CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun dile getirdiği çözümleri AKP iktidarının uyguladığını söyleyen Öztrak, "Genel Başkan’ımız, bugün dünyada muhalefetteyken söylediği tedbirlerin en fazla hayata geçirildiği genel başkan oldu. Dünya rekorlar kitabına girdi. Bu yönetimin artık tedbir üretecek hali kalmadı. Biz söylüyoruz, onlar yapmaya çalışıyorlar. Onu da yarım yamalak yapıyorlar" dedi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak, bugün Kocaeli'nin Gebze ilçesinde iş insanları ile bir araya geldi. Öztrak, ekonomideki sorunlara dikkat çekerek CHP'nin çözüm önerilerini, iktidara geldikleri takdirde atacakları adımları anlattı. 

Öztrak, AKP iktidarını, "Şu anda Merkez Bankası’nın kasası 50 milyar dolardan fazla açık veriyor. Ama bu ülkeyi yönetenler çıkıyor, diyorlar ki ‘Merkez Bankası’nın kasasını dostlarımızdan aldığımız borçlarla dolduruyoruz, onunla da ithalat yapıyoruz’. E borçla dolmuş Merkez Bankası kasası, onunla yapılan ithalat ne kadar sürecek? Peki dostlarımız bize borç verirken ‘Sen bizim dostumuzsun, al bu borçları mı’ diyorlar. ‘Ben sana borç veriyorum, sen bana şunları yapacaksın’ diyorlar. Siz buradan feryat ediyorsunuz, ‘Bu can bu tende kaldıkça rahibi vermem, size teslim etmem’ diyorsunuz. ‘Borcunu unutma ha’ diyorlar, bir gecede rahibi özel uçağa bindirip Amerika’da Beyaz Saray’a, tam da seçim öncesinde gönderiyorsunuz" sözleriyle eleştirdi.  

Faik Öztrak’ın konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:

"GEÇMİŞTE BU ÜLKEDE BAŞARI HİKAYELERİNE İMZA ATMIŞ KADROLAR BİZDE"

İktidar sözcülerine bakarsanız, bütün bu yandaş kanallarda ‘Muhalefetin programı yok, muhalefetin ekonomide çözümü yok, muhalefet ekonomiden anlamıyor’… Ama bugün Altılı Masa’da oturan altı partinin kadrolarına baktığınız zaman, belki de Türkiye’nin ekonomiden en fazla anlayan kadroları bizde. Yetmez, geçmişte bu ülkede başarı hikayelerine imza atmış kadrolar bizde.

BUGÜN ÜLKEYİ 20 YILDIR YÖNETEN BİR YÖNETİM VAR İŞ BAŞINDA; HÂLÂ DA CARİ AÇIKTAN ŞİKAYET EDİYORLAR

Sıkıntılar var diyoruz, peki sıkıntıların nedeni ne? Bize göre sıkıntıların nedeni, aynı anda iki krizin iç içe yaşamamız. Krizlerden birincisi; Türkiye’nin büyüme modeli iflas etti. Yani sıcak parayı dışardan getir, ekonomiyi şişir, insanları borçlandır, şirketleri borçlandır; esnafı, çiftçiyi borçlandır, sahte bir cennet yarat. Sanki büyüyormuş gibi olsun. Ama büyüme hiçbir zaman sürdürebilir olmuyor. Bu, eninde sonunda ekonomik krizlere neden oluyor. Özellikle de 2018’den sonra bu ekonomik krizin giderek kriz haline geldiğini görüyoruz. Dış denge bozuluyor. Cari açık konuşuyor. Bugün ülkeyi 20 yıldır yöneten bir yönetim var iş başında. Hâlâ da cari açıktan şikâyet ediyorlar.

