CHP Sözcüsü Faik Öztrak, CHP MYK toplantısı devam ederken düzenlediği basın toplantısında; gündemi değerlendirdi. Öztrak, şunları söyledi:

“Bugün toplantımızın gündeminde, seçimleri kaybedeceğini artık anlayan, tek kişilik Saray Hükümetinin, her geçen gün zirve yapan milli iradeyi hiçe sayan siyasetinin, panik içinde uyguladığı seçim ekonomisinin, ülkemize ve milletimize çıkardığı, sürekli ağırlaşan fatura ve bunun karşısında yapacaklarımız vardı.

Bundan 33 yıl önce, hain bir suikastla yitirdiğimiz, çağdaş Türkiye idealinin savunucusu, Prof. Dr. Muammer Aksoy’u, dün bir kez daha andık. Rahmetli Aksoy yıllar önce, ‘Devlet Hukukla Yaşar’ başlıklı yazısında; ‘Sınırsız hâkimiyet, kime ait olursa olsun ve kimin tarafından kullanılırsa kullanılsın istibdat ve zulme götürür’ demişti. Hukuk ve adalet, devletin temel direğidir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi denen ucube yönetim, devletin temel direğini hızla çökme noktasına sürüklüyor. İşte biz bu nedenle, ‘Ucube tek kişilik rejim, devletimiz için artık bir beka sorunudur’ diyoruz.

“EYT’Yİ BİTİRİYORUZ DEYİP EPT MAĞDURU YARATMAYIN”

Sözde bu sistem sayesinde, hızlı karar alınacaktı ama bu ucube rejimde, bıraktık hızlı karar almayı, hükümet doğru düzgün karar alamaz hale geldi. Hatasız, eksiksiz bir Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi yayınlanamıyor. Bir rektör atamasını bile doğru dürüst yapamıyorlar. ‘Seçim kaybedeceğimi bilsem de yapmam’ diye büyük laflar edip, sonra seçimi kaybedeceğini anlayınca, tükürdüklerini yalamak zorunda kalanlar, EYT düzenlemesini yaptık yapacağız diyerek mağdurları aylarca beklettiler. Sonunda Meclis’e bir düzenleme sundular ama o da evlere şenlik, 2 milyondan fazla EYT’li martta emeklilik beklerken; ancak yarısının bu düzenlemeden yararlanabileceği anlaşılıyor. Emeklilikte yaşa takılan mağdurlar gitti, prim gün sayısı mağdurları geldi.

Sözünüzü yerine getirin, EYT’yi bitiriyoruz deyip EPT mağduru yaratmayın. İnsanları emeklilikte prime takmayın. Bu vatandaşlarımızın haklarını tam verin. Nasıl olsa ödemeleri siz yapmayacaksınız. Parayı biz vereceğiz. Hep söylüyoruz; Bütçe bir tercih meselesidir. Bizim tercihimiz yandaştan yana değil, Hep milletimizden, hep mağdurdan yana olacaktır. Ucube sistem, millete daha fazla refah vadetti. Ama olan refahı da alıp götürdü. Milli gelirimiz, bu rejimin düğmesine basıldığında 958 milyar dolardı. Bugün 840 milyar dolara düştü.

“KRONOMETREYİ SIFIRLAMANIN’ TEK YOLU VAR”

