gelecek. Yani onların seslerinin kısılmasına sebebiyet verecek" diye konuştu. 

"HAK İHLALLERİNİN DUYURULMASI ENGELLENECEK"

Yasa ile haber alma ve haber verme hakkının kısıtlanmasının söz konusu olduğunu kaydeden Av. Atalar, "Çünkü sosyal medyaya erişememek demek hem ifade özgürlüğünün zedelenmesi aynı zamanda da haber alma ve verme hakkının da zedelenmesi demek. Bu yüzden de sosyal medyadan sesini duyuran insanların artık bu noktada çaresiz kalacağı çok mümkün görünüyor. Bu yasa hak ihlallerinin duyurulmasının engellenmesine neden olacak" ifadelerini kullandı.