İstanbul’da iptal edilip yeniden yapılan belediye başkanlığı seçimini anımsatan Özel, "Baktınız ki 13 binlik fark 1 milyona doğru gidiyor, seçimlere az kala, avukat da olmayan, Tunceli’den bir öğretim görevlisini yolladınız, Abdullah Öcalan’a mektup yazdırdınız. O mektubu İstanbul’un göbeğinde Anadolu Ajansı’na okuttunuz. Siz buna tenezzül ettiniz. Abdullah Öcalan, senin mektup arkadaşın" dedi.

Özgür Özel, bugün TBMM'de düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

"SOPAYLA KOVALARLAR SENİ, GİT BAKAYIM O ÇOCUĞUN ANASINA, BABASINA SÖYLE BUNU"

Özgür Özel; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum'un üniversite öğrencilerine TOKİ'den kira öder gibi ev almalarını tavsiye etmesine ilişkin, "20 yılda, betondan her şeyi yaptınız, bir yurt yapmadınız. Yurt yapmadığınız için, 100 öğrenci okuyor, 20’sine yurt sağlayabilecek durumdayız. Bunların aileleri, bırakın ev almayı, ev kiralamayı, yurt parasını ödeyecek durumda değil. Aç millet, aç. Anadolu deyimiyle teşbihte kusur olmaz; sopayla kovalarlar seni, git bakayım o çocuğun anasına, babasına söyle bunu" dedi. 

"GEORGE FLOYD GİBİ ÖLEN VAR MI' DEYİP DE BERKİN ELVAN'IN ANASINI, BABASINI AĞLATMA"

Özel, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'ın dün Adana'nın Kozan ilçesindeki Adliye Sarayı Temel Atma Töreni'nde söylediği "Polisin müdahalelerinde, Amerika'da George Floyd'un başına gelen bir örnek Türkiye'de bugüne kadar yaşandı mı" sözlerine de tepki gösterdi. Özel, "424 kişi, polise verilen kanunsuz emirler, orantısız güç, şiddet, yargısız infaz sonucu hayatını kaybetmiş. Bu 424 ananın, babanın yüreği yanıyor. Hiç olmazsa, ‘George Floyd gibi ölen var mı’ deyip de Berkin Elvan’ın anasını, babasını ağlatma. Ethem Sarısülük’ün kemiklerini titretme. Medeni Yıldırım’ın arkadaşlarını daha fazla zıvanadan çıkartma" diye konuştu. 

Özel’in konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:

"FADİME ÖZKAN, UÇAKTA GAZETECİ SIFATIYLA BULUNUYOR, AK PARTİ KADIN KOLLARI BAŞKAN YARDIMCISI: AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Balkan turu dönüşünde uçakta birkaç gazetecinin ve çok sayıda AKP’linin sorularını yanıtlamış. Onunla ilgili bizim de yanıt vermemiz gereken durumlar var. Çok sayıda AKP’linin diyorum; örneğin Fadime Özkan, uçakta gazeteci sıfatıyla bulunuyor, sanıyorum Star gazetesi, ama AK Parti Kadın Kolları Başkan Yardımcısı, Kadın Kolları MKYK üyesi.

GELİP İKTİDARA LOKMA MI DÖKECEĞİZ: Sayın Mustafa Yıldız, sorduğu soruda, Millet İttifakı’ndan bahsedip, atıp tutup, ‘Bu yapının ülkenin yönetimine talip olmak istemesini nasıl değerlendiriyorsunuz’ diyor. Ya siyasi partiler var ortada. Ülkenin yönetimine talip olmayacaksak ne yapmaya ordayız? Gelip iktidara lokma mı dökeceğiz? Ne yapacağız yani? Siyasi partiler niye var? Düşünsenize, Mustafa Yıldız’ın dünyasında muhalefet partileri var, bütün partiler berbat partiler, AK Parti ve MHP dışında. Ve muhalefet partilerinin, hepsi birden, iktidara gelmeleri kabul edilebilecek bir talep değil. Mustafa Yıldız’ın gazeteci olması, gazeteci sıfatıyla uçağa binmesi kabul edilebilir bir şey, 99 yıllık CHP’nin kurduğu ülkenin ikinci yüzyılında yeniden yönetime talip olması ya da saraya itirazından dolayı, kazanmak üzere oldukları kongre iptal edilince kurulan İYİ Parti’nin MHP’nin üç katı oy alıyorken iktidarda söz sahibi olmak istemesi, ülkeyi yönetmek istemesi ya da diğer bütün siyasi partilerin bu ülkeyle ilgili bir iddia koymaları kabul edilebilecek bir şey değil.