Bu ucube sistem, OHAL şartlarında, mühürsüz oylarla yapılan ve yüzde 50’den biraz fazla oyla kabul edilerek, milleti ortadan ikiye bölen, yalan ve dolanın başrolde olduğu, bir referandumla kabul edildi. Erdoğan, 2017’de referandum öncesinde, ‘Cumhurbaşkanının Meclis’i fesih yetkisi yok’ demişti. Şimdi aynı Erdoğan, ‘14 Mayıs’ta seçim için yetkisini kullanacağını’ söylüyor. Adına fesih demeden, tek kişinin kararıyla, koskoca Meclis’i seçime götüreceğini söylüyor. 2017’de, tarihin en düşük oy oranıyla kabul edilen, mevcut Anayasa değişikliğinde, Cumhurbaşkanının ancak iki dönem seçilebileceği hükmünü değiştirmediler. O dönemde Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan Erdoğan’ın bu hükme tabi olmayacağını, ‘Yapılan değişikliğin, mevcut dönemi kapsamayacağını, bir dönem sonra uygulanmaya başlayacağını’ millete söyleyen bir geçici madde de koymamışlar. Peki, sarayın anayasa uleması ne yapmış? Anayasa’nın 116. maddesine, ‘Cumhurbaşkanının ikinci döneminde, meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi halinde Cumhurbaşkanı bir defa daha aday olabilir’ diye açıkça yazmış. Yani kendi ifadeleriyle, ‘Kronometreyi sıfırlamanın’ tek yolu var. O da seçimin, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından yenilenmesi. O halde izlenecek yol bellidir. Hodri meydan, partiniz Meclis’e, Milletvekili Genel Seçimini ve Cumhurbaşkanlığı seçimini, 6 Nisan’dan önceki son pazar olan, ‘2 Nisan 2023 günü’ yapmak için teklif getirsin. Biz de destekleyelim. Hukukun dolambaçlı yollarından medet ummayın. Kaybedeceğinizi anladığınız seçimden, kaçmanın yollarını aramayın. Kendi çıkarttığınız Anayasaya uyun. Ağız tadıyla yarışalım. Milletin mihenk taşına vurulalım, ak koyun, kara koyun belli olsun.  Erdoğan’ı milletimizin oylarıyla, evine göndermenin keyfini yaşayalım.

Seçimler yaklaşırken, saray, milli iradeyi hiçe sayarak, Millet İttifakı’nın belediyelerine çökme operasyonlarını yürütüyor. Bir yandan da TBMM’de bir dokunulmazlık kaldırma süreci işletiyor. Eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş’in başkentin göbeğinde güpegündüz katledilmesi olayına karışan milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılmasına dair bir talep yok. İçişleri Bakanı’nın söylediği mafyanın 10 bin dolar maaşa bağladığı milletvekilinden bir haber yok. Borsa İstanbul’daki milyonlarca dolarlık rüşvet ağında ismi geçen kendi milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasına dair bir dosya yok. FETÖ borsalarına karışan milletvekillerine dair bir dosya yok. Bunların hiç biri hakkında bir dokunulmazlık süreci işlemiyor ama 2 bine yakın dokunulmazlık dosyası içinden Millet İttifakı’na mensup iki milletvekilinin dosyasını çekiliyor. Dokunulmazlıklarının hızla kaldırılması için düğmeye basılıyor.  Bizim milletvekilimiz ne yapmış? Cinayet mi işlemiş, haram mı yemiş, rüşvet mi almış, mafyadan 10 bin dolar mı almış? Hayır. Ya ne yapmış? Mahkemenin, Belediye başkanımıza yaptığı haksızlığa isyan etmiş. Siz, elinizden geleni ardınıza koymayın. Biz hak, hukuk, adalet demekten korkmayız. Milletimiz de sizin ne yaptığınızı görüyor, Notunuzu veriyor. Tasdiknamenizi elinize tutuşturmak için artık dört gözle sandığı bekliyor.

“YOLSUZLUKTA, DÜNYADA 180 ÜLKE ARASINDA 101. SIRADAYIZ”

Ucube rejim ülkede hukuku ve adaleti yok edince, hırsıza, yolsuza, arsıza gün doğdu. İşte daha dün Yolsuzluk Algı Endeksi’nin 2022 yılı sonuçları açıklandı. Türkiye'nin Yolsuzluk Algı Endeksi’ndeki yeri Son 9 yılda 48 sıra birden kötüleşti. Yolsuzlukta, dünyada 180 ülke arasında 101. Sıradayız. Ekvador, Sri Lanka, Panama gibi ülkelerle sıralamada aynı yeri paylaşıyoruz. Bunca haksızlığa, hukuksuzluğa, yolsuzluğa millet ses çıkaramasın diye, yaptıklarının hesabı sorulmasın diye, bir yandan da büyük bir hızla ceberrutlaşıyorlar. Milletin gülümsemesini çalıyorlar. Saray Türkiye’yi, Dünya Mutluluk Endeksi’nde 9 yılda 35 sıra geriletti. Bu endekste 163 ülke arasında 145. sıradayız. Ucube Saray rejiminde, Dünyada ne kadar endeks, ne kadar sıralama varsa hepsinde dibi gördük. Bu, bu millete hak mıdır, reva mıdır?

