Ordu Emek ve Demokrasi Platformu, Hiranur Vakfı kurucusunun 6 yaşındaki kızını müridiyle 'evlendirmesi' ve çocuğun yıllarca istismara maruz bırakması ile ilgili açıklama yaptı. Köprübaşı Ceren Özdemir Meydanı’nda yapılan açıklamaya STK ve siyasi parti temsilcileri de katıldı. Yapılan basın şöyle:

Tarikat karanlığını dağıtacak kalabalığa, kadınlara, çocuklara, yarınlara güç vermek zorundasınız. İstismarcı, gerici odaklarla, kadına, çocuğa, insan haklarına saldırmak için dini ve dini unsurları kullanmayı kendine hak görenlerle mücadele etmek onları durdurmak zorundasınız. Tarikatlar kapatılsın, Tarikatlar kapatılsın, Tarikatlar kapatılsın sesini yükseltmek zorundasınız.

İsmailağa tarikatında yıllarca süren ve BirGün gazetesinin ortaya çıkardığı 6 yaşındaki çocuğun ailesinin de içinde olduğu failler eliyle istismar edilmesi haberi ne yeni bir vakadır ne de ilk ve sondur. Bu vaka tarikatların geldiği noktada mızrabın çuvala sığmadığını göstermektedir. Bugün çocukların yaşadığı şiddeti konuşmak failleri yargılamak yerine bu şiddeti ortaya çıkaran gazeteciyi linç etmeye çalışmak, tutuklanmasını talep etmek siyasal İslam’ın ulaştığı fütursuzluğu gözler önüne sermektedir. Soruyoruz tarikatlar bu gücü nereden almaktadır?

Dün Aladağ'da Kırk tane kız çocuğunu bir yurda kilitleyip canlı canlı yakanlar, dün Ensar Vakfında sayısız çocuk istismara uğrarken "bir kereden bir şey olmaz" diyenler, Enes Kara'nın beni bu karanlıkta yaşamaya mecbur bıraktılar sözlerine kulağını tıkayanlar bugün 6 yaşında bir çocuğun ataerkiyle, gerici yobazlığa bir kurban gibi sunulmasına da ses çıkarmayacak 14 yaşında doktor çabasıyla aldığı istismar raporunun nasıl yargı sürecinde değiştiğine dair tek bir söz söylemeyecektir. Bir çocuk dünyayı değiştirebilir biliyoruz, o çocuk için bu dünyayı değiştirmemiz gerektiğini biliyoruz. Biz susmayacağız, biz korkmayacağız, biz itaat etmeyecek itirazımız örgütleyeceğiz. Çocukları cemaatlerin, tarikatların ve vakıfların ulaşamayacağı yerlerde büyütmek, özgür, güvende ve mutlu olmalarını sağlamak zorunda olduğumuzun bilinciyle tüm tarikatlar kapatılana, din ve vicdan özgürlüğü önündeki tüm gerici odaklar dağıtılana kadar laikliği savunmaya, çocukların ve kadınların uğradığı din baskısını ortadan kaldırmak için mücadele etmeye devam edeceğiz. 

Çünkü biz hep bildiğimiz ve bu son olayla bir kez daha hatırlatmak zorunda kaldığımız şekliyle Laiklik kadınlar ve çocuklar için yaşamsaldır, diyoruz. 

13 Aralık 1925 tarihli Resmi Gazete ‘de yayınlanarak yürürlüğe giren 677 sayılı kanun ile hayata geçirilen Tekke ve Zaviyelerin kapatılması kanunundan yüz yıl sonra hala tarikatların yarattığı tahribata karşı çocuklarımızı, gençlerimizi, kadınlarımızı korumaya çalışıyorsak bu, bunu bize reva gören iktidarların, yöneticilerin bilinçli tercihidir. Ne kadınların ne de çocukların hakları ve hayatları, siyasi iktidarların insafına, siyasi manevralarına, oy kaygılarına terk edilebilir.  

2012 yılında çıkarılan 6287 sayılı yasa 4+4+4 ile, “kesintisiz ve zorunlu eğitim” ortadan kaldırıldı. Yüz binlerce çocuk örgün eğitim dışına çıkarıldı, çocuk işçiliğinin, çocuk istismarının ülkesi yaratıldı. Çocuklar cemaatlere mecbur bırakıldı. Hafızlık eğitimi altında çocukların okulla bağı koparıldı. Çocukların açık lise yalanıyla örgün eğitim dışına çıkarılması, devlet eliyle yasallaştırıldı. Çocukların üzerindeki kamu kontrol alanları ortadan kaldırıldı. Velilerin, öğrencilerin, öğretmenlerin itirazlarına rağmen mahallelerin tek ortaokulu/lisesi olan binalar imam hatiplere dönüştürüldü. Zorunlu okul dönüşümleri, sınav sistemi değişiklikleri ile her yolun imam hatiplere çıktığı bir düzen kuruldu. İmam hatipler eliyle önce fiilen sonrasında ortaöğretim kurumlarında yapılan yönetmelik değişikliği ile yasallaştırılarak karma eğitim kaldırıldı. Okullarda 9 yaşından itibaren çocukların saçları, bedenleri kapatıldı. Binalar, sınıflar, koridorlar hatta okulların giriş çıkışları kız/erkek diye ayrıştırıldı. Kamusal eğitim için ayrılmayan kaynaklar, halka ait olan ne varsa cemaatlere, tarikatlara aktarıldı. Bir şarkıcının imam hatipler için söylediği sözler tutuklama nedeni olurken istismara uğrayan çocuklar için “rızası vardı” denildi. İktidarı eleştiren tweet atanlar sabah evinden alınıp tutuklanırken, bakanın açıklamasına göre devlet tarafından 2 yıldır bilinen olay ile ilgi en ufak bir işlem dahi yapılmamıştır.

