Aslan, "Yem maliyetleri yüksek, mazot maliyeti yüksek. İster istemez biz, bu hayvanları bakamaz hale geliyoruz. Para kazanılmadan hiçbir iş yapılamaz. Para kazanmamız için sütün en azından 10 lira olması lazım. Etin 120 bandına çıkması lazım. Bunlar olmazsa bu hayvancılık tamamen biter. Ben, kaba yemimi kendim üretiyorum. Kendim ürettiğim halde kesinlikle bu işten para kazanamıyorum" dedi.

Kendisi de tarım ve hayvancılıkla geçimi sağlayan Nazilli Ziraat Odası Başkan Yardımcısı Ali Aslan, ekonomik kriz nedeniyle yaşadığı sorunları şöyle anlattı:

"ŞARTLAR İSTENİLDİĞİ GİBİ GİTMİYOR "

"Hayvancılık istediğimiz gibi gitmiyor. Süt ucuz, et ucuz. Maliyetler yüksek. Mazot, gübre, girdi maliyetleri yüksek olduğu için bu hayvancılıktan para kazanamaz hale geldik. Bundan bir yıl öncesine kadar 70-80 baş hayvanımız vardı. Şimdi ise 35 baş hayvanımız kaldı. Bu tamamen süt inekçiliği değil. Bunun içerisinde dana düvesi, her türlü hayvancılık yapıyoruz. Biz, aynı zamanda aile işletmeciliği konumundayız. Dededen toruna gelen bir serüvenimiz var. Günümüz şartlarında hayvancılıktan para kazanamadığımız için bir aile işletmeciliği yok olma seviyesine geldi. Kendi köyümden örnek vermek istiyorum; Kozdere'den 380 baş hayvan vardı. Geçtiğimiz mayıs ayı itibarıyla bu sayı 280 baş ile 250 baş hayvan arasına düştü. Mayıs ayından bu sürece gelesiye kadar 50 baş daha hayvan satılmış olabilir. Neredeyse 200 baş hayvana geriledik. Önceden köyümüzde günlük 1,5 tona kadar süt oluyordu. Şimdi ise 3-4 günde 2 ton süt anca üretebilir hale geldik. Süt üreticisi tamamen bitmek üzere. Yok olma nesline girdi.

"GELECEK NESİL BU İŞİ YAPMAK İSTEMİYOR"

İlerleyen süreçte gelecek neslin bu işi yapma niyeti yok. Herkes asgari ücretli bir iş peşine düştü. Köyümüzün gençlerinin yüzde 90'a okulda okuyor. Artık çiftçilik yapmak isteyen çok az. Tamamen bu çiftçilik yok olmak üzere. Gelecekte bu iş yok olursa ülke geneline hayvancılığın konumu ne olur, biz de bilmiyoruz. Bizlerin yok olması demek, hayvancılığın yok olması demektir. Çünkü aile işletmeciliği bitti mi her şeyin bitmesi demektir. Buradan yetkililere sesleniyorum; bu süt üreticisine, et üreticisine, girdim maliyetlerinin düşürülmesi, et ve sütün iyi noktalara çıkarılması gerekir.

"BİZ DAHA ÖNCE 7 LİRAYA SÜT SATMADIK"

Önceden süt üreticisi olarak biz, sütü daha 7 liraya hiç satmadık. 6,80 kuruştan süt parası alıyoruz bugüne kadar. Devletimiz 7,70 kuruş fiyat açıkladı. Daha hiç elimize geçen bir para yok. Buzağı desteklemesi ayrı bir muamma. Buzağı 4 aylık oluyor, aşısı yok, bazı şeyleri eksik. Önce ben, aile işletmecisi olarak 450 litrelere kadar süt üretiyordum. Şu anda ise 100 litre süt üretebiliyorum. Şu anda doğuran ineğimi ya satıyorum ya kesime gönderiyorum, işin gerçeği. Çünkü artık biz bu işten çıkamaz hale geldik. Tamamen bitme noktasındayız. Geçtiğimiz yıl 75'in üzerinde olan hayvanımız şu anda 35 baş kaldı. Önümüzdeki günlerde bu 35 baş hayvana 20 başa kadar düşürmeye çalışacağız.

