HABER: ESRA TOKAT

Eğitim Reformu Girişimi (ERG)'nin hazırladığı Öğrenciler ve Eğitime Erişim raporunu değerlendiren Ezgi Tunca ve Kayıhan Kesbiç, pandeminin okulöncesi okulluşmayı düşürdüğünü, eğitimde eşitsizliği arttırdığını kaydettiler. Pandemide bir buçuk yıl boyunca devamsızlık takibinin yapılmadığını belirten araştırmacılar, halihazırda okula kayıtlı olan ancak eğitimin dışına çıkmış öğrenci sayısının çok daha fazla olabileceği üzerinde durdular.

"ZORUNLU EĞİTİM ÇAĞINDAKİ ÇOCUKLARDAN YAKLAŞIK 675 BİNİ OKULLARA KAYITLI DEĞİL"

Rapora dair ERG'den Ezgi Tunca ve Kayıhan Kesbiç dokuz8HABER' değerlendirmelerde bulundu. Kademelere göre okullulaşma oranlarında ilk ve ortaokulda düşüş, ortaöğretimde ise artış olduğunu kaydeden Tunca, "MEB ortaokul kademesinde görülen düşüşün nedeninin 4+4+4’le öne çekilen okula başlama yaşı olduğunu vurguluyor. Buna göre ilkokul yaş grubu olan 6-9 yaştaki net okullulaşma oranı 0,4 yüzde puanlık bir düşüşle %93,2 oldu. Önemli bir bölümü ortaokul kademesinde öğrenim gören 10-13 yaş grubunda ise net okullaşma oranı %98,6’ydı ve bir önceki yıla göre değişmedi. Lise çağı olarak adlandırdığımız 14-17 yaş grubunda net okullulaşma oranı 1,6 yüzde puan artışla %90,8’e yükseldi. Tüm bu oranları değerlendirdiğimizde Türkiye’de zorunlu eğitim çağındaki çocuklardan yaklaşık 675.000’inin okula kayıtlı olmadığını görüyoruz" bilgisini verdi.

"GEÇTİĞİMİZ BİR BUÇUK YIL BOYUNCA DEVAMSIZLIK TAKİBİ YAPILMADI"

"Ancak okullulaşma oranları değerlendirilirken geçtiğimiz bir buçuk yıl boyunca devamsızlık takibi yapılmadığını ve sınıf tekrarının zorlaştırıldığını belirtmemiz gerekir" diyen Kesbiç ise "Bu nedenlerle halihazırda okula kayıtlı olan ancak eğitimin dışına çıkmış öğrenci sayısı daha fazla olabilir" ifadelerine yer verdi.

"EĞİTİMDEN KOPMA RİSKİ BULUNAN ÖĞRENCİLERE YÖNELİK ERKEN MÜDAHALE ÖNÜNDE ENGEL"

Salgın koşullarında geçen süreçte devam zorunluluğunun olmadığını ve bu süreçte de devamsızlık verilerinin e-okul sistemine işlenmeyip takibinin yapılmadığının altını çizen Kesbiç, "Okul terki riski altında bulunan öğrenciler eğitim dışına çıkmadan önce yüksek devamsızlık oranlarına sahipler.  Devamsızlık verisinin eksikliği, eğitimden kopma riski altında bulunan öğrencilere yönelik erken müdahale programlarının geliştirilmesinin önünde önemli bir engel. Bu nedenle, yüz yüze eğitim ve devam zorunluluğu ile başlayan 2021-22 eğitim öğretim yılında devamsızlık takibinin yapılması eğitimden kopma riski altında olan çocukların belirlenmesi ve müdahale edilmesi için önemlidir. Ayrıca eğitimden kopma riski altında olan öğrencilerin daha yakından izlenebilmesi için sosyal hizmet uzmanlarının istihdam edilmesi öğrencilerin sorunlarının ve ihtiyaçlarının belirlenmesi için önemli bir başlangıç noktası olabilir" dedi.

OKULÖNCESİNDE OKULLULAŞMA ORANINDA SERT DÜŞÜŞ

Okulöncesi okullulaşma oranlarının en sert şekilde düşüş gösterdiği kademe olduğunu vurgulayan Tunca, “Bunun birbirini etkileyen iki sebebi olabileceğini öngörüyoruz: İlki salgının sosyoekonomik etkileri, ikincisiyse salgının kadın istihdamına ve kadınların çalışma koşullarına etkisi” dedi.