UÇAKTA OLMANIN HAKKINI TAM OLARAK VERMİŞ: Bir başka büyüğümüz Emin Pazarcı, muhteşem bir soru sormuş. Uçakta olmanın hakkını tam olarak vermiş. Soru bir karış. Sorunun sonu şu; ‘Kılıçdaroğlu KHK’lıları göreve iade edecek. Bu KHK’lılar PKK’lılar, FETÖ’cüler. Bunların ikisinin birlikte arkada bıraktığı on binlerce şehidimiz var. Altılı Masa’dan da bununla ilgili herhangi bir itiraz yok. Çok mutlular, Cumhuriyet’in 100’üncü yılını kutladığımız bu noktada CHP ne yapmak istemektedir, bizi nereye götürmek istemektedir?’ Bakın, bu, Devlet Bahçeli’nin prompterdan okuduğu grup konuşması değil. Bu, Emin Pazarcı’nın gazeteci olarak sorusu. Dünya kadar iftira, hakaret, yalan. En sonunda da ‘CHP bizi nereye götürmek istemektedir’. Erdoğan da diyor ki uçakta, ‘Yani siz aslında sorunun içinde cevabı da verdiniz’ diyor.

ABDULLAH ÖCALAN SENİN MEKTUP ARKADAŞIN: Erdoğan diyor ki ‘Bunlar Abdullah Öcalan’ı da bir KHK kararı ile bırakabilirler’. Yani gerçekten bu kadar utanmadan, sıkılmadan böyle bir sözün söylenmesi kabul edilebilir değil. Önce son söyleyeceğimi söyleyeyim; Abdullah Öcalan, senin mektup arkadaşın. Sen İstanbul’a Binali Yıldırım’ı aday gösterdin, biz de Ekrem İmamoğlu’nu. Seçimler oldu, bitti. Baktınız ki -bu seçimi iptal ettirdiniz, milletin iradesine saygı duymadınız- 13 binlik fark 1 milyona doğru gidiyor, seçimlere az kala, avukat da olmayan Tunceli’den bir öğretim görevlisini yolladınız, Abdullah Öcalan’a mektup yazdırdınız. O mektubu İstanbul’un göbeğinde Anadolu Ajansı’na okuttunuz. Siz, buna tenezzül ettiniz. Abdullah Öcalan, senin mektup arkadaşın.

SUÇLULARA YOL VEREN, ONLARA HAPİS YERİNE KAÇIŞ YOLUNU GÖSTEREN SİZLERSİNİZ: ‘Suçluları serbest bırakmak’ diyorsan bunu en iyi Cumhur İttifakı bilir. Siz yapıyorsunuz. Her türlü suçluyu, suç örgütü liderini… Alaattin Çakıcı’yı mesela, hücresinde ziyaret edip şahsa özel af çıkaran sizsiniz. Sizin küçük ortağınız talep etti, siz ‘olur’ dediniz. Sezgin Baran Korkmaz; hapse bile girmeden, senin suç işleri bakanın çağırdı İçişleri Bakanlığı’nda, ‘kaç’ dedi, o kaçtı. Ertesi gün arama, yakalama emri falan… Sonra utanmadan, sıkılmadan Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, İçişleri Bakanlığı bütçesinde, ‘Bu, devlet operasyonu’ dedi. En tepeden en aşağıya kadar, yani ‘Tayyip Bey’in emri ve bilgisi dahilinde yaptık’ dedi. Suçlulara yol veren, onlara hapis yerine kaçış yolunu gösteren sizlersiniz.

ONUR MADALYASIDIR HER BİR SALDIRI BİZİM İÇİN: Bir bak bakalım firari FETÖ’cüler, Özgür Özel hakkında ne yazıyor? Ne kadar firari FETÖ’cü varsa linç ediyorlar, saldırıyorlar. Onur madalyasıdır her bir saldırı bizim için. ‘Mahkeme kararıyla dönenleri ve yargılanmadan takipsizlik alanları’ dedim diye çıldırıyorlar. Ayrıca biz şunu da dedik; ‘Adil yargılanmayanlar, adil yargılanma talebiyle başvurduklarında mahkemeler uygun görürse yeniden yargılanacakları bir imkân ortada olur’.