"BU FİYATLARA HAYVANCILIK BİTER"

Önümüz kış. Yem maliyetleri yüksek. Mazot maliyeti yüksek. İster istemez biz bu hayvanları bakamaz hale geliyoruz. Para kazanılmadan hiçbir iş yapılamaz. Para kazanmamız için sütün en azından 10 lira olması lazım. Etin 120 bandına çıkması lazım. Bunlar olmazsa bu hayvancılık tamamen biter. Ben, kaba yemimi kendim üretiyorum. Kendim ürettiğim halde kesinlikle bu işten para kazanamıyorum. Ben, dağ köyü, kırsal kesimde oturuyorum. Yem maliyetimi karşılamam için ovaya inmem lazım. Yani 20 kilometre mazot maliyeti. Yonca ekiyorum, ovada su bulmak, neredeyse yok. Elektrikli su motorlarına kalıyoruz. Onun da elektrik maliyeti yüksek.

"BEN SÜT YEMİ YEDİRMİYORUM"

Bunlarla maliyetlerimiz tamamen ikiye katlanmış oluyor. Mısır ekiyoruz, su yok. Su olmadığından dolayı mısır yetiştirmek çok zor oluyor. O zaman maliyetler ikiye, üçe katlıyor. Üre gübresi 710 lira-750 lira arası. Bu maliyetlerden dolayı ben süt yemi yedirmiyorum, iki seneden bu yana. Şu anda arpa kırması yediriyorum. Arpa kırmasının bile kilogram maliyeti bana 7 lira. Sütün maliyeti, benim aldığım para 6,80 lira. Bir kilo yem almıyor. Bir kilo süt, bir kilo yem almıyor. Ben nasıl yapabilirim bu işi böyle? Şu anda süt yeminin çuvalı şu anda 350 lira. Bu işler nasıl olacak? Mümkünü yok, artık bu hayvancılıktan para kazanmanın. Boşuna kürek çekiyoruz. Tek, bize kâr olarak gübresi kalıyor. Gelecek nesilde bu hayvancılığı çocuklarıma sevdirebilmem için benim para kazanabilmem lazım. Gelişen alet edevata yetişebilmem için, her türlü ekipmanı sağlamak için kazanmam lazım ki arkamdaki nesil de bu hayvancılığı yapabilsin.”

"İNCİRİ 50 LİRAYA SATAMIYORUZ"

Çiftçi Aslan, incirin fiyatının da 70 lira olması gerektiğini belirterek şöyle devam etti:

“Biz, bunları şu an için 50 liraya satamıyoruz. Bunları 50 liraya satamadığımız zaman da bizim için büyük bir gelir kaybı oluyor. Üreticimizin köylerde bundan başka gelir kaynağı yok. İster istemez biz bunları sınıflandırıp öyle satıyoruz ama istediğimiz fiyatı, istediğimiz ücreti alamıyoruz karşılığında. İncirde bu sene rekolte yüksekti ilk başta, ama havanın dengesiz gitmesi yüzünden incirde ister istemez bir sıkıntı yaşadık. Bu yüzden de fiyatlarda birazcık yükselme oldu. Ama şu an itibariyle alıcılar fiyatları düşürdüler. Eğer ki istenilen rekolte olmuş olsaydı biz inciri 35 lira bandından yukarı satamazdık. Şu an tekrar inciri 45-50 bandına çektiler. Bu da bizim için büyük bir kayıp. Geçen sene incirimizi 35 civarında satmıştık. Ama bu sene incirin 70 TL civarında olması lazımdı, çünkü genelde girdi maliyetlerinin yüksek olması; işçi maliyeti, her türlü maliyet yükseldiği için bizim de inciri yüksek fiyata satmamız lazımdı. Şu anda bu fiyat oluşmadı ne yazık ki. Satamam da. Bazı sıkıntılı dönemler yaşıyoruz fiyat anlamında. Onun için üretici karamsar. Fiyatların düşmesi yönünde sıkıntılarımız var."