HABER: ESRA TOKAT

İstanbul Otizm Gönüllüleri Derneği Kurucu Başkanı Avukat Sedef Erken, dün sosyal medya hesabından daha önce de pek çok kez kaldığı Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı Pendik Engelsiz Yaşam Bakım Rehabilitasyon ve Aile Danışma Merkezi’nde şiddete maruz bırakılan otizmli Sinan Gündoğdu'nun yüksek ateş rahatsızlığı ile hastaneye kaldırıldığını ve burada kaburgalarının kırıldığının ortaya çıktığını duyurdu. Sosyal medyada büyük tepki gösterilmesinin üzerine bugün online bir basın açıklaması yapan Erken, "Bize uyku haram, bizler hayatımızı kaybedince çocuklarımıza ne olacak diye düşünmekten uyku uyuyamıyoruz" dedi.

6 YILDIR DEVAM EDEN MÜCADELE

Sinan Gündoğdu'nun annesi Ayfer Öztürk ile 6 yıldır birlikte mücadele ettiklerini vurgulayan av. Erken, "İki kadın olarak bu konuda her yere başvurduk, pek çok çağrıda bulunduk. Açlık ve sefaletle de bir yandan mücadele ettik. Sinan öğrenmeye çok açık bir çocuk. Her gittiğimde bir kelime öğrendi. 4-5 ay özel kurumda eğitim gördü ancak daha fazla dayanamadık, çünkü aylık 17.5 bin liraydı" dedi.

otizm-sinan6

"ŞİDDET UYGULANMASI KABUL EDİLEMEZ"

Ardından Sinan'ın devlet bakımevine geçmek zorunda kaldığını kaydeden av. Erken, "36 çocuk sıradayken Sinan’ı öne aldılar ancak buna da karşı çıktım ve ‘diğer çocuklar ne durumda neden böyle yaptınız?’ diye sorduğumda ‘burada işler böyle yürüyor’ cevabını verdiler. Sonrasında devlet bakımevinde Sinan’a şiddet uygulandığını vücudunda yer alan izlerden fark ettik. Burada şiddet uygulanması bu çocuklara kabul edilemez" dedi.

"SORUŞTURMA AÇILIYOR ANCAK SONRASINDA NE OLUYOR BİLMİYORUZ"

Sinan'ın bir keresinde maruz bırakıldığı şiddet sonucunda hastaneye kaldırıldığını belirten av. Erken, "Kurum soruşturma açmak zorunda kaldı bu yüzden. Ayfer’in Bakanlığa verdiği onlarca dilekçe var bu konuya dair. İdari soruşturma açılıyor ancak sonrasında ne oluyor hiçbir bilgimiz yok. Ayrıca bu soruşturmaların amacı bir kişiye suç yüklemek değil bu kurumlarda sorunun ne olduğunu tespit etmek önemli. Bu kurumlarda eğitimci yok, sadece bakıcılar var" ifadelerini kullandı.

SADECE 50 BİN LİRA DESTEK VERİLMİŞ ONUNLA DA KOLTUK YÜZÜ DEĞİŞTİRİLMİŞ

"Devlet tarafından bu işler para harcanmaya değer olarak görülmüyor" diyen av. Erken, "30 çocuğun olduğu bakımevine sadece 50 bin lira gönderilmiş ve bu paraylada yırtık olan iki koltuğun yüzü değiştirilmiş" diye konuştu. Burada kalan otizmli çocukların hijyen sorunlarıyla mücadele ettiklerini de vurgulayan av. Erken, "Bu çocuklar uyuz ile de mücadele etti. Burada hijyen sorunu var, çalışanların eğitim sorunları var. Burada çalışan kişiler otizmlileri tanımıyor herhangi bir eğitimleri yok konuya dair. Bize uyku haram, bizler hayatımızı kaybedince çocuklarımıza ne olacak diye düşünmekten uyku uyuyamıyoruz. Elinde delil olmadığı halde bize ulaşan çok fazla şiddet vakası var ancak aileler yargıya başvurduklarında sonuç alamamaktan korkuyorlar. Kendilerini güvende hissetmiyorlar ve bir korku ikliminde yaşıyorlar" ifadelerine yer verdi.

"OTİZMLİ ÇOCUKLARIN NİTELİKLİ SAĞLIK HAKKINA ULAŞIMLARI ENGELLENİYOR"

"Otizmli çocukların ve ailelerin nitelikli sağlık hakkına ulaşımları engelleniyor" diyen av. Erken, "Devletin bakım için verdiği ücret 1700 lira. Verilen bu parayla psikiyatrist seansını mı, spor terapisini mi, duyu bütünleme terapisini mi karşıyacaksınız. Bugün bunların bir seansı sadece en az 500 lira" dedi. 

