Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi ve Yoğun Bakım Klinik Şefi Prof. Dr. İsmail Cinel, yoğun bakım yatışları çok artmasa da vaka sayılarında büyük bir yükseliş olduğuna dikkat çekti.

"4'ÜNCÜ PİK İÇERİSİNDEYİZ"

Şu anda 4'ncü pik içerisinde olduğumuzu belirteb Prof. Dr. Cinel, "Mayıs'ta yaşadığımız 3'üncü pikte, hasta sayılarımız 2'nciye oranla daha fazla artmasına rağmen, 33 bin- 60 bin oldu, neredeyse iki katı oldu; ama buna rağmen ilk dalgada yaşanan yoğun bakımlardaki 6 bin sayısı geriye geldi, 3 bin 550 olarak maksimum gerçekleşti. Yaşlı popülasyon aşılandığı için de yaş ortalaması 12-15 yaş geriledi. Aşı olmayan ikinci pikle şu anı kıyasladığımızda ise 25 binlerdeki vaka sayımıza rağmen yoğun bakımlarda normalde 4 bin- 4 bin 500 hasta olabilecekken şu anda bu sayı 1000 rakamının altında. Ölen vakaları da aşılı aşısız diye çıkardığımız zaman, tıpkı İngiltere, tıpkı ABD'deki gibi aşısızlar büyük bir çoğunluğun olduğunu, yüzde 90-95-98, bunu görüyoruz" ifadelerini kullandı.

"YAZLIKÇILAR DÖNMEDEN YAPILMALI"

Kimsenin aşı olmaya zorlanamayacağını, ancak büyük metropollerde yaşamanın bunu zorunluluk haline getirdiğini ifade eden Prof. Dr. Cinel, şöyle konuştu:

"Aşı olmazsanız, ben sizi aşı olmaya zorlayamam ama büyük metropollerde yaşamazsınız, gidersiniz izole vaziyette köyünüzde yaşarsınız, bu olur. Ama büyük şehirlerde yaşıyorsanız, kalabalıklara karışmak zorundaysanız, toplu taşıma araçlarını kullanıyorsanız, sosyal yaşamınızda konsere, tiyatroya, okula gidiyorsanız, ders veriyorsanız, sizin bir sorumluluğunuz var, bu sorumluluk da aşı olmanız yönünde. Bu nedenle aşı olanlara pozitif ayrımcılığın çok kısa sürede, önümüzdeki 20 gün içerisinde bir an önce getirilmesi lazım. Eylül'de okulların açılacağı, sayfiye yerlerinden, memleketlerinden insanlarımızın büyükşehirlere geleceği, toplumsal hareketliliğin büyükşehirlerde artacağı düşünüldüğünde, zaten yukarıya doğru seyreden bir pik söz konusu, yeni bir varyant da var, bunların yapılması lazım."

"TÜRKİYE'YE ÖZGÜ BİR VARYANT ÇIKMASINA ENGEL OLALIM"

Aşıdan beklentilerin de çok yanlış değerlendirildiğini belirten Prof. Dr. İsmail Cinel, aşıların hiçbir zaman hastalığa yüzde 100 yakalanmama garantisi için olmadığına dikkat çekti ve şöyle devam etti:

"Biz ne istemiyoruz? Bir, bu hastalıktan dolayı ölmek istemiyoruz; iki, bu hastalıktan dolayı yoğun bakıma düşmek istemiyoruz; üç, yoğun bakıma düşsek de yoğun bakımdan kalıcı hasarlarla 'yarım insan olarak' taburcu olmak istemiyoruz; dört, hastanede uzun süre yatmak istemiyoruz. Vaka sayısı çok artmasına rağmen İngiltere'de ölüm sayıları ölüm oranları çok fazla düştü. Neden? Büyük kitleyi aşılamayı başardıkları için. Önümüzdeki 2-3 ayda toplumsal bağışıklığı bir noktaya getirmek zorundayız. Eğer getiremezsek, Hindistan örneğinde olduğu gibi yeni yeni mutantların karşımıza çıkma olasılığı doğuyor. Silah geliştirmiş virüs varyantlarına karşı hep birlikte güçlü olalım, Türkiye'den yeni bir varyant, buraya özgü bir varyant çıkmasın."

"AŞI, ORGAN FONKSİYONLARINIZI KORUYOR"

Hastalığa yakalananların yüzde 80'inin hafif geçirdiğini ama asıl sorunun, bunun kime denk geleceğinin bir garantisinin olmadığını ifade eden Prof. Dr. Cinel, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Diyelim ki hiç aşı olmayın. Evet, yüzde 80'iniz hafif geçirecek, yüzde 15-20'niz tehlikeli grupta. Yüzde 5'iniz de yoğun bakıma düşecek. Orası çok tehlikeli işte. Garantisi olsa yüzde 80'inin hafif geçirmek yönünde, buyurun hastalığı geçirin ve bağışıklanın derdik. Biz aşı ile hastalığı hafif geçirmenizi sağlıyoruz. Bu detay çok önemli. Annem aşı oldu, hastalığa yakalandı. Hastalığa yakalanmış olabilir, hafif geçirmiştir, ölmemiştir, yoğun bakıma düşmemiştir. Ayrıca aşı olduktan sonra 15 gün geçecek, ondan sonra bağışıklık oturacak. Aşı oldu, 2 gün sonra hastalandı. Bunun aşı ile alakası yok. Yoğun bakımlarda gördüğümüz şu; eğer aşısızsa bu hastalığı şiddetli geçiriyorsa, akciğeri alanlara ayırdığımızda, sağ akciğer sol sağ akciğer dörder alana ayırdığınızı düşünün, aşısız olanlarda tutulum 6-7 alanda birden olabiliyor. Eğer aşılı ise yoğun bakıma düşse dahi organ fonksiyonları korunuyor, akciğer tutulumu göreceli daha az oluyor, entübasyona gitmeden çok iyi bir şekilde hastamızın hayatını kurtarabiliyoruz. Aşı, organ fonksiyonlarını koruyor."