Orman Genel Müdürü Bekir Karacabey, 28 Temmuz tarihinde çıkan ve günler sonra kontrol altına alınan Antalya ile Muğla yangınlarında zarar gören alanlarda yapılan çalışmalara ilişkin açıklamada bulundu. 

"YANAN AĞAÇLARIN SAHADAN ÇIKARILMASINA BAŞLANDI"

Anayasa'da yanan orman alanlarında nelerin yapılıp yapılmayacağının açıkça belirtildiğini, Antalya ve Muğla'da yanan ağaçların çıkarılması için çalışmalara başladıklarını kaydeden Karacabey, şu ifadeleri kullandı:

"Bir taraftan yangınları söndürürken bir taraftan da yanan alanların tespitini ve bu alanlarda yanan ağaçların çıkartılmasıyla ilgili hazırlıklara başladık. Öncelikle yanan ağaçların sahadan çıkarılması gerekiyor. Bunun için de yapılması gereken 'alt yapı tesisleri' dediğimiz yollar ve bununla ilgili çalışmalara hemen başladık. Şu anda Adana, Mersin, Antalya, Muğla ve Aydın'da arkadaşlarımız yanan ağaçların sahadan çıkarılması işlemine başladılar. Yanan ağaçların boşaltıldığı sahalarda 'arazi hazırlığı' dediğimiz sahada tohumların ekimine veya fidan dikimine uygun hale getirilme çalışmasına başladılar. Bu yıl sonbaharda yağmurlar düşüp toprak fidan dikimine uygun hale geldiği andan itibaren de bu sahalarda fidan dikilecek yerlerde fidan dikimine, tohum atılacak alanlarda da bu çalışmalara başlayacağız."

ÜÇ YÖNTEM İLE AĞAÇLANDIRMA

DHA'ya konuşan Karacabey, tabiatın şartlarına aykırı davranıldığında orada başarılı olmanın mümkün olmadığını söyleyerek, şunları kaydetti:

"Dolayısıyla doğayı taklit ederek çalışma yaparız. Orada doğal ağaç türlerinin muhafazası önemlidir, bunun yanında özellikle bu yangınların iklim değişiklikleri ile birlikte ileride tekrar yaşanabileceğini göz önünde bulundurarak oranın toprak ve iklim yapısına uygun olacak şekilde yapraklı ağaç ve ormanın içinde de zaman zaman bantlar oluşturarak, olabilecek yangınların diğer kısımlara sıçramasını önleyecek tesisler yapacağız. Yanan alanların bazı kısımlarını doğal hali ile koruyacağız. Doğal olarak o kendini yenileyecek. İkincisi, bazı yerlerde o bölgeye yeterince tohumunu dökecek ağaç yoksa tohum takviyesi yapacağız veya fidan dikimi yapacağız. Üçüncü olarak da ormanın içinde bazı yerlerde boylu ağaçlar vardı, o ağaçların tohumları yanmadı. Kızılçam ağacı ateşte tohumlarını muhafaza eder, yanan ağaçları sahadan çıkardığımızda düşen tohumlar ile kendini yeniden yenileyecek. O ağaçların tohumları ile oradaki orman varlığımızı devam ettireceğiz."

"BAŞKA MAKSATLA KULLANILAMAZ"

Bekir Karacabey, yanan alanların ağaçlandırılmadığı ve başka amaçla kullanıldığına ilişkin iddiaların doğru olmadığını belirterek, şöyle konuştu:

"Hep örnek gösterilen Muğla'da bir yer vardır. Orası yandıktan sonra turizme tahsis edilmiş bir yer değildir. Önce turizme tahsis edilmiş, kişi çalışmalarına başlamadan önce yanmış. Orası yandığı için turizme tahsis edilmedi. Dolayısıyla vatandaşlarımıza ben özellikle şunu bir kere daha ifade etmek istiyorum; hiçbir orman alanı yandığı için bir başka maksatla kullanılamaz. Tam tersi kanunla ormanlık alanlarda yapılabilecek tesisler belirlenmiştir. Bu alanlarda yangın olduysa o izinler verilemez hale geliyor. Dolayısıyla hiç kimsenin endişesi olmasın. Bütün vatandaşlarımız gönüllerini ferah tutsunlar. Bu yanan alanlar kesinlikle başka maksatla imara açılması, kullanılması asla ve kesinlikle mümkün değildir. Bu alanların hepsini ağaçlandıracağız. Bu ağaçlandırma çalışmalarına da sonbaharda başlayacağız. Biliyorsunuz 11 Kasım, Sayın Cumhurbaşkanımızın 'Milli Ağaçlandırma Günü' olarak ilan etmesiyle birlikte her yıl artık 'ağaçlandırma bayramı' şeklinde kutlanacak. 11 Kasım 2021 tarihinde de inşallah biz Muğla'da veya Antalya'da yanan sahaların birinde törenle fidan dikimi yapacağız."

"GÖNÜLLÜ SAYISINI 100 BİNE ULAŞTIRMAYI HEDEFLİYORUZ"

Karacabey, orman yangınlarında söndürme çalışmalarına katılmak isteyenler için 2019 yılında 'orman gönüllülüğü sistemi'ni geliştirdiklerini kaydederek, "Hassasiyet taşıyan vatandaşlarımızın kendilerine en yakın orman işletme müdürlüğüne başvurarak orman yangınları ile ilgili eğitim almaları gerekiyor. Biz kendilerine hem eğitim hem de uygun kıyafet veriyoruz. İletişim bilgilerini alıyoruz, bir yerde yangın olduğunda telefonlarına gönderdiğimiz mesaj ile onlara oraya gelmelerini iletmiş oluyoruz. 14 bin olan orman gönüllüsü sayımızı Mayıs ayı sonuna kadar 100 bine ulaştırmayı hedefliyoruz" dedi.

17 günlük süre zarfında kafası bir gün yastığa değmemiş, 600 dereceye varan ateşin karşısında bir tane daha fazla ağacı kurtarmak için canını siper ederek çalışan koskoca bir teşkilat olduğunu vurgulayan Bekir Karacabey, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bunun dünyada hiçbir karşılığı olamaz. Bu insanların çabalarının, gayretlerinin, hiçbir karşılığı olamaz. Bu insanların emeklerine saygısızlık edilmemesini özellikle herkesten rica ediyorum. Bu insanlara 'çalışmadı, yeteri kadar gayret etmedi, orman yangınlarını söndüremedi' demek onların bu emeklerine karşı en büyük saygısızlık olur ve onları incitir. O iki insan ateşin içinde yanarak öldü, onlar sıcak yataklarında yatarken ölmediler, 600 derece ateşin içinde yanarak öldüler. Bu insanlara 'mücadele etmediler' denilebilir mi? Bu insanlar çok büyük bir başarı göstererek, 15 gün gibi kısa sürede bu kadar büyük yangınları kontrol altına aldılar ve ormanlarımızı kurtardılar. Bu insanların gayretlerini, yüreklerini incitecek şekilde eleştiri yapılmaması gerektiğini düşünüyorum."