"BIKTIK ARTIK BU KANDIRMACALARDAN"

Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın, Otizm Eylem Planı’nın hayata geçirildiğine hatta ikinci eylem planının yazılmaya başlandığına dair da konuşan avukat Erken, “Bıktık artık bu kandırmacalardan. Açıyoruz dedikleri kurumlar zaten açık. Öte yandan hayata geçirdik dedikleri Otizm Eylem Planı’nı dahi hayata geçirmediler. Açtık dedikleri kurumlarda çocuklar şiddet görüyor” dedi.

"OTİZMLİ ÇOCUĞU OLAN HER AİLEYE BİR SOSYAL HİZMET UZMANI ATANMALI"

Konuya dair yapılması gerekenlere dair önerilerde sunan av. Erken, "Nasıl bir aile hekimimiz varsa bu sorunları olan her ailenin de bir sosyal hizmet uzmanı olması lazım. Aileleri doğru bilgilendirmesi, yönlendirmesi ve destek olması lazım. Hayalim bir köy kurmak ve bu köyde otizmli çocuklarla üretim yapmak. Üreten ve kendi parasını kazanan bir vakıf ile burada çocukların yeteneklerine göre üretim yapmak istiyorum. Bu Otizm köyü olabilir. Asıl yapılması gerek insani bir yaşamın otizmli çocuklar için sağlanması ve bunun düzenli olarak denetlenmesi lazım. Ancak biz şu an Türkiye’deki otizmli sayısını dahi bilmiyoruz. Ne kadar bir araya gelirsek o kadar etkili oluyor. Özellikle de basın bu noktada çok önemli çünkü bakanlık ‘aman basına yansımasın’ bunlar diye bir korkusu var. Bu yüzden otizmli çocuklar sadece şiddete maruz bırakıldığında haber olmamalı” diyerek açıklamasını sonlandırdı.

NE OLMUŞTU?

Ayfer Öztürk'ün mücadelesini ilk olarak 2016 yılında “Üç kişilik çaresizlik” başlığı ile yayımlanan bir haberde görüyoruz. O zaman 21 yaşında olan otizmli Sinan ve annesi Ayfer’in mücadelesi anlatılıyor bu haberde. 'İstanbul, Mecidiyeköy’de apartmanların gölgesinde bir gecekondu'da yaşayan Ayfer Gündoğdu, hem otizmli oğlu Sinan Gündoğdu'ya hem de 89 yaşındaki Alzheimer hastası annesine bakıyor. Otizmli Sinan, evde demir parmaklıklı bir kapının ardında yaşıyor. Ancak herhangi bir destek alamayan Ayfer Gündoğdu bunu şöyle açıklıyor:

"En sonunda evimin odasını kendine zarar vermeyeceği şekilde düzenleyeyim diye düşündüm. 5 yıl önce böyle demir parmaklık yaptım. Sürekli bu odada değil ama genelde burada. Ne kadar doğru, tartışılır. Bu manzara hoş değil biliyorum, ama çocuğumu yaşatmak için başka çarem yoktu."

"Dışarıda insanların ayrımcı laflarına, şiddetine maruz kalıyoruz" diyen Ayfer Gündoğdu ve Sinan hakkında yapılan paylaşımların ardından Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, anneyi arayarak bilgi alıyor. Ardından aileyi üç sosyal hizmet uzmanı ziyarete geliyor. Sosyal hizmet uzmanları Sinan'ın kuruma verilmesi önerisinde bulunuyor ancak anne Ayfer bunu kabul etmiyor. Oğlundan ayrılmadan eğitim ve rehabilitasyon desteğini istediğini belirtiyor. Sonra uzmanlar konuyla ilgili rapor hazırlayacaklarını söyleyerek evden ayrılıyor.

"ÇOCUĞUN ANNEDEN ALINMASI NE ÇOCUĞA NE ANNEYE BİR YARAR SAĞLAMAZ"

Avukat Sedef Erken de "Çocuğun anneden alınması, ne çocuğa ne anneye bir yarar sağlamaz" diyerek bu tedavi sürecinde annenin Sinan'ın yanında olması gerektiğini vurguluyor. Aradan 1 yıl geçiyor ve bakanlıktan ses seda çıkıyor mu bilmiyorum ulaşamadım da. Ancak 2017 yılında avukat Sedef Erkan, "Sinan'ın sağlıklı yaşam koşullarına kavuşması için uygun sağlık desteği verilmesi ve istikrarlı bir eğitim/destek süreci gerekiyor. Normalde İl Sosyal Hizmetler koordinatörlüğünde olmalı ama şu an için orada da bu vakaları çözecek bilgi birikimi maalesef bulunmuyor" diyerek bir bilgilendirmede bulunuyor. Buradan da anlıyoruz ki devlet Sinan'ın annesi ile bakım almasını sağlamıyor.