E BORÇLA DOLMUŞ MERKEZ BANKASI KASASI, ONUNLA YAPILAN İTHALAT NE KADAR SÜRECEK

 Rezervlerimiz yetersiz. Merkez Bankası’nın kasasında döviz kalmadı, borçla dolu. Şu anda Merkez Bankası’nın kasası 50 milyar dolardan fazla açık veriyor. Ama bu ülkeyi yönetenler çıkıyor, diyorlar ki ‘Merkez Bankası’nın kasasını dostlarımızdan aldığımız borçlarla dolduruyoruz, onunla da ithalat yapıyoruz’. E borçla dolmuş Merkez Bankası kasası, onunla yapılan ithalat ne kadar sürecek? Peki dostlarımız bize borç verirken ‘Sen bizim dostumuzsun, al bu borçları mı’ diyorlar. ‘Ben sana borç veriyorum, sen bana şunları yapacaksın’ diyorlar. Siz, buradan feryat ediyorsunuz, ‘Bu can bu tende kaldıkça rahibi vermem, size teslim etmem’ diyorsunuz. ‘Borcunu unutma ha’ diyorlar, bir gecede rahibi özel uçağa bindirip Amerika’da Beyaz Saray’a, tam da seçim öncesinde gönderiyorsunuz. Hem kendisi söylüyor hem borç alıyor.

İKİ KRİZ BİRLEŞTİĞİ ZAMAN DA KUCAĞIMIZDA NUR TOPU GİBİ BİR BUHRAN OLUYOR

İkinci sorunumuz, Türkiye’deki ucube tek kişilik Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi. Bu, devlette yönetim krizine neden oluyor. Dediler ki ‘Bu sistem Türkiye’de kararların çok hızlı alınmasına neden olacak’. Şimdi iş adamı arkadaşlarım bana şikayet ediyor. ‘Eskiden bir daire başkanına çözdüreceğimiz meseleyi şimdi ta en yukarıya kadar götürmek zorundayız, işler çözülmüyor’ diyorlar. Bu ikisi, ekonomik kriz ve devletteki yönetim krizi birleştiği zaman da kucağımızda nur topu gibi bir buhran oluyor.

CARİ AÇIĞIMIZ OLAĞANÜSTÜ SEVİYELERE HER DEFASINDA REKOR KIRARAK GİDİYOR

Dün şirketinize 100 TL sermaye koyup yaptığınız işin bugün 5’te 1’ini yapmakta zorlanıyorsunuz aynı 100 TL ile. Sermayeyi 500’e çıkartmak zorundasınız. Para yok. ‘Borç ver’ diyorsunuz, o da yok. ‘Cari açık düşecek, Türk lirası değer kaybedecek, rekabet gücü artacak, ihracatımız artacak.’ ‘Cari açık düşecek’ dediler, ithalat patladı. Cari, açığımız olağanüstü seviyelere her defasında rekor kırarak gidiyor.

KURUMSAL KALİTE İLE CEBİMİZDEKİ PARANIN, SENELİK GELİRİMİZİN YAKINDAN İLİŞKİSİ VAR

İş adamı kredi bulamıyor. Vatandaş harcama yapamıyor. Esnaf, ‘Her şey durdu’ diyor. ‘Sen ne anlatıyorsun’ falan… İşte ben de tam niye bugün çekilen sıkıntıların olduğunu anlatıyorum. Kurumsal kalite yükseldikçe dikey eksende de yukarı doğru çıkıyoruz. Demek ki kurumsal kalite ile cebimizdeki paranın, senelik gelirimizin yakından ilişkisi var.

ÜLKEDE KÖTÜ NE VARSA ‘DIŞ GÜÇLER’ DEDİ, ‘CHP’ DEDİ; İYİ NE VARSA DA ‘BEN YAPTIM’ DEDİ

 Bugün ülkenin en önemli sorunu şu; ülkeyi yöneten hükümete güven yok. Niye? Hükümet vaat ettiği hiçbir şeyi tutturamadı. Bir şey yapmadı mı, yaptı. Ama vaat ediğini tutturamadı. Ondan sonra da ülkede kötü ne varsa ‘Dış güçler’ dedi, ‘CHP’ dedi; iyi ne varsa da ‘Ben yaptım’ dedi. Hatırlayın, 2011 yılında AK Parti, seçim beyannamesinde demişti ki ‘2023 yılında 2 trilyon dolar milli gelirimiz olacak. Size 2 trilyon dolar milli gelir vaat ediyorum. Benim milletimin kişi başına milli geliri de 25 bin dolar olacak. İhracatımız 500 milyar dolar olacak. İşsizlik de yüzde 5’e indireceğim’. Yetmedi, bunları aldı, devletin resmi programına da koydu. 2023’e bir kaldı. 2023 hedeflerini verdi. Dedi ki ‘2 trilyon dolar dediğim gayri safi yurtiçi hasıla 867 milyar dolar olacak’. Yarısından bile az. ‘25 bin dolar olacak dediğim kişi başına gelir 10 bin dolar olacak.’ Yarısından da az. ‘500 milyar dolar olacak dediğim ihracat, 265 milyar dolarda kalacak.’ Neredeyse yarısı. ‘Yüzde 5 dediğim işsizlik de yüzde 10,4 olacak.’ Neredeyse iki misli. Millete vaat ettiklerini yerine getirememiş bir hükümet var. Bir de her gün karar değiştiren bir hükümet var.

