Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası (Öğretmen Sendikası) kuruluşunun birinci yılında asgari ücretin bile altına düşen ücret dayatmalarına, belirli süreli sözleşme dayatmasına, yasadışı olmasına rağmen zorla yaptırılan 10 aylık sözleşmelere, güvencesizliğe, uzun mesailere karşı Ankara’da buluştu. Türkiye’nin çeşitli yerlerinden gelen öğretmenler TMMOB Eğitim ve Kültür Merkezi’nde bir araya geldi. Öğretmenlerin buluşmasına KESK’e ve DİSK’e bağlı sendikaların temsilcileri de katıldı.

Buluşma boyunca sendikanın bir yıl boyunca aldığı yol, kazadığı üye, elde ettiği kazanımların anlatılırken yeni mücadele döneminde kendilerini nelerin beklediği anlatıldı.''

''ARTIK BU BÖYLE GİTMEZ, VAR BİZİM SENDİKAMIZ''

Öğretmenlerin buluşması müzik dinletisiyle başladı. Eftelya şarkısının sözlerini kendi mücadelelerini anlatacak şekilde değiştirerek söyleyen öğretmenlerin müzik topluluğu, “Artık bu böyle gitmez, var bizim sendikamız” sözlerinin söylendiği anlarda salondan kuvvetli alkış aldı.

Türkiye’nin dört bir yanından gelen öğretmenlerin geldiği illerin selamlandığı buluşmada ilk sözü Öğretmen Sendikası genel Sekreteri Hüseyin Aksoy söz aldı. Aksoy, kurumlarında zorla çalıştırıldığı için buluşmaya gelemeyen öğretmenler için salondan destek isterken salondan “Mücadele dersini öğretmenler verecek” sloganları yükseldi.

Aksoy, TÖS ve TÖB-DER’den bugüne eğitim alanında verilen mücadeleleri ve güvencesiz eğitim emekçilerin mücadelesini sahiplendiklerini ifade ederken yok sayılan, hakları gasp edilen, sömürünün en yoğun halinin dayatıldığı özel sektördeki eğitim emekçilerinin artık yok sayılamayacağını vurguladı. Öğretmenlerin sendikalarıyla daha güçlü olacağını ifade eden Aksoy, konuşmasını şu sözlerle tamamladı:

''Hiçbir öğretmen yalnız hissetmeyene dek hakkımız olan ne varsa alana dek ne duracağız ne uslanacağız. Herkes alışsın herkes tarafını seçsin. Öfkemizle, kararlılığımızla, inancımızla geliyoruz. Hem emeklerimizin karşılığı almak hem eğitimin geleceği inşa etmek için kavgaya hazırız. Yaşasın öğretmen dayanışması, yaşasın eğitimcilerin onurlu mücadelesi.''

Öğretmen Sendikası’nın çağrısı şöyleydi:

ASGARİ ÜCRETE YA DA ASGARİ ÜCRETİN ALTINDA MAAŞLARA ÇALIŞTIRILIYORUZ!

Özel öğretim kurumlarında patronların kâr hırsı sebebiyle yıllardır düşük olan öğretmen maaşları, yükselen enflasyon karşısında tamamen erimiştir. Binlerce öğretmen asgari ücretin altında maaşlarla yasa dışı şekilde çalıştırılırken yüz binlerce öğretmenin maaşı asgari ücret düzeyinde kalmıştır.

TABAN MAAŞ HAKKIMIZI GERİ ALACAĞIZ!

5580 sayılı Kanunun 9. madde 2. fıkrasında geçen ve 2014’te kaldırılan “Özel öğretim kurumlarında yöneticilik ve öğretim hizmeti yapanlara kıdemlerine göre dengi resmi okullarda ödenen aylık ve sosyal yardım kapsamındaki ek ödeme tutarından az ücret verilemez” hükmünü yasaya yeniden getirtecek ve bu anayasal ve en meşru hakkımızı mutlaka geri alacağız! Ülkenin herhangi bir eğitimcisinin asgari ücret altında ya da düzeyinde maaş alması kabul edilemez. Kaldı ki asgari ücret altında maaş vermek, anayasal suçtur. Bu nedenle liyakatli denetimciler (müfettişler) eliyle nitelikli denetimler yapılarak öğretmen maaşlarının patronların insafsızlığından kurtarılması MEB’in asli görevidir.

BELİRLİ SÜRELİ SÖZLEŞME EMEK HIRSIZLIĞIDIR, KABUL ETMİYORUZ!

Güvencesizliğin önünü açan, kıdem tazminatı hakkımızı elimizden alan sözleşme biçimiyle çalışmayı reddediyoruz! Yarınımızdan kuşku duyarak her yıl sözleşme telaşı ve gerginliği ile çalışmak istemiyoruz.

10 AYLIK SÖZLEŞME YALANINA DUR DİYECEĞİZ!

Özel öğretim kurumlarında çalışan emekçilerin “sözde” 10 aylık sözleşmelerle çalıştırılması kanuna aykırıdır. “Sözde” 10 aylık sözleşmeler, büyük bir hak gaspı örneği ve düzenbazlıktır. Bu düzenbazlık, öğretmene dönem başında önceden istifa imzalatılarak ya da öğretmene yıl boyu mobbing uygulanıp haziran ayında öğretmenin işten ayrılmasına zorlanarak yapılmaktadır. Özel Öğretim Kurumları Kanunu madde 9, “Kurumlarda çalışan yönetici, öğretmen, uzman öğretici ve usta öğreticiler ile kurucu veya kurucu temsilcisi arasında yapılacak iş sözleşmesi, en az bir takvim yılı süreli olmak üzere yönetmelikle belirtilen esaslara göre yazılı olarak yapılır” hükmünü barındırmaktadır. Patronlar, 2 ay maaş ve sigorta primi ödemeyip sermayelerini katlarken biz eğitim emekçileri ise iki ay işsizlikle boğuşup dönem boyu biriken yorgunluğumuz üstüne bir de geçim kaygısı ve stresine mahkûm ediliyoruz. Hiçbir öğretmen 10 aylık sözleşmeyle çalıştırılamaz!

UZUN MESAİLER VE ÇALINAN İZİN GÜNLERİ KADERİMİZ DEĞİL

Haftada 50-60 saat derse girmek, resmi tatil günlerinde çalışmak yıllar içinde normalleştirilmiştir. İnsani olmaktan uzak mesai koşullarında çalışmak, öğretmenler için mesleğe yabancılaşmanın ve tükenmenin temelidir. Az sayıda öğretmenle çok öğrenciye eğitim vermeyi hedefleyen kurumlar, denetimsizliği fırsat bilerek öğretmenlere yoğun ders programlarını ve iş yeriyle sınırlı kalmayan çalışma sürelerini dayatmaktadır.

GÜVENCESİZLİĞİ DURDURACAĞIZ

Patronlar, on yıllardır emeğimiz üzerinden zengin olurken biz özel sektördeki eğitim emekçileri yoksulluğa ve güvencesizliğe mahkûm edildik. Bakanlığın yüz binlerce öğretmeni görmezden gelen tavrı, bu sömürü düzeninin palazlanmasındaki temel sebeptir. Haklarımız için, yok sayılan emeğimize sahip çıkmak için Sendikamızın çağrısıyla 30 Ağustos’ta Ankara’da gerçekleştireceğimiz “Ankara Buluşması”na tüm öğretmenleri ve dostları bekliyoruz. Bu kölelik koşullarını birlikte değiştireceğiz!