HABER: SABRİ KIRDAR

Türk Tabipleri Birliği İşçi Sağlığı ve İşyeri Hekimliği Kolu Başkanı ve Antalya Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Metehan Akbulut Soma Katliamının sekizinci yıl dönümü dolayısıyla yaptığı açıklamada “Soma’da 13 Mayıs 2014’te meydana gelen ve resmi rakamlara göre 301’i canımızı yitirdiğimiz yüzyılın en büyük iş faciasının sekizinci yıldönümündeyiz. 301 canımızın acısı hala yüreğimizde. Öncelikle başta Soma olmak üzere işçi cinayetlerinde, işçi katliamlarında kaybettiğimiz canlarımızı saygıyla anıyor, yakınlarına ve tüm maden emekçilerine bir kez daha başsağlığı diliyoruz” dedi.

"UNUTMAYACAĞIZ, AFFETMEYECEĞİZ"

Soma’da yaşananın kaza kader veya fıtrat değil, bir katliam olduğunun altını çizen Dr.Metehan Akbulut, “Her yıl bu günlerde ülkemizin kanayan yarası haline gelen işçi cinayetlerine bir kez daha dikkat çekiyoruz. Unutmayacağız ve affetmeyeceğiz. Sekiz yıl önce yaşanan felaket, sömürü hırsının ve neoliberal politikaların, çalışma yaşamının durumunu gözler önüne sermişti“ vurgusu yaptı.

“Soma’da yaşanan acı gerçeğin nedenleri ortadadır. Bugün ülkemizde uygulanmakta olan neoliberal ekonomi politikaları sonucunda iş güvencesinin azalması, esnek çalışma biçimleri, çalışma koşullarının ağırlaşması; özelleştirme, sendikasızlaştırma ve taşeronlaştırmanın yaygınlaşması; sosyal güvenlik ve güvenceden yoksun kayıt dışı işçilik ve çocuk işçi çalıştırma, yasal düzenlemelerdeki yanlışlıklar yani düzenin kendisi işçi cinayetlerinin başlıca nedenidir” diyen Dr.Metehan Akbulut, “Bu nedenler ile hesaplaşılmadığı ve görmez gelindiği sürece fabrikalarda, madenlerde, inşaatlarda ve tüm çalışma alanlarında yeni Soma’ların yaşanması kaçınılmazdır” şeklinde konuştu.

"BU DÜZEN DEĞİŞMELİDİR"

İnsanca yaşanacak, çalışırken ölünmeyecek, insanca çalışılacak  bir toplumsal düzeni mutlaka kuracaklarının altını çizen Dr.Metehan Akbulut, “İşçilerimizi ölümden ve meslek hastalıklarından koruyamayan, işçi sağlığı alanını taşeronlaştıran, işçi sağlığı hizmetlerini niteliksizleştiren ve işyeri hekimlerini en ağır koşullarda çalışmaya mahkûm eden bu düzen değişmelidir” dedi.

Türk Tabipleri Birliği İşçi Sağlığı ve İşyeri Hekimliği Kolu'nun açıklaması şu şekilde:

Soma katliamı

KAZA DEĞİL, KADER DEĞİL, FITRAT DEĞİL, KATLİAM! UNUTMAYACAĞIZ, AFFETMEYECEĞİZ!

Soma’da 13 Mayıs 2014’te meydana gelen ve resmi rakamlara göre 301’i canımızı yitirdiğimiz yüzyılın en büyük iş faciasının sekizinci yıldönümündeyiz. Her yıl bu günlerde ülkemizin kanayan yarası haline gelen işçi cinayetlerine bir kez daha dikkat çekiyoruz. Sekiz yıl önce yaşanan felaket, sömürü hırsının ve neoliberal politikaların, çalışma yaşamının durumunu gözler önüne sermişti.

301 canımızın acısı hala yüreğimizde. Öncelikle başta Soma olmak üzere işçi cinayetlerinde, işçi katliamlarında kaybettiğimiz canlarımızı saygıyla anıyor, yakınlarına ve tüm maden emekçilerine bir kez daha başsağlığı diliyoruz.
Ülkemizde Soma gibi bir facia yaşandıktan sonra dahi her ay onlarca emekçi işçi cinayetlerinde yaşamını yitirmeye binlerce emekçi yaralanmaya devam etmektedir. İşçi cinayetlerini, yaralanmaları ve meslek hastalıklarını “işçinin kaderi”, “işin fıtratı” şeklinde ifade etmek ise bilinçli olarak gerçeğin üstünü örten, art niyetli bir yaklaşımdır. Göz göre göre ölümle karşılaşmanın ne kader ne de fıtrat olmadığını çok iyi biliyoruz. 

Soma’da yaşanan acı gerçeğin nedenleri ortadadır. Bugün ülkemizde uygulanmakta olan neoliberal ekonomi politikaları sonucunda iş güvencesinin azalması, esnek çalışma biçimleri, çalışma koşullarının ağırlaşması; özelleştirme, sendikasızlaştırma ve taşeronlaştırmanın yaygınlaşması; sosyal güvenlik ve güvenceden yoksun kayıt dışı işçilik ve çocuk işçi çalıştırma, yasal düzenlemelerdeki yanlışlıklar yani düzenin kendisi işçi cinayetlerinin başlıca nedenidir.
Bu nedenler ile hesaplaşılmadığı ve görmez gelindiği sürece fabrikalarda, madenlerde, inşaatlarda ve tüm çalışma alanlarında yeni Soma’ların yaşanması kaçınılmazdır. 

İşçilerimizi ölümden ve meslek hastalıklarından koruyamayan, işçi sağlığı alanını taşeronlaştıran, işçi sağlığı hizmetlerini niteliksizleştiren ve işyeri hekimlerini en ağır koşullarda çalışmaya mahkûm eden bu düzen değişmelidir.
Onurlu yaşamak ve onurlu çalışmak için bu düzen değişmelidir.

Bu doğrultuda büyük bir inanç ve kararlılıkla mücadelemizi sürdüreceğiz. İnsanca yaşayacağımız, çalışırken ölmeyeceğimiz, insanca çalışacağımız bir toplumsal düzeni mutlaka kuracağız.