YİNE KURUMSAL KAPASİTEMİZİ DE LİYAKATE DAYALI OLARAK AYAĞA KALDIRACAĞIZ

‘Yeni kurallar’ dediğimizde başta kastettiğimiz şey, bu ucube tek kişilik, istişarenin tamamen yok olduğu sistemin değiştirilmesinden bahsediyoruz. Çünkü bu sistem bizi perişan etti. Cebimizi boşalttı. Artık kral değil kural olmalı. ‘Yeni kurumlar’ diyoruz. Bir yandan dünyadaki ve Türkiye’deki gelişmelerin gerektirdiği yeni kurumları kuracağız. Onun dışında Türkiye’de bu sistemin ortadan kaldırdığı bazı köklü kurumlar var. Onları da yeniden hayata geçireceğiz. Yine kurumsal kapasitemizi de liyakate dayalı olarak ayağa kaldıracağız. Sadakate dayalı olarak değil.

BİZİM KALKINMA STRATEJİMİZİN DÖRT TANE AYAĞI OLACAK

Kendilerinin de ‘Metal yorgunuyuz’ diye ifade ettiği bu kadroların hızla değişmesi lazım. Çünkü bu kadrolar ne içeride ne dışarıda kimseye güven vermiyor. Bu üç yeniyi gerçekleştirirken bizim kalkınma stratejimiz nasıl olacak? Bizim kalkınma stratejimizin dört tane ayağı olacak. Birincisi; gerçekten ekonominin, istikrarın, güvenin temel unsurlarından biri olan bu sistemin muhakkak değiştirip Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’i getireceğiz. Cumhurbaşkanı tarafsız olacak, kuvvetler ayrılığını güçlendireceğiz, Seçim Yasası çıkaracağız, milletin vekilini millet seçecek. Siyasi Ahlak Yasası’nı çıkaracağız. TBMM’de Bütçe Kesin Hesap Komisyonu’nu kuracağız. Durum ve Hasar Tespit Komitesi’ni kuracağız. Altı parti bu konuda anlaştık. Sayıştay’ı güçlendireceğiz. Merkez Bankası’nın araç bağımsızlığını sağlayacağız. Bununla ilgili yasal değişiklik de yapacağız. Bu konuda da altı parti anlaştık ve kamuoyuna açıkladık.

GENEL BAŞKAN’IMIZ DÜNYA REKORLAR KİTABINA GİRDİ

Sıkıntılarınıza çare olacak tedbirleri göreceksiniz. Bu tedbirleri de Genel Başkan’ımız da ben de sık sık önerdik. Genel Başkan’ımız, bugün dünyada muhalefetteyken söylediği tedbirlerin en fazla hayata geçirildiği genel başkan oldu. Dünya rekorlar kitabına girdi. Bu yönetimin artık tedbir üretecek hali kalmadı. Biz söylüyoruz, onlar yapmaya çalışıyorlar. Onu da yarım yamalak yapıyorlar.  

BU YAPACAĞIMIZ DÜZENLEMELERLE SİSTEME İLK ŞOKU VERECEĞİZ

Kısa vadede bu yapacaklarımızın güven üzerinde etkisini artıracak bir başka şey daha var. Örneğin eğer Avrupa Birliği ile yeniden üyelik müzakerelerini başlatabilirsek ya da ‘Avrupa Birliği normlarına hızla uymaya başlıyorum’ diye bir deklarasyon yapabilirsek bu, bizim işimizi daha da kolaylaştıracak. Bu yapacağımız düzenlemelerle sisteme ilk şoku vereceğiz. 2002 yılının başında ‘15 günde 15 yasa’ şokuna benzeyen bir şok olacak. Onunla güveni hızla tesis etmiştik."