20 YILDA, BETONDAN HER ŞEYİ YAPTINIZ, BİR YURT YAPMADINIZ: Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı’mız var. Hakikaten evlere şenlik. Bir tweet atmış. Diyor ki ‘Gençler, Mehmet Ali kardeşimize bir kulak verin’. Bir video hazırlanmış. Mehmet Ali kardeşimiz de üç yıl önce TOKİ’nin ev almak için 800 TL’lik taksitleri mümkünken bir şeyler anlatıyor ve diyor ki ‘Ev kiralamayın, ev alın’. Bakan da bütün gençlere onu öneriyor. Ya Sayın Murat Kurum, ‘ev alın’ falan değil, aklınızı başınıza alın. Böyle laflar uçup gitmiyor, kalıyor bir yerde. Bugün öğrencilerin barınma sorunu var. Ne ev alması ya. 20 yılda, betondan her şeyi yaptınız, bir yurt yapmadınız. Yurt yapmadığınız için, 100 öğrenci okuyor, 20’sine yurt sağlayabilecek durumdayız. Bunların aileleri, bırakın ev almayı, ev kiralamayı, yurt parasını ödeyecek durumda değil. Aç millet, aç. Anadolu deyimiyle teşbihte kusur olmaz; sopayla kovalarlar seni, git bakayım o çocuğun anasına, babasına söyle bunu.

‘AL BUNU, AL BUNU’ DEYİP GÖZALTINA ALINIYORLAR: Dün iyi işler yapıp da dayağı çok yiyenler vardı sokaklarda; Eğitim Sen’li öğretmenler. Geçen hafta özel okul öğretmenleri, bugün Eğitim İş’li öğretmenler. Ve suç işleri bakanının verdiği kanunsuz emir ile yürütülmüyorlar, itiliyorlar; ‘Al bunu, al bunu’ deyip gözaltına alınıyorlar, coplanıyorlar, gaz yiyorlar. Birazcık aklınızı başınıza toplayın. ‘Taban maaş hakkımdır’ diyor, siz ona sopayı veriyorsunuz. Dün Eğitim Sen’de, bugün Eğitim İş’te.

O SEÇİM KAYBEDİLİNCE UÇARAK, YÜZEREK KAÇMA PLANLARI VAR HERHALDE ONUN: Bir anayasal hakkı engelliyorlar. Suç işleri bakanının umurunda değil. O seçim kaybedilince uçarak, yüzerek kaçma planları var herhalde onun. Çünkü her gün bir suç işliyor. Örneğin Emniyet Genel Müdürlüğü’ne, onun amiri olduğu kararı tebliğ edenlere, uygulayanlara hatırlatalım: Anayasa 34; ‘Herkes önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösterişi yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir’. Nokta. Öğretmenler bu hakkı kullandığında siz kullandırtmazsanız bu öğretmenin gelecekte yetiştireceği nesil nasıl hakkını arayan Cumhuriyet’in yurttaşları olacak? Nasıl demokrasiyi özümsemiş, hak aramayı bilen insanlar olacak? Böyle bir anlayış yok. Öğretmenleri sokağa çıkartmayan, Anayasa’yı ihlal eden böyle bir anlayış yok.

ÇETİN VE İNTER’İN ÖLÜMÜNDEN SOYLU SORUMLUDUR: Sendikanın (Bağımsız Maden İşçileri Sendikası) başkanı Tahir Çetin, madenci ve babasını maden kazasında kaybetmiş Ali Faik İnter kardeşlerimiz Soma’nın, uykusuzluktan yaptıkları trafik kazasında ikisi de hayatını kaybetti. Bu ölümlerden; Anayasa, mahkeme kararı tanımayan, Anayasa Mahkemesi kararı tanımayan Süleyman Soylu bizzat sorumludur. Unutmadık, unutturmayacağız.

‘GEORGE FLOYD GİBİ ÖLEN VAR MI’ DEYİP DE BERKİN ELVAN’IN ANASINI, BABASINI AĞLATMA: Millet masasının mutabakat metinlerini satır satır okuyup yazım hatası arayacağına, Bekir Bozdağ, Baran Tursun Vakfı var, -Baran Tursun polis şiddetiyle hayatını kaybetmiş birisi, acılı babası vakıf kurmuş- kurulduğu 2007’den bugüne kadar 15 yıldır siz iktidardasınız, 424 kişi polise verilen kanunsuz emirler, orantısız güç, şiddet, yargısız infaz sonucu hayatını kaybetmiş. Bu 424 ananın, babanın yüreği yanıyor. Hiç olmazsa, ‘George Floyd gibi ölen var mı’ deyip de Berkin Elvan’ın anasını, babasını ağlatma. Ethem Sarısülük’ün kemiklerini titretme. Medeni Yıldırım’ın arkadaşlarını daha fazla zıvanadan çıkartma. Yanlış."