SES İstanbul şubeleri İl Sağlık Müdürlüğü önünde düzenlediği basın açıklamasında, sağlık çalışanlarının koşullarının derhal iyileştirilmesi için çağrı yaptı. Sağlık çalışanları, "Bizler pandemi il...
SES İstanbul şubeleri İl Sağlık Müdürlüğü önünde düzenlediği basın açıklamasında, sağlık çalışanlarının koşullarının derhal iyileştirilmesi için çağrı yaptı. Sağlık çalışanları, "Bizler pandemi ile var gücüyle mücadele ederken, yaşadığımız deprem felaketini fırsat bilip torba yasa ile kıdem tazminatı hakkımızı, geleceğimizi gasp ediyorlar" dedi.
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) İstanbul şubelerinin çağrısıyla bir araya gelen sağlık çalışanları, koronavirüs salgınında sağlık çalışanlarının sorunlarının katlanarak arttığını belirterek, acil adım atılması çağrısı yaptı.
"GELECEĞİMİZİ GASP EDİYORLAR"
İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü önünde yapılan basın açıklamasında konuşan SES Anadolu Şube Sekreteri Türkan Yavuz, şu ifadeleri kullandı:
"Sağlık emekçilerinin her gecen gün artan sorunlarına ses olmaya geldik. Bizler pandemi ile var gücüyle mücadele ederken, yaşadığımız deprem felaketini fırsat bilip torba yasa ile kıdem tazminatı hakkımızı, geleceğimizi gasp ediyorlar. Depremzede hemşire arkadaşımızın 'Yarın nöbetim var, çocuğumu nereye bırakacağım' haykırışı geldiğimiz son noktayı göstermiştir. Depremde yakınlarını kaybedenlere başsağlığı, yaralılara acil şifalar diliyoruz.
"MAĞDUR OLAN YİNE TOPLUM VE SAĞLIK EMEKÇİLERİ OLDU"
Basın metnini ise SES İstanbul Şubeleri adına SES Anadolu Şube Eşbaşkanı Nurdan Gürer okudu.
İzmir'de 30 Ekim'de yaşanan depremi ve ihmallerin hatırlatıldığı açıklamada, şöyle denildi:
"Dünyada ve ülkemizde yaklaşık bir yıldır pandemi devam ederken, 30 Ekim cuma günü İzmir'de yaşanan depremle birlikte bir kez daha salgınlara ve doğal afetlere karşı önlemler noktasında hazırlıksız olduğumuzu görüyoruz. Ülkeyi yönetenler, deprem, sel gibi afetlere karşı ekolojiye uygun, uygun zemin etüdü ve inşası yapılması gereken yapıların denetimlerini yapmak yerine, bu alanları da rant kapısına dönüştürerek denetimsiz, keyfi uygulamalarla binlerce insanın yaşam hakkını yok saymıştır. Aralarında sağlık emekçilerinin ve yakınlarının da bulunduğu 114 insanımız hayatını kaybetti, 1000'in üstünde insanımız ise yaralandı. Enkazın altında hala kaç canımızın kaldığı bilinmezken, Meclis gündeminde deprem yerine emekçilerin kıdem tazminatlarını, emeklilik haklarını ortadan kaldıran yasa görüşülüyor. Tıpkı Gölcük depreminde dönemin iktidarının insanlar enkaz altındayken emeklilik yaşının yukarı çekilmesi yani mezarda emeklilik yasasını çıkarttıkları gibi... Pandemide olduğu gibi depremle birlikte de yine mağdur olan toplum ve sağlık emekçileri oldu."
"ALKIŞLARDAN FAZLASINA İHTİYACIMIZ VAR"
Sağlık çalışanlarının sesinin duyulmadığı ve hayatını kaybeden sağlık çalışanı sayının her geçen gün arttığının vurgulandığı açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
"Pandeminin başladığı günden bugüne kadar 132 sağlık çalışanı hayatını kaybederken 40 bini ise virüsle enfekte oldu. 'Artık yeter! Tükeniyoruz, ölüyoruz' diyen sağlık emekçilerinin haykırışı duyulmadığı gibi 27 Ekim'de çıkan genelgeyle bu seferde yıllık izin ve emeklilik hakları gasp edilmeye çalışılıyor. Binlerce mezun olmuş sağlık çalışanına istihdam açılmazken, haksız hukuksuz olarak ihraç edilen sağlıkçılar, göreve hazır olduklarını her fırsatta dile getirirken, güvenlik soruşturmasından kaynaklı görevlerine başlayamayan sağlıkçılar atama beklerken ve salgının boyutu gün geçtikçe artarken, sayıca azalan, yoğun çalışma temposuyla tükenen, genelgelerle hakları gasp edilen, temel ücretleri iyileştirilmeyen, iş yerlerinde giderek artan şiddete maruz kalan, hastane yönetimlerinin baskı ve mobbingi ile de uğraşmak zorunda bırakılan, mevcut sağlık çalışanlarıyla ve ülke genelinde başka hiçbir önlem almadan sorumluluğu topluma yıkarak, cezayı da sağlık emekçilerine keserek salgının bitirileceğini nasıl düşünülebilirsiniz.
Salgının başından itibaren risk altında çalışan sağlık emekçilerinin meslek hastalığı talebini görmezden gelmenize rağmen, izolasyon süremiz bitmeden, test sonucumuz hala pozitifken, teste ve grip aşısına ulaşamazken çalıştık. Pandeminin gittikçe arttığı bu dönemde yıllık izinleri kaldırarak, valilik genelgesiyle tüm kamu kurumlarında diye başlayan yazıda yine sağlık emekçileri hariç diyerek 'Bize ölün' diyorsunuz. Tüm dünyada salgınla doğru mücadele etmek için sağlık çalışanlarının moral ve motivasyonunu yükseltecek girişimlerle bulunulurken, ülkemizde çıkarılan yasa ve genelgeler bunun tam tersi bir durum ortaya çıkartmaktadır. Yaratılan sağlıksız koşullarda bizden sağlık dağıtmamızı nasıl beklersiniz… Sağlık emekçilerinin alkışlanmaktan daha fazlasına ihtiyacı var."
"NE Mİ İSTİYORUZ?"
Sağlık çalışanları taleplerini şöyle sıraladı:
*Atama bekleyen sağlık emekçilerinin kadrolu, güvenceli ataması yapılmalı
*Haksız hukuksuz olarak ihraç edilen sağlık emekçileri işlerine dönmeli
*Güvenlik soruşturması sebebiyle işe başlatılmayan sağlık emekçileri işlerine başlamalı
*Pandemi yönetiminde sağlık alanındaki emek ve meslek örgütleri sürece dahil edilmeli
*Covid-19 meslek hastalığı kapsamına alınmalı
*PCR testleri sağlık emekçilerine haftada bir yapılmalı
*Grip aşısı tüm sağlık emekçilerine bir an önce yapılmalı
*İzin ve dinlenme hakkı, emeklilik hakkı gibi kazanılmış haklarımıza hiçbir koşul altında dokunulmamalı
*Kamu kurumunda çalışanlara sağlık çalışanları da dahildir. Sağlık çalışanlarının tamamını kapsayan, dönüşümlü çalışma, hamilelerin ve kronik hastalığı bulunanlarının idari izinli sayılmalı, çocuklu çalışanlardan talep eden ebeveyn idari izinli sayılmalı
*Sağlıkta şiddet önlenmeli
*Bütün sağlık emekçilerinin temel ücretleri yoksulluk sınırının üzerinde olacak şekilde düzenlenmeli.