"DEVLET OKULLARINDA OKULÖNCESİ EĞİTİMDE ÖDEME ZORUNLULUĞU"

Zorunlu eğitim kapsamında olmayan okulöncesi kademesindeki sert düşüşün salgının okullulaşma oranları üzerindeki ekonomik etkilerini ortaya koyduğunu kaydeden Kesbiç ise, “Devlet okullarında sağlanan okulöncesi eğitim için ailelerin il millî eğitim müdürlükleri tarafından belirlenen miktarlar doğrultusunda ödeme yapmaları gerekiyor. Buna ek olarak kırtasiye, bağış gibi ek masraflar da çıkabiliyor. Özel kurumların sağladığı eğitim hizmetleri ise birçok aile tarafından karşılanamayacak ücretlerde sunuluyor” ifadelerini kullandı.

"OKULÖNCESİNDE EN YÜKSEK DÜŞÜŞ KADIN İSTİHDAMININ YÜKSEK OLDUĞU YERLERDE"

Okulöncesi kademesinde okullulaşma oranlarının en yüksek düşüş gösterdiği bölgelerin kadın istihdamının görece yüksek olduğu Batı Anadolu ve İstanbul bölgeleri olduğunu belirten Tunca, “Bu paralelliği salgının kadınların çalışma ve yaşam koşullarına etkileriyle beraber düşünmemiz gerekiyor. Araştırmalar salgın döneminde kadın istihdamının erkeklere kıyasla daha fazla düşüş gösterdiğini ortaya koyuyor. Çocuk bakım yükümlülüğünün çoğunlukla kadın tarafından üstlenilmesi ve erişilebilir erken çocukluk eğitimi hizmeti sağlayan kurum sayısının yetersiz olması kadının çalışma hayatına katılımını olumsuz etkileyen unsurlardan” diye konuştu.

"0-3 YAŞ GRUBUNA YÖNELİK HERHANGİ BİR VERİ KAMUOYUYLA PAYLAŞILMIYOR"

Çocuğun gelişiminde kritik bir dönem olan 0-3 yaş grubuna yönelik herhangi bir verinin kamuoyuyla paylaşılmadığını kaydeden Kesbiç, "Türkiye’de bu yaş grubuna yönelik kurumsal hizmetler yok denecek kadar az. Bu yaş grubuna yönelik erken çocukluk eğitimi hizmetlerinin planlanması ve özellikle kırılgan gruplardan ailelerin faydalanabilmesine yönelik yaygınlaştırma çalışmalarının yapılması oldukça önemli. UNESCO tarafından hazırlanan bir çalışmada salgın nedeniyle eğitimden ayrılmanın okulöncesi kademesinde en yüksek olacağı öngörüldü. Nitekim okulöncesi okullulaşma oranlarında yaşanan düşüş bu çalışmayla paralellik gösteriyor. Çocukların gelişiminde önemli etkiye sahip olan okulöncesi eğitimin kriz durumları da dahil olmak üzere erişilebilir olması için müdahalelere ihtiyaç duyuluyor. Bu müdahalelerin farklı ihtiyaçlara cevap verebilecek ve kırılgan gruplara mensup çocukları kapsayabilecek şekilde tasarlanması önem taşıyor" ifadelerini kullandı.

"SALGINDA ÖZEL OKULLARLA DEVLET OKULLARI ARASINDAKİ İMKAN FARKI DAHA DA BELİRGİNLEŞTİ"

Özel okullarla devlet okulları arasındaki imkan farklarına da değinen Tunca, "Bu farkların salgın süresinde daha da belirginleştiğini ve keskinleştiğini görüyoruz. Salgın süresince özel okullar ve öğrencileri yeterli teknolojik altyapıya sahip oldukları için eğitime erişimde görece daha az sorun yaşadılar. Ancak, devlet okulları ve öğrencileri teknolojik araçlara daha az sahiplerdi ve dolayısıyla öğrenciler eğitime erişimde sorunlar yaşadılar. Salgının ilk aylarında İstanbul’da okuyan öğrencilerle yapılan bir araştırma özel okul öğrencileriyle devlet okulu öğrencileri arasındaki farkı ortaya koyuyor. Araştırmaya göre, özel okul öğrencilerinin %83,6’sı dersleri düzenli olarak takip ederken bu oran devlet okullarına devam eden öğrencilerde %36,7’dir" bilgisini verdi.