SİNAN DEVLETE BAĞLI BAKIM EVİNE GEÇİYOR 

Ardından 2 yıl sonra yani 2019 yılında "Varlıklı ailelerin çocukları otizmli olduğunda farklı oluyor" başlığı ile yapılan bu haberde avukat Sedef Erken'in de araya girmesiyle, Sinan'ın özel bir bakım evine yerleştirildiği görülüyor. Ancak Ayfer Gündoğdu aylık ücreti 15 bin liranın üzerinde olan bu kurumun Sinan'a çok iyi geldiğini söylüyor ama yardımlarla Sinan burada sadece 4 ay eğitim ve tedavi görebiliyor. Sonrasında ise devlete geçmek zorunda kalıyorlar. Bundan sonra olanlar ise tedavi değil resmen eziyet.

AKP'Lİ ÇELİK, "ÖZEL EĞİTİM İHTİYACI OLAN ÇOCUKLARIMIZIN EĞİTİMİNDE AKSAMA OLMAYACAK' DİYE SÖZ VERİYOR ANCAK...

Bu arada 2019'da dönemin Avrupa Birliği Bakanı ve şu an AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü olan Ömer Çelik, 2019 yılında"Özel Eğitim İhtiyacı olan çocuklarımızın eğitiminde kesinlikle aksama olmayacaktır. Bir dışlamaya maruz kalmalarına izin verilmeyecek" diyor. Bunun üzerine avukat Sedef Erken "Bugün ülkemizde daha böyle evinde bu durumda olan, bakım evlerinde uyutulup eli kolu bağlanan otizmli çocuklar var, bunlara dair çalışmalarımızı @IsOtGonDer ekibiyle gelip sizlerle paylaşmak istiyoruz" diyor. Peki dikkate alınıyor mu? Sanmam.

"BUNU BULAMAYANLAR DA VAR, ŞÜKREDİN"

Öte yandan otizmli Sinan'ın annesi ise "Devlet sadece bakım ücreti veriyor. Herhangi bir devlet kurumuna gidip derdimizi anlattığımızda, 'E alıyorsunuz ya, buna şükredin, bunu bulamayanlar da var' diyorlar" diyerek bakım ücretinin 2019 yılında aylık bin 300 tl olduğunu söylüyor. "Varlıklı ailelerin çocukları otizmli olduğunda farklı oluyor, görüyorum çevremde. Ama ben ne yapabilirim ki o parayla? Faturaları mı ödeyeyim, yiyeceğini mi alayım, giyeceğini mi alayım, onu mu gezdireyim?" diyerek de sitem ediyor.

DEVLET BAKIMEVİNDE OTİZMLİLERE ŞİDDET

2019 yılında Sinan devletin bakım evine geçmişti hatırlayalım. 2020'de yayımlanan bu haberde Sinan'ın ve bir başka otizmli bireyin şiddete maruz bırakıldığı ortaya çıkıyor. Anne Ayfer ise devlet bakımevlerinde bu şiddetin yaygın olduğunun altını çiziyor ve şu açıklamayı yapıyor: “Aylar önce başka bir çocuğa bir bakıcı şiddet uygulamış. O bakıcıya sadece bir ay maaş kesme cezası verilmiş. Şimdi benim çocuğuma uyguladılar. "Çocuklarımızı 'bakacağız' diyerek bizden alıyorlar, onlar da bakamıyorlar. Çok endişeliyim…" Ardından yine 2020'de yayımlanan başka haberde de yine otizmli kişiye uygulanan bu şiddetle karşılaşıyoruz: "Otizmli birey bakımevinde bahçeye bağlandı"

DÜN İSE SİNAN'IN KABURGALARININ KIRILDIĞI ORTAYA ÇIKTI

Bu arada oğlunun maruz bırakıldığı şiddetin haberinde görüş verdiği için Ayfer Öztürk'ün (boşanmadan önce soyadı Gündoğdu) kurumdan arandığı ve veli görüşmelerinin bir süreliğine durdurulduğu söyleniyor. Anne Ayfer otizmli oğlu Sinan Gündoğdu ile bi süre görüşemiyor. Yine yayınlanan bir başka haberde ise anne Ayfer Öztürk, Sinan'ın maruz bırakıldığı şiddet sonrası şiddetli epilepsi krizi geçirdiğini, kendisine ise saatler sonra haber verildiğini kaydediyor ve bakımevinin sorumsuz olduğunu ve kendisini bilgilendirmediğini söyleyen anne Ayfer Öztürk "Belki çocuğum hayatını kaybetti bunu bile bilmiyorum" diyor. ve aradan geçen bunca zamana rağmen bugün geldiğimiz noktada Sinan'ın ve bütün otizmlilerin bakım ve eğitim hizmetlerinini iyileştirilmesi gerekirken bugün Sinan'ın kaburgalarının kırıldığı ortaya çıkıyor.