Mersin’de üreticiler, limonun para etmemesi nedeniyle dalında kaldığını belirterek, soruna bir an önce çözüm üretilmezse çok geç kalınacağı çağrısında bulundu.  

Üreticilerle bahçeleri gezerek dökülmeye başlayan limonları görmenin kendisini son derece üzdüğünü aktaran Başkan Tarhan, şunları söyledi:

“BU TÜRK TARIMININ SORUNU”

“Herkes limon kelimesini duyduğu zaman gıpta eder. Sağlık yönünden son derece faydalı bir ürün. Üreticilerimiz her sene bir kumar oynayarak ya dalından kesip tüccara o günkü fiyat neyse vermekte ya da Ürgüp tarafından soğuk hava deposuna göndererek para etmesini beklemektedir. Her iki şekilde de çiftçimiz kaybetmektedir. Bir tarafta limon bir tarafta çiçek var. Yarın limon kesilse bu çiçekler dökülecektir. Artık limonu hırsızlar bile çalmıyor. Oysa geçmişte limon hırsızlığı başlı başına bir olaydı. Yetkililerin buna çözüm üretmesi gerekiyor. Bu sadece Mezitli Kale Mahallesi'nin sorunu değil, bu Türk tarımının bir sorunu. Buna köklü bir çözüm bulmak gerekiyor. Burası merkeze yürüyerek gidebilecek yakınlıkta. İsteseler bu tarlaları satıp imara açtırabilirlerdi. Ama onlar ısrarla tarım yapmaya çalışıyorlar. Eğer çözüm üretilmezse belki de bir daha bu ağaçları bu kadar yakınımızda görme şansımız olmayacak. Her yer binalarla dolacak.”

Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinin Mersin’i de ağır şekilde etkilediğine vurgu yapan Tarhan, büyükşehir belediyelerine şu sözlerle çağrı yaptı:

“KÖYLÜYÜ KÖYÜNDE TUTALIM”

“Deprem de çiftçimizi çok fena şekilde vurmuştur. Çünkü çiftçimizin sınıra yakın olan Hatay bölgesine limon sevkiyatı yapıyordu. Arap ülkelerine, Rusya’ya oradan gidiyordu. Şimdi deprem olunca o depolar barınma yeri olarak kullanılıyor. Deprem 11 ili vurdu ama Mersin’i de vurdu. Ekonomiyi etkiledi, tarımı etkiledi. Hükümetin tüm bu önlemleri alırken bunu da çözmesi gerekirdi. Hükümetten çok beklentimiz kalmadı. Diğer büyük belediyelerimize çağrı yapıyoruz. Çiftçinin limonun çürümesinin önüne ancak onlar sahip çıkabilir. Yarın buralar kesildi, binalarla doldu, imara açıldı diye kimse şikayet etmesin. Köylüyü köyünde tutalım. Bu tarım alanlarının imara açılmasına vesile olmayalım.”

Kale Köyü Mahallesi Muhtarı Bayram Ali Şişman, limonun dalında 3 TL’ye satıldığına işaret ederek, “Bunun 1 lirası su parası, 1 lirası işçiye giderse üreticiye 1 lira kalır. Bunun içerisinde, ilacı, gübresi her şeyi üreticinin cebinden çıkar. Zaten artık 3 liraya alan da yok. Yetkililerin bunu duyup çare üretmesi lazım. Girdi fiyatları çok arttı. Sadece 1 dönümün su parası 800-900 lira iken şimdi 2 bin liraya çıktı. Bu işin içinden çiftçi nasıl çıkacak bilmiyorum. Buna çare bulunmasını bütün yetkililerden istiyoruz” diye konuştu. 

Limon üreticileri ise talep ve şikayetlerini, şu sözlerle dile getirdi: 

-Bilal Şişman: “Hem üreticiyim, hem tüketiciyim. Maalesef ülkemizde tarım yoğun şekilde hezimete uğramaktadır. Yönetim teşvikle çiftçiyi sevindirir gibi yapıyor fakat şu anda çekilen çilelerin altından kalkılamaz. Çiftçimizin ürettiği değeri alamazsa, ithalatı yasaklamakla fiyatların düşürülmesi mümkün değildir. İlaçta, gübrede, elektrikte, sulamada, KDV’yi sıfır yaparsanız ancak üreticinin daha fazla üretmesini teşvik edebilirsiniz. Bu ürün böyle ucuz verilir halka. Çiftçi vatandaşlarımızın Allah yardımcısı olsun.”

-Cafer Sapıtmaz: “Ülkemizde yaşanan doğal afetlerin yanında böyle bir gündem bizleri daha çok üzmektedir. Mersin’de de maalesef bir ekonomik felaketle karşı karşıyayız. Mersin ve Türkiye ekonomisinin bel kemiği olan tarım olmasına karşın Mersin limonu hala hasat edilememiştir. Dalında kalmıştır. Ürünlerimizde buna bağlı olarak zayiatlar ve bozulma meydana gelmiştir. Bir an önce Cumhurbaşkanlığı'ndan başlamak üzere, Tarım Bakanlığı'nın hızlı bir şekilde çözüm üretmesi gerekmektedir. Ürün dalında kaldıkça hem üreticiyi yormakta hem de dalında kaldığı ağacın gelecek yıldaki verimini düşürmektedir. Bugün savaş halindeki Rusya ve Ukrayna’nın tahıl ticareti için gösterilen çabanın ve gayretin bizim limonlarımızın da dünya pazarına ulaştırılması için gösterilmesi gerekiyor.”

-Bülent Kildir: “Yaklaşık 3 yıldır köyümüzde bulunan 650 hanenin ancak 50 tanesi gübresini atabildi. İlaç aynı şekilde. Altı kez yedi kez ilaç veren var. Elbette insanımız pahalı mal yemesin ama bizim de çocuğumuz ailemiz var. Biz kendisini kurtarsın yeter diyoruz. Ama çeşitli nedenlerle ürünümüz kısıtlanıyor. Ürünümüz başında kalıyor. Bu ağaçlarda hem çiçek hem de meyve var. Gelecek sene hiçbirisi çiçek tutmayacak. Su parasını pek çok köylümüz ödeyemedi. Çok para değil hakkımızı istiyoruz.”