“PEYNİR EKMEK BİLE ARTIK LÜKS OLDU”

Ucube rejim, 85 milyonun bileklerine bir pranga gibi takıldı. Tek kişi, sarayın başı, aldığı ipe sapa gelmez ekonomik kararlarla, vatandaşlarımızı eziyor. Saray hükümeti ülkemizde çalışanların yarısından fazlasını, asgari ücrete mahkum etti. Geçtiğimiz aralık ayında artırdıkları asgari ücret, bu yılın ilk ayında, yani sadece bir ayda, enflasyon karşısında eridi, açlık sınırının altına düştü. Evladına bir parça et yedirebilmek için insanlar, gün doğmadan kuyruklara giriyor. Besiciyi bitirdiler. Marketlere getirdikleri zam yasağına rağmen, sütün litresi rafta 30 liraya gidiyor. Bazı markalarda 30 lirayı da aşmış, 40 liraya koşuyor. Normal bir yoğurdun kilosu 30 liradan başlıyor, 45-50 liraya kadar çıkıyor. Peynirin fiyatı etle yarışıyor. Bir kilo değil, kahvaltıya bir kalıp peynir alıyorsunuz, Kasada 120 lirayı bırakıyorsunuz.  Peynir ekmek bile artık lüks oldu. Memurun avuntusu bir simit Ankara’da 7 liraya satılıyor. Bugün marketlerde zam yasağı da bitti. Önümüzdeki günlerde Allah hepimize kolaylık versin.

“MİLLETTEN ALIP FAİZ LOBİLERİNE AKTARDIKLARI PARA, 532 MİLYAR 529 MİLYON DOLAR”

‘Faiz sebep, enflasyon netice’ safsatası peşinde, enflasyonu azdırdılar. ‘Nassımıza uymaz’ dedikleri faiz ödemeleri katlandı. Faizciler ihya oldu. Sadece geçen yıl bütçeden, bir avuç faizciye ödedikleri para 19 milyar dolar. Devri Hükümetlerinde milletten alıp faiz lobilerine aktardıkları para, 532 milyar 529 milyon dolar. Vatandaşın kesesinden, faizcilerin kasasına boru döşediler. Her ay 2 milyar 219 milyon dolar, her Allah’ın günü 72 milyon 949 bin doları her saat 3 milyon 39 bin doları, milletten aldılar, faiz lobilerine verdiler ama şimdilerde Nebati Bakanları çıkmış, ‘Ödediğimiz faize bakmayın, Milli Gelire oranına bakın’ diyor. Milletin hazinesinin maliyesinin başına atadıkları, Bakanın hesabıyla son bir yılda faiz harcamalarının milli gelire, bütçe harcamalarına ve vergi gelirlerine oranı azalmış. Keşke doğru olsa ama külliyen yanlış. Bütçede görünen faiz harcamalarına, kur korumalı mevduat hesaplarına, devletin hazinesinden ödediği ama Saray’ın ‘adına faiz demeden verdiği faizi’ ekleyin, o zaman Nebati Bakanın anlattığı hikaye, yalan oluyor. Böyle bakınca görüyoruz ki, Övünerek, ‘Önceki yıla göre düştü’ dediği faizin milli gelire oranı 0,5 puan, bütçe harcamalarına oranı 2,4 puan, vergi gelirlerine oranı 1,6 puan artmış ama dahası da var. Saray’ın Nebati Bakanı, rakamları eğip bükerken kantarın topuzunu kaçırmış. Milli Gelirin büyük kısmının, Artık ‘faize değil yatırıma’ gittiğini söylemiş. Bütçeyi açıp bakıyoruz. 2022’de, yatırım harcamalarına giden para 276 milyar lira. Faiz harcamaları ise kur korumalı mevduat verilen faiz hariç, 311 milyar lira. Nebati bakanın hesabıyla 276 milyar lira, 311 milyar liradan büyük olmuş. Bu adamın ya kendi bütçesinden haberi yok ya da sayı saymayı bilmiyor. Böylesine, bırakın devlet Hazinesini, bakkal kasasını emanet etmezler. Bir de Nebati Bakan, verdiği son röportajda dünyada gıda fiyatlarının, emtia fiyatlarının, konteyner fiyatlarının nasıl düştüğünü kalem kalem anlatıyor.  ‘Doğal gaz fiyatları da 700 dolar seviyesine inmiş durumda. Bütün bunlar, Türkiye’ye olan enflasyon baskısını hafifletti’ diye de Sözünü bağlıyor.  Peki enflasyonu düşürmek için siz ne yapıyorsunuz? Dünyada düşen fiyatları milletimize yansıtmak için ne bekliyorsunuz?  Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun Dün grup toplantısında yaptığı çağrıyı tekrarlıyoruz, ‘Doğal gaz fiyatını, sadece sanayici ve elektrik üreticileri için değil, esnaf için, vatandaş için de düşürün. Hem de öyle yüzde 13, yüzde 18 değil. Dünyada doğal gaz fiyatları yüzde 80 düştüyse, siz de faturalarda ona göre bir indirim yapın’ Kışın en çetin, en soğuk günleri geldi kapımıza dayandı. Bunu yapacaksanız şimdi yapacaksınız. Bu soğuk kış günlerinde, vatandaşımızı biraz olsun rahatlatın. Nebati Bakan, sonunda kendi söyledikleriyle mest olup, Millet İttifakı’nın ekonomi kurmaylarına da Akıl vermeye kalkmış. Ünlü bir yazarın dediği gibi, ‘Kendini keman sanan oduna yazık’ Biz Nebati Bakan’ı da onu o koltuğa oturtan sarayın kibirlisini de, çektirdiklerinin hesabını sandıkta sorması için, milletimize havale ediyoruz.