Bilimi, inanç özgürlüğünü, Atatürk ilke ve devrimlerini savunan İlahiyatçı Yazar Cemil Kılıç, Millî Eğitim Bakanlığı-MEB tarafından ihraç edildi. Çocuk istismarcılarını savunan Cağaloğlu Anadolu Lisesi Müdürü Cafer Koçyiğit ve Konya’da 17 yaşındaki kız öğrenciyi tuzağa düşüren okul müdürleri görevde!

İşte bu yüzden bugün bu ülkede çocukların yaşadığı her şey politiktir. Bir tarikatın içinde 6 yaşında bir çocuğun tüm haklarının çiğnenmesi, istismara maruz bırakılması, gelecek umutlarının yok edilmesi politiktir.  Bu olay, ülkemizin esir edilmeye çalışıldığı karanlığın bir parçasıdır. Bu ataerkil dışında hiçbir şeye yaşama şansı tanımayan karanlık iktidarın sürekli güç devşirdiği; kadınların giyiminde tahrik unsuru arayanların, çocukları yaşlarına ya da sosyo ekonomik durumuna göre sınıflandırıp cemaat prangalarıyla kuşatanların, eğitim olanaklarını halk için ulaşılmaz hale getirenlerin, insanların doğuştan elde ettiği insan haklarından yararlanmasına engel olanların ve tüm bunlara da dini kılıf bulanların yarattığı düzenin sonucudur.  Bu düzen siyasal İslam düzenidir. Siyasal İslam bugün geldiği noktada sadece emeğimizi değil geleceğimizi ve yaşam haklarımızı da yok etmektedir. 

Türkiye’de milyonlarca kız çocuğu, hâlâ eğitime, sosyal ve yasal haklara erişememekte, erken yaşta evlenmeye zorlanmaktadır. Özellikle kız çocukları, çocuk işçiliğine, ev içi emek sömürüsüne, yoksulluğa, şiddete, istismara ve ayrımcılığa daha fazla maruz kalmaktadır. Siyasi iktidarın sorunu çözmek yerine katmerleştiren politikaları ise süreci giderek ağırlaştırmaktadır.

Toplumsal cinsiyet eşitliğinden böylesine uzaklaşılan dönemde kadın cinayetleri artarak devam etmektedir. Daha geçen hafta bir ilimizde yaşı büyütülerek evlendirilen bir kadın kocası olan erkek tarafından başı kesilerek katledilmiştir. Bu katil elbette 12 yaşındaki kız çocuklarını evlendirebiliriz diyen diyanetten, toplumsal cinsiyet eşitliğini hedef alan gerici çevrelerden, İstanbul Sözleşmesini bir gecede iptal edenlerden ve 6284 ü uygulamayan yargının cezasızlık politikalarından cesaret almaktadır.

Bu olayın hemen akabinde bir kabul edilemez olayda Konya’dan geldi, lise müdürü yaşı küçük bir öğrenci ile imam nikahı ile evlilik gerçekleştiriyor ve devletin kurumları buna sesiz kalıyor. Çocuğu koruyan uluslararası sözleşmeleri uygulamayan, failleri aklayan, cezasızlık politikalarında ısrar eden yargı, çocukları korumayan kolluk kuvvetleri, evlilik yaşının 12’ye düşürülmesini isteyen Diyanet İşleri Başkanlığı, laik ve eşit eğitim hakkını yok sayan, cemaatlerle iş birliği yapan Milli Eğitim Bakanlığı, tekçi, gerici ve cinsiyetçi temelde bir toplum inşasını hedefleyen siyasi iktidar çocuk yaşta evliliklerin ve istismarın suç ortağıdır.

İktidarları önünde boyun eğecek, itaat edecek bir gelecek yaratmak için çabalıyorlar. Bir çocuk kral çıplak diye bağırınca tüm kadınlar kazanıyor, tüm çocukların yüzü gülüyor. Karanlığa teslim olmayacağız, laikliği sağlayacağız, her çocuğun özgürce yaşayabileceği o ülkeyi kuracağız ve Çocuklara sözümüz var. Lanzarote Sözleşmesini de İstanbul sözleşmesini de uygulatacağız.

                                                                                       Ordu Emek ve Demokrasi Platformu

                                                                                                                 Adına

         Kesk Ordu Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü

                                                                                                                 Ferit CEYLAN