“DIŞ TİCARET AÇIĞI 110 MİLYAR DOLARLA, TÜM ZAMANLARIN EN KÖTÜ SEVİYESİNE YÜKSELDİ”

Saray hükümetleri, ülkemize ve milletimize, hayatın her alanında, daha önce görülmemiş bir buhran dönemini yaşattı. ‘Daha önce görülmemiş bir buhran dönemi’ derken, bunu lafın gelişi değil, birebir kelime anlamıyla söylüyorum. Türkiye, hayat pahalılığının bu kadar hızlı arttığı bir dönemi daha önce hiç yaşamadı.  Merkez Bankası’na faiz indir talimatı verdiklerinde, faiz de, enflasyon da yüzde 19 idi. Bir yıl içerisinde, faiz yüzde 9’a düşerken, makyajlı resmi enflasyon yüzde 83’e fırladı. Milletimizin yaşadığı gerçek enflasyon ise bunun çok çok üstüne çıktı. Böylesine hızlı bir enflasyon artışı, tarihimizde daha önce hiç görülmemişti.’ Sarayın sözde modeline göre, milletimizin çektiği bu ıstıraba karşılık, ekonomide çok büyük kazanımlar olacaktı. Paramız başta değer kaybedecekti ama ihracat artacak, dış ticaret açığı kapanacaktı. Cari fazlayla büyüyecektik. Ülkenin döviz kasası olacaktı. Döviz kurları düşmeye başlayacaktı ve sonunda enflasyon düşecekti. Ama olmadı. Dış ticaret açığı 110 milyar dolarla, tüm zamanların en kötü seviyesine yükseldi. Milli paramız pul oldu. Geçtiğimiz yıl Merkez Bankasının arka kapısından yapılan, uzmanların en az 108 milyar doları bulduğu hesapladığı döviz satışlarına rağmen, dolar kuru 18 lira 80 kuruş civarında. Gömleğin ilk düğmesini yanlış ilikleyenler, şimdi panik içinde tüm tuşlara aynı anda basıyorlar. Dövize sıkıştılar, katlı kura geçtiler. Dövizini bozduran iş insanına primli kur, vatandaşa primsiz kur uygulamaya başladılar. Yetmedi aynı gün, kur korumalı mevduatta faiz üst limitinin kaldırdılar. Dövizde biriken basınca dayanacak halleri kalmadı. Faizi artışına razı oldular.

“MİLLET, SESİNİ DUYMAYANA, HALİNİ GÖRMEYENE TASDİKNAMESİNİ VERMEK İÇİN GÜN SAYIYOR”

Türkiye ümitlerin, hayallerin yitirildiği, böylesine bir buhran dönemini, ‘Daha önce hiç yaşamamıştı.’ Elinizi nereye değseniz, bin ah işitiyorsunuz. Aksaray’da çiftçi, 75 dönüm arazide şeker pancarı üretimini bırakmış, 72 yaşındayım, 15 yaşımdan beri çiftçilik yapıyorum ama hiç böyle bir dönem görmedim’ diye feryat ediyor. Manisa Turgutlu’da esnaf, ‘80’li yıllarda zorluk vardı. Sene oldu 2023, çektiğimiz sıkıntılar 80’den beter. Böyle zor bir dönem görmedim’ diyor. Tekirdağlı esnaf, ‘65 yaşındayım, ben böyle bir ortam görmedim. Ama bir şey söylesem langırt içerdeyim’ diye halini anlatıyor. Ankara’nın Gölbaşı’nda bir başkası, ‘Buna sürekli oy verdik, mahvolduk. Tek adam rejimiyle olmuyor. Sabrımız kalmadı. 75 yaşındayım ben böyle bir dönem görmedim’  diye dert yanıyor. 27 yıldır meslekte olduğunu söyleyen Niğdeli eczacı, Zaman zaman bazı ilaçların bulunmadığını gördüğünü ama şu an rafların tamamen boşaldığını anlatıyor. O da yaşadığını, ‘Ben böyle bir dönem hiç görmedim’ diye özetliyor.  18'inci Yüzyılda Rus General Potemkin’in, yokluk içindeki Kırım’ı ziyaret edecek Çariçesini memnun etmek için refah içinde görünen sahte köyler kurdurduğu rivayet edilir. Saray da seçim yaklaşırken sebebi olduğu eşi benzeri görülmemiş buhranı gizlemek için milletin önüne, aynı ‘Potemkin Köyleri’ gibi sahte mutluluk adaları koyuyor ama midenin gurultusu sarayın kuru gürültüsünü bastırıyor. Millet, sesini duymayana, halini görmeyene tasdiknamesini vermek için gün sayıyor. Şurası açık ve net, milletimiz, Cumhuriyetimizin İkinci Yüzyılında, Millet İttifakı’yla yol yürümek için hazır. Biz de hazırız, çözümlerimiz de hazır.

“YOLSUZLUK PARALARINI GERİ GETİRMEK İÇİN ‘MALVARLIKLARININ GERİ ALINMASI OFİSİ’Nİ KURACAĞIZ”

Millet İttifakı olarak, keyfi yönetim yerine, yepyeni ve Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem diyoruz. Cumhurbaşkanı 7 yıl için ve sadece bir defa seçilecek, bu şekilde tarafsızlığı güvence altına alınmış Cumhurbaşkanı 85 milyonun Cumhurbaşkanı olacak; diyoruz. Millet İttifakı’nın iktidarında, siyasetin yargıya müdahalesinin önüne geçeceğiz. Hakimler ve Savcılar Kurulu’nu ayıracağız. Adalet Bakanı ve Müsteşarı, Hâkimler Kurulu’nda yer almayacak. Görevini kötüye kullanarak, Anayasa Mahkemesi ve AİHM önünde hak ihlali kararına sebep olan hakim ve savcılara, neden oldukları tazminatı rücu edeceğiz. Kamu yönetiminde liyakat esas olacak. Mülakatla yapılan eleme ve kayırmalara son vereceğiz. Hak eden, hak ettiği yere gelecek. Yolsuzluklarla mücadele, özel önem verdiğimiz bir başlık. İktidara geldiğimizde yurtdışına kaçırılan rüşveti yolsuzluk paralarını geri getirmek için “Malvarlıklarının Geri Alınması Ofisi’ni kuracağız. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını nereye kaçarlarsa kaçsınlar arayıp bulacağız. Pazarlık usulüyle yapılmış tüm ihaleleri, geriye doğru tahkik edeceğiz. Yolsuzluk ve rüşvet suçlarında zaman aşımını kaldıracağız. Bu suçlar hiçbir surette af kapsamına alınmayacak. Siyasi Etik Yasasıyla, Siyasette akraba, eş, dost, ahbap kayırma son bulacak. Enflasyonu iki yıl içerisinde, kalıcı olarak düşük tek haneye indireceğiz. Hayat pahalılığı son bulacak. Beş yılın sonunda; dolar cinsinden kişi başına gelirimizi en az iki katına çıkaracağız. Beş milyon kişiye kaliteli iş imkânı sağlayacağız. İşsizliği tek haneye indireceğiz.  128 milyar dolar olarak bilinen, bu yıl eklenen miktarla toplam 200 milyar doları geçen, Merkez Bankası’nın arka kapısından döviz satılması sürecinde yapılan tüm iş ve işlemleri idari ve hukuki olarak denetleyeceğiz. Hata, usulsüzlük, yolsuzluk ve kamu zararlarının takipçisi olacağız. Göreve gelir gelmez, Durum ve Hasar Tespit Komitesi’ni, Stratejik Planlama Teşkilatı’nı kuracağız.

“TEK BİR VATANDAŞIMIZIN BİLE YATAĞA AÇ GİTMEMESİNİ SAĞLAYACAĞIZ”

İsrafı bitireceğiz. Cumhurbaşkanlığını Çankaya Köşkü’ne taşıyacağız. Cumhurbaşkanına tahsisli saray, köşk ve yalıları halkın kullanımına açacağız. Cumhurbaşkanlığı envanterindeki uçakları satıp yerine ülkemizin ihtiyacı olan orman yangını söndürme uçaklarını alacağız. Kamu görevlileri üçer beşer maaş alamayacak. Ülkenin kaynaklarını Kanal İstanbul gibi rant projeleri yerine verimli yatırımlara aktaracağız. Kanal İstanbul’u göreve geldiğimiz gün iptal edeceğiz. Çalışanlar üzerindeki vergi ve sigorta prim yükünü indireceğiz. İşyeri kiralarında stopaj olmayacak. Yeşil dönüşümü ve dijital devrimi merkezine alan sürdürülebilir ve kapsayıcı bir kalkınma stratejisi uygulayacağız.  Eğitim de köklü değişiklikler yapacağımız bir alan olacak. YÖK’ü kaldıracağız. Bunun yerine, Yükseköğretim kurumlarının akademik, idari ve mali özerkliğine müdahale etmeyecek, görevi yükseköğretimin planlanmasıyla ve yükseköğretim kurumları arasında koordinasyonla sınırlı bir kurul kuracağız. Yükseköğretim kurumları, yönetim ve denetimini, kendi öğretim üyeleri arasından seçimle oluşturdukları organlar eliyle gerçekleştirecek. Tarımsal destekleri, kanunda yazdığı gibi milli gelirin en az yüzde 1’i olacak şekilde uygulayacağız. Temel tarım ürünlerinde taban fiyatlarını maliyet, kur, enflasyon ve çiftçilerimize insan onuruna yaraşır. Bir gelir sağlamayı dikkate alarak belirleyeceğiz. Tarımsal ürün alım fiyatlarını ekim öncesi ilan edeceğiz. Girdi desteklerini; Çiftçi tarlasını sürmeden, süt sağılmadan, besi hayvanı kesime gitmeden önce vereceğiz. Sakarya Tank Palet Fabrikasının tahsis işlemlerini hukuki mevzuat çerçevesinde iptal edeceğiz. Tek bir çocuğumuzun, tek bir vatandaşımızın bile yatağa aç gitmemesini sağlayacağız. Geliri belirli düzeyin altındaki ailelere gelirlerini, insan onuruna yaraşır yaşam sağlayacak seviyeye yükseltecek bir destek sağlayacağız. Destek, hanedeki kadının hesabına yatacak. Nitelikli sağlık hizmetlerinin herkes için erişilebilir ve adil olmasını sağlayacağız. Uyuşturucu satıcılarına yönelik cezaları en az 2 katına çıkaracağız. Göç ve sığınmacı politikası çerçevesinde, Türkiye’ye bir ‘tampon ülke’ muamelesi yapılmasına izin vermeyeceğiz.  Geçici Koruma Altındaki Suriyelilerin mümkün olan en kısa sürede ülkelerine geri dönmelerini sağlayacağız. Türkiye’nin 13’üncü Cumhurbaşkanı, Millet İttifakı’nın adayı olacak. El ele verdik. Bozulan devlet yönetimini ahlak, erdem, bilgi ve adalet üzerine yeniden inşa edeceğiz. Biz hazırız. Milletimiz hazır.”

Öztrak, açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Öztrak, altı siyasi parti genel başkanının 13 Şubat’ta yapacağı toplantıda Cumhurbaşkanı adayının belirlenip belirlenmeyeceği ile ilgili soruya, “Aday belirleme sürecinin başladığını zaten, liderler son yaptıkları zirveden sonra kamuoyuna açıkladılar. Dolayısıyla uygun görünen zamanda da aday açıklaması onların takdirinde, uygun görülen zamanda yaparlar” yanıtını verdi.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in bugün yaptığı “Kimse merak etmesin İYİ Parti burada” açıklamasının anımsatılması üzerine, Öztrak; “Kimse merak etmesin CHP de burada, DEVA Partisi de burada, Demokrat Parti de burada, İYİ Parti de burada, Saadet Partisi de burada. En önemlisi de millet burada. Millet İttifakı’nın adayına liderler karar verecek ve Millet İttifakı’nın adayı Türkiye’nin 13’üncü Cumhurbaşkanı olacak” karşılığını verdi.

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın, Millet İttifakı’nın “Ortak Politikalar Mutabakat Metni” için “Avrupa görecek aferin Türkiye’ye diyecek” açıklamasının sorulması üzerine Öztrak, “Az bile söylemiş, ülkemizi demokrasiye, hukukun üstünlüğüne, ifade özgürlüğüne kavuşturmak amacıyla hazırladığımız program tüm dünyaya örnek olacaktır” diye konuştu.

Mutabakat Metni için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eleştirilerinin ve “Maden Bay Kemal bu sloganı bu kadar sevdi, öyleyse kendisine yeni kullanabileceği sloganını da vereyim; Bay Bay Kemal” sözlerinin sorulması üzerine ise şunları söyledi:

“Biz milletimiz dışında kimseye selam vermeyiz. Askerimizin başına çuval geçirildiğinde ‘nota verin’ diyenlere ‘ne notası müzik notası mı?’ diyenlerin, teröristler karşısında Süleyman Şah Türbesini sırtlayıp vatan toprağından kaçıranların, ABD Başkanı’nın ‘aptal olma’ diye yazdığı mektubu yüzüne çarpamayanların, askerlerimizi şehit edenlerin kapısında hem de kronometre tutturarak bekletilenlerin; bize kimse selam vereceğimizi söylemek haddi değildir. Biz milletin iradesine selam veririz. Siz dördünüz ne zaman bir araya geldiniz de milletin başına açtığınız dertlerine deva olacak bir çözüm planı hazırladınız? Nerede sizin çözüm planınız? Bizimle laf yarıştırmayı bırakın, hedef politika proje program yarıştırın. On parmağınızda on kara bize sürmeye kalkıyorsunuz. Milletin parasını pul ettiniz. Gelirini düşürdünüz. Hayat pahalılığına ezdirdiniz. Verdiğiniz hiçbir sözü tutmadınız. Esas milletin kazanımlarını yağmalayan sizsiniz. Bu beceriksiz, liyakatsiz kadrolara milletimiz yerli ve milli bir cevap mutlaka verecek. Kendi halini görmeyip gülene, sandıkta güle güle diyecektir.”

Anayasa Mahkemesi Başkanlığı için yarın yapılacak seçimlerin ve İrfan Fidan’ın adaylığının sorulması üzerine ise Öztrak; şunları söyledi:

“Bu kişi önce Yargıtay üyesi yapıldı. Sonra da Yargıtay’da tek bir dosyanın kapağını açmadan hülleyle Anayasa Mahkemesi’ne atandı. Bir saray tetikçisinin AYM Başkanlığına seçilmesi, AYM’ni 85 milyonun hak ve özgürlüklerin güvencesi olmaktan çıkarır. Erdoğan’ın güvencesi